RUH HALLERİ ŞAHİNLEŞİYOR

Hiç tartışmasız;
Kanlı bir hafta geçirdik!
Hem de dehlizleri aratmayacak şekilde!
Karamsar,
Bir ifade olacak ama "görünün köy kılavuz istemez" misali, her şey aleni.
Öyle görünüyor ki;
Bir süre daha bu çetin, kan akıtan ortam seyr-ü sefer yapacak!
Çünkü;
PKK icra ettiği "şiddetle", yeni şiddetleri körüklüyor!
Nitekim,
Son olarak "sivilleri" de kapsayan, eylemler!
Bir aylık sürenin,
Ölümlere ilişkin bilânçosuna baktığımızda; 40'ın üzerinde.
Asker mi,
Sivil mi, PKK'lı mı, "hepsi", akan kanın dehlizinde.
Ciddi;
Bir sinir harbi yaşanıyor şuan, bu ölümler ve eylemlerden dolayı!

* * *

Dikkat edin!
PKK "yürek yakan, kan dökücü" eylemleri arttıkça!
Aynı istikamette;
Devlet ve hükümette "tepkisel" ruh haliyle, şahinleşiyor.
Bu da;
Özellikle kırsalın yanı dağ ve bayırların, "1990'lara" dönmesine hükmediyor.
Nitekimi;
Bölgeye ciddi manada "profesyonel" asker, kaydırılıyor.
Dün,
Haber alındı, Kato dağı bölgesindeki "çatışmaya" katılan birliklerle alakalı.
Özel birlikten.
Bolu Dağ Komando Taburu'ndan gelen birlikler, o bölgeye indirilmiş!
Üç günden buyana da; "çatışma" halindeler.
Şuana kadar;
O bölgeden gelen çatışma zayiatı, "2 asker şehit", 3 asker de yaralı.
PKK'ın,
Zayiatıyla alakalı ise kesin bir rakam, henüz açıklanmazken.
Ama hayli kayıp verdiği söyleniyor.

* * *

Demem o ki bugün Meclis açılıyor.
BDP'nin,
Yemin etme ve Meclis'e dönmesi kadar.
Dikkat çekici bir nokta da;
Hükümetin "sınır ötesi" harekata ilişkin, hazırladığı "tezkerenin", görüşülüp, uzatılması.
Buda,
Şunu ifade ediyor; "kışa" girilmeden, ciddi manada "sınır ötesi" bir harekât kaçınılmazdır.
Sonuç itibariyle;
Üstadın ifadesiyle "kan ve silahla" kendini tatmin etmenin gayretkeşliği içerisinde olan "şahinler" avuç ovuşturuyor.
Bugünlerde;
Bir hayli "iştahlarının" yükseldiğini, görmek lazım!
Bunlar da,
Ne yazık ki yıllardır hep "barıştan" değil, savaştan yana, düşünceleri "körükleyenlerdir".
Tıpkı,
Bugün ekranlarda "1990'lı yıllardaki" bürokratların diliyle, "üç-beş çapulcu" vurun- bitirin diyen zihniyetlerin, arz-ı endam etmeleri gibi.
Hükümet niye acziyet içinde.
Yazık!
Ateşe "benzin ve körükle" gidiyorlar!

* * *

Dün;
İki ulusal kanalda, "PKK sorunu nasıl çözülür" mevzusu tartışırken, söylenen bir ifadeyi dinlerken, irkildim.
Eyvah!
Eyvah ki eyvah!
Diyor ki;
Hükümet, Devlet -"MİT'i kast ederek"- nasıl olur, PKK'yla "müzakere yapar".
Bak devlet nasıl diz çöktürüldü.
Başbakan,
PKK'ya "teslim" olmuş vaziyette!
Müzakereyle,
Bu sorunu çözemezler, "Kandili, başlarına" yıkıp, bomba yağdırın, "nerde, savaş uçaklarınız?" diye.
Körükleyen bir zihniyet!
Ve "şahinlerin" güç gösterisiyle, ivme kazanın bir talihsiz süreç bu yaşanan ve yaşatılanlar!

* * *

Genelkurmay'dan,
Son dakika flaş bir açıklama geldi.
Tıpkı,
1990 ve 1998 yıllarındaki gibi; "yasak bölge" ilanı.
Diyarbakır, Hakkâri, Şırnak ve Siirt illeri coğrafyasındaki; 15 ayrı bölge "güvenlik" gerekçesiyle sivile yasak.
Yasaklandı,
Sivillerin bu bölgelere "giriş-çıkışları.
Ve tabi ki;
Yeniden yaylalara "çıkma" yasağı getirildi.
Kaygıya,
Korkuya ve endişeye "kapılmamak" elde değil.
Ne oluyoruz diye?

