PARMAKLA SAYILMAZ, REZİLLİKLER DE BİTMEZ!…
Bereket mi versin, işler mi kesat? Yoksa, “ne belalı” bir ülke ve millet olduk mu, diyelim!.. Öyle ya; çok fraksiyonlara ayrıldı.. Kimi iyiyi seviyor, kimi kötüyü, kimi de bela.. Vallahi, yaşanan hal-i durum, “neye delalettir” bir bilsek diyeceğim, onu da bilemez bir haldeyiz!?.. Hayat aksiyonel birer Amerikan filmleri aratmıyor ülkemizde!..
***
Enstantanelere bakıyorum!.. Yerde bir kaç ceset!.. Yaralılar da var.. Mevzu, arazi meselesi.. Yer Batman.. Ölenler yabancı değil, “aynı aileden.?”.. Ha bir de, otomobilin önü kesilip, iki kişiye bıçakla değil, silahla şarjör boşatılmış.. İsraf yapıp, ikinci şarjöre gerek kalmamış.. Neyse; iki yaralı var.. 17 yaşındaki gençin kalbına gelen kurşun, kimin adresinden?!
***
Tokat'ta mı.!? Yok ya, Batman gibi değil, burda işler kesat.. Sadece, Muhtar ve iki komşusu “ölü bulunmuş?” Hepsi o kadar..! Ha bir de, Kayseri baba ölü, oğlu ve aile fertlerinden üç yaralı var.. Bereket onlar da silahla, bıçak darbesiyle değil.. Kan az akmış, yaralar içeride!!!…
***
Neyse ki!.. Satırla saldıran yok.. Sokaklarda samuray kılıcı çeken de yok artık!.. Dua edelim, Amerikan “Beyzbol sopasını” eline alıp, trafikte “kafa-göz indirme” noktasında, alafranga takılan olursa maazallah!.. Sadece, elde “kuru kuruya bir kaç parça demir yığınından oluşan, tabanca var..” Kurşun ne kadardı, öyle ya bir kurşunluk canın var?.. Hey bıçaktan daha pahalı değil ucuzdur!!!..
***
İyi ki, 90’ları yaşamış, okumuş değiller!.. Ya bilselerdi.. Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu diyen “satırlı kılıçlar” ve o “tek kurşun” enseden, indirişler tufan misali yakıp yıkardı.. İyi bilmiyorlar, artık yaşanmıyor.. Asitli kuyular, ah ki ah!!.. 17 bin faili meçhulun, mezarı gibi.. Mezar evler de vardı.. Yol kenarına terk edilen, cesetlerin “başına gelen” gözaltı ve sonrası kayıp senaryoları.. Neyse ki, vaziyetin bu yönüne fransızlar hal-i hazırdakiler!..
***
Evet ya!.. Aksi halde, Meryem Sevim’e “dokuz kurşun” sıkılır mıydı?!. Tek kurşun var iken… O meşhur satırlarla “lime lime” edilip, bir çukura atılma hali de düşünülürdü?!.. Ara ki bulasın.. Öldüren zaten tanıdık, yabancı değil erkek arkadaşı.. Amcasının da aynı zamanda oğlu.. Yani, “gönül koyup, ya benim ya toprağın” dememiş “ne işin var kafede” diyerek, nasihatlı 9 kurşun vücuduna bırakmış!?.. Musa kaçmış.. Kayıp, aranıyor.? Suç dosyası da kabarık.. Erkekliğin şanında var bizim mahallenin erkeklerinin!.. Eee; z kuşağı biraz da bonkörce tüketici ya; vur gitsin, çal oynasın!!…
***
Eş öldürmeler mi!.. Yok ya sevgidendir cinayetlerin serisi!.. Yoksa der mi, ya benimsin ya toprağın!. İki aylık hamile eşine, “ayrılık” olur mu, sen toprağa ben mapusa!?!.. Önce ona, sonra kendine sık be, çağın okumuşunun çözümü bu değil mi toplu intihar?!!.. Komşu komşu sana demedim mi, kapı önüne çöp bırakma “al sana iki mermi?” hadi git temizle!.. Alacağın olsun babama iki mermi ha, benden sana KDV’siyle üç yetmedi al sana dört buyrun, mezara!… Ben mi firardayım ya!..
