SİYASİLERİMİZ NORMAL Mİ?..

Bilmem!.. Siz deyin siyasilerimiz normaller mi?..

Yoksa..

Evet yoksa anormaller mi?..

Ona da, siz hüküm verin..

Zaten normal ile anormal ikiz kardeş değil mi!?.

Peki dert ne?.. 

Gidişatın hal-i perişanlığı denir ya; binmişiz bir alamete gidiyoruz kıyamete..

Ne yazık ki, Ülkenin ve milletin hal-i hazırdaki pür melali bu minvalde!..

Vaki mi, hayır diyen!…

Yok!..  Öyle ise, sıkıntı nerede!..

***

Yaşananlara bakalım!..

Öylesine dehşetli, öylesine akla ziyan, anormallikler yaşıyoruz, ansız bir hadise yok!..

Sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel..

Ve en önemlisi de, insani, vicdani ve ahlaki fecaat vakıalarla yüz yüze gelmediğimiz an bile yok!?.

Ama gülüp geçer misali, normal görüyoruz!..

Ne olmuş yani, dercesine!..

Söz edenin lafını da, ağzına tıkıyoruz, sus be diye!…

***

İşte, ekonomik hal!..

Krizler hanesi..

Hayat pahalılığı..

Kurşun misali yağan zam yağmuru..

Ki önceki gün elektriğe yüzde 38 zam geldi..

Bu demektir ki, önümüzdeki günlerde zam paketleri bombası yağacak..

Misket bombaları gibi milletin üzerine yağdırılacak!..

Ya ağır vergiler..

Esnafın boğazını, sık da sık..

Çarşı-pazarın serbestiyetiyle oluşan fırsatçılık, bir liraya al, 50 liraya sat!!…

İşte Diyarbakır’da ulaşıma gelen yüzde 50 zam..

Tabanı yağla..

***

Ve beri yanda, açlığa, sefalete, yoksulluğa mahkum edilen, milyonlarca emekli vatandaşın, bir an önce ölsek de kurtulsa bu rezillikten” deme hali!.!..

Asgari ücretlinin, feryadı, kuru soğan ve ekmek alamaz durumda..

İşçinin ve memurun enflasyon karşısında, diz çökme hali!..

Eğitimin, sağlığın paran varsa, işleyişi..

Say say bitmez kabilindeki hayat derbeder edici!..

Tabi bu zorluklara alışık, gelmek!..

***

Yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet ve suistimaller!..

Makam ve mevki, ünvan gözetilmeksizin, yiğidin kamçısı!…

İcra etmeyen, ehil ve liyakattan yoksun olarak görülen bu ahlaki çürümüşlük bile, normalleşti!..

Hatta prim verici! Sınıfsal ve tarafgirlik karinesiyle, not ve sahiplenme!..

Sizden mi, benden mi hesabı!..

Kin ve garez odaklı, infaz üretici yönetimsel anlayış da işin sosu!!

***

Mahalli seçimleri geride bırakalı, üçüncü aya giriyoruz!..

Konuşulan, kavga edilen, yazılan çizilen ne, eski yönetimlerden intikam almak..  İşçi kıyımı, idari operasyonlar, karşılıklı yolsuzluk ve usulsüzlük suçlamaların afişlendirilmesi?..

Yumruklar sıkılı..

Enva-i küfürler bol kepçeyle, birbirlerine dağıtma halleri?..

Ve de şeref mi, namus mu, haysiyet mi, ne yapacaksın celladıyla hemhal olmaları?..

***

Toplumsal tefrika ayrı bir mevzu!..

Aile içi dağınıklık, şiddet, kan, gözyaşı, ölüm, toplu katliamlar..

Eşini, kızını, oğlunu, öldürüp, sonra intihar etmek..

Tavuk keser misali..

İhanet ve aldatma günlük hayatın akışı!..

Günün, bültenleri gibi..

Ve daha sayabileceğimiz nice sosyal dağınık..

Hepsine alıştık, gülüp geçer, hale geldik..

Hayat devam ediyor deyip, sırt dönüyoruz..

Ki ilk anda, yüze gelen yumruğa rağmen, anormalliğimize, normalleşme diyoruz…

***

Peki, ülkeyi ve toplumu bu hale getiren, devlet-i aliye ve onun mekanizmasını işleten, komuta kademesindeki, siyasilerimiz ne alemdeler?!..

Onların hal-i pür melali nicenin de ötesinde!?..

Toplumsal anormallikten, normalleşmeye evrilme yerine, kendi eksenlerinde bir yumuşama gayretine soyundular, zatlar!..

Ama ilk fırsatta, birbirlerini yerdiler?.. 

