SİZİNKİSİ NEYİN KAFASI!…

Yahu siz ki, “İsveç ve Finlandiya’nın” NATO üyeliğiyle alakalı gündemleştiğinde; tek bir kelime laf ağzınızdan çıkmadı… “İstemezük” demediniz.. Karşı durmadınız… Bilakis, “yan cebe koy” misali modunda olup-bitenleri seyrettiniz!.. Erdoğan’ın “üyeliğe karşı şartlarımız var, olmazsa veto ederiz” çıkışına da, her şeye muhalif tavrınızı, ortaya koymadınız!!.. Sustunuz… Dut yemiş bülbül misali..

***

Zirve yapıldı.. Madrid’de “imzalar” atıldı.. Taraflar “muhtıra ve taahhütlerde” bulundu.. İkili, üçlü, dörtlü, toplantılar yapıldı.. Ki, iktidara göre sonuç “diplomatik zafer..” Dünya ülkelerine göre de, “Kazanan Türkiye…” Biden ki, “iktidarı göndereceğiz” diyen iken, “F-16’ların verilmesi, modernizasyonuyla” alakalı beyanat verdi..

***

Hal bu iken!. Şimdi muhalefet ne konuşuyor.. “Muhalefetin alkışlamadığı zafer zafer mi olur” tartışması yapılıyor.. Ağzından dökülen sözcükler baktığımızda;  “U dönüşü yaptı.. Geri vites.? Çark etti.” Gibisinden laflar.. Ne diyelim; “politikasızlık girdabından” kurtulamayan muhalefetin, acı hali “neyin kafası” dedirtmiyor değil?!

***

Deyin bakalım!.. Bu NATO değil miydi ki; “ölüm” döşeğinde olan!.. Dağılma evresine girip, vasfını yitirdi, yitirecek diye, söylenip, durulan.. Saygınlığını, itibarını, güvenini yitiren.. Ve bu NATO değil miydi ki, Türkiye’yi “kendisine” asker edip, emir eri olarak, yıllar yılıdır kulanan.. Türkiye’ye her şeyi yaptıran, ama Türkiye’nin istediği hiçbir şeyi yapmayan!…

***

Ama bugün, ne Türkiye NATO’nun emir eri, boyunduruğu altında!.. Ve ne de, “ölüm döşeğinde?!..” Ki bilakis Türkiye’nin sayesinde, NATO itibar kazandı.. İşte Rusya-Ukrayna savaşı, İsveç ve Finlandiya’nın “kurtuluş” çaresindeki NATO sevdalığı.. Hepsi, dikkat edilirse Türkiye’nin ekseninde ve “söz sahipliğinde” sonuç alma seyrinde.

***

İstenilen nedir şimdi?!.. NATO asli vasfını göstersin.. Özellikle Türkiye'ye karşı, “çifte standart” anlayışını tekrar etmesin.. Aynı hataları, yanlışları, kaydırmaları, arkadan hançerlemeleri ve çantada keklik görme halleri yaşanmasın.. Özetle; zirveyi iyi okumak gerekmez mi?!.. Erdoğan ne diyordu; “Eski NATO ve eski Türkiye yok..”

***

Kaldı ki, o imzalarla “her şey bitti mi?” Hayır. Dün Erdoğan’a Cuma namazı sonrası soruldu.. Verilen yanıt..  “Bu imzalarla davet süreci başladı. Bunlar NATO’ya girmiş değil. Böyle bir şey de yok. Kaldı ki Türkiye’nin bu işe evet demesi Tayyip Erdoğan’la da bitmiyor. Nerede bitiyor? Parlamentoda bitiyor. Parlamentonun onay yetkisi var. Bu öyle bir anlaşma. Yani NATO’ya girmesi için bizim bir defa parlamentomuzdan onay alması lazım. Bunları da bilmeleri lazım.”

***

Sonuç itibariyle!.. Mevcut halin neresinden, hangi cephesinden bakılırsa bakılsın şu gerçeği görmek lazım.. Batı ülkeleri, ya da Batı dünyasının içerisinde bulunduğu NATO’da, “karar alma mekanizmasında” işleyen mekanizmanın konsensünde, Türkiye istediği an “süreci” kilitleyebilir.. Ve ister Batı ister başka bir coğrafik alanda, NATO eksenli bir “güvenlikte” alınacak kritik kararlarda, “söz sahibi”… Kapıda bekleyen değil..

***

VE NOTUM…

Yeni dünya düzeninin ülkeler açısından stratejiler havada uçuşurken, Türkiye’nin “dış politikada” ve iç siyasette “güven vermeyen”, liderlik vasfından ırak, “ne milli ve ne de yerli” olabilme sevdasında olmayan siyasilere ve aktörlere, bu ülke ve bu halk, teslim edilmez!.. Edilmemeli…

***

KİM İNANIR?..

