ÖĞRETMEN AYŞENUR!…
Bugün “Öğretmenler Günü..?” Ne hazin ki, hüzün doluyum.. Neşem hiç yok.. Öfkem var, tepkim var.. Zihnim ise kilitli.. Güne özgü, yazılacak, söylenecek, konuşulacak her ne ise, “hal-i durum” noktasında, pek anlam ihtiva etmiyor benim için… Öyle düşünüyor ve inanıyorum ki; “yaşanan manzaralar” karşısında, sizlerin de “ruh hali” benden beter haldedir..
***
Malum, şehidimiz var.. Daha dün, cenazesini kaldırdık gençecik öğretmenim Ayşenur Alkan’ı.. O da, şehit öğretmenler kervanında yer aldı.. Tıpkı, Şenay Aybüke öğretmen gibi.. Ya Necmettin Yılmaz, Neşe Alten, Nilay Kermen.. Ve daha niceleri.. Ya 5 yaşındaki, Hasan’ın ölümü.. Teröre verdiğimiz kurbanda ne ilkler ne de, son olacakları görülüyor…
***
Ne diyor Ayşenur’un annesi “kızım yoksulluk” içerisinde büyüdü, “hayalleri vardı. O hayallerine kıydılar”.. İşte; terör denilen illette bu.. Dün olduğu gibi bugün de, “kan, gözyaşı, şiddet üzerinden hayalleri yıkmak!.. Korku ve endişeyle, insanları sindirmektir.. Aydınlığı karartmaktır.?”
***
Evet, Ayşenur’un halleri vardı.. Hedefi “karanlığı aydınlatmaktı.. Körpecik beyinlere, “aydınlığı” filizlendirmek ülküsüyle, kolları sıvamıştı.. Yoksulluğun, fakirliğin, yaşamın zorluklarının verdiği derin olgunlukla, bu vatanın her karış toprağı “benim toprağım, benim memleketim, benim aşım, benim işim, benim yuvam diyerek..” Mutluydu, mutluluk aşılayandı..
***
İşte terörün o kalleş ve karanlık yüzü hedef aldı.. Atılan roket onun bedenine isabet etti.. Diğer ağabeyleri, ablaları, mesleğinin fertleri gibi; “şehadet şerbetini” içti.. Şehit öğretmenler kervanına, adını yazdırdı Ayşenur.. O ki, karanlığı fener olup, aydınlatmak istiyordu.. O ki, cehalete karşı durup, eğitimli neferler yetiştirmek istiyordu..
***
Cehaleti ayaklar altına alıp, ilim peşinde koşan, irfanı ile çoşan, hizmet aşkıyla yanıp tutuşan, mazide dolaşan, çağlar aşan medeniyetle yarışan olmanın bir neferi olarak; seni hep yad edeceğiz… Biz seni tanımadık, görmedik.. Keşke o hain terör vücut bulmazsaydı, seni hedef seçmeseydi, biz yine seni tanıyıp, görmeseydik.. Ruhun şad olsun..
***
Benim Öğretmenim.. Evet benim öğretmenim, bir ışıktır.. Ve bana “yolu” gösterir.. Karanlığı değil, aydınlıkta yürümeyi, öğütler.. O çağdaş bir kafadır, bana kesinlikle “bağnazlığı, zihni fakirliği” tavsiye etmez, uzak dur der.. Adaletçidir, eşitlikçidir, özgürlüğü benimser, “haksızlıklara” karşı, olur.. Bana da, “kimseye haksızlık yapma” der..
***
O bir yağmur damlacığıdır, su hasret çorak toprağı yeşillendirir.. Sevdadır onun aşkı, her ektiği tohumdan ürün alabilmek.. Tek hedefi, gayesi ve hayali vardır; “kocaman bir millet olmak, kocaman bir devlet olmaktır..” Siyasi ve ideolojik kamplara girmez, demokrattır, inançların himayesinde, müşfiktir..
***
EĞİTİMLE YATIP, KALKIYORSAK!..
Ne diyoruz; eğitim ve yine eğitim!.. Öyle ise, bugünkü hal, hiçte iyi bir hal değil.. Onun için; yeni bir ruhu diriltmemiz gerekir.. Ne yapıp edip, kendi insanımızı “özüne” döndürmeliyiz.. Günün ifadesiyle; fabrika ayarlarına, kendine kendi değerlerine döndürmeliyiz!..
