NEDEN; ÇÖZÜMSÜZLÜK OLSUN?

Malumunuz üzre;
PKK'nın "eylemsizlik" kararını sonlandırmasına ilişkin, bölgedeki kaygı dorukta!
Dün buradan;
"Sağduyu" açısından ve bölgenin zamanı ve soluduğu hava noktasında "akil" olmak gerekir demiştim.
Tüm taraflar açısından!
Tabi ki,
STK'lar için de yeniden "misyon" olabilme babında çağrım olmuştu!
İşte dün;
Bir araya gelindi! Süreci "olumlu" nokta seyrine getirme babında; neler yapılabilineceği anlamında!
Muhtemelen;
Bugün "istişarenin" muhtevasını kamuoyuyla paylaşacaklar!
Aslında;
Mevzunun tüm tarafları çok iyi bilmektedirler ki!
Yaratılan,
Ve yaratılmak istenilen "çözümsüzlüğün" tek nedeni?
Sürekli;
"Çıkmaz sokak" içerisinde, debelenip durmalarıdır!

* * *

Velhasıl;
Tehdit ve korku içeren; "viraja" hızla yaklaşılıyor.
İnadına inat, "gafleti" icra edilmemeli!
Onun için;
Bu "çözümsüzlük" vesayetinden kurtulup, denildiği gibi "düz ovaya" hamle geliştirilmeli!
Zaten bunu yaptığımızda;
Herkesin "neye düşünce" ihtiva ettiği daha net alenileşir!
Fırsat ve şans bu;
Bırakın "heba" edilmesin!
Yoksa;
Bu ülkeye "yaşatılan" daha çok 28 Şubat'ları ve 27 Nisanları görürüz!
Maazallah!

* * *

TARİHTEKİ, GÜNLERİN HANÇERLERİ?

Bilmem;
Okudunuz mu Rauf Tamer'in dünkü "muhtevası" kısa, içeriği ise hayli genişlik arz eden yazısını!
Okumayanlar için;
Bilgilenme babında "özetini" buraya aktarmak istiyorum!
Çünkü;
Siyasetin "akil" olması neye hikmet içerdiğine, hayli derin vurgu yapmakta.
Bakınız ne diyor;
Önümüzdeki "üç" ayların içerdiği "tarihi" derin yapıları?

* * *

Şöyle diyor;
Erbakan Hoca'nın cenaze törenindeki kalabalığa bakıp, mütedeyyin insanlara karşı daha dikkatli ve terbiyeli olmamız lazım geldiğini anlamayan kaldı mı acaba?
Oradaki cemaati, "irtica" peşinde mi zannedersiniz?
Böyle bir paranoya içinde dahi olsanız, "kafası işleyen bir siyasetçi" böyle bir oy deposu'nu küstürüp kendinden nefret ettirir mi?
Bırakın oy meselesini.
Bunca insan, çoluklarıyla çocuklarıyla birlikte sürekli rencide edilir mi?
Yıllarca yaptığımız nedir?
Erbakan hoca, belki de sağlığında anlatamadığı şeyi bize cenaze töreninde ilahi bir ders olarak vermiştir.
Kimsenin inancıyla veya inançsızlığıyla oynanmasın artık.
Herkes birbirini rahat bıraksın.
En mühimi de;
Korku İmparatorluğu'ndan yakınanlar, aslında, "korkak bir cumhuriyet" varmış gibi cazgırlık yapıp durmasın...
Haa.
Kendi korkuyorsa korksun.
Ama cumhuriyet adına konuşmasın."

* * *

Eee!
Doğru söze başka ne gerek var?
Hiç!
Ama ne hazindir ki;
Türkiye nerdeyse yarım asrı bulan tarihi süreç içerisinde...
Hep;
Kafası "vesayet" zihniyle çalışan, statükocu fikriyat sahiplerinin, "korku" tüneline mahkum edildi.
Tek,
"insan" profiliyle, "benden olmayanın" yaşama hakkı yoktur, düşüncesiyle "vurdu-kurdu" yıllarca!
Ondan değil midir ki;
Artık yılın 365 gününe özgü "geçmişin" ihanetler ihtiva eden, "günlerini" hep ayıplarla anıyoruz.
Merhum Erbakan Hoca'yı hangi gün kaybettik;
28 Şubat'a 24 saat kala!
Yani;
14 yıl önce "Post-modern" baskıcı ve statükocu düşüncelerin "vesayet" hükmüyle alaşağı edildi.
İlk kez; Tanklar-tüfekler sokağa dökülmeden!
Toplu, gözaltı ve katliamlar yaşatılmadan.
Bir bildiriyle;
Ülkenin Başbakanı "istifa" etmek zorunda, hatta mahkûm edilerek bırakıldı.

