ŞEHİR HASTANEMİZİN AKIBETİ?..

Okur sormuş!..

Şu, Diyarbakır'a yapılacağı "efsaneye" dönüşen; "Şehir Hastanesi'nin" akıbeti ne oldu?..

Yapılacak mı, yapılmayacak mı?..

Okur’un "haklı" bir şekilde sorduğu ve cevap istediği mevzuya dair düştüğü bir de not var…

Daha doğrusu hatırlatmada bulunuyor..

Gazeteler "manşet" atıp, vekilimizden müjde diyerek; "Şehir Hastanesi'nin ihalesi Şubat ayında" yapılacak diye?…

Doğru!…

Okur dersine iyi çalışmış ve sorgulama ile hatırlatması, yerli yerinde!..

Çünkü yılın ilk günlerinde, Milletvekili ve İl Başkanı, basınla buluşmuştu..

Ve böyle bir açıklamada bulunarak, Diyarbakır'a "müjdemiz var demişlerdi?"…

***

Peki o günden bugüne ne değişti, ne oldu, ne bitti?..

Öyle ya Şubat ay'ı gelip, geçti..

Ki üzerinden de, 6 ay gibi bir zaman devrildi..

Ama hala, "Şehir Hastanesiyle" alakalı "somuta" eren, elle tutulur bir durum yok..

Ne bir ihale, ne bir emareden bahseden var?..

Tabi, müjdeyi veren, "siyasilerimizden de" ses seda yok?!…

İşin takibinde bulunan da!..

Unutulmuş gibi..

İşte, Okur'un bu noktadaki hatırlatması, bizi de umarım siyasilerimizi de, "işin farkına" varıp, ayık etmiştir?..

Biz ayık hale geldik..

***

Araştırmam ve yaptığım irdelemelerde; Şehir Hastanesinin yapılmasıyla alakalı son durum “henüz ihalesi” yapılmış değil..

"İhale" için, emir ve komut bekleniyor..

Bu arada, bürokratik bir dizi işlem de yapılmış..

Ancak "yer konusunda" bir ikilem var..

 "Hastane nerede yapılsın” yanıtı?…

Ergani yolu üzerindeki TOKİ alanında mı?

Gazi Yaşargil Hastanesi Kampüsünde mi?

Bağlar’ın Bağcılar bölgesinde mi?…

Ciddi bir "çekişme" var..

İlginçtir!..

Bu "çekişme" kurum dışı, organizasyonları da barındırıyor!.

"Rant" odaklı bazı zümrelerin bu kulvara, maharet sergiledikleri bilgisini aldım..

Kampüste değil; "bizim arazimizde" diyerek, baskı ve "kulis" icraatı içerisinde bulunanlar var?

***

İşin saadetine gelirsek..

"Şehir Hastanesi'nin" akıbeti, hal-i hazırda böyle; "fulü" bir hal içeriyor!…

Yani, yapılıp-yapılmayacağına dair dosya rafta tutuluyor..

Aldığım bir duyum var..

Lakin o da, Diyarbakır'a özgü değil..

Denilene göre,  27 İl'de yapılması planlanan "Şehir Hastaneleri" startı, "topyekûn" verilecek..

Bunların içerisinde Diyarbakır'da var…

Şu pandemi döneminde yaşadıklarımız!..

Diyarbakır'daki vaka sayısının önlenemez hale gelmesi..

Özellikle, bölge illerinden "şehre" hasta akını yoğunluğu!.

Der demez; tez elden, Diyarbakır'a "Şehir Hastanesi" şart oldu dedirtiyor?…

***

Ancak herşeye rağmen yapım yönünde, bir takvim, ya da kesin bir zaman yok!…

Okur sorusu, hatırlatma ve kent için ivedilik isteyen "Şehir hastanesinin" gündeme gelmesi açısından, mevzuyu irdelememiz "artısı" olan bir fikri takip oldu…

İyi de oldu?..

Çünkü, hafıza tazelendi, kent duruma vakıf oldu, ahalinin gündemine taşındı, şimdi siyasileri sorgulamaya yöneldi; "hani vaat etmiştiniz?" diye!…

Bekleyip görelim, bizim bu "dürtükleme" yazımız, domino misali bir etki yapacak mı?..

***

HEMŞİRELERİN SESİ DUYULSUN?..

Duyulmalı.. Göz ardı edilmemeli.. Sahiplenilmeli!..

Hele ki, yaşadığımız şu pandemi döneminde; "ortaya" koydukları fedakârlık..

Kendi canlarını hiçe sayarak; "şifa" uğraşı içerisinde olmaları!..

Tıpkı, hekimler gibi..

