PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜK!

Şu an için herkes "pür" dikkat!

Nefesler tutulmuş, gözler ise geniş açıda.

Vaziyet odaklı; herşey takip altında.

Ama ne var ki; gerginlik ve endişe havası keskin.

Çünkü Diyarbakır "kalesi" üzerindeki hesaplar giderek büyüyor.

Bu büyüme de; "yeni açılımlar" geliştirdiği gibi.

Yeni "kavgaları da" körüklemektedir.

***

Nitekim geçtiğimiz Pazar gününden düne kadar "yaşananlar" ortada.

Polisin "orantısız" güç kullanması.

DTP'lilerin AK Parti'ye yönelik "taşlamada" bulunması.

Sokakların "savaş" alanlarını aratmaması.

Aslında; olup biten iki eksende "gelişmekte".

AK Parti ve DTP "arasında"!

Her ne kadar "sacın" diğer ayağı Devlet "mekanizması" ise de.

"DTP" için hedef net. O da AK Parti.

***

Ki DTP Genel Başkanı Ahmet Türk "deklare" etti.

DTP'nin tek hedefi AK Parti'yi "bölgede yüzde 10'a indirmek"!

İner mi, inmez mi, var olan sayısal güce yeni güç katar mı?

Yoksa "hezimete mi" uğrar. Elde-avuçta ne varsa "onu da" tüketir mi?

Şimdilik "kestirmek" ve fikir üretmek yanlış olur.

Peşin hüküm "kesme" misali yargısız infaz olur.

Ancak; kesin sonucu 29 Mart'ta sandıklar açıldığında "hep birlikte" göreceğiz.

***

Neyse!

Zaten Diyarbakır "kalesine" talip olanlar yüklenmeye başladı.

Seçimin "galibi" olabilme yönünde.

DTP "günler" öncesi, "seçim harekâtını" başlatmış durumda.

Köy, Mahalle, Esnaf "gezileri". Küçük çaplı "mitingler"!

Açılış "törenleri". Ve mikrofonun hazır bulunduğu "her ortamı" değerlendirme.

Düğün, taziye, ev ziyaretleri.

"Seçim mesajını" verebilmek için.

Ki 15 Şubat ve 18 Şubat "içerisinde" gerçekleştirdiği iki yürüyüşte de "meramını" aktardı.

***

Diyarbakır "kalesinin tek sahibi" biziz diye!.

Dün itibariyle "tam kadro" Diyarbakır'da "kampa" girildi.

Önümüzdeki günlerde ortaya koyacakları "siyasi strateji" ne olacak diye?

Hangi argümanlar öne çıkarılacak. Salt "Kürt sorununa mı" endeksli kalınacak.

Yoksa "yeni açılımlar" geliştirerek, özellikle "Belediyecilik" anlamında projeler üreterek "seçmene" gidilecek.

Osman Baydemir iki gün önce bu minvalde fikrini beyan etti.

"Siyasi atmosferden" dolayı, Belediyecilikle alakalı "yaptığımız ve yapacaklarımızı" anlatamıyoruz diye?

Onun için; şu üç günlük DTP kampından "çıkacak" söylemlerin bu eksende olacağını düşünüyorum.

***

Gelelim; DTP'nin elinden Diyarbakır "kalesini" düşürmek isteyen AK Parti'ye.

Öncelikle "ifade edeyim".

Özellikle Meclis Üyeleri'nin "belirlenmesi" noktasında "kazan" kaynıyor.

Dün bir bayan okurum aradı. Tepkiliydi, hem de şiddetli bir tepki göstererek.

"Asılan listelere gidin bi bakın. Tahsil durumlarına bakın. Mesleki hallerine bakın.

Diyarbakır'a proje üretecek. Yeni fikirler "katacak" kimse yok. Benden-sen'den politikası güdülmüş. AK Parti böyle mi kazanacak?"

