ÖZGÜN OLABİLMEK
Şu an için lig sıralamamız 14. Puan hanemiz ise 3 galibiyet, 3 de beraberlikle, toplam 12.
Lig maratonu 'açısından' tehlikeli ve vahim bir durumdayız! Neyse, bugünkü meramım bu değil.
Önümüzdeki günlerde, 'gidişatın' ürkütücülüğüyle alakalı; bir hayli 'kapsamlı' yazılarım olacak!
Çünkü 'bugün' için bir şeylerin 'hesabı' sorulmayıp, sorgulaması yapılmaz ise. Yarın çok geç olur.
Hani demişler ya, 'Kızını dövmeyen, dizini döver misali'! Biz de; 'şimdiden' uyarmazsak, sonrası malum.
***
Gelelim, dünkü maça! Öncelikle ifade edeyim. Skor ne olursa olsun, maçı kim kazandıysa kazandı.
Sahadaki seyirci oranı çok az veya çok; önemli değil. 'Kuş uçurtulmaz' düzeydeki güvenlik önlemleri.
Taraftarın 'maç bilet fiyatlarının' aşırı yüksek tutulmasına gösterdikleri, tepkiler. Dahası!
Gaziantep 'maçındaki' agresiflikleri yüzünden Başkan Çetin Sümer'in 'dahil' yöneticilerin cezalı olması.
Teknik Direktör Ziya Doğan'ın 'karşılaşmayı', taraftarların arasında 'cezalı olması' nedeniyle tribünde izlemesi.
Şeref tribününde Yöneticilerin ve kent idarecilerinin 'kriz' yaratmayan, oturuşları.
***
İşte bunların hiçbiri 'dün' için önemli değildi. Sadece günün 'ayrıntılarından' öteye, bir ifade geliştirmiyor.
Burada önemli olan; bu kadar gergin ve tartışmalı haftanın ardından Diyarbakırspor'un maça çıkmasıdır.
Ve Galatasaray'la 21'inci 'randevusunda' buluşması ve tarafların birbirlerine karşı 'gösterdiği' tavırdır.
Diyarbakırlı Alpaslan'ın maç öncesi, Diyarbakır'a ve Diyarbakırlılara karşı 'ırkçı söylemlerde' bulunanlara cevabı.
Sahanın 'ortasına', dev Türk Bayrağını dikmesi. Tribündeki taraftarların da; 'ona alkışlarla' destek vermesi.
Diyarbakırspor'a 'PKK'lılar dışarı' tezahüratı bulunanların, 'yüzlerine' bir şamardı.
***
Hele bir taraftarın üzerinde 'yazılı' bir pankart vardı ki; futbolun 'bütünleştiriciliğini' anlatıyordu.
'Biz terörist değiliz, taraftarız' diye! Spor sayfasında yer verdik. Her ne kadar; 'pankart' sakıncalı görüldüyse de.
Çünkü 'tribünlere' alınması engellendi! Olsun; mesajını kamuoyu aldı. Yani 'tepkisi' ve demokratik duruşu boşa gitmedi.
Birileri 'sesini' duydu ve bugün de o sesi işte buradan duyuruyor. İnanıyorum ki; bu duyurmayla çok kişi duymuş olur.
Tarihin sayfalarında hep var olmuştur. 'Kürtlerin' bireysel ve toplumsal kardeşliği, mertliği, cesareti ve misafirperverliği.
Ve herkes te şu gerçeği çok iyi biliyor; temaşa oyunu olan 'Futbol'un bölge insanı için ne kadar 'önemli' olduğunu.
***
Tek 'eğlencesi', tek 'sportif' aktivitesi ve tek hafta sonu 'meşguliyeti' Diyarbakırspor. Bu salt Diyarbakır için değil.
Güneydoğu'nun 'geneli' için geçerlidir. Bugün Süper Lig'de Doğu ve Güneydoğu'nun tek temsilcisi Diyarbakırspor.
Dün Emniyet Yetkilileriyle görüştüm; 'Galatasaray-Diyarbakırspor' maçını izlemek üzere bölge illerinden gelenler oldu mu diye?
Daha doğrusu 'kafile' şeklinde. Aldığım cevap 'gurur' verici. Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt, Bitlis, Elazığ.
Dahası Hakkari ve Van'dan, Şırnak'tan gelenler. Kimi Diyarbakırspor 'sevgisiyle', kimi de Galatasaray sevgisiyle.
Ama hepsinin ortak 'buluşma' noktası ve sevgisi 'Futbolun' temaşalığıdır.
***
Yeter ki birileri 'kafaları' karıştırmasın. Yeter ki; birileri 'ötekileştirme' düşüncesini enjekte etmesin.
Yeter ki, 'onları' boşluğa itecek, yalnızlığa sürükleyecek 'sosyal ve siyasal' etkenler oluşmasın.
Hani demişler ya 'çobansız' sürüyü kurt kapar misali. Eğer diyorum; 'o tinetli' yüzler ve baskılar olmaz ise.
Diyarbakır'ı ve bölge insanını 'öcü' gören zihniyet olmaz ise; Diyarbakırspor 'deplasmanda' ve kendi evinde.