***
Herife bak!.. Elindeki silah alman markası, ama kurgulama şekli, Rus patentli!.. Kadına evde iki kurşunla öpücük veriyor sonra ebediyete yolculayıp, ormana terk ediyor.. İnsafsızlığına insaf ekleyip, bir de, ihbarda bulunuyor!.. Yahu “benim karım nerde” diye de devlet-i aliyeye çıkışıyor!.. Akıllı ya; silahı evdeki çekmecede unutuyor.. Halay başı hesaplaşması vardı değil mi; zaiyat iki ölü!.. Biri balkonda, diğeri çatıda, canım neyi var ki, yoldan geçen de “kurşunlara” kafa atmış!!!.. Cinnet değil ya, kasti hiç değil?!
***
Sahte içki, yine gündemde!.. Eee, hayat pahalılığı.. Ekonomik kriz.. Akşamın seyrine, keyfiyet katılmazsa, bu hayat çekilir mi be arkadaş!.. Neyse ki, ne silah, ne bıçak, ne satır ne de bildiğimiz o asit.. Arsenik, striknin veya siyanür yok!.. Sadece azıcık etil alkol çok kullanılmış.. Malum, sofrada ikram bol olur, zat da öyle eli açık olunca, kaçırmış!.. Bilanço neyse çok değil, şuan 6 kayıp var!.. İçen de satan da, komada!… Fail yok yani?.. Ne yani, daha önce 10-15 idi, mezara gömülen vardı çok mu, fail olsa gerek “arka kapı açık, çıkar gider”!!?..
***
Alkol derken!.? Sıvısı kadar, tozu da artık renklendi.. Neyse ki, “metanfetamin” artık piyasada yaygın!!!.. İyi kafa yapıyor.. Baksanıza, sokaklar “zombileşmiş..” Ahali hareketsiz, sükut.. Kimseye karıştıkları yok; kimse de kimseye karışmıyor gibi, kendi hallerindeler.. Biz de öyle istemiyormuyduk.. Öylece bırakılsın, yoksa “ayık olduklarında”, saldırırlar?!…Anasını boşayan babasına kurşun yağdıran kullanırken, bunu yapmış, biraz akademik tartışmalı bir durum!?.. Zaten boşanma hallolmuş, evlatta “islah” edilecek.. İşte çağın çözümü be neyi beğenmiyorsunuz arkadaş!?…
***
En güzel iş nedir bilir misiniz?!!.. Sanırım, “yağdan kıl çeker misali” aksiyonlu en neşeli, kazançlı iş; “kapital” odaklı kamusal işleyişte çökme koduna girmek!!?.. Pardon ya, akçeli işlerle meşguliyet!. Yok ya, para para para… Ne demişti, Napolyon, para para!… Ajda Pekkan da demişti; “para para” diye.. Ne kılıf uyduruyorsanız getirisi var… Sizinkisi de iş mi yani!.. Alınan, rüşvet değil sadece “hediye..” Yolsuzluk ve usulsüzlük değil, “sehven” hesaba geçilmiş bir işlemdir be o paralar!.. Ha bir de, devlet malı deniz yemeyen keriz” sözü var.. Onu yere mi düşürmek lazım… Yok öyle, biat etmek gerek…
***
Şu kripto para mevzusu!.. İyi de bizim tosuncuğu ne zaman unuttunuz ya!.. O da oğlandı.. Bari bu iki oğlan, teknolojiye ve çağdaş gelişmeye ayak uydurmuşlar övünmek gerekmez mi…? Tosuncuk, tosunları alıp gitmişti.. Ne keyif çatmıştı, pegaz adam!.. Bir de, çocuklar ceplerinden tek kuruş çıkarmamışlar, zaten iş sanal alemde icra edilmemiş mi?! Nedir bu kadar işin arkasına gidiliyor ya, millet bankaları hortumladı kimse bir şey yapmadı, adam hayali ortamda iş yapıyor, kazanıyor sizinkisi de iş mi yani vermişsiniz peşine?!.. Hem de başka ülkelerde yakasına yapışmışlar..
***
KAMUSAL ALAN!..
Kamusal alana girmek istiyorum!.? Ama velakin çekiniyorum.. Ya yolda Sayıştay müfettişleri yakalarsa!.. Malum, her yıl başında “selamün aleyküm” deyip, getir kara kaplı icraat defterinizi deyip duruyorlar ya!.. İşin yok, gel izahat ver, gel de anlat ikna et zat-ı muhteremleri!..
