O ZİYARET BİR ŞEREFTİR!..
Önceki gün, örgüte yakın olduğu bilinen bir haber sitesinde, "yorum-haber" dikkatimi çekti…
Dahası, haber merkezinden "haberi" bildirdiler…
Bir bakar mısınız diye?!…
Haber bir bütünlük açısından; "akla ziyan…"
Ne manevi,
Ne rahmani,
Ne de insani yönü olmayan tamamen "bağnazca" kaleme alınmış bir haber!!!…
***
Mevzu şu…
Bağlar Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu…
Kent ahalisi de..
Ve biz basın mensupları da yakından biliyoruz ki…
Beyoğlu göreve geldiğinden buyana; "sosyal ve toplumsal" duyarlığı, yüksek bir anlayışla hizmet yürütüyor..
Ki, Bağların "çehresini" değiştirdi…
***
Beyoğlu!.. "Medrese" eğitiminden gelen biri..
Eski İmam…
Ki, bu meslekten emekli olmuş biri..
Dini değerlere önem veriyor..
Başkanlık döneminde, "kendisine" göre bir gelenek haline getirmiş, her hafta sonu "Dini Eğitim" veren, bir kurumu ziyaret etmek...
***
Geçen hafta da, bir medreseyi ziyaret etmiş!..
Oradaki "alimlerle" görüşmüş…
Medresede eğitim gören öğrencilerle, bir araya gelip, hasbi halde bulunmuş!…
***
İşte bu ziyarete "ay sen nasıl bir medreseyi ziyaret" edersin, diye "eleştiri" okları yönlendirilmiş!…
İmamlığına..
Belediye Başkanlığına..
Yaşamına dair "öylesine" pervasızca nefretlik sözcükler sıralamışlar ki, anlamak zor!…
Medreseleri de..
Siyasi..
İdeolojik..
Ve farklı fikirlerin kendisine "kurtarılmış" alan olarak gösterilme cehaleti!...
***
Der demez insana şunu söyletiyor?..
Ne yani!…
Meyhaneyi mi, uyuşturucu mekanlarını mı, terör yuvalarını mı?..
Ya da, fuhuşhaneleri mi ziyaret edecekti?…
Buraları ziyaret etseydi, "memnun" kalacaktınız mı?..
O zaman manşetlerde, övgüler mi sıralayacaktınız?!..
Yazık ya!..
***
Ki bu başkan, "okulları da" ziyaret ediyor..
Ücretsiz eğitim merkezi de açmış..
Binlerce öğrenciye "kırtasiye ve giysi" desteğinde bulunmuş..
Belediye Basın Bürosunun aktardığını göre…
İki yılda 20 okul onarmış…
Cami ve taziye evlerinin bakımını yapmış…
Gençliği "uyuşturucu ve terör batağından" kurtarmak adına, bir dizi organizasyonlar yapmış biri!…
***
Ülkenin "manevi" değerlere en yüksek derecede, muhtaç olduğu!..
Ve ihtiyaç duyduğu bir evrede..
Yüzde 99'ü olmazsa da..
Yüzde 80'nin Müslüman olduğu ülkede, dini "hassasiyeti" yüksek olan bir bölgede; "çocukların dini ve manevi eğitimine, öğretimine" destek vermek, sahip çıkmak "ne zamandan beri suç teşkil edici, eleştiri konusu" olmuş!…
***
Velhasıl!.. Ne diyeceksin, böylesi bir zihniyete!..
Eğer ki, "manevi değerleri de" eleştiri konusu edecek hale gelinmişse!…
Bu açıkça, "tükenmişliğin" dibini göstermektedir!…
Evet, Başkan Beyoğlu için, "bir medrese, bir dini eğitim kurumunu" ziyaret ettiği için, eleştiriliyor olması "bir eksiklik" değil, bilakis "şereftir?"…
***
YİNE Mİ GAZİ YAŞARGİL!!!…
Ne hazin ki, öyle!..
Skandalların "merkezinde" bu kez, 4 yıldır "dikiş tutturamayan", merkezi "ısıtma ve soğutma" sisteminin, ariza-i durumu!…
Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde, Diyarbakır’ın kavurucu "sıcağında" sistem faal değil..