Hak vermemek elde değil. Çünkü bu konuda sayısız telefon aldığımı söyleyebilirim.

Eğer Başbakan Diyarbakır "kalesini" ele geçirmek istiyorum diyorsa, bu salt Belediye Başkan adayını belirlemekle "yetmiyor".

Bunun alt kademesi olan "Meclis Üyelerine de" oy veriliyor.

Bunlar için de, "belli kriterler" konulmalıydı.

Demek ki; "kriter" uygulanmamış ki tepki büyük.

Denilene göre; "benim dediğim olur" denilmiş.

***

Evet!

Başbakan Erdoğan yarın Diyarbakır'da olacak.

Geçtiğimiz Kasım Ayında 'gergin ve kavgalı' gezisinden sonra ilk kez geliyor.

"Düşürmek isteği kalede" ilk kez Seçim miting yapacak.

Gelişiyle alakalı "tansiyon" yüksek. Bunu kimse inkâr edemez.

DTP Kurmayları, "Protesto amaçlı halkın mitinge gitmemesi" yönünde çağrıda bulunuyor.

Beri yandan; PKK sempatizanları da "bildiri" dağıtıyor.

"Erdoğan'ı karşılamaya gidecek olan herkes bilmelidir ki, bu akan kandan onlar da sorumludur."

Peki; bu "söylemler" doğru mu? Yorumu size bırakıyorum.

***

Sanıyorum benim gibi sizin de tek önemseyeceğiniz nokta;

Başbakan'ın gelişinden çok İstasyon meydanında "vereceği" mesajlardır.

Çünkü "önemli" olan; ortaya koyacağı tavır ve söylemdir.

Burada; "nasıl" bir siyaset güdeceğidir.

Siyasi mesajlar mı verecek?

Yoksa "icraatın içinden mi" konuşacak.

Karma bi konuşma yapacağını tahmin ediyorum.

Özellikle son dönemdeki önemli açılımlardan da söz edecek.

Özellikle "Kürt Dilinin" resmi kabulü olarak gördüğüm;

TRT Şeş'den "bahsedecek".

YÖK'ün İki üniversite de Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün açılması yönündeki çalışmasına değinecek.

"Kürt kimliğini" tanıma noktasında.

Kuzey Irak ile Türkiye "ilişkilerinden de" söz edecek.

GAP Acil Eylem Planından da "bahsedecek"!

***

Peki; tüm başlıklar altında "konuşmasının" özetini ortaya koyan "söylemler" yeterli mi?

Hayır. Niye hayır diyeceksiniz?

Çünkü bunlar "defalarca" zikredildi.

Diyarbakır ve Güneydoğu insanı Başbakan'dan "siyasi açılımlar" noktasında ciddi ve samimi "müjdeli" mesajlar bekliyor.

Bundan dolayı da; herkes "pür dikkat" İstasyon meydanındaki "konuşmayı" bekliyor.

Bu konuşma eğer tatminkâr olursa.

Halkta "samimiyete" inanırsa.

DTP'nin kent ahalisi üzerinde "kurduğu" üstünlük psikolojisi "değişim" göstermeye başlar.

İşte o zaman; DTP'nin işi "zor olacak?".

Kısacası; herkes "psikolojik" üstünlüğü ele geçirme gayretinde.

Bunun için de; kendilerinin deyimiyle "her yol mübahtır".

Ki öyle de görünüyor. Onun içinde bakalım yarın ne olacak?

Ama sakın ola, "misafirperverliğimize" gölge düşürmeyelim.

Laf da ettirmeleyim. Birileri olumsuz yönde Diyarbakır'ın "misafirperverliği" işte demesin.

Siyasi düşünceler ve siyasi duruşlar "birbirlerine" saygı duydukları sürece; var olurlar.

Toplumda "itibar" görürler.

Kimsenin şiddete "dayalı" politikayla siyasette başarılı olduğu görülmüş değil.

Hayırlı Cumalar.