NASIL BİR ÜNİVERSİTE İSTİYORUZ?!
Dicle Üniversitesi'ne "Rektör" ataması evresinde şöyle demiştik!..
"Ehil, liyakat, akademik, bilim ve beşeri yönetim anlayışı", Üniversite ve Kent için "hayati" öneme haizdir!..
Birinci basamakta "aday elemesinde" YÖK…
Karar verici noktasında "üç isimden" birini atayan Cumhurbaşkanı Erdoğan "kriter" ölçeği böyle olmalı?..
Ne olur; bu dönem için "bu çağrımızı" kent ahalisi adına, dikkate alın dedik!!..
Çünkü üniversite; "son dönemlerde" çok yönlü, siyasi, ideolojik, kamplaşma ve kutuplaşmanın yarattığı hizipleşmeyle "büyük çöküş ve yıkımlarla" yüz yüze gelmiştir..
Virane bir hal yaşamıştır..
Vatandaşın deyimiyle; "benliğini kaybeden" rant odaklı bir üniversiteye dönmüştü..
Dicle’nin ötesi diye; "şehir ve halkla" tüm bağları koparılmıştı..
İçine kapanan bir üniversite!…
Dedik ya; "Üniversiteler" evrenseldir..
Ama, bilim ve bilgi "evrenin" ortak varlığı ve mirasıdır..
Demek ki; "evrene ve evrenselliğe" sahip çıkılmalı, ihbar edilmemelidir!…
***
Evet, Dicle Üniversitesi'ne yeni rektör atandı..
Prof. Dr. Mehmet Karakoç..
İlk atandığında da "hayırlı uğurlu olsun" demiş üniversiteye dair bilahare bazı önerilerimizin olabileceğini ifade etmiştik..
Tabi, önerilerimiz "bizim gördüğümüz, yaşadığımız ve kent ahalisinden aldığımız, pozitif-negatif yansımalara" ilişkindir…
Akıl vermek, ya da başka bir anlam çıkarma ve yükleme gibi, bir düşünce de kimsede hasıl olmasın!..
Onun için de, "Rektör" ve "Rektörün" yönetimine dair geçmişin tecrübesiyle, öneri adına beklentilerimizi aktarmak istiyorum…
"Evrensel Rektör" nasıl olunabilir diyerek yola çıksak!..
Ya da, "bilginin ve bilimin" evrene katılmasını sağlayan bir Üniversite nasıl olmalı dersek?
Sıralayabileceklerimiz şunlar olabilir..
Şöyle ki;
BİR… Üniversite "mahalli" etkilerden, "siyasetten" ve ideolojik felsefeden uzak olmalı!..
***
İKİ.. Yönetim, kadro, işleyiş "liyakat, ehliyet" odaklı, tecrübeyi ve bilgiyi, öne çıkarıp seçiciliği, önemsemeli..
***
ÜÇ.. Fakülte, Yüksekokul, Enstitü, kurullar dahil "kurum içi" demokrasi kültürünü, işletmeli ve bunu şeffaf, açık, aleni bir görüş birlikteliğiyle, yerine getirmeli..
***
DÖRT.. Kent ile Üniversite "kaynaşmalı", halka açık, sivil oluşumlara açık, fikirlerle, düşüncelerle, sorun çözüm üretici "kurumsal" ar-ge bilgi bankasına sahip olmalıdır..
***
BEŞ…İcraatının "hesabını" verebilir olmalı, bunu da üniversitenin "camiası" başta olmak üzere, kamuoyunu "muhatap" görmelidir?.. Bilgilendirme ve şeffaf bilgiye önem, vermelidir..
***
ALTI… Karar almada "istişare" odaklı kurullara sahip olmalı, tüm paydaşlarıyla "entegre" mekanizmasıyla, denetimi işleten bir rektör olmalıdır.. Denetimde, "muhalefeti, önerileri, alternatifleri" kurumsallaştırmalıdır…
***
YEDİ.. Yönetim, Fakülte Dekanları, Yüksek Okul ve Enstitüsü yetkili makamlarda atanan, görevlendirilen kişiler "kurumsal bilgi, birikim, kültür, ehil ve liyakatle" katkı sunabilmede, artısı olanlar öne çıkarılmalıdır…
***
SEKİZ.. Kurulların işleyişinde uyumlu çalışma adına "homojen" değil, aksine "geniş kapsamlı tartışmayı, öneriyi, fikirlerin çözümsel alternatifler üretebilmesi" için "muhaliflerin de" katılım gösterebilecek bir, kurumsal kültür geliştirilmeli..
***
DOKUZ…İl'in, bölgenin, ülkenin, coğrafyanın, ülkelerin ve dünyanın temel siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel, sanayi ve iktisadi meselelerine açık, şeffaf, tartışılabilinir, fikir mekanizmalarını buluşturan, sempozyum, konferans, çalıştayları "elzem" görmeli.
***
ON… Rektör, Rektör Yardımcıları, Fakülte Dekanları "öğrencilere, öğrenci kulüplerine" kapılarını kapatan değil, sonuna kadar açan "fikirlerine, düşüncelerine" eylem ve söylemlerine, "değer" verip, imkan ve imtiyaz geliştirmelidir?
***
ONBİR… Öğrencilerin her türlü bilgiye, bilime "ulaşabilmede" zengin bir kütüphane ortamına sahip olmalı; kent ile diyaloğunu, gelişini-gidişini koordinasyonla "Yönetim" belirlemelidir.
