SAMİMİYET, NEZAKET, NEFRET!…
Sizi bilmem!.. Ben, COVİD-19'a yakalanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'a, "geçmiş olsun" dilekleri noktasındaki, mesajları.. Ve sosyal medyada, "nefret" içerikli yapılan siyasi ve ideolojik, paylaşımları!… Üç ayrı fikri beyanla, mevzuları irdeliyorum!.. Şöyle ki..
***
SAMİMİYET.. HDP dışındaki, siyasi parti liderlerinin, insani noktada Erdoğan çiftine "geçmiş olsun, acil şifalar dileriz mesajları.. Ve bunlara karşılık Erdoğan'ın da tüm liderlere aynı duygular içerisinde, tek tek yanıt vererek, "teşekkür" etmesi..
***
Bu tablo, bir bütünlük açısından "samimiyet" ihlas ederse, ki etmelidir!.. Türkiye'nin yarınları açısından en sıkıntılı, en zor zaman diliminde; "birleştirici" ruhun, her şeye galebe alabileceğini, gösteriyor!.. Ki ülke ve millet için; "özlenen, beklenen, istenilen" bir atmosfer!…
***
NEZAKET… Denir ya, nezaketen de olsa.. Ki siz de, biz de biliyoruz ki, Ali Babacan dahil olmak üzere, muhalefetteki bir çok siyasi parti liderleri, "kerhen" bir yaklaşım içerisinde olmuştur.. Tıpkı, dini ve resmi bayramlarda, "Partilerin" birbirlerine bayram ziyaretinde bulunması gibi!.. Yani dostlar alışverişte görsün!…
***
Çünkü, insani yönde "nezaketin samimi" olanı makbuldür!.. Samimiyet içermeyen, ihlaslı olmayan, kalbi ve vicdani kıymeti bulunmayan, "kerhen" ikmale gelen, nezaketin buluşacağı duvar; "riya'dan" ibaret olur.. Ki bu da sadra şifa vermez!..
***
NEFRET… Zehri yüksek, kutuplaştırıcı, ötekileştiren, hasımlık üreten, bir duygu ve kişiliktir, nefretin ruhu!.. İnsani, vicdani, rahmani yönü olmaz, samimiyete ve nezakete "düşmandır…" Ya bendensin, ya da "hasmımsın, hasmınımdır…" Huzuru, istikrarı, birliği, dirliği benimsemez!… Hele ki, o nefretin mayasına bir de "haset" girmişse!.. Acıma hissiyatı ve duygusunun varlığı mümkün değil!…
***
Sonuç itibariyle Erdoğan çiftinin COVİD-19'a yakalanması sonrasındaki iç siyasetin, "samimiyet, nezaket ve nefret" duygusunu öne çıkaran bu üç başlık, hayli düşündürücüdür.. Ki, nasıl da, "çok yönlü" bukalemun bir maske içerdiğini söylemek yerinde olur mu olmaz mı bilmem!.. Ama, çok kişide maske olduğunu söyleyebilirim!…
***
Hiç kuşkusuz ki, halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zat" diye iftira atan veya "diktatör bozuntusu" diye hakaret eden siyasîler olsa bile; toplumsal yönde üzerinde ittifak edilmiş bir şahsiyet ve değer olduğunu unutmamak lazım!…
***
Nitekim, ondan ayrılanların bile ayrılma sebeplerinin ona karşı birleşmek olduğunu görürseniz!.. Ve muhalefetin en büyük motivasyonunun onu yıkmak olduğunu da düşünürseniz, resmi daha büyük bir noktada görmüş olursunuz!?..
***
Neyse!. Biz yine salih bir amelle, samimi bir duyguyla, insani, vicdani ve rahmani duruşumuzla; Erdoğan çiftine "geçmiş olsun" diyoruz.. Allah "şafi" ismiyle, tez elden şifa versin.. Tabi ki, tüm hastalarımıza, darda olanlara, şifa arayanlara, geçmiş olsun deyip, Allah'tan şifa dileriz!…
***
PALAVRA, PALAVRA!...