Çözümsüzlük; "klima sisteminin onarım ve yenilenmesine" dair, ihalenin "çetrefilli" olması!…
Bedel düşükmüş!!!…
***
Ne diyeyim, çok kez yazıp-çizdik!..
Ama, Yönetimsel zafiyetler, keyfiyetler ve "adam yontma" hali yüzünden, hastanede sorunu çözecek iradeli bir mekanizma, vücut bulmadı..
Ki, hala aynı sorunla boğuşuluyor…
İlginci, herşey orta yerde cereyan ederken, hekimler "isyan bayrağı" çekip, "piştik" deyip sosyal medyada seslerini yükseltirken!..
Hastane yönetimi, "sorun yokmuş" kodunda!…
***
Çocuk Psikiyatrı Doç. Dr. Veysi Çeri…
Yaşadıkları sıkıntıyı, sosyal medyada dile getirip, şöyle seslendi!…
“Diyarbakır EAH’de klimalar çalışmadığı için ameliyathane sıcaklığı 32 (normalde 22’yi geçmemeli)…
Yoğun bakım sıcaklığı 37 (normalde 26’yı geçmemeli) derece.
Bu, hastaları enfeksiyon ve komplikasyonlara açmak, ölüme sürüklemek demek.
Yönetime suç duyurusunda bulunacağım…”
Çeri, twitter hesabından Diyarbakır Barosu’nu "etiketleyerek" destek istedi!?..
***
Çeri'nin bu tepkisine, veryansına yerel gazetemize verdiği mülakatta yanıt veren Hastane Başhekim Yardımısı Yanal Karakoç'un iddiası şu!…
Ameliyathane ve yoğun bakım servisinde hastaları riske sokacak bir soğutma problemimiz yok.
Ameliyathanelerdeki soğutma 22 ile 24 derece..
Yoğun bakımlarda da istenilen soğutmamış..
Diyarbakır çok sıcak olduğu için üst katlarda bulunan normal servislerde sıcaklık bir miktar yüksek.
Onun dışında bir sıkıntı yok..”
***
Çeri'nin isyanı, Karakoç'un "bir şey yok" sözü!.. Taraflar açısından bir anlam ve sonuç "inşa" ediyorsa da..
Bu kentin yaşayanı ve Gazi Yaşargil Hastanesi'ni takip eden biri olarak; "skandallar merkezinin" hal-i perişanlığı "köklü" bir değişim ve dönüşümden geçiyor..
Çünkü; kendi içinde "istikrarı" bulmayan bir kurumun hizmet şiarinde "huzur, güven ve istikrar" temin edebilir mi?..
Kurumsal neşter şart!…
İlgili ve yetkili makam ve mevki ile siyasilere "arz olunur" hal-i durum!…
***
KARİDES YEMEK CAİZ MİDİR?
Diyanet İşleri Başkanlığı “Yengeç, kalamar, ıstakoz, karides, midye, kurbağa vb. gibi deniz ürünleri yenilebilir mi?” sorusuna yanıt verdi…
Yanıtta balık sınıfına girmeyenlerin yenmesinin İslam dinin kesin hükümle yasakladığı anlamına gelen "haram" olduğu söylendi.
Karides'in haram olduğuna ilişkin Diyanet’ten yapılan açıklama şöyle:
“Kur’an-ı Kerim’de, denizden elde edilecek yiyeceklerin helal olduğu bildirildi.
(Mâide, 5/96; Fâtır, 35/12).
Hz. Peygamber de (s.a.v.) “Denizin suyu temiz, ölüsü helaldir.” buyurdu.
(Ebû Dâvud, Tahâret 41)
***
Hanefi mezhebi, zikredilen naslarda helal olduğu belirtilen “deniz hayvanları” ifadesi ile balık türünün kastedildiği, dolayısıyla balık sınıfına girmeyecek midye, karides, kalamar, yengeç, ıstakoz gibi deniz hayvanlarının helal olmadığı görüşünü benimsemiştir
(Kâsânî, Bedâi’, V, 35).