***
Yahu senin denetimini takan var mı ki, be arkadaş niye yoruyorsun bizi ya!?.. Halkın meclisine dahi veriyorsun, işlem görüyor mu ki?!.. Boşa kürek misali.. Bırak herşey sümen altı kalsın.. Ha bir de, senin işin gücün yok mu illa ki, “kayyım belediyelerine” dadanıp, duruyorsun!!!.. Onlar dokunmaz değiller miydi, raporlarının ifşa edilmesi!…
***
Arkadaş, adamlar ne için alınıp oraya getirildi, makama oturtuldu!?.. Bir kaç maaş için mi sanıyorsun?! Sen çıkıp, “keplerini düşürüyorsun ikide bir!!?”.. Olmaz arkadaş olmaz.. “Kep düştü, kel göründü” sözünü bize yaşatma, onları da kamuflajlarından çıkarma ayıp ediyorsun!.. Bak, kendi konumunu ve kurumsal kimliğini “tartışılır” hale getiriyorsun ona göre!..
***
Şimdi, Devlet kızar.. Bahçeli de “kapatın gitsin nedir bu ya” derse.. Bilesiniz ki, Anayasa Mahkemesine dediğini size hay hay der.. “Sayıştay’a da, selam çakıp, kapatın gitsin, bi işe yaramıyor” diyebilir ha!.. Aman ha aman, siz siz olun bu kulvara girmeyin; üç maaş mı, dört maaşlı ruhsatlı ruhsatsız mı, ekmek mi, kadayıf mı yemek mi işlerini; görmedim, duymadım bilmiyorum deyin.. Benden size uyarı, ey Sayıştay denetçileri.. Pardon müfettişler..
***
Sizden kayımlara bir nasihat olsun, gizli yapın, Sayıştay’a başka kalemlerden gösterin, yok mu KDV karşılığı fatura getiren!!… Neyse bizim kayyımların kulağına fısıldamak istiyorum… “Yahu her şeyi illa ki aleni mi yapacaksınız, hırsızı, üçkağıtçıyı, sicili bozuk olanlarla, iş tutup, mesai yapıp, makam tevdi etmekten biraz imtina edin ya!..” Ha bire yakalanıyorsunuz.. Azıcık; ehil olun, likayati de gözardı etmeyin!!!
***
Ne demiş büyüklerimiz!.. “Yarım imam insanı dinden eder..” Aman ha, benden söylemesi.. Bu yarım imamlar söz sahibi olursa, kurumunuzu da, soyunuzu da, sopunuzu kurutur, kurumsal kimliğinize halel getirir!… Aha da notumu şimdiden düşüyorum, çünkü bu nüans pür dikkat çekicidir, kentin emiri?!
***
Peki, köşe başlarını ele geçiren çeteler!. Yok ya çete değiller; “özel koruma ekipleri.”.. Arazileri işgal eden mafya mı?.. Yine çakıyorsun bize ya, o bizim partili, nüfuzlu yani..
***
Ya adalet!.. Eee; geciken adalete adalet denir mi?!.. Ya da Adaletin kestiği parmak acır mı?! Vallahi tecelli noktasında acıyor.. Çünkü siyasi ve ideolojik, kamu vicdanını rahatsız eden, hükme “adil bir hüküm” deniliyormuş?!.. 7 insan bir çırpıda öldürülecek.. Hem de tek bir kişinin kurşunundan çıkan silahla!..
***
Adalette dikta edilmiş “aileye dair soykırımı” olarak hadiseyi göreceksin!. Hatta; bilerek, kast ederek, organizeli bir “cinayet” suçuna da, sokacaksın!.. Eee nasıl gördü peki!.. Sisteme ve düzene uyarak en adil şekilde, “basit bir yaralamadan ötürü gelen ölüm” deyip dosyayı kapattı(!).. Ah ki ah; Adaletin bu mu be dünya!..
***
GÜNÜN SÖZÜ
Ne diyelim; yaşanan haller sayılmaz parmak ile, ruha işlenmişse hainlik, hiç bitmez rezillikler!…
***
HAYIRLI CUMALAR