Bilmem hatırlar mısınız!.. Ajda Pekkan'ın bir şarkısı vardı; "Palavra, Palavra" nakaratlı.. Muhalefete son dönemlerde bir haller olmuş.. Palavradan, yalandan "medet" umarak, siyaset icra ediyor!…
***
Öyle ya!.. Biri akıl vermişti ya; "çok büyük bir yalan atacaksınız ve onu sürekli dillendirip, gerçekmiş gibi" göstereceksiniz!… Neyse ki, sözün sahibi; "küfrün bedeliyle" meşgul!…
***
Haftanın en meşhur palavrasına gelirsek!.. İddianın sahibi, kelli, felli, İyi Partinin kurmaylarından, bir dönem bakanlık yapmış, siyasetin yeni yetmesi olmayan Koray Aydın.. Demiş ki!..
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tansu Çiller"e "parti kurdurmak" istiyormuş.. Bu yönde çalışmalar başlatmış.. Temel hedef, İyi Parti'yi bölmekmiş!.. Parti kurulursa, oylar oraya kayacakmış!..
***
Hiç bir rasyonel tarafı olmayan, tamamen siyasetin "yalan makinasından" üreyen palavradan ibaret, Aydın'ın söylemi "yatsıya" varmadan, söndü!.. Çiller avukatı aracılığıyla açıklama yaptı; "külliyen yalan!.."
***
KAYA KONUŞTU!…
Dünkü yazımda, HDP'li Hüda Kaya'nın, İslam'a ve Osmanlı'ya "dil uzatan" Oya Ersoy'a, muhafazakar, dindar, Müslüman bir kadın olarak, iki kelamı olmayacak mı, diye sormuştum!..
***
Neyse!.. Yanıt bana direk gelmezse de, sosyal medya hesabından, Ersoy'a "beyanlarının" beyhude olduğunu ifade eden, bir paylaşımı oldu.. Her ne kadar satır aralarında, iktidara "laf yetiştirse de!.." İnsani ve vicdani yoksunlukla, körelmiş bir akılla Erdoğan'ın "sağlığıyla" alakalı, paylaşımda bulunsa da!..
***
Dediği şu.. “İlericilik ve gericilik ithamlarıyla Saray rejimini gericilik üzerinden vurmaya çalışma çabaları hem beyhudedir hem de sapla samanı karıştırmaktır…”
***
HDP'li Ömer Faruk Gergerlioğlu da, tepki vermiş!?.. "Oya Ersoy’un sözlerini yanlış buluyorum. Müslümanlar için incitici sözlerdir. Dini inançta ve ifadede herkes özgürdür ama gericilik tanımlaması rahatsız edicidir."
***
Kaya ve Gergerlioğlu mevzunun çevresinde dolambaçlı bir fikri bakış ortaya koysalar da, "yanlışa" dikkat çekmeleri önemli.. Ama ben hala, Ersoy'a en okkalı cevabı, tepkiyi, telini ve "haddini" bildirmeyi, Eski Müftü Nimetullah Erdoğmuş'tan bekliyorum!..
***
Çünkü onun, "İslam'a gerici" diyen zihniyete, İslam'ın sözcülüğü vasfını almış, yıllarca minberden Müslümanlara "hutbeler ve vaazlar" veren biri olarak.. Erdoğmuş'un ağzından çıkacak sözcükler ancak, Müslümanların, özellikle Kürt Müslümanların "yüreğine su serper!…"
***
VATANDAŞ'IN SÖZÜ…
Okurum dünkü, "elektrik faturalarıyla" alakalı yazıma, not düşmüş.. Diyor ki; TEDAŞ'a hakkım haram olsun.. Bir ay arayla, 400 Tl'den 1200 liraya çıkan faturam.. Zehir zıkkım olsun.."
***
Tabi, nice not düşenler var!.. Dün de ifade ettim, iktidarın hal-i hazırda karşısındaki en büyük muhalefet partisi, elektriğe, doğalgaza ve suya gelen yüksek zam oranına isyan eden vatandaştır..
***
2023'e giderken, iktidar tüm yoğunluğunu karşısında hızla büyüyen, artık sokaklara ahaliyi döktüren "soygun var" sloganlarını attıran, meseleye odaklanması lazım!.. Siyasi partilerle meşguliyet yerine, vatandaşla meşgul olmalı!..
***
Yoksa!.? Şişik, kabarık, akla ziyan meblağlar içeren elektrik faturası, Ak Parti'ye sandıkta fena bir şekilde yüksek voltajlı akımla yüz yüze gelir ki, iflahı mümkün olmaz!.. Bizden söylemesi!…
***
GÜNÜN SÖZÜ
İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil prensipleri ve inançlarıdır.