ÖLÜM SANA YAKIŞMADI BE; MUSTAFA…

***

Ama hak tecelli etti mi?.. Kaçana yoktur.. Ölüm!.. Kaçınılmazdır ve hep; nefis sahibi kaybetmiştir karşısında.. Yani; insan yenilmiştir.. Hayat, uzun, ince ve keskin virajlara sahip bir yol gibidir.. Er ya da geç yolun biteceğini, bilirsin.. Ama hiçbir zaman da, “yaşam güzeldir” iradesini, terk etmeyerek yola devam edersin… Direnirsin, “hayatta kalabilmeyi”.. Ki kaybedeceğini, bilmene rağmen asılırsın!…

***

Bilirim ki, nefsin tadacağı her ölüm “mevta” için, ebediyete intikaldır.. Ve onun gidişi, kendi hanesiyle salt kaybeden o değildir.. Geride kalanlar var.. Ki onların da “nefsin imtihanında” sıra bekleyenler olsa da, sevenidir, dostudur, arkadaşıdır, eşidir, evladıdır.. Ondan da bir parça alıp götürür; o kabrin ruh alemine mevta olan!..

***

Çevrenize, yaşadığınız ortama bakarsınız!.. Ve hissedersiniz ki; “sürekli eksildiğinizi?”.. Yeni yeni, yüzler oluşsa da, “gidenin hatıraları ve izleri” her daim, ruh hanesinde vakidir.. Hüzünlendiğin, gözyaşı döktüğün, sinirlendiğin, öfkelendiğin ve tabi ki, kahkahaların, gülümsemelerin, sevgi ve muhabbetin, dostlukların özeliyle; oluşan meşkleri anarsın!..

***

Her biri ayrı bir anı, ayrı bir unutulmaz hatıralardır hayatın kitabında!!.. Bilirsin ki, kalbindeki sızının, yüreğindeki acının gözlerinin pınarına etki ettiği gözyaşların aktığı anın hüzündür, o sevgi muhabbetiyle, kabire bıraktığın dostun acısı!.. Ebediyen kaybettiğin ve ebediyete uğurladığın o dostun, hatıralarındaki fısıltıyı hissedersin, ismini andığın her an!!…

***

Evet, birazcık da olsa edebiyati bu satırları, sevgili dostum, kardeş dediğim, onun da bize “Ömer abi” diyerek hitap ettiği Mustafa Yaşar için kaleme aldım..  Yüreğimize!.? Ki bizim gibi nice yüreklere, “kor ateşi” düşürerek, yakıp gittin, kül ederek ölüm çizgisine bastın!!.. “Ölüm senin için bu kadar erken olmamalıydı be Mustafa?..” Kefene sarılman, tabuta konulman, Şehitlik’teki 2 metrelik kabristana defnin, kısacası “ölüm sana yakışmadı be kardeşim.?”

***

Vedan, hızlı ve erken, ani, bizleri ve sevenlerini şok ederek terk-i diyar ettin!.. Daha yapacak çok şeylerin vardı, senin!!.. Samet’i, Ömer Faruk’u hayata hazırlayacaktın.. Evlendirecektin.. Murvetlerini görecektin.. Torun sahibi olacaktın.. Nurdan hanımefendiyle nice hayallerin vardı; onları büyütüp, hayata ve ülkeye kazandırmak adına, hayırlı evlatlar yetiştiren aile olacaktın..

***

Hayata dair daha çok beklentilerin vardı..  Hele ki, ehil ve liyakat ölçüsünde öğretmenliğe olan aşkın, yarınlara, yeni nesillere ışık olup, rehberlik yapacaktın.. Onları ülkeye ve millete faydalı birer birey olarak yetiştirip “işte benim öğrencilerim” diyerek, göğsün kabaracaktı?..

***

Ülkeye ve çevrene pırlanta değerinde katkıların olacaktı.. Eşine, dostuna, arkadaşına.. Ama hepsini geride bıraktın boynu bükük, yüreği yanık!.. Yenik düştün, o “tansiyon” denilen illete ve beyninde yarattığı kanamaya.. Direnmeni bekledik, mücadele ettin, ama “kader utansın, buraya kadarmış” ecel deyip, aldı seni bizden.. Melekler gibi bindin atına gittin, ebediyete yol alarak..

***

Güle güle sevgili Mustafa..  Nur içinde yat.. Mekanın cennettir inşallah.. Gittiğin yerdeki dostlara, sevenlere de “selam söyle?”…  Yazıya, nasıl bir son vermek için çok düşündüm.. Derken, ağzımdan şiir kabilinde şu sözcükler döküldü…

***

GÜLE GÜLE, MUSTAFA…

Yakışmadı, ölüm sana Mustafa..

Güle güle, derim..

Hayallerini rüzgara teslim edip uçtun..

Ruhun, artık ebediyette…

Yaşamın, geride kalanlara her anıyla hatıra..

Mazi mi?..

Kanattın, en saf yerinde gülün dikeniyle geride bıraktıklarınla yürekleri.

Dilinden, dökülen divan edebiyatının nakışlı sözleri…

Artık, cümlelere kısır..

Çünkü, gözyaşlarının damlaları ayırıyor..

Varmışsın artık, ebediyetteki dostlarına..

Bilirim edersin, iki kelam onlara..

Ben geldim diye..

Soranlara da, dediğin vardır..

Geldiğim dünyada; “devam ediyor insanlık savaşı.?”

Biter mi?..

Onu bilmem demişsindir..

Ama ömrüm vefa etmedi, görmeye diyerek geleni beklemişsin!!!..

Ki sen de, soranlardan olasın!..

Yakışmadı..

Hiç ama hiç yakıştı mı be Mustafa senin bu hızlı kaçışın..

***

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanı değerli kılan maziye bıraktığı “hoş sedalarıdır?”…