SENİN ŞİDDETİN Mİ, BENİM ŞİDDETİM Mİ?

Önce bir net olalım!.. “Eğitim’de yaşanan ve yaşatılan şiddet sarmalına” karşı, çözüm gayretinde ve ortak tavırda, şeffaf mıyız?.. Gaye üzüm yemek mi, yoksa bağcıyı dövmek mi?.. Eğer ki, üzüm yemek ise, o zaman samimi olmalıyız!..

***

Evet Diyarbakır’da bir öğrenci okulda kaydı silindi diye, Okul Müdürünü bıçakladı.. Yine İstanbul’da özel bir okulda yabancı uyruklu bir öğrenci, Okul müdürünü aynı gerekçeyle silahla öldürdü.. Ki, Mardin’in Nusaybin ilçesinde, genç kız okulu silahla bastı!..

***

Son bir hafta içerisinde sayısızca okullardaki şiddeti sıralayabiliriz!. Ki yazıyı kaleme aldığımda, Elazığ’dan haber geldi. Akpınar Mahallesi'nde Limak Ortaokulu’nda,  8’inci sınıf öğrencisi mazeret sınavında öğretmeni tarafından kopya çekerken yakalanıyor. Öğrenci koridorda beklediği öğretmeni bıcaklayarak yaralıyor…

***

Derslerdeki öğrencinin, öğretmene, öğretmenin öğrenciye, velinin öğretmene yaptıkları!.. Say say bitmez, diyebileceğimiz ve ürkütücü boyuta ulaşan mevcut hal, aslında toplumun bizatihi günlük yaşam ve kültürünün aynasını teşkil eder hale geldi?… Ne diyoruz şiddet kol geziyor?

***

İşte sokakların, şiddet üretici durumu!.. Aile içi şiddet.. Katliamlara varan aile kavgaları.. Cinayet, yaralama, gasp, hırsızlık.. Çeteler.? Terör.. İntihar.. Yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet ve suistimaller!.. Hepsi yaşamın şiddet körüğünün birer parçaları olarak, karşımıza çıkıyor!.. Bu da, eğitimdeki keyfiyeti ve zaafiyeti gösteriyor…

***

Eğitim’deki şiddeti mevzu etmenin nedeni de bu!.. Olup, biteni kınayalım!.? Lanet edelim, tepki gösterelim.. Sokaklara çıkıp yürüyüş yapalım.. Protesto gösterilerinde bulunalım.. En şiddetli ve en yüksek dozajlı şekilde, ilgili ve yetkili zevata sesleri duyurmaya çalışalım.. Hep birlikte, haykıralım!..

***

Diyelim ki; ilmin, bilimin, irfanın, edebin, eğitimin ve öğretimin mekanı olan mekteplerimizde!. Yani okullarımızda, ne öğretmen öğrenciyi, ne veli öğretmeni, ne de bir öğrenci öğretmeni!.Ve de, bir veli başkasının çocuğunu, ya da öğrencinin velisini, dövmesin, şiddet uygulamasın!..

***

Kimse, kimseyi sövmesin, tehdit etmesin, dövmesin, vurup yaralamasın, öldürmesin!.. Topyekün şiddete karşı toplumsal refleks gösterip, karşı çıkalım!.. Benim çocuğumu kimse dövmesin, laf edeni de gider döverim, darp ederim, öğretmeni döverim demesin?…

***

Oğlum her türlü haylazlığı, yaramazlığı, kötülüğü yapacak, ama öğretmeni sınıfta, oğlum  yerine otur, ders anlatıyoruz azarlı diyemeyecek.. Ya da, kulağını çekmesi halinde o öğretmen her türlü şiddete, maruz kalacak.. Okul müdürünü de, disiplin cezası verdi diye, haşat edecek!.. Tüm aile fertleriye okul basmayı bir hak olarak görecek!

***

Bir bütünlük içerisinde vaki olan bu ikircikli anlayış ve tavırdan kendimizi soyutlamadığımızda!.. Yine toplu şekilde, yaşanan ve yaşatılanlara karşı çıkarak, böyle olmaz, hayır demedikçe.? Samimiyet karinesi içerisinde, her türlü şiddete hayır bayrağını açmadıkça!.. Öldürmenin de, dövmenin de, dövdürülmenin de, karşısında durmadıkça!

***

Hak, hukuk, adalet, eşitlik, kulvarında şeffaf olunmadıkça!.. İşte tüm bunlara karşı ortak payda geliştirmediğimiz sürece, mevcut hal havanda su dövmenin ötesine gitmez!.. Yine herkes, ben haklıyım hükmüyle şiddet sarmalında kendisini, tesis eder!.. Nitekim hal-i vaziyet bugün bunu ifşa etmiyor mu?…

***

Kaldı ki, hak arayışına girdiğimizde yine şiddeti ikmale getiriyoruz!.. Belki, dillendiğimiz mevzuyu farklı bir kulvara taşımış olacağız.. Pek tabi ki, muhataplar tepki de verebilir.. Sesimizi duyurmak için, okulları boykot ettik deyip, benim bu da şiddet değil mi fikrime, alerji duyabilirler.. Ama hakikat ötelenmez!..

 

***

Şöyle ki; toplumsal eylemler veya protestolarda eğer ki bi hakkın verilmeyişine karşı, tavır sergileniyorsa, bir başka hakkın gasp edilmemesi gerekir?.. Eğer ki, gasp ediliyorsa, burda duraksamak lazım!..

***

Mesela, okul içinde asayiş olayları yaşanmaması için tedbir alınmasını istemek en doğal hak… Ki, bu sadece öğretmenlerin değil öğrencilerin de can güvenliğini sağlar. Ama can güvenliğinin sağlanmasını istemek için ben yaptım oldu mantığıyla dersleri boykot etmek bir hakkın gasbı değil mi ya da şiddeti!… Bir çok örnek verebiliriz, bu noktada!..

***

Velhasıl, samimiyet, dürüstlük ve hakkaniyet en başta gelmeli!.. Ülke genelinde öğretmenlerin giriştiği eylem günü, Diyarbakır’daki bir tablo, bizim ne kadar ikincilik hanesinde olduğumuzu gösterdi!.. Eğitim camiasını temsil eden iki sendika “okulda şiddeti” protesto amaçlı, basın açıklamasını beşer dakika arayla, aynı mekanda, yapar olmaları!.. Neden bir değil de ayrı ayrı!…

***

Özü itibariyle şiddet hangi kulvarda olursa olsun, kimden gelirse gelsin, tepki net olmalı?.. Siyasi, ideolojik, ırk ve cinsiyet gözetilmeksizin, farklılıklarımız zenginliğimizdir ilkesiyle, yekvücut tepki koymak, kınamak, karşı durmaktır insani duruş!..

***

Kollektif bir şekide “eşitlikçi bir istikrarı, güveni tesis ettirmek” ancak böyle mümkün olabilir?!.. Aksi takdirde, “senin şiddetin, benim şiddetim mazuriyetiyle”, biz bizi yemeye devam ederiz!.. Herkes dürüst olsun, samimi olsun en önemlisi de birbirine saygılı olsun!..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Hayatı insani ve vicdani yaşamak, şiddeti dünyadan silmektir!…