* * *

UZLAŞI KOMİSYONU DOLUDİZGİN

Biliyorum!
Şu güzelim haftanın son gününde, "içinizi" karartım.
Ama elden ne gelir;
Hani hep ifade ederiz ya "hal-i âlem ortada" diye, esen rüzgârın yapısı da, malum!
Neyse,
Bu dehşetli seyrin içerisinde, "umut verici" gelişmeler de yok değil.
Bari,
Ferahlatıcı bir esinti niyetine, Yeni Anayasa değişikliğiyle alakalı, "rota"ya bir bakalım.
Son durum nedir, kim ne yapıyor, "zafiyet mi, kutsiyet mi" var?
Doğrusu;
Darbe anayasasından "kurtulma" gayretkeşliğine ilişkin seyir, doğru ve "uzlaşı" sağlayan bir yolda gidiliyor!
Gerek,
Partilerin "kendi" içtimalarındaki, adaletli paylaşıma gösterdikleri samimiyet!
Ve gerekse de;
Mevzunun asilleri ve benimseyicileri olan "ahalinin" fikriyatına ciddi manada önem verilmesi.
Hepsi sevindirici!

* * *

Çünkü
Uzlaşma komisyonunda "parti" temsiliyeti, çok adilane!
Yani meclis'teki "sandalye" sayısına göre değil.
Her parti eşit ölçüde; "üye" bulunduracak!
Katılım'da eşitlik!
Ha bir de;
Dışarıda, yani Meclis dışında kalan partiler de, "kabulsüz" değil.
Onlar da,
Dün itibariyle "fikri destek" babında, ziyaret edildi.
Sivil Toplum Örgütleri.
Katılımcı,
Bir "öneriler ve çözümleyici" manzumenin ortaya çıkacağı kanısı, herkes gibi bende de gelişti.
Zaten;
Hazırlanacak olan Anayasa değişikliği paketindeki "maddeler" tek tek, ilk etapta "uzlaşma komisyonunda" oylanacak!

* * *

ÇİÇEK-BDP YAKINLAŞMASI

Dikkat ediyorum!
Dün,
Meclis Başkanı Cemil Çiçek, BDP'yle görüştü.
Daha doğrusu;
BDP'ye ziyarette bulundu. 40 dakika süren bir görüşme oldu.
Hatırlarsanız;
BDP, Çiçek'le pek yıldızı barışık olmayan bir parti olduğunu.
Özelliklen de,
Çiçek Meclis Başkanı "seçilmeyene" kadar, yani hükümet sözcüsü olduğu dönemde "hayli BDP'yle didişti".
Ancak,
Dün gördüm ki Demirtaş Çiçek'i makam aracına kadar "uğurladı".
Bu da;
Bana acaba Çiçek kendi iç dokusunda saklı olan "aşırı Milliyetçilik" giysisini, Meclis başkanlığı koltuğuna oturduktan sonra "çıkardı mı?"
Mutlaka çıkardı ki, "herkes", tarafsızlığına vurgu yapıyor.
Önceki,
Hükümetlerin "tarafgir" Meclis Başkanları gibi "eleştiri" almıyor.
Ancak,
Dereyi görmeden paçaları da sıvamamak lazım.
Siyaset ve siyaset adamı, "tez" değişim ve rüzgâra kapılır.

* * *

Evet,
Demirtaş, ince ama dokunaklı bir ifade kullandı görüşmenin muhtevasına ilişkin.
Şöyle dedi; "Yollar temizlenerek gidilmeli".
Bir de, "Parlamento tüm sorunları çözmede yetersiz kalabilir".
Bunun için de; "Bütün Türkiye'nin desteğine ihtiyaç var."
Evet!
Elbette ki, "toplumsal" barışın, oluşabilmesi için.
Yeni Anayasa'nın,
Vücuda getirilip, demokrasinin daha bir güçlenebilmesi için.
Kardeş,
Kavgasının sonlandırıp, silahların susması için,
Ne,
Asker ve ne de Polis'in şehit edilmemesi.
Ne de,
Elinde silah dağda bulunan Kürt gencinin öldürülmemesi için,
Herkesin, ama herkesin.
75 milyon nüfuslu ülkenin tüm ahalisi daha "fazla" barış ve birliktelik istemesi, haykırması lazım.
Ki korku kâbuslarından "kurtulup", huzuru ve kardeşliği, barışı "kucaklayabilelim".

* * *

ÖĞRETMENLERİ; SALI VERMENİZ GEREKİYOR

Bu arada;
Kaçırılan Öğretmenlerin aileleri dün haykırdılar sesleri yükseldiği kadar.
Bu ateş,
Bu çatışma bitsin, "evlatlarımız" salı verilsin.
Birileri;
Bu sesi duymalı ve sorumluluk üstlenerek, "gereğini" yerine getirmeli.
Bilindiği gibi;
Acılar, başkalarının acıları üzerine "inşa" edilerek, hiçbir zaman "huzur" sağlanılamaz.
Güzel bir hafta sonu dileğiyle.