Tıpkı, diğer sağlık personelleri gibi..

İdarecilerden daha öte; "cansiparenedirler.."

***

Bir gerçektir ki!..

Sağlık hizmetlerinde; "hekimlerin" en yakın, çalışma arkadaşırlar hemşireler!.

Denir ya, elleri-kolları.. Üstlendikleri görev, icra ettikleri hizmet, pek tabi ki "sorumlulukları", tartışılmazdır..

Tetkik, ilaç, serum, iğne..

Hasta ile diyalog..

Acil müdahaleler..

Hastanın bakımı, morali, motivasyonu, yatıp-kalkması, yemesi içmesi dahil…

Yani, "sağlığın" melekleri onlar!..

Ne var ki, sosyal hakları noktasında göz ardı edildiklerini görüyoruz..

Önceki gün, bu minvalde yoğun mesajlar aldım..

"Ömer abi sesimizi duy" diye..

Ne olur, polise, öğretmene tanınması planlanan 3600 ek göstergeden; "bizlerin de" yararlanmasını sağlanıp, bizde istiyoruz diye!...

Yani; "emeğimizin karşılığı" verilsin…

Aktardıkları bilgiye göre, "muhalefetten" yasa teklifi de Meclis'e sunulmuş..

***

Umarım, siyasal iktidar!..

Sağlığın "melek kahramanlarının" ki alkış tutuğumuz, "helal olsun" diyerek, övündüğümüz; "hemşirelere" hak ve hukukları açısından, sesleri duyulur, talepleri gözetilir?..

Hasılı, benden "abileri" olarak, seslerini duyurmak..

Gerisi, hükümette ve seçtiğimiz siyasilerde!…

***

DTSO KADIN MECLİSİ..

Ne hikmetse?..

İstanbul Sözleşmesine dair; onlarda "saflarını" belirledi..

Dün yazılı açıklama yaptılar..

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odasının "Kadın Meclisi" üyeleri olarak başlayan son cümleyle şöyle dediler..

"Biz, İstanbul Sözleşmesinin uygulanmasını ve iptal tartışmalarının son bulmasını talep etmekteyiz.."

Evet, "Kadın meclisi" safını ortaya koyuyor..

Peki, DTSO'nun bizatihi yönetimi; "hangi safta?"..

Karşı mı?…

***

GÜL'DEN KİM KORKUYORMUŞ?..

Kılıçdaroğlu'na göre; AK Parti korkuyormuş?..

Bu lafı duyunca, kendi kendime şu soruyu sordum; "şaka mı bu ya?"…

Bir korkan varsa..

Bir kaçak güreşen varsa..

Bir "tersoluk" söz konusuyla!..

Bunu diyenler; aynaya bakmalıdırlar..

Asıl korkanların kendilerinin olduğunu görürler?..

Çünkü, geçen seçimde "aday" olmaktan kaçan kimdi?..

Bir de, bay Kemal o kadar kapı çaldı, çaldırdı "bir aday bulabildi mi?"..

Neyse; Kemal Bey galiba, "Gül'ü" sahaya sürmekte kararlı görünüyor..

Eee Ak Parti için bu durum "evlere" şenlik olur..

Bir dönem daha "altın tepside iktidar ve başkanlık" CHP'den gelmiş olacak..

Kılıçdaroğlu "koltuğunu" bir dönem daha korumuş olacak..

CHP'nin kazanı ise, fokurdayacak..

İnce'nin elindeki "kozlar" güçlenecek!..

***

YEDİDÜVEL KORKMAZ MI?

Bakar mısınız resme!.. Doğu Akdeniz'de sıralanmış gemiler..

Ortada; "Oruç Reis.?"

Peki çevresindekiler…

Osman bey..

Orhan bey…

Ertuğrul bey..

Yavuz, Barbaros…

Keskin bakışlarıyla; "dosta güven, düşmana korku" sayılıyor..

Donanma gemilerimiz..

Bırakın kendileri..

Sadece isimleri bile; "yedi düvele" korku salmaya yeter..

Yunanistan'ın..

Fransa'nın..

İngiltere'nin..

Almanya'nın, ABD'nin "telaşa, paniğe, korkuya" kapılmaları…

Bilmeliyiz ki…

Biz "milli, yerli, birlik ve dirlik içerisinde" ümmet şairiyle; "yekvücut" olursak..

Tıpkı, Oruç Reis ve refakat eden gemilerin; "yekûn" resmindeki hissiyat gibi..

Biz hep gururlanırız..

Elin gavuru ise hep "korku ve endişe" içerisinde olur!…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Kedi ailenin bir bireyi olduğuna göre; kıskançlık olmaz mı?