Maya tutmadı?..

Hasetlik işin başında, seyrin önüne, bariyer inşa etti!…

***

Doğrusu!..

Erdoğan ile Özel’in karşılıklı görüşme” trafiği, bende bir umut geliştirdi?..

Buna dair diğer partilerle olan hissiyatların aktifleştirilmesi.. Numan Kurtulmuş’un Anayasa istişareli ziyaret turu..

Üslûp, söylem ve siyasi eleştirilerin, dozaj noktasındaki, vites düşürmeler.. Partilerin birbirlerine teveccüh göstermeleri..

Yekün şekilde siyasi anormalliklerin farkına vardırdı; bizleri!…

***

Kaldı ki, ülkenin ve toplumun kazancı açısından, önem arz ediciydi!..

Belki bu gidişat, normalleşen anormalliklerin farkına ve görülmesine vesile olur diye umut edildi!..

Ama yok!..

Nafile..

Çünkü, oluşan havadan kim nasıl bir siyaset devşirir, çıkarı ağır basmaya başladı.. Ve köprüler yıkıcı bombalarla, adımlar ve söylemler geliştirdi.

Taraftar, güç kazanma, güç kaybetme hesabıyla bir de ortaklarını ittifakların, sağdan ve soldan, içten gelen gazlamaların yarattığı provokatif, hısımlığı hasımlığa yeni düşürdü..

***

Herkes eski moduna döndü…

Söylemler; biz onların normalleşmesini istedik söylemine döndü, kendileri değil!..

Hatta yenilen pehlivan güreşe doymaz misali, erken seçim söylemleriyle, yeni anormallikleri normalleştirme adına, adım atmaya başladılar..

Velhasılı kelam biz ahali olarak, anormalliklerimizden kurtulmadığımız sürece, anormallikler bizi, siyasilerin tasallutundan kurtarmaz!..”

***

CHP NE YAPABİLİR?..

Tarih sayfaları açık!..

100 yıl içerisinde, ülkeye ne yaptıysa, yarın da aynısını yapar..

Ki değişmez, bir ruha sahip!..

Yoksa sürekli ikilem üretici bir siyaset ikmale getirmezdi, darbelerden, muhtıralardan, postmodern, askeri vesayetlerin arkasına, sığınmazdı!..

Onların himmetiyle, siyasi ikmale tenezzül etmezdi?!..

Neyse!..

Türkiye o eski defterleri kapattı..

***

Özel!.. Önceki gün ilk kez, CHP’nin başına geçtiği ve 31 Mart seçim sonrasında erken seçimden söz etti.. Ve dedi ki; Bugünden 1,5 yıl sonrasında bir erken seçimi kaçınılmaz görüyorum, dedi... Seçim tek başına çözüm mü; ya da güven tesis edici olabilir mi?.. Sanmıyorum!…

***

Yoksa!.. Sürekli seçim yapılıyor, ama katmerli sorunlar, kangrenleşerek devam ediyor.. Hele ki, ülkenin yönetimsel arıza-i durumları vaki iken!?. Ne diyoruz, önemli olan seçimi nasıl kazanmak değil, ülkenin idaresini nasıl tesis edecek?.. Sorunların çözümü sağlayabilecek stratejileri var mı?

***

Eğer ki, mevcudiyetiyle bunu dile getiriyorsa!.. Nafile.. Alternatif olan, üretkenliği öne süren, eğitimden, sağlığa, ekonomiden, yaşamın idaresine, güvenden istikrara, göçten, aşa, terörden şiddete kadar!.. Bunlara dair çözüm iradesi ortaya koyabilecek mi?

***

Sorular çok!..

Özel ekibi bunu çözüm siyasetine dönüştürebilir mi, pazarlamasını yapabilir mi?

İşte o çok zor görünüyor..

Çünkü, CHP’nin bugüne kadar ülkenin ve milletin ali menfaatine odaklı bir politikası, programı plan ve projesi olmamıştır!?..

***

Nitekim, sonbaharda bir tüzük kurultayından söz ediliyor..

Dikkat tüzük değişikliği..

Ama kendisini iktidara taşıyabilecek bir program, plan, strateji noktasında kurultaydan söz etmiyor..

Onun için de, CHP’nin erken seçim istemi, yenilen pehlivan misali!…

***

Özetle; seçim istemek kolay!..

Önemli olan, seçimi kazanabilme adına, iktidar olabilmenin yoluna, yordamına hissiyatına özgü, bir plan ve program sahibi olabilmektir..

İşte o da, CHP’de ne yazık ki, yoktur!…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Evine bir ekmek alamamanın çaresizliğini yaşamayan, yoksulluk nedir bilmez?..