NİYE YOKTUNUZ?

Bu yıl;

16'ıncısı düzenlenen, "EMITT" fuarı.

Yani, Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı.

Dün, kapanış yaptı, bir sonra ki, "yıl" için.

Tabi,

Biz de, "fuar" nedeniyle, İstanbul seyahatimizi, tamamladık.

Akşam da

Diyarbakır'a, döndük, Diyarbakır kafilesiyle birlikte!

Bu yazıyı da, Diyarbakır'a döndükten sonra kaleme aldım.

Alel acele.

***

Sizlere,

Cumartesi günkü yazımda, "fuar" atmosferini aktarmıştım, "iki günlük" bölümünü.

Yazının son bölümünde de şu ifadeyi kullanmıştım.

"Biliyorum ki, sizlerin en çok ilgileneceği ‘görülenlerin’ görülmeyen yüzü ve perde arkası. Onu da, Kısmetse hafta içersinde hasbi hal edeceğiz."

Bu sözümüzü,

Yenileyerek, hafta içini bekleyin merakını sizde oluşturarak, "iki sabah kahvaltısından" söz etmek istiyorum.

Öyle inanıyorum ki;

Az sonra okuyacaklarınızla, Diyarbakır'ın "hal-i vaziyetinin" gerçek, sebebini daha bir net öğreneceksiniz.

Neden;

Çözüm ve çözümler "yakınken" ırak tutulduğu?

***

Evet,

İki farklı mekanda; kentin iki idarecisinden, "gelen" kahvaltılı, sohbet daveti.

İlk,

Sabah kahvaltısından, başlarsak.

Bir önceki gün;

Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir "bizleri" ağırladı.

Diyarbakır'dan,

EMITT fuarına "davet" edilen, gazeteciler olarak, misafiriz.

Armada,

Oteli'nin teras katındayız.

İstanbul'un "muhteşem" görüntüsüyle.

Aslında,

Kahvaltı bahane, amaç "sohbet" etmek, fuarı ve ülkenin sıcak hadiseleriyle "fikir" fırtınası yaratmak.

Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş'ta var.

Baydemir'in,

İfadesiyle "özel sohbet" konuştuklarımız yazılmamak kaydıyla.

Ancak,

Kentle ilgili, EMITT fuarı ve atmosferiyle alakalı, konuşulanlar dâhil değil; özel'i, aşmadan.

***

İkinci,

Kahvaltı sohbeti ise, İl Valisi Mustafa Toprak'tan.

Malum,

Ankara'da "üç gün süren" valiler, toplantısı nedeniyle, yoktu.

Fuar'ın, son gününde geldi.

Sabah kahvaltısını, "bizim kaldığımız" otelde yaptık.

Büyükçekmece'deki "Eser" otelde.

Vali Yardımcısı Mustafa Can.

Ve Karacadağ Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri İlhan Karakoyun.

Tesadüf mü,

Nispet mi, bilemiyorum, bu kahvaltımız da, "otel'in terasındaydı".

Kahvaltı bahane, sohbet şahane babında.

Gaye; "sohbet" ve olup-bitenler üzerinde, fikir jimnastiği.

Vali bey'de,

Sayın Baydemir gibi, "özel sohbet" yazılmamak kaydıyla.

***

Tabi,

Fuar, fuar organizasyonu ve eksiklikler üzerine, "fikir beyanı" net oldu.

Bu yıl,

Geçen yıllara oranla, Diyarbakır'ın tanıtımı, fuardaki "intiba".

Özellikle,

Turizm acenteleriyle, gerçekleştirilen diyalog, Diyarbakır doğru yolda dedi.

Ki ilk kez;

Diyarbakır'ın o muhteşem, "tarihi" dokusunu, medeniyetlere olan ev sahipliğini.

Velhasıl;

541 sahabenin yaşadığı, 27'sinin kabrinin bulunduğu,

9 Peygamber kabri,

3 Peygamber mekânı,

Surlar, Ulu cami, İçkale, Hazreti Süleyman Camii.

İnsanlığın,

İlk yerleşim yeri olan Ergani Çayönü,

***

İşte,

Bu değerleri anlatan ve tanıtan "kitap ve broşürler".

Ne hazindir ki;

İlk kez ama ilk kez, "ayrı ayrı basılarak", bir değer olarak ortaya konulmuş.

Hele hele,

Nebiler, Sahabeler, Azizler ve Krallar kenti, Diyarbakır kitabı.

