SİYASİ ÇÜRÜMÜŞLÜK!..

Hiç lafı eveleyip, gevelemeyelim!.. İster iktidar olsun, ister muhalefet olsun, eğer ki ülke ve milletin "dar gününde" siyasi hesap güdüyorsa; demek ki "siyasi çürümüşlüğün" pik noktasındadırlar..  Yani ahlaki bir siyasi, gayesi yok!.. Hesap kendi; "siyasi rantı.." Ne yazık ki, hal-i hazırda, tablo bu minvalde hiç de iç acıcı değil…

***

En acı ve üzüntü verici olan da, onlar kadar, milletin bir kesiminin de radikal bir şekilde "siyasi çürümüşlüğün" beyniyle, onların peşinde koşması!… Onlara prim vermede, varlık göstermeleridir… Özellikle muhalefet kanadı; yeter ki muhaliflik olsun, siyasi bir "kazanç" elde edebilirim niyetiyle, her türlü "düşmanlığı" millete ve iktidara yekûn vaziyette körüklemektedir….

***

Şu bu parti, bu parti demiyorum bilumum bu noktada, "vahim" bir siyasi çürümüşlük girdabındalar!.. İşte bu hal der demez insanı üzüyor.. Ülkesini ve milletini seven, her türlü sıkıntıdan, felaketten, afetten "birlik ve dirlik" içerisinde, dayanışma ve "ümmet olabilme" şiarıyla çıkılabilineceğine inanan kesimi, kahrediyor!!… Sorgulatıyor bu nasıl bir "ahlaki" politize olmuşluk?!

***

Düşünün!.. Yer küresi büyük bir sarsıntıyla "virüs'" salgınına karşı mücadele içerisinde.. İnsanlar ölüyor, vakıa sayıları artıyor.. Sokağa çıkma yasakları ilan ediliyor.. Ülkeler ve milletler kadar bireyler dahi, kendini "izole" etmenin, çabası içerisinde!.. Herkes "eve" hapsolmuş.. Yani büyük bir afetle yüz yüze gelindiği bir aşamada; "siyaset" hala iktidarı veya muhalefeti nasıl alt edebilirim; "çirkefliğini" sergiliyor! …

***

Önceki gün, ana muhalefetin bir adamı ekranda, konuşuyor!… Ses tonu yüksek, ağzından dökülen sözcüklerin "dizilişi" sokak kabadayısını aratmıyor.. Nara atıyor, hakaretlerin, suçlamaların, kafa karışıklığının denir ya "bini bir para" misali, söylenip duruyor.. Polemikten öte, ben "nasıl bir toplumsal infial yaratabilirim düşüncesinde!..

***

Diyor ki.. Türkiye; "ölü ve pozitif vaka" sayısını gizliyor.. Ölülerimiz çok, vakıa sayılarımız çok!.. Türkiye salgına karşı, "önlem almada" yetersiz kaldı.. Şu an hastaneler iflas etmiş durumda!.. Test kiti yok.. Maske yok.. Yani, büyük bir felaket tellalı gibi; "yokta yok" saydırırken bir de, örnekler getiriyor!…

İşte Avrupa diyor.. İşte ABD diyor.. Neymiş; onlar iyi tedbir almışlar, onlarda "medikal" sıkıntısı yokmuş?.. Maske varmış, eldiven varmış, önlük varmış!.. İspanya ve İtalya'yı, İngiltere'yi, Fransa'yı dahi; tedbirlerde Türkiye'nin "önünde" gösteriyor… Sözü evirip, çevirip; "Türkiye infial içerisinde" demeye getiriyor..

***

Ne gariptir ki!.. O'nu konuşturan da.. Onunla aynı platformda olan, ki sosyal mesafe kuralını da, geride bırakan zevatın da "yüzü kızarmadan" doğru söylüyorsunuz efendim deyip, "teyit" ediyor.. Durum böyle olunca, öfkelenmemek, kızmamak, sinirlenmemek derin bir düşünceye dalmamak elde mi?...

***

Kör fikrin sahibi, zat!.. Ki kendisi de biliyordur, o sinsice bıyık altı gülümseme fizikiyle, sarf ettiği cümlelerin "külliyen" yalan olduğunu.. Ve yine biliyordur ki!.. Medeniyetine, teknolojisine, insanlığına "dem vurup" övgüler yağdırdığı, atası, babası, dedesinden beter "biat" ettiği, hasretlendiği Avrupa'nın, ABD'nin "salgın karşısında" nasıl da; "faşizanlaştığını?"..