Tüm müsabakalarını 'düğün-dernek' havasında, halaylarla geçirir. Galatasaray takımını 'havaalanında' çiçeklerle karşıladık.
Fenerbahçe'yi de 'karşılamıştık'! Diğer kente gelen 'takımları da.
***
Ama ne var ki; 'biz gittiğimizde', o çirkinlik maskeyi yüzlerine takanların 'insani ruhlarıyla' karşılaşıyoruz.
Cumartesi günkü 'yazımı' okumuşsunuzdur. İnsanın yüzündeki maske diye, başlayan bir yazıydı.
'Bukalemun' bir yüze sahibiz mahiyetinde. Altına da sevgili Sadık Yahşi'nin 'aynı düşünceyle' başlıksız isimli şiirini koymuştum.
Birçok okurdan 'olumlu' tepki aldım. Nitekim olumlu tepkilerden biri de; İl Valisi Hüseyin Avni Mutlu'dan geldi.
'Güzel bir yazı, eline sağlık' diye!
Vali'den gelen 'olumlu' tepki telefonuyla gelişen sohbette Galatasaray maçı hadisesi de konuşuldu.
'Durum ne olur' anlamında! 'Skordan çok, kardeşlik, hoşgörü ve futbola yakışan' dostluk yaşansın oldu.
***
Evet! Dedik ya 'yeter ki' kafalar karıştırılmasın! Bakın 'Sosyal Destek' projesi kapsamında, başlatılan bir proje.
"Taş değil, gol at'! İl Emniyet Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Valilik 'organizasyonuyla' başladı.
Resmi veriler aldım, '180' takımın katılması planlanan turnuvaya şuana kadar 'kaç' kişi başvurdu diye.
Şuan için 20 bin başvuru. Düşünün gerisini; önümüzdeki günlerde bu rakamın dört-beş kart artabileceğini.
Eğleneceği, oynayacağı, şeker yiyeceği, koşacağı, sevileceği ve sevmeyi öğreneceği yaştaki bu çocuklar.
Ne yazık ki; siyasal, sosyal ve demokratik olmayan yaptırımlar yüzünden 'taşla, bombayla' meşgul oluyor.
Ve attığı bir taşın bedelini 'mahpusta', ömür tüketerek ödüyor.
***
Demem o ki; yeryüzünün en iyi 'entegrasyon' araçlarından biri; 'temaşa' oyunu futboldur.
Tribünlerdeki 'ırkçılığa' dayalı terör, 'PKK’lılar dışarı' sloganıyla terörizm estirme değil.
Dün maç öncesi ve maç sonrası; 'sükûnet ve suhulet' vardı. Seyirci 'taraftar', takımlar 'temaşa' idi.
Ne 'kışkırtıp provokasyonla' ortamı geren vardı, ne de 'ötekileştiren' zihniyetin ayrılıkçı düşüncelerinin sesi.
Ve birileri şunu artık 'beyinlerine' kazmalı. Güneydoğu insanı 'Kürt'. Ve hiç bir zaman 'bu kimliğinden' gocunmaz.
Bilakis 'övünür' ve saygıyla eğilir. Karşısındaki de kim olursa olsun, ister Türk, ister Çerkez, ister başka bir dil ve dinde olsun.
Ona da 'saygı' gösterir. Ve şunu bekler; 'gösterdiği' saygıya karşı, saygı!
***
Bugün tarih içerisinde 'Kürtler', birine ya da topluluğa 'Türk veya başka' bir tanımlamayla 'tepki' göstermiş mi?
Ya da, Diyarbakır'a gelen futbol takımlarına ve taraftarlarına Faşizan bir tanım getirmiş mi? Yok!
Öyle ise; bu kardeşliği 'bozmak' niye!
Evet! 'Huzur, güven, istikrar ve alkışlarla' geçen bir maç izledik. Kardeş-kardeş!
Yeter ki; birileri 'nefreti, dışlayıcılığı, ötekileştirici' düşman yaratıcı düşünceyi geride bırakıp.
'Ak güvercin' misali barışı ve kardeşliği 'özgür' bırakarak yaşatmalı. İşte dün hepimizin vermek istediği mesaj buydu.
Diyarbakır 'Türkiye’nin' bir parçası. Ve bu bölge insanı da 'Türkiye’min' güzel insanları.
***
Aslında 'bütünlük' çok basit! Sevgili Ahmet Altan'ın kaleme aldığı 'TU Kİ YE', yazısında ifade ettiği gibi.
Türkiye’nin "r"si olmayan bu kelimeyi üç ayrı hecede yazan bu afişin, Kürtçe "sen kimsin" manasına geldiğini öğreniyorum.
"Sen kimsin?"
Bölge halkının "Türkiye Kürtleri" olduğunu kabul edip, Türkiye Cumhuriyet’i Devleti’nin onların da devleti olmayı içinden gelerek kabullendiğinde bu sorun çözülmüş demektir.
Bu başarıldığında onlar için de "Tu ki ye", daha kapsayıcı, daha sevecen bir "Türkiye’ye" dönüşecek.
Yani! Yeter ki 'herkes' ama herkes 'kardeşlikte' samimi olsun, 'temaşa' futbolun 'entegrasyonuna' inansın!
Güzel bir hafta dileğiyle.