REKTÖRÜMÜZ KARAKOÇ OLDU

Evet, 16 Üniversitenin "Rektörü" değişti..

Dün, Cumhurbaşkanı "oluruyla" liste, yayımlandı..

Değişen rektörlerden biri de, Diyarbakır Dicle Üniversitesi Rektörü oldu!… 

Yeni Rektör Prof. Dr. Mehmet Karakoç…

Hal-i hazırda, Karabük Üniversitesinde görev yapıyor ise de!..

Karakoç, Diyarbakırlı..

Ki, Dicle Üniversitesi'nde, uzun yıllar görev yaptı..

Yani üniversiteyi tanıyor, üniversite camiası da onu tanıyor..

***

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı hocalarından!..

Bir süre de, Hastane Başhekim yardımcılığında da bulunmuş!…

Evet, Karakoç'a "hoş geldiniz, görevinde başarılar" diliyoruz…

Üniversitemize, şehrimize de ümit ediyoruz ki "hayırlı hizmetlere" vesile olacaktır..

Hayırlı ve uğurlu olsun..

Üniversitenin son bir kaç dönemdir yaşadığı "travmanın" farkında olmalı…

Ki o da, kendisi için "işinin hayli zor" olacağını bilmeli..

Neyse, bilahare kent ve üniversite camiası adına; beklentiler noktasında bir hasb-i halimiz olacak..?

 ***

İNCE'DEN İNCEYE!…

Muharrem İnce!…

Bilmem, izleme imkanınız oldu mu?..

Ben izledim.. Denir ya, canlı canlı.. 

Aldığım notlar var..

Öncelikle şunu ifade edeyim..

CHP için.. Parti Yönetimi için..

Kemal Kılıçdaroğlu için..

Söylediklerinde "afaki" bir şey görmedim..

Hepsi gerçek ve doğruları içeriyordu!…

Özellikle, adaylık" sürecinde kendisine yaşatılanlar noktasında; yerden göğe kadar haklıydı!?..

"Seçim gecesi" neredeydin, neden yoktun sorusuna verdiği yanıt, daha bir anlam ve CHP'nin "iç çözümsüzlüğünü" ortaya koydu.. "Ayak oyunları…"

Hileler…

Alt etme..

Başarısız kılma gibi; "sinsiliklerin" hepsini "siyasi puştluk" olarak sıraladı…

Vefasızlıklara da, değindi!..

Yerel seçimlerdeki "başarının da" nerden geldiğine parmak bastı..

"Kürt oylar" seçimi kazandırdı..

Siyasi korkaklıkla; bir "teşekkür" bile edilmedi…

Kurultay'da kendisine dair "takınılan" tavırlar; "siyasi" acziyetti!..

"İrade tanımayan" bir CHP'nin geldiği durumu özetleyen, bir tablo çizdi!…

***

Peki bundan sonra ne olacak?..

İnce'nin "Bin Günde Memleket" hareketi, nasıl bir seyir alacak?..

4 Eylül'de hareketimizi başlatacağız diyor..

Sivas Kongresi'nin "yıl dönümünde" Sivas’ta olacağız..

Yani; "Atatürk" pozisyonlu bir, hamle ve çıkışın geleceği nokta ne olur?.

Doğrusu şuan için, İnce "bu hareket parti kuracak mı, yoksa CHP'de bir devrime dönüşecek mi?"  belli değil…

Çünkü, İnce'nin çıkış rotasının gazını, direksiyonunu, kontağını, CHP yönetimi ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun ortaya koyacağı, strateji belirleyecek..

İnce ne diyor?..

"Ayrılsam bile CHP'yi kurtarmak için ayrılırım?"… 

CHP'ye yakın kalemler diyorlar ki, İnce'nin artık CHP'de barınması, yer bulması, üye olarak kalması bile imkansız hale gelmiştir!.

İnce kesin olarak "Partiden" ihraç edilebilir?…

***

Ama bir görüşte!.. İnce, "içini döktü.."