***

O Amerika ki, "sağlık sistemi" çöktü.. Sağlık çalışanına maske, eldiven, önlük bulamaz hale geldi.. Salgından ölenleri, "defin" edemiyor.. Hastanelerde bir yatakta, üç hasta.? Artık ranzalı, sağlık hizmeti veriyor.. Parası olan, tedavi ediliyor olmayan ölüme terk ediliyor.. Yani sağlık paralı!…

***

Peki Avrupa!.. İşte İngiltere, işte Fransa, işte İspanya, işte Almanya, Hollanda!.. Büyük bir çaresizlik içerisinde; "tıbbi" malzeme bulamıyor.. Ve buralarda da; "sosyal devlet" yok, paran varsa, sosyal güvencene dair hesabın varsa; "sağlık hizmeti alırsın" yoksa, alamazsın!…

***

Tüm bunları bir kenara bırakalım!.. Ey, Ana muhalefetin siyasi ahlaktan yoksun zevatı!.. Türkiye Cumhuriyeti Devleti.. Bugün, Avrupa'ya, Balkan ülkelerine, İslam ve Müslüman, ümmet şiarıyla "yardım" elini uzatıp, tıbbi malzeme yardımı yapıyor.. Askeri kargo uçaklarıyla, bu ülkelere maske, eldiven, önlük, aşı, solunum yolu cihazları gönderiyor!…

***

O Türkiye ki!… "Devlet baba", "Ana şefkati" ruhuyla; milletine "maskesini de, tedavisini de, işini de, aşını da" sosyal devlet bilinciyle, karşılıyor!.. İnsanlarını ayaklarına değil, o insanlarının ayağına gidip; "var mı bir isteğin" diyor?.. Yaşlısından, çocuğuna, engellisinden, kadınına; "maddi ve manevi" imkan sunuyor…

***

İşçisini.. İşverenini.. Sanayicisini, esnafını.. Ekonomik sirkülasyonunu; "döndürme" salgının yarattığı; sıkıntıları en aza indirme, babında hiçbir ülkenin yapmadığını yapan; bir ülke, Türkiye iken!… Tedbirler açısından, ilk anda adımlar atan!.. Bir çok ülkenin "ne olacak deyip" uykuya geçtiği evrede; Türkiye ilk vakıanın görüldüğü andan itibaren; "önlemler" aldı!…

***

Gururlanması!.. Övünmesi.. İşte büyük ülkem, Türkiyem demesi gereken, zevat!… Demiyor.. Ki O övdüğü, o biat ettiği ülke liderlerinin bile; Türkiye'ye nasıl gıpta ile baktığını görmüyor.. Çünkü gözler siyasi ahlaktan yoksun; körelmiş!… "Türkiye salgında aldığı tedbirlerle, yaptığı yardımlarla, insani destekleriyle örnek, bir ülke!.. Cömert bir ülke!…" dediklerini de kulağı duymuyor?!…

***

Hasılı kelam; batının misyoneri olan içten pazarlıklı, pişkin, "siyasi sırtlanların" ülkemin, idaresine, siyasetine, yönetimine "talip" olma vasfını elde edebiliyorsa!.. Ve bu zihniyette "prim, itibar, alkış" görüyorsa!.. Üstadın ifadesiyle; "bunlara kelimeler kifayetsiz kalır… Ne anlatırsan anlat, çünkü beyne enjekte edilen; millet ve devlet düşmanlığıdır!.."

***

Yani, onu döndüremezsin. Onun için de; bırak ne halleri varsa, o çürümüş siyasetlerinin girdabında; debelenip dursunlar!… Kısacası, bunların dediklerine üzülmeyelim, kızmayalım, öfkelenmeyelim; çünkü onların gayesi "böylesi bir ruhun aktifleşip" toplumsal infiale dönüşmesidir..

***

YALANI SAVUNMAK!…

Her kim ise!.. İster gazeteci, ister yazar, ister siyasetçi, ister herhangi biri!.. İktidar, muhalefet.. Sizden, sizden, ondan bundan.. Bilaistisna!.. Saf ve züdde bir ifadeyle… Eğer ki biri "yalan atıyorsa, manipülasyonda bulunuyorsa, olmayan bir şeyi olmuş gibi gösteriyorsa, bile bile doğruyu değil, yanlışı savunuyorsa" o kişi, müfteridir…

***

İşte o müfteriyi de!.. Her kim olursa olsun, hangi makam ve mevkide bulunuyorsa bulunsun; "ona bel çıkıp, savunuyorsa, şudur, budur, böyledir" deyip, kem-kümlerle kalkan oluşturuyorsa; işte o da "müfterinin babasıdır?"… Asıl bankaları; hortumlayanlar onlardır!…

***

"LİME LİME ETMEK!.?"