* * *

Ve dikkat edin;
1 Mart'ta toprağa verdik!
Hep;
Toplumsal ve coğrafik huzur açısından karşı çıkılan 1 Mart Teskeresi'nin "tarihe" not düştüğü gün.
Ve yine dikkat edin;
Cenaze'de, "irticanın" odağındaki hükümetin başı diye koltuk bıraktıran Erbakan Hoca'nın cenaze töreninde, "tam kadro" saf tuttu.
Öyle ya; burası Türkiye!
Her zaman ifade ettiğim gibi;
"Her an her şey olabilir" diye. O nedenle; "günler" bizde bol!
Peki; Nisan'da ne var?
Elbette ki, 27 Nisan e-muhtıra var!
Eee!
Şu an Silivri'nin "sakinlerinden" hangi zevat bu "organizasyonun", figüranı değildi?
Kimi yazar, Kimi oynar, Kimi emir, Kimi de komuta ederdi!
Ama en acı olanı ise;
O muhtıranın" muhtevasına sahip olan "vesayetin" kâmili, hala el üstünde!
Mayıs ayı!
İsterseniz bu aya serbestîye verip Haziran'a dâhil olursak!

* * *

Haydi;
12 Haziran'da "buyrun" sandığa gidelim!
İyi de?
O gün için "tarihimiz" hâsıl mı?
Sanırım;
Siz de benim gibi şuan için "tercihte" kimler aday olacak ki, "tarafındasınız"
Bilmem!
Diyarbakır eksenli "sandık" mönüsündeki teferruatı "eski tas eski hamam" misali mi olur?
Yoksa
Ahalinin "yekvücut" vaziyette "illa ki değişmeli" sesine uygunluk arz edecek mi?
Doğrusu,
Geçmişteki "ikmal" yapıya baktığımızda, "hep" lider ve feodal siyasi güç vesayeti, konuşurdu!
Bu dönem de;
Böyle mi olacak, yoksa AK Parti, CHP, MHP ve hatta BDP'nin destek vereceğini ifade ettiği Bağımsızların yer alacağı "Demokratik Blok'un aday listeleri, "halka" sunumlu mu olacak?

* * *

Şayet;
Halkın "istek ve teveccühüne" mazhar olmuş ve olması gerekenler 12 Haziran'ı bu noktada "tarihi" değişim diye kayda geçirecek bir düzeyde.
Değişime;
"Evet" deyip, ter-u tazeleri ikmale getirirlerse!
İnanıyorum ki;
Tüm partiler "değişim" devrimi kadar siyasi güç kazanma noktasında da "devrim" yaparlar!
Yeter ki,
"Kendilerinden korkup" başka değerler üzerinde "korku" imparatorluğu yaratmasınlar!
Bilsinler ki;
O düşünce ve o vesayet artık "bu çağ" için, muteber olmadığı gibi kabul edilemez bir "ihanet" seyridir!
Diyarbakır'ın;
Milletvekili sayısı 11'e çıktı! Dün, resmi gazetede yayımlandı.
Hiç kuşkusuz ki;
Verilerin de ifadesiyle 12 Haziran'daki "buyrun sandığa" diyeceğimiz, meşgalede BDP ve AK Parti yarışacak!
Hesaplar;
Aslında net, kazanım hanelerindeki paylar da net!
Ama;
Gönül netliği için; "aday" netliği olacak mı, işte o meçhul!

* * *

Özetlersek;
Demokrasi olgusu "artık" beyinlerin ufkunu geliştirdiği gibi; "yeniliklere de" kapı açtırıyor!
Onun için;
Bu nimetin hikmetini bizler kadar, buna hayat verme argümanını içeren "siyasi partiler" de bilmeli!
Toplumu;
Rencide etmemeli, göz ardı hiç ama hiç etmemelidir!