Bu da ilk ve son konuşması olacak..

Gayesi, CHP'den kopmak değil, CHP'yi içten ele geçirmek…

Kendi "Cumhurbaşkanlığı adaylığını" şimdiden CHP'ye dikte etmek!..

Yoksa, Kılıçdaroğlu'nun "dostlarımız" dediği kesime "evlatlarınla ilgilen" demezdi?

Bir de; CHP yönetiminin, "eleştirilerine" cevap vermeyeceği görüşü var…

Bir olasılık..

Ama, ne olursa olsun, İnce'nin, CHP yönetimine ve Kılıçdaroğlu'na çektiği "mızrak" parti içindeki çuvala sığmaz!…

***

Hani bir söz vardır!..

İki tarafın dili, yol seyrinde "çatlama" gösterirse; o zaman "tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna" olur!..

Zaten, "Baykalcılar" ayrılmak istiyor..

Atatürkçüler tepkili..

Milliler tepkili…

Ki, Mustafa Sarıgül'de kıpırdama var..

"Değişim, değişim" demeye dair, hazırlıkları varmış!..

Sol sosyalistlerdeki "biz ne olacağız" muamması!..

Bu beş benzemezlerin; "bir araya" gelmesi, "çatı" olmaları, pek mümkün değil?.

Ki kapanın da elinde kalır…?

Bölünür mü, bölünmez mi, hep konuşulur?.

Ama somuta ermesi, zor!..

Her şeye rağmen, CHP'deki tüm bu "haşinlik" içeren atmosferde bir gerçek söz konusudur..

O da şudur..

Herkes "değişim, değişim, değişim" diyor, ama velakin "değişim" diyenler ve zihniyetleri zerre-i miskal "değişmiyor?"..

Galiba CHP'deki; "kısırlıkta" bu değişmezliktir..

***

 

DEĞİŞMEYEN ZİHNİYET!…

Maalesef!… Sağda da, solda da, muhafazakarda da, radikalinde de?..

Bazı şahıs ve karakterler var ki; "değişmez" bir zihin, "hasımlığı" var…

Ne itirazı, ne muhalefeti, ne serzenişi ve ne de; "sorgu ve eleştiriyi" kabul etmezler?..

Varsa yoksa, kendi fikirleri…

Desteklersen "bendensin" değilsen; hasım ve hainsin?..

***

İşte, CHP'nin yeni Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıkaya!…

İstanbul Sözleşmesine dair; "konuşmalarına" bakar mısınız; "buldozer" gibi muhalif olanlara, şu veya bu diyenlere dalıyor..

"Kırmızı çizgimiz" diyor…

Neymiş; İstanbul sözleşmesine muhalif olanların hepsi, "katil, tacizci, tecavüzcü şucu bucu" diyerek, potansiyel suçlama getiriyor…

***

Der demez, insan "edep yahu" diyor.. Hele bi sakin ol.. Daha o koltuğa oturalı, bir saat bile olmadı?.. Bu nasıl bir dil, bu nasıl bir üslup, bu nasıl bir siyasi temsiliyet, bu nasıl bir "kadın" sözcülüğü?..

***

Öyle inanıyorum ki!.. Nazlıkaya… İstanbul Sözleşmesinin "içeriğine" vakıf değil..

Çünkü okumuş değil..

Bilse, satır aralarına vakıf olsa, sözleşmenin asıl amacının ne olduğunu irdelese; "milli ve yerli" olmadığını anlayacak…

Pek tabi ki, "eleştirenlerin" öyle, "katil, tecavüzcü" gibi "ırz düşmanlarından" değil, aile mahremiyeti ve mefhumunu "koruyup-kollayanlar" olduğunu görür!…

Ama yok!..

Ne demişler; kerameti kendinden menkuller…

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Akıllı adam, herkesten ve her şeyden bir şeyler öğrenmeye çalışandır…