***
Şafii mezhebinde, konu ile ilgili şöyle bir ayrım yapılmıştır:
Deniz canlıları sadece suda yaşayabiliyor veya sudan çıktığında boğazlanmış hayvan gibi kısa sürede ölüyorsa, şekline ve de ölüm durumuna bakılmaksızın yenmesi helaldir.
Ancak aslen suda yaşayan fakat karada yaşayabilme özelliğine de sahip olan hayvanlara gelince bunlardan eti yenilen kara hayvanlarına benzeyenlerin yenmesi, boğazlanması şartı ile helal, eti yenmeyenlere benzeyenlerin yenmesi ise haramdır.
Buna göre kurbağa, yengeç, kaplumbağa veya su yılanının yenmesi helal değildir
(Remlî Nihayetu’l-Muhtac, VIII, 113,150-152.).”
***
HARAM OLAN YİYECEĞİ YEMENİN GÜNAHI NEDİR?
Cenab-ı Hak ayet-i kerimelerde haram yemenin hükmünü bildirmiştir
“Ey peygamberler! Temiz (helâl) şeylerden yiyin ve sâlih amel işleyin!
Şübhesiz ki ben, ne yaparsanız hakkıyla bilenim.”
(Mü’minun, 51)
“Ey îmân edenler! Sizi rızıklandırdığımız şeylerin temiz olanlarından yiyin ve eğer sâdece O’na kulluk ediyorsanız, Allah’a şükredin!”
(Bakara, 172)
***
“(O,) size ancak ölüyü (usûlünce kesilmeden veya avlanmadan ölen hayvanı), (akan) kanı, domuz etini ve kendisi Allah’dan başkası için kesilen (hayvanın etin)i haram kılmıştır. Fakat (başkasının hakkına) tecavüz edici olmadan ve haddi (zarûret mikdârını) aşıcı olmadan kim (bunlardan ölmeyecek kadar yemeye) mecbur kalırsa, artık ona bir günah yoktur. Şübhesiz ki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.” (Bakara, 173)
***
“Size ve yolculara bir fayda olmak üzere, deniz avı ve onu yemek sizin için helâl kılındı.
Kara avı ise, ihramlı olduğunuz müddetçe size haram kılındı!
O hâlde huzûruna toplanacağınız Allah’dan sakının!”
(Maide, 96)
***
“(Ey Muhammed!) De ki: “bana vahyolunanda, leş, akıtılmış kan, domuz eti,-ki pistir- ve günah işlenerek Allah’tan başkası adına kesilen hayvandan başkasını yemenin haram olduğuna dair bir emir bulamıyorum.
Fakat darda kalan,- başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak üzere- bunlardan da yiyebilir.
Doğrusu rabbin bağışlar ve merhamet eder.”
(Enam, 145)
***
Cenab-ı Hak bu ayeti kerimelerde haram olan yiyecekleri zikretmiş ve nelerden kaçınmamız gerektiğini bildirmiştir.
Şüpheli şeyler harama ulaştıran yollardır
“Helal açıktır. Haram da açıktır, aralarında şüpheli şeyler vardır.
Şüpheliyi bırakan elbet haramı bırakır, şüpheliye cesaret eden harama yaklaşmış olur.
Haramlar, günahlar Allah'ın korusu, yasak yeridir.
Burada yani yasak bölge yakınında koyun güden çoban yasağa yaklaşmış olur ki, içine girmesi muhtemeldir.” (Buhari)
***
Dini korumak şüpheli şeylerden kaçınmakla olur.
Peygamberimiz (s.a.v) bir Hadis-i Şeriflerinde söyle buyurmuştur:
“Helâller bellidir, haramlar bellidir.
İkisinin arasında müstebihât (haram olup olmadığı belli olmayanlar) vardır.
Bunları insanların çoğu bilmez.
Kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, ırzını ve dinini korumuş olur.
Kim de şüpheli şeylere dalarsa, harama düşmüş olur...”
(Muhtâru’l-Ehâdis)
***
GÜNÜN SÖZÜ
İnsanı insan kılan yalnızca diğer insanlar üzerindeki etkisi ve diğer insanlarla kurduğu ilişkilerdir.