Osmanlı,

Belgelerinde Diyarbakır.

Hepsi,

Bir kitaplığı dolduracak, materyaller.

İnanın,

Standa bunları gördüğüm de, gelen ziyaretçilerin de, alaka göstermesi.

Özelliklen de,

Turizm ve Seyahat Acentelerinin, "duruma" vakıf olması.

Kendi kendime;

Şöyle dedim "yahu biz ne kadar zenginmişiz de, bunca dönemdir fakirliği yaşıyoruz".

***

Siz,

Fuardaki diğer illerin standını gezdiğinizde.

Onların;

Deniz ve kum, dışındaki "turizm ve seyahat" noktasındaki pazarladıkları, veriye baktığınızda.

Daha bir hayıflandığınız gibi;

Diyorsunuz ki, "biz niye" kendimizi pazarlamıyoruz, bunca "görülmeye" değer, yüzlerce yapı varken.

İşte bu sorunun cevabını;

Vali Toprak ve Baydemir'le yaptığımız, "kahvaltıdaki" izlenimden aldım.

"Paydaş".

Maalesef;

Biz ne değerlerimizi, ne de değerlerimize olabilecek "katkımızı" paydaşlaştıramıyoruz.

Nitekim

Fuar'a katılımdaki, "eksiklikler" ve gösterilen alaka, sorumluluk, kendisini hissettiriyor.

Çünkü

Diyarbakır'da, ciddi ama vahim derecede "sistematik" bir koordinasyon yok.

***

Tabiri caizse;

Herkes diyor ki ben ve ben baş, ama iş icraata geldi mi, "kimse yok?"

Sorumlu mu,

Suçlu mu,

Müsebbip mi, denildiğinde, "herkes" topu ya başkasına atıyor, ya da "alışık" vaziyette taca atıyor.

Dediğim gibi;

Biz kent katmanları olarak, "sorumluluk" üstlenip, o duyguyla hareket edersek.

İnanıyorum ki;

"Çok paydaşlar" yaratacağımız gibi.

Diyarbakır'ın ayıbı olan;

Ki bu herkesin ayıbıdır, "kadim" kent, Diyarbakır bir yıl da, yerli-yabancı 250 bin "turisti" ağırlaması.

Bu kadar;

Tarihi ve kültürel zenginliğe rağmen.

Bu kadar;

Büyük kent olma kimliğine rağmen,

Neden 1 milyon turist değil de, 250 bini bulamayan bir turist potansiyelimiz var.

Yanı başımızda;

"İlçemiz" dahi gelmeyen, Mardin ilimiz 600 binlerin üzerinde.

***

Tabi,

Bu keskin kılıç vuruşu, "top yekûn" hiçbir icraat yok düşüncesi hâsıl olmasın.

Şunu ifade edeyim;

EMİTT fuarının "en gözde" standı, oldaysak da, çok da gerilerde değiliz.

Bir önceki yıla oranla; çok ama çok başarılı geçti diyebilirim.

Eksiklikler çok.

Toprak ve Baydemir'in ifade ettiği ortak, "düşünceyle".

Eğer;

Gelecek yıl daha sistematik bir koordinasyon sağlanırsa.

Ve bu koordinasyon;

Kentin günlük hayat akışında, kendisini hissettirirse.

El atılan;

Restore edilen, onarılan ve bakımı yapılan "yapılarda", hayat bulursa.

Diyarbakır,

O üzerine yapıştırılan "imajdan" arınmış olur.

Yeniden,

Barışın, kardeşliğin, sevginin, inancın "kenti" olduğu, kimliğine kavuşur.

***

Evet,

Temenni ve yol haritası, kısm-i olarak bunlar.

Önümüzdeki günlerde;

Fuar'a neden "sistematik" bir koordinasyon, hâsıl edilmedi.

Diyarbakır'ın,

Meslek grupları, Turizmle alakalı "oteller" ve kurumlar, dernekler.

Kentin;

Kültürel kimliğine has, sektörler,

Siyasiler,

İş dünyası, kentin eşrafları, sanatçıları, "neden yoktular", katkı sunmadılar.

Bir de

Diyarbakır galasında, "biz bize" olmamızı, bende yarattığı "etki".

İşte bunlara;

Üstadın ifadesiyle, "değineceğim" tabi ki, "eleştiri oklarını" sivri ederek.

"Niye yoktunuz" diye?