Bu ifade, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya ait.. Soylu bunu da, Kulp'ta 5 sivil insanı katleden.. Ardlarında, 21 yetim bırakan.. Dul ve gözü yaşlı eşler bırakan.. Yani masum insanları "acıya" boğan o eli silahlı, cani saldırganlar için; "“Bölge komutanını aradım. ‘Bulunca lime lime edin’ diye talimat verdim” demiş!?..

***

Önceki gün, gün boyu sosyal medyaya baktım.. Özellikle, muhalefetteki siyasiler ne diyor diye?!.. Vay ki vay, "sen misin bunu" diyen!.. Öylesine bir saldırganlık içerisinde oldular ki, inanılmaz… Tüm illegal örgütlerle adeta ağız birliği yapmışçasına!.. Üç harfli, dört harfli, beş harfli hangisini sayarsanız sayın; "topyekûn" hepsi Soylu'ya odaklı "sallıyorlar?"!..

***

Yani, "O beş masum insanı" öldürene, tek bir laf eden yok.. Kürtlerin haklarını, hukuklarını, taleplerini savunanlardan biri dahi; "Yahu bu katledilenler Kürtler. Onlar gariban, iş, aş için Ormana çalışmaya giden, odun toplamaya giden Kürtler" deme cesaretini ortaya koymuyor.. Dökülen her kan "bu ülke insanının kanıdır da" demiyor…

***

Ama Soylu'ya gelince!.. Her türlü lafı ediyorlar.? ne diyeceksin, Soylu kadar başlarına taş yağsın!… Polis teşkilatının 175. yılı da kutlu olsun!...

***

KOCA VE DÜNKÜ BİLANCO!

 Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, koronavirüs Bilim Kurulu toplantısının ardından yaptığı son dakika açıklamasından aldığım notlar.. İki okumayı ve söylenenlere harfiyen uymamız gerekir.? Koca, ilk önce halka seslendi, sonra Meclise ardından da Sağlık camiasına mesajını aktardı!.. Ve şunları söyledi..

-Türkiye'nin bütün illeri, ilçeleri, köyleri koronavirüs gerçeğiyle yüzleşmek zorunda.

-Sokakların çekiciliğine biraz daha direnmek zorundayız

-Büyük bahara daha çok var, evde kalın.

-Bugün 98 hasta daha yaşamını yitirdi.

-Toplam kayıp sayısı ise bin 6 oldu.

-2.423 hasta iyileşti.

-Yoğun bakımdaki hasta sayısı bin 667, entübe sayısı bin 62

-Yeni vaka sayısı 4.747

-Toplam vaka sayısı 47 bin 29

-Sağlık ordumuzun birer ferdi olan eczacılara teşekkür ediyorum.

-Maskeler eczaneler üzerinden ücretsiz verilecektir.

-Kullandığımız ilacın etkinliğinden artık daha eminiz.

-Önümüzdeki iki haftanın çok önemli olduğunu söylemek isterim.

-Türkiye'nin verilerini çok şeffaf paylaştığını söyleyen Avrupa Direktörü oldu.

-Sağlık çalışanlarıyla ilgili genel bir çalışmamız var ama özel bir çalışmamız yok bugünlerde.

-Yoğun bakım sürecimiz diğer ülkelere göre azaldı. Entübe hastalar giderek azalmaya başladığı doğu bir bilgi.

-Türkiye'de ölüm oranı yüzde 2.15, diğer ülkeler arasında 12'inci.

-İstanbul'da yoğun bakım hasta yatak doluluk oranı yüzde 59.

-Belirti göstermeden herkese test yapılması önerilmiyor.

-Vaka artış hızı yavaşlıyor ama bu bizi rahatlatmamalı.

-Hastalığı yenip yeniden virüse yakalanan hastamız yok.

-İzolasyonu ne kadar sağlarsak o kadar başarılı oluruz.

-Test sayısı arttığından önemli olan vaka sayısı değil yoğun bakım ve entübe sayısıdır.

-Telefonlarına mesajla kod gelenler ücretsiz maskeleri herhangi bir eczaneden alabilirler.

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Hasmından alacağın en büyük intikam; "senin başarındır?"…