Doğru ya;

Kim inanır bunların “vatanperver” olduğuna.

Kim inanır bunların “milliyetçi” olduğuna.

Kim inanır bunların “ülkücü” olduğuna..

Kim inanır bunların “muhafazakar” olduğuna..

Kim inanır bunların “millet sevgisi” olduğuna..

Kim inanır bunların “bağımsız” olduğuna..

Kim inanır bunların “Türkiyeli” olduğuna..

Kim inanır bunların yedi düvele meydan okuyan neslin torunları olduğuna..

Deyin hele, kim inanır!… Kim mi bunlar?… İyi de onu da siz bilin.. Bizden, “ipucu” bu kadar..

***

RAKİP OLUR MU?!…

Dün Selvi de, Akşener’in Kılıçdaroğlu’na “rakip olma” gibi bir hal içerisine girilebilir mi, sorusunu “sesli” ifade etti.. Çünkü, muhalafetteki zat-ı muhteremler “seçim sonuçlarına” odaklı, keramet sahibi olmuşlar.. Kimi, yüzde 99 diyor, kimi de yüzde yüz diyor; “seçimi kazanacağız?”.. En çok iddialı da, Kılıçdaroğlu!. “Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk turda biter..”

***

Dikkat edilirse; Kılıçdaroğlu’nun adaylığı noktasındaki pazarlamayı hep kendisi yapıyor.. Ne altılı masadan herhangi bir destek, ne de Millet ittifakındaki ortaktan bir ses.. Özellikle Akşener.. İmamoğlu’na meyilli.. Ki kendisi de her seferinde “Başbakanlığı” istiyor.. Eee; kaybedecek bir adayla seçime girmeme gibi “tecrübe” sahibidir Akşener..

***

İşte bu noktada, Kılıçdaroğlu ve çevresi “işi yokuşa” taşıyıp, adaylık dayatmasında bulunursa, Akşener’in tavrı ne olur?.. Bu soru ikmale geldiği için, düşünülen ve sesli ifade edilmeye başlanan, şu!.. Ya Akşener “Ben de Cumhurbaşkanlığa adayım” derse, ne olur?!..

***

Öyle ya, Akşener siyasette cesur… Keleğe gelmez, hele ki, kazın geleceği yerde tavuğu hiç ama hiç esirgemez… Kazanacağını gördüğü anda tereddüt etmeden narayı basar; “ben varım?”..

***

Seslenen soru, keramet mi?! Değil.. Ki Altılı masa ve muhalefetin gezdiği koridorlarda, konuşulan, tartışılan, ihtimaller zinciri içerisinde, halkası bol olan da bu; 2023 riske atılamaz!… Vaziyet hasıl olursa sizce durum nasıl bir harmanı ikmale getirir!… Çok şey!..

***

DEMİRTAŞ’A GÖRE KILIÇDAROĞLU!

Gazeteci Barış Yarkadaş, HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a yakın isimlerle konuştuğunu ve Demirtaş’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına uzak olmadığını söyledi.  Yarkadaş, HDP'nin bu konudaki tutumunu netleştirmediğini ifade ederken, "HDP cumhurbaşkanlığı konusunda tutumunu belirlemek için Millet İttifakı’nın veya altılı masanın alacağı kararı bekliyor. Eğer Millet İttifakı veya altılı masa HDP’yi de tatmin edebilecek bir aday çıkarırsa HDP’nin de kendi seçmenine ‘tamam kardeşim biz bu kişiye oy verebiliriz’ diyebileceği bir profil bekliyor.. HDP Cumhurbaşkanı adayı çıkartmayacak ama HDP kendi seçmenine oy verdirtemeyeceğini düşündüğü bir aday çıkarsa iki isim üzerinde konuşuyor”.. Kim bu isimler sorusuna; “Bu isimleri öğrenemedim" yanıtı…

Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda tek adayla kazanılması yönündeki görüşlerini hatırlatan Yarkadaş, "Selahattin Demirtaş’ın da bu konuda görüşlerinin kamuoyuna yansıdığı gibi olmadığını hissettim. Demirtaş’a yakın isimlerle de konuştum. Sanki Demirtaş, sürekli Ekrem İmamoğlu’nu destekliyormuş gibi bir algı var fakat bu algının çok doğru olmadığını bugün gördüm. Demirtaş’ın sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığına sanılanın aksine sıcak olduğunu hissettim. Kılıçdaroğlu’na sanıldığı kadar uzak değil" dedi.

GÜNÜN SÖZÜ

Bu dünya; aynı kitabı okuyup, farklı yerlerin altını çizenlerin dünyası olduğuna göre; özünle bütünleş!…