***
ONİKİ.. Öğrencilerin "katılımını sağlayan" moral, motivasyon noktasında "sosyal" etkinliklere önem verilmelidir.. Üniversite ve toplumsal değişime ilişkin "sosyal vakıaları" görmezden gelmemeli; "çözümsel vizyon" gerçekleştirmelidir.
***
ONÜÇ… Geçmişte enva-i çeşide sahip "menfaat ve rant" teminine odaklı, vakıfların, derneklerin, cemaatlerin, oluşumların, yapı ve platformların, heyetlerin, STK adı altında benzer yapıların "üniversiteyi" sömüren bağlarını "kesmeli?"… Üniversitenin "akıl hocaları" sözcüleri, olarak "keramet" üretmelerine izin verilmemelidir.
***
ÖNDÖRT… Rektör ve Yönetim kadrosu; "toplumun değerleriyle, kültürüyle, inancıyla" çatışmamalıdır.. Mensuplarını, öğrencilerini, akademik kadrolarını "giyim ve hayat" tarzı kurgulu, fikirlere mahkum edici bırakmamalı.. Özgürlükçü olmalı..
***
ONBEŞ… Yönetimin temel ilkesi, Dicle Üniversitesi "nasıl bir üniversite" olmalı şiarıyla "sistem" geliştirmeli, amaç ve ilkeleri geniş katılımlı, süreklilik taşıyan "ombudsmanlık" mekanizmasını kurmalıdır..
***
Tabi, daha sıralayabileceğimiz, irdeleyip ifade edebileceğimiz çok maddeler içeren, önerilerimiz, beklentilerimiz olabilir..
Ama özetle bunları aktardım. Ki, Üniversitenin birinci derecedeki aynası olan; "Hastaneler" kısmını, ayrı bir mülahazaya almak istiyorum..
Şu anki, fikri beyanımız "yönetim ve öğrenci" eksenli diyalog üzerinedir..
Öyle inanıyorum ki, Rektör Karakoç ve yönetim felsefesi, benim bu aktardıklarımın çok daha ötesine ilişkin bilgiye sahiptir..
***
Velhasıl!.. Rektör Karakoç "eleştiri kanallarını" dozajı ne olursa olsun açık tutmalıdır.. Açık ve şeffaf olmalı..
İçe kapanık, kapıları kapalı, "dört duvar arası" bir rektör ve yönetim felsefesine, kendisini "mahkum" etmemeli, edici fikirleri de "elinin tersiyle" itmesini bilmelidir..
***
Bir tavsiyem olacak!.. Yönettiği, atadığı, görevlendirdiği, himaye altına aldığı her birimde "yöneticilerden" bağımsız "denetçi-gözlemci" noktasında görevlendirme yapmalı ki; "her birime gözüm üzerinizde" etkisi-yetkisini hissettirmelidir…
Şimdilik bu kadar deyip; Karakoç'a bir kez daha "hayırlı uğurlu olsun, görevlerinde başarılar diliyoruz.?"
***
VAY MAŞALLAH!..
Duydunuz mu bilemiyorum?. Duyan duymuştur, duymayana biz duyuralım.. ORC Araştırma Şirketi bir araştırma yapmış.. Parti gözetmeksizin, Güneydoğu İllerinin "milletvekillerinden kimi başarılı buluyorsunuz" diye sorulmuş!.. 100 Milletvekilini "kapsayan" araştırma?..
***
Deneklerden gelen cevaba göre; Diyarbakır'ın 12 Milletvekilinden 2'si ilk 10'a girmiş… AK Partili M. Mehdi Eker 5'inci, HDP'li İmam Taşçıer ise 7'nci!.. İlk duyduğumda, "vay maşallah" dedim.. Sıralamayı görünce de, "be nezer" dedim!..
***
Siz, ne dersiniz "başarılı vekiller" sıralamasına; 100 vekil arasında ilk 10'a Diyarbakır'dan iki vekilin girmesi.. Tabi, Adıyaman'ı, Batman'ı, Şanlıurfa'yı, Gaziantep'i "başarı sıralamasında" ilk onun öncüleri olarak göz önüne almazsak!…
***
MİRAÇ'IN SORUŞTURMASI!..
Kayıp Miraç Çiçek'ten hala iz yok.. Kurban Bayramı ziyaretine ailesiyle- Dicle ilçesine gitmişti.. O günden buyana, haber alınamıyor.. İki haftalık arama-tarama yapıldı. Sonra ekipler çekildi?.. Bir dizi kişinin ifadesi de alındı.. En görenler de!.. Sonra; el etek çekildi.. Arama ekipleri bölgeden çekildi..
***
Geçen hafta içerisinde yazım oldu!.. "Miraç bulunsun, aramalar devam etsin?".. Ve tabi ki; soruşturmanın "akıbeti nedir?" diye?.. Ne yazık ki kimsenin ağzını bıçak açmıyor, mevzuyla alakalı.. Önceki gün bilgi geldi.. Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezinden..
***
Yapılan paylaşıma göre.. Savcılık "soruşturmaya kısıtlılık" kararı getirmiş.. Soruşturma ve aramalar yapılıyor.. Ailenin iddiasına göre; "çocukları kaçırılmış"… Evet, Miraç Çiçek'le ilgili son durum böyle.. Umarız ki, tez elden Miraç'ın akıbeti netleşir?..
***
GÜNÜN SÖZÜ…
Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı!..