SİYASETE İNCE MİRASI!…
Ne diyorduk, Türkiye’nin siyasi hayatı için; “her an, her şey olabilir?”.. Ki bu ifade sıkça kullanılır.. Tıpkı, Muharrem İnce’nin son hamlesi gibi.. Günlerdir konuşuluyordu, yazılıp, çiziliyordu İnce’nin cephesinde bir şeyler olacak diye.. Ki, “siyasi kazan hissettiriyordu, fokur fokur kaynama yaptığını..”
Dün vücut buldu, “her an herşey olabilir, kazan taşabilir” siyaseti!.. İnce “Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekiliyorum” dedi.. Tabi Parti olarak, yola devam… Nitekim çekilmeyi duyururken, dile getirdi “her evden Millet Partisine bir oy istiyorum..” İnce’nin çekilmesi, kimileri için sürpriz kimileri için de bekleniyordu..
***
Özüne bakılırsa, ki ifade etmiştim..”İnce bir manevra yapacak.?” Ki, “Perşembenin gelişi Çarşamba’dan belli” olmuştu.. Gerek İzmir ve gerekse Manisa mitinglerini “sağlık sorunlarını” gerekçe gösterip, iptal etmesi, bu minvalde sinyali vermişti.. Her ne kadar, dün kameralar karşısında keyifsiz, sıkça öksürmesi rahatsızlığını gösterdi.. Ama, “çekilmeye delalet değil…”
***
Vaziyetin “analiz harmanı” için, geçmişi iyi sorgulamak gerekir!.. İnce’nin “adaylığına, kim, neden, hangi gerekçeyle karşı çıktığına” bakarsak!.. Muhalefet cephesinde, özellikle Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP, İnce’nin adaylığına ilk andan beri, karşı çıkanlardı.. Seçimi kazanmalarının önündeki en büyük engellerden biri, “İnce’nin aday oluşu, oyları bölmesi olarak görülüp, beyan edildi…”
***
Mahallenin, yazarı, çizeri, okuyanı, konuşanı, söyleyeni, çığırtkanı ve lider konumundaki zevatı, İnce’nin kendi beyanıyla “söylemedikleri laf, atmadıkları çamur, bel üstü ve bel altı montajlamalar dahil”, üşüşen üşüştü.. Fecaat bir baskı ve vesayet oluşturulmaya çalışıldı.. Tehdit, hakaret ve şantaj diyebileceğimiz ne varsa, hurra edildi, üzerine..
***
Kaldı ki, İnce baskı oklarına dair çıktığı her televizyon programında dile getirdi.. “Bu saldırganlıklar ne zaman bitecek” deyip durdu.. Peki, durdu mu?.. Hatırlarsak, İzmir’e gitmeden önce İnce’nin bir beyanı vardı.. Dediği şu; “Adaylıktan çekilirsem, bu Erdoğan’ın işine yarayacak?”… Sormak gerekir, hal-i vaziyette “İnce’nin” aldığı çekilme kararı kime yarayacak?!.. Çekilmeye dair gelen ilk beyanlara bakılırsa; “üzülen” Cumhurbaşkanı Erdoğan.? Ki kendisi beyan etti; “Çok üzüldüm.?”
***
Memnun olan kim; Kılıçdaroğlu ve Taraftarları.. Kılıçdaroğlu, İnce’ye olan çağrısının halen geçerli olduğunu ifade edip, yaptığı paylaşım ise aynen şöyle… "Sayın İnce’yi Türkiye’nin sofrasına bekliyoruz. Buyursun lütfen gelsin…"
***
Ama velakin İnce’nin bu hamlesini analitik olarak düşünüp, derinliğe inildiğinde hesap tersi gözüküyor.. Kılıçdaroğlu ve müttefiklerinin beklentisi, pek oluşmaz.. Halk deyimiyle, “evdeki hesap, çarşıya uymaz..” Bunu niye söylüyorum.. Üç gün önce İnce, “Çekilirsem Erdoğan ilk turda kazanacak” cümlesinin detayına bir bakalım..
