SİZLER KONUKSUNUZ

Doğrusunu isterseniz;

Uzun süredir 'sizleri' düşünce ve şikâyetler, özellikle de şiir ve fıkralar noktasında buraya konuk etmişliğim yok.

Anlayacağınız sizlerden gelen mektuplar, elektronik postalar. Ve fakslar. Bir hayli birikmiş.

Tabiri caizse yığınla.

Öncelikle ifade etmek istiyorum; 'sizleri' burada önemli bir şekilde ihmal etmişliğim var.

Tabi bu kasıtlı veya göz ardı anlamında bir ihmal değil.

***

Hani bir söz var; elden ne gelir misali?

Ki hepinizin malumudur.

Ülkemizin, bölgemizin ve Diyarbakır'ımızın 'hal-i pür melali'.

Siyasal mı, sosyal mi, ekonomik mi, kültürel mi?

İnsani mi- gayri insani mi?

30 yıldan buyana süre gelen 'Kardeş kavgası' mı?

Ve bu eksende 'yürütülen' anti-demokratik işlemler mi?

Velhasıl; bin bir türlü 'hadise' icra edilmekte.

O nedenle; bu baş döndürücü trafiğin hasıl olması münasebetiyledir bizim 'ihmalimiz'.

Ancak sanmayın ki; 'bu zorunlu' ihmal ikinci bir 'ihmali' doğruyor.

Hayır! Olamaz da!

***

Çünkü sizden gelen 'tüm' mevkuteler mutlaka 'incelenmiştir' ve değerlendirmeye alınmıştır.

Ve yine hepsi 'arşivde' yer almaktadır.

Ama şunu da net ifade edebilirim. 

Ki takip eden ve bizimle 'düşünce ve şikâyet' ilişkisiyle diyalog kuranlar bilir.

Özellikle elektronik postayla ulaşanlar. Telefon ve faks çekenler.

Fikri takip ilkesiyle; ulaşıp 'hasb-i hal' etmişimdir.

Şikâyet edilen 'konu' haber ve yorum içeriyorsa mutlaka yapılmıştır.

***

Nitekim!

Diyarbakır Söz'ün 'manşetlerini' süsleyen birçok haber ve araştırma-yorum haber;

'Sizlerden' gelen fikirlerin ve şikâyetlerin katkısıyla kamuoyu vakıf olmuştur.

Yolsuzluk, Usulsüzlük, Rüşvet, Suistimal. İnsan Hakları ihlalleri.

Aile içi 'anlaşmazlıklar' gibi; birçok günlük hayat akışıyla alakalı; trafik.

Tabi tüm bunları, yani sizle olan trafiği pek buraya yansıtmıyorum.

En önemlisi de birçok görüşmem, istek ve talepler noktasında 'oftire cord'.

Yani 'yazılmamak' ve konuşmamak kaydıyla.

***

Sonuç itibariyle 'durum bu'!

Dedik ya uzun süredir sizleri buraya konuk etmişliğimiz yok.

Bugün 'Söz' sizde diyelim.

Ve ilk sözü Metin A'ya vermek istiyorum.

Aslında bu şikâyetiyle alakalı daha önce de şikâyetler almıştım.

Trafik işlemleriyle alakalı. Sanırım; İl Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam'a ve Vali Bey'e de bu şikâyet gidilmiş.

Çünkü şikâyet notunda öyle diyor?

***

Şöyle diyor;

Siz hiç Şehitlikteki Trafik Şube müdürlüğüne gittiniz mi?

Özellikle Ehliyet dosyasıyla ilgili işlemlerde bulunmak için.

Koca bir Diyarbakır'a ve ilçelerine bir tek polis memuru bakıyor.

Uzun kuyruklar. Birçok kişi, geceden gidip sıraya giriyor.

Nöbet tutan polise ismini yazdırıyor. Müdürlüğe yakın kahvehanede sabahlıyorlar.

Çünkü görevli tek polis memuru ancak günde 100 tanenin işlemini yapabiliyor.

Gerisi diğer gün. O polis memurunun yanına bir-kaç görevli daha bırakılsa.

Vatandaşın dosyasını sunması işlemlerini tamamlaması; daha çağdaş olmaz mı?

***

Doğru!

Teknolojinin geliştiği, iletişimin yüksek dereceye ulaştığı bir dönemde.

Halen 'sıraya girip' evrak işlemi yapılması; manidar bir durum olsa gerek.

İnanıyorum ki; bu hadiseden Emniyet Müdürü Sağlam ve Vali Mutlu'nun haberi yok.

Buradan duruma vakıf olacaklarını tahmin ediyor. Ve sorunu çözeceklerini bekliyorum.

***

Ofis esnaflarından İbrahim E de şikâyetçi. Onun da şikâyeti; trafiğin sıkışıklığı.

Şöyle diyor:

Kentin trafik akışının 'can damarı' Ofis ne hazindir ki; keşmekeşlik içerisinde.

Sağlı-sollu park halindeki otomobiller. Ve bunların yanında 'Şehir içi' ulaşımını sağlayan diğer araçlar.

Minibüsler ve otobüsler.

Arka arkaya, 'yolcu' kapabilmek için her türlü trafik ihlalini yapıyorlar. Kaza üstüne kaza.

İbrahim E'nin özetle şikâyeti bu.

Ama benim de Ofis'le alakalı ciddi manada şikâyetim olduğu gibi,

Benim gibi sanırım kentte özel araç kullanan binlerce kişinin tepkisi aynı.

***

Ofis'e girdiniz mi; çıkış dakikalar alıyor. Bazen üç-dört ışık dahi bekleniliyor ki sıra size gelsin.

Ve hepsinin de tek müsebbibi; 'yolcu' kapma yarışı içerisinde olanlar.

Bence Trafik'in yansıra bu güzergâhlarda yolcu taşımacılığı yapan Minibüs ve Otobüs sürücülerinin;

Dernek tarafından 'ciddi' manada uyarılması.

Belki kriterler koyup, ceza uygulamasına gitmeleri gerekir.

***

Ve Sema Yüce! Yüreğimin Nida'sı 'isimli' şiirin yazarı.

Kitabını göndermiş ve mail yollamış; 'şiirlerimi' okurlarınızla paylaşabilir imisiniz diye?

İsterseniz 'Biçareliğin bedeli' başlıklı şiirine hep birlikte paylaşım gösterelim.

Ha! Bu arada etki-tepkinizi de bekliyorum.

İkinci sayfada zaman zaman Zülfi Şinasi ve Sadık Yahşi müdavimlerin şiir kervanına katılsın mı diye?

***

BİÇARELİĞİN BEDELİ

Acele giden bir hayatın

Eceline koştuk, bilmeksizin

Bir yığın telaş, kara bulutlarla başımızın üstündeyken

Büklüm büklüm bakışlarla, hırpalanmış yıllar.

Çile omuzlarımızda ağır yük

'Çek babam çek' diyen bir ıslık dudağımızda

Eriyip giden yürek kabında

Sabır diyerek, çıkmaz loş sokaklarda

Haklıyken haksız çıkmanın bedelidir bu

Cancağızım.