SEÇİM ARİFESİNDE OLUP-BİTENLER
Meclisin oybirliğiyle,
Ve resmi gazetede neşriyatıyla "Seçim takvimi" dün itibariyle yaprak düşürmeye başladı!
Yani 12 Haziran için;
Artık geri sayım başlamış olduğu gibi, seyr-ü seferiyle alakalı "mülahazaların" da tonu yükseldi!
Ki önümüzdeki günlerde;
Seçimle alakalı partilerin "sandık fırınına" verecekleri hamur, daha bir kıvam alacak!
Özellikle de;
Aday "seçiciliği" ve liste sıralaması!
Tabi bir de; seçim arenasında liderlerin ve partiler özelinde takınılacak "üslup" ve malzeme edilecek hadiseler!
İster muhalefet olsun,
İster iktidar olsun, "birikmiş" oldukları karşı tezlere dayalı "kozları" ortaya koyacaklar!
Ancak;
Ben bu eksene "hafta sonu" yazımızı, ikmal etmek istemiyorum!
Çünkü;
Önümüzdeki günlerde "fikri analizimizi" bu minvalde hayli yazacak, konuşacak ve tartışacağız!
* * *
Bugün için gayem;
Yüzyılın seçimi olarak "kabul gören" 12 Haziran'a yol alırken, vuku bulan bugünkü mevzuların sirayeti ne olacak?
İşte bu soruya cevap bulma noktasında, şefimin "önem" arz edici halini biraz irdelemek istiyorum.
Şöyle ki;
Gerek ülke içerisindeki "siyasi" minvalde vücuda gelen hadiseler!
Gerek içerisinde bulunduğumuz coğrafyada vuku bulan devrim nitelikli "siyasi" ayaklanmalar.
Yani;
Bölgesel ve küresel anlamda "kurgu" alan meselelerin oluşturduğu fırtınalı havada "bu seçim" neye kâmil olur?
Özetlersek sorunun muhtevasını;
Türkiye "vesayetlerden" kurtuluşun zaferiyle hayat vermeye başladığı "demokrasinin" gelişim hamlesi sürecek mi, kesinti mi alacak?
Ne anlama geliyor?
12 Haziran seçimleri;
Ve o güne kadar geçen zaman dilimi "pek" kolay ve sıkıntısız geçeceği görünmüyor?
Mümkün de değil!
Ki en çok korku ve kaygı geliştiren de, "Kürt meselesi" eksenli, tarafların bonkörce "çıkmaz sokak" inşa etmeleri!
* * *
PKK,
"Eylemsizlik" sürecini 1 Mart itibariyle sonlandırdığını açıkladı!
Süreyle alakalı da;
Şartlarını öne sürdü! Buradan, son iki yazıda neşrettik nelerin olduğunu!
İsterseniz bir daha ifade ederek aktaralım, şartlar nedir?
Birinci koşul;
Abdullah Öcalan'la "diyalog" müzakereye dönüştürülsün!
Cezaevi hayatına son verilip, "ev hapsi" verilsin!
İkinci koşul;
KCK sanıkları serbest bırakılsın. Tüm operasyonlar durdurulsun...
Üçüncü koşul;
Faili meçhul cinayetler, toplu mezarlar dâhil olmak üzere, Güneydoğu gerçeği için "hakikat komisyonu" kurulsun.
Dördüncü koşul;
Seçim sath-i mailine dâhil olduğumuz "seçimle" alakalı baraj yüzde 10'dan aşağı çekilsin.
Özetle bunlar!
Doğrusu bu şartların yerine getirilmesi "zaman" dilimi içerisinde, mümkün!
Özellikle de;
* * *
Ama şu anki, "ülkenin siyasi yapısı" noktasında, bu hamlelere cesaret etmek zor!
Şunu da net görürsek;
Mevcut siyasi iktidarın "pusuda bekleyen" birçok yapı orta yerde iken "faturayı" göğüsleme, düşüncesi mümkün değil.
Peki, bu "şu an için" mümkün görünmeyen durum;
İlla ki "şiddet ve çatışma" ortamını alevlendirmeyi gerektiriyor mu?
12 Haziran'ı,
Sabote etmek, Türkiye'nin "demokrasiye" kazanım koşusuna engeller yaratmak, ne kadar savunulabilinir hale sahip?
Malum,
Görüyor ve duyuyoruz!
İktidar denklemini değiştirmeye yönelik "enva-i" senaryoların hayata geçirilmek istenildiğini.
Bence bunu iyi bilmeliyiz!
Tabi ki bir de; "emellerine" alet olmamamız gerektiği gibi de tuzağa düşmemeliyiz.
* * *
VE DİYARIBEKİRSPOR!
Gariban,
Ve sahipsiz kentin "viran" olmuş takımı, Diyarıbekirspor!
Lig'deki,
Ahvali durumu malum, "çökmüş".
Öyle görünüyor ki;
Bu sezon bir alt kümede "gelecek" sezon faaliyet gösterecek!
Peki,
Bu takımı bu duruma getirenler nerde?
İşte bu soruya;
Şu an kulüpte karargâh kuran İçişleri Bakanlığı denetçileri cevap verecek!
İşi sıkı tutuyorlar!