***
“Muharrem İnce ve Memleket Partisi’ni devre dışı bırakınca, bunların hepsi muhalefete akmıyor. Böyle bir dünya yok. 21 yıldır Erdoğan’ı yenemiyorsunuz, trollerinizle bana çatıyorsunuz. Utanmanız lazım, bence utanmalısınız. Tekrar soruyorum; engel mi oluyorum, yardımcı mı? Ben seçimi 2. tura bıraktırıyorum. Hata yapıyorsunuz troller, ben olmazsam 1. turda Erdoğan seçimi kazanıyor."
***
Peki dün, “çekiliyorum” basın açıklamasının kapsamında ne diyordu.! “Adaylıktan çekiliyorum. Bunu memleketim için yapıyorum. Bahaneleri kalmasın, seçimi kaybettiklerinde bütün suçu bize atacaklar…”
***
İşte bu beyan, Kılıçdaroğlu ve müttefiklerinin evdeki hesabını bozdu.. Çünkü, onlar çok farklı bir beyan ve kendi lehlerine olabilecek, cümleler kurarak, sahadan çekileceğini bekliyorlardı… İşte o olmadı, İnce vaziyeti kursaklarında bıraktı oldu.. Tek bir kelime dahi destek mahiyetli Kılıçdaroğlu’na atfetmedi..
***
Birileri farklı bir mülahaza geliştirebilir.. “İnce kızgındı, öfkeliydi, tepkiliydi, ağzından dökülen sözcükler bel altı kaset ve ses montajına dairdi..” Böyle bir duruş yoktu…Bilakis sözlerinin satır arası geniş beyanında; “kızgınlık ve öfke” Kılıçdaroğlu cephesine yönelikti.. “Sizin lehinize değil, sizin yüzünüzden adaylıktan çekiliyorum..” Yenilirseniz, 15 Mayıs sabahı “beni suçlayacaktınız, suçlamamanız için çekiliyorum.?”
***
Va şu sözleri çok şey söyletir… “Pazar günü sandığa gideceğiz. Memleket Partisi, Türkiye'nin geleceği için önemlidir. Mutlaka o Meclis'te olmalıdır. HDP var, CHP listelerindeki 77 Saadetli, DEVA'lı, Gelecek'li var, bir de AKP var. Atatürkçüler azınlıkta olacak Meclis'te. Atatürkçülerin o Meclis'te olması lazım. Kim saldırırsa saldırsın, istedikleri kadar montaj kaset yapsınlar, Memleket Partisi'ne her evden bir oy istiyorum.”
***
Bu çağrı, muhalefet cephesinin hanesine eksi olarak yazılma ihtimali yüksek olacak gibime geliyor.. Gelebilecek yanıt en çok “CHP ve İYİ Parti tabanından olacak?” Bakalım, Oğan ne diyecek?!.. Baş da sırada… Özetle, İnce muhalefete kendisine has ince bir hesap çekip miras bırakmış oldu?…
***
ERDOĞAN VE KILIÇDAROĞLU..
14 Mayıs’taki seçim sonuçlarının, Erdoğan ve Kılıçdaroğlu için, önem arz edici noktası şudur..
Eğer ki, Erdoğan kaybederse siyasi maratonunda bir ilk olacak?.. Yani ilk kez, bir seçimi yenilgiyle, kapatacak..
Eğer ki, kazanırsa siyasi maratonunda “tarih yazacak?”.. Ve, Cumhuriyet tarihinin, “en uzun iktidarını” milli iradenin temsiliyetiyle, elinde tutan lider olarak, tarihe geçecek…
***
Eğer ki, seçimin kazananı Kılıçdaroğlu olursa, çıktığı siyasi maratonunda bir ilki gerçekleştirmiş olacak.. 11 seçim yenilgisinden sonra, ilk kez bir seçim kazanacak.. Ve de, tarihe 21 yıllık Erdoğan iktidarını deviren, isim olarak geçecek..
Eğer ki, seçimi kaybeden olursa “yetmedi mi bu yenilgiler” denilerek, siyasi hayatına 73 yaşında son verip, emekliye çekilecek.? Hem CHP liderliğinden hem de siyasi koşudan, men edilecek?!..
***
Ötesi, yeni koşucuların kulvarda kendilerine yer bulma, şansına da kavuşmuş olacaktır.. Vaziyet, bu kadar açık ve net!.. Nokta...
***
GÜNÜN SÖZÜ..
Demokrasiyi olgunlaştıran bilinçli seçmenin bizatihi kendisidir…