***
Özellikle, kendine inanan, çalışan, ürüten, çalışıp ürettikçe karınlarına güvenle bakan, ecdadını bilen, tanıyan, onun tarihiyle hemhal olabilecek nesiller yetiştirip, ağaç gibi kök salmalarını sağlamalıyız.. Bugün, ne milli eğitim müfredatımız, ne de milli diye başlayan “eğitim ve öğretim” mekanizmasının işleyişinde; “milli ve yerli” bir ruh yok!.. Sadece adında “milli” olan bir sistem var..
***
Düşünün, bu sistemin imalatında, üretiminde, gelişme ve büyüme entegrasyonunda, “bin yıllık tarihin ve ecdadın bıraktığı milli ve yerli olabilmenin ruhunun” vücut bulduğunu.. Neler olmazdı?..Hasılı kelam; milletin hamurkarlarına, aydınlığa meşale tutanlara selam olsun diyorum.. Öğretmenler günü kutlu olsun..
***
DENGELER DEĞİŞİYOR?..
Çok hızlı!.. Tabi, Türkiye lehine ABD’nin ise aleyhine geliştiğini görüyoruz!!!.. Özellikle son hava harekatı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “küskün dünya liderleriyle” yeniden temas kurup dostluk görüntüleri vermesi; “dengelerin değişimi” fişeğini gösterdi!…
***
Şöyle ki!.. Türkiye’nin olası sınır harekatlarında, sesin ABD’den geldiği, artık sıradanlaştı.. Yani olağan bir durum.. Nitekim, İstiklal’daki bombalı saldırı sonrasındaki hava harekatına, ABD Dışişleri Sözcüsü Ned Price, “kordinasyon” sağlanmadığına laf edip, tepki gösterdi..
***
Aslında hedef Suriye harekatına tepki olsa da, Irak öne çıkarılarak bu meram dile getirildi.. "Irak'ta, ülkenin egemenliğini ihlal eden herhangi bir koordinasyonsuz askeri harekâta karşı çıkmaya devam ediyoruz..”
***
Peki, Beyaz Saray ne dedi?!.. Özellikle Suriye’den Türkiye’ye atılan roketatarlara karşı verilen misilleme.. Açıklama şu; “Türkiye’nin kendini savunma hakkı var..”
***
Dikkat çeken, bir önemli gelişme ise; İran’ın hava harekatı… Türkiye’yle aynı saatlerde, İran, kendi PKK’sı olarak gördüğü PEJAK’ın bulunduğu Kuzey Irak’taki alanına, operasyon yaptı.. Ki bu ilk oluyor.. Sebebi, İran’daki iç gerilimde, ABD’nin nam-ı hesabına “PEJAK tetiklemesi var…?”
***
İki harekata karşılık, Moskova’dan Kremlin ne dedi? "Türkiye'nin güvenlik endişelerini anlıyor ve saygı duyuyoruz. Tarafları durumun kötüleşmesine yönelik adımlardan kaçınmaya davet ediyoruz..” Ki operasyonlar yapılırken, Rusya hava sahası kullanıldı…
***
Beri yanda, Erdoğan’ın önce Suudi Arabistan’la temas kurması, ardından İsrail ve Mısır’ın Sisi’siyle, görüşüp, el sıkışması.. Tüm bunların; Türkiye’nin Ortadoğu’daki dengeleri “kendi lehine, ABD’nin de aleyhine değiştirdiğini” söyleyebiliriz..
***
Suriye’nin Esed’iyle, Bahçeli’nin sahayı yoklama yönündeki “görüşme olmalı” açıklaması.. Dün, Parti Grup toplantısında Erdoğan’ın bu minvalde, "Olabilir, siyasette küslük, dargınlık olmaz. Eninde sonunda en uygun şartta bunun adımları atılır…”
***
Gerek Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşta Erdoğan’ın üstlendiği rol ve gerekse de, Ortadoğu’daki dengeleri değiştirme noktasındaki son hareketler, özü itibariyle “ABD’ye bölgeden çekil” mesajını vermektedir.. Salt Türkiye değil.. İran’da, Rusya’da, Mısır’da, hatta Suudi ve İsrail dahi; “bunu söylüyor?”… Türkiye’nin ve dünyanın bu gelişmeleri, iyi okuması lazım..
***
GÜNÜN SÖZÜ
Bir evin bütün camlarını kırıp sonra da kapısını çalamazsın.