Çünkü;
Şuana kadar bir hayli "bu kadarına pes" dedirten, entrikalı işlemleri tespit etmişler.
Kim nasıl;
Diyarıbekirspor'u çiftlik gibi kullandığını.
Yöneticilerin,
Özel harcamalarını kulübe ödetmesi.
Altı-üstü yanmış, yüzlerce kilo baklava.
Uçak bileti, otel masrafı. "Ye kürküm ye" misali.
4 kişiden oluşan;
Bakanlık Denetçileri öyle görünüyor ki!
Mali Polisi de,
Önümüzdeki günlerde "tahkikata" dâhil edecek!
Hatırlarsanız;
Bursaspor ve Malatyaspor'da da benzer durum hâsıl olmuştu.
Eee!
Bir "temizlik" ve kirliliğin de ortaya çıkarılma hareketi bu!
Tabi;
Önemli olan 'yaşın yanında kurunun" yanmaması.
Ve pek tabi ki, 'meselenin" hatıra binaen sonlanmaması.
Buarada;
5 sezon kulüp başkanlığı yapmış kişiler de.
Önümüzdeki günlerde,
Denetçiler tarafından ifadelerine başvurulacak.
Ha bir de,
Diyarıbekirspor'a "parasal" yönde borcu olan eski yöneticilerle de, konuşulacak!
Yani anlayacağınız;
Kulüpte şu günlerde "ışıklar" sönmüyor!
Bekleyip göreceğiz; hadiseden ne çıkacağını?
* * *
KADINLAR GÜNÜ!
Güneydoğu'da kadın olmak;
Yürek ister, sabır ister vefakârlık ister!
Çünkü;
O bazen eşinin dostu-yoldaşı!
Bazen de,
Çocuklarının annesi, arkadaşı, sırdaşı, koruma kalkanı!
Bazen de,
Hayatın "o ağır" yükünü omuzlarında taşıyan kişi!
Dağ-bayır, çamur, yağmur demeden;
Ve hiç bir zaman da "dert" edinmez, yaşadığı hayattan!
Onlar!
Hayatın her alanında;
"eşine, çocuğuna" bıkmadan, usanmadan, gece, gündüz, varlık-yokluk demeden, hizmet eder!
Hiç kuşkusuz ki;
Kelimeler kadınlar içerisinde "ana" yapısını anlatmaya kâfi gelmez!
Ana,
Yüreğinde okyanuslar gibi "sevgi ve özveri" vardır!
Eşine,
Ailesine,
Yaşadığı kültüre Güneydoğu kadınının hamurunda "ayrıcalık" var!
* * *
Öyle ki;
Bu coğrafyanın "sisli ve buzlu" havasını solmuş her kadın!
Acıyı da,
Çileyi de,
Yoksulluğu da,
Ve feodal düzenin yarattığı enva-i bakışı da göğüslemiştir.
Kimi yerde;
Canıyla, kimi yerde bahtıyla!
Bakın;
Yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü!
Birçok;
Kadın örgütü bugüne özgü olarak "sesini" yükseltecek!
Meydanlarda konuşacak;
"İstek ve taleplerini" ifade edecek!
* * *
Önceki gün;
İHD 2010 yılına ait, "Kadına yönelik şiddeti" içeren bir rapor açıkladı.
Ortaya konulan;
Araştırmaya dayalı veriler gerçekten korkunç ve vahim düzeyde!
Dile kolay;
Son bir yıl içerisinde 13 kadın intihar etmiş!
Aynı süre zarfında;
72 kadın da çeşitli nedenlerle "cinayete" kurban edilmiş!
123 kadına şiddet,
76 kadın da tecavüz mağduru olmuş!
Vahim şiddet ihtiva eden hadiselerin hedefindeki kadınların; önemli bir bölümü 18 yaşın altında.
Velhasıl;
Güneydoğu'da kadın olmak,
Güneydoğu'da ana olmak,
Güneydoğu'da genç kız olmak,
Güneydoğu'da "yaşıyor" olmak, çok zor!
Ve bedeli de, çok ağır!
* * *
BAHAR'IN YÜZÜ!
Oh be! Hava ne güzel!
Diyarbakır,
Hafta sonu, özellikle de Cumartesi "baharı" yaşadı.
Mevsimin,
Güzel yüzü, güneşin "mest" eden sıcaklığı!
Akasya,
Çiçek açmış! Leylekler mi, bir ay önceden gelmiş!
Belki;
Hafta içerisinde bu günü "özleyeceğiz"!
Çünkü;
Avrupa'dan akan bir "kar dalgası" var!
Neyse!
Cumartesi günü "huzur" verici bir hava hâkimdi, Diyarbakır'ın üzerine!
İnşallah;
Bu hava "beyinleri" kemiren siyasal hadiselerin "karmaşık" çatışmasına, heba olmaz!
21 Mart Nevruz'u da,
12 Haziran seçimlerini de, "Baharın ve yazın" güzel başlangıcıyla, huzur içerisinde geçiririz.
Huzur varken;
Şiddet niye olsun ki!
En güzeli,
Güneydoğu'da "berrak" bir atmosfer yakalamak istiyorsak!
Birbirimize;
Baharın "huzur" verici ruh haliyle yaklaşmalıyız!