SOKAĞIN SİYASİLERE TEPKİSİ!…
Ey siyasiler.. Siz, iktidar mensupları.. Hele ki, muhalafettekiler.. Berisi, sağı, solu, önü, arkası, bahçesinde siyaset devşirenler.. Yani, bayanlar, beyler bilaistisna siyaset arenasında kendini var edenler, siz tümünüz bi bakın ya!!…
***
“Sağduyudan ırak söylem ve eylemleriniz”, asrın felaketinde bile sulha gelmedi, bilakis eski yaralar kaşılıyor?.. Her yer kan revan.. Yeter artık, terk edin iki yüzlü siyaseti.. Bilin ki ne size, ne de ahaliye bir faydası var; bilakis zarar verici..
***
İşte bu kaos ve kriz üretici halinize sokaktaki ahaliden, serzeniş var.. Size karşı; üslup isyanı var, tepkisi var.. Veryansın ediyor size ve sergilediğiniz “ayrıştırıcı, hizipleştiren siyaset dilinize!!!..” Sulh yok, kavga var, öfke var, tepki var…
***
Ve diyor ki;
El insaf size.. Ne vicdan, ne merhamet var… Ülke ve millet olarak, asrın felaketini yaşadık.. Peş peşe depremlerle, 10 il enkaza döndü.. 45 bin insanımız “canından” oldu.. Binlercesi hastanelerde tedavi altında bulunuyor..
***
Ve diyor ki;
Felaket yüzünden yetim, öksüz, kalan binlerce çocuğumuz var.. Yüzbinlerce “evi, barkı, işyeri” yıkılan insanlarımız bulunuyor.. Milyonlarca insan; aç, perişan, evsiz barksız kaldı.. Yüzbinlerce kişi, “göçebe” hayatı yaşıyor..
***
Ve diyor ki;
Çadırlardayız, konteynırlardayız, “sıcak ve sığınılacak” yer arıyoruz… Mevsim kış, hava soğuk.. Yağmur, çamur, per-u perişan bir haldeyiz!… Her evde bir yas var…Yastayız, yasımızı tutuyoruz..
***
Ve diyor ki;
Yürekler, kapler, ter-u taze acılarla dopdolu.. Ama metaneti elden bırakmıyoruz.. Yaralarımızı sarıyoruz.. Felaketin üstesinden gelebilmek için; milletçe büyük bir dayanışma içerisindeyiz..
***
Ve diyor ki;
Yedi düvel bile “insani” sorumluluğuyla, binlerce kilometre öteden gelip, yardım elini uzattı.. Yunanistan yardıma koştu.. İsrail bile…Dünya “yaralarımızı hafifletmek” için imkanlar ölçüsünde, seferber oldu?
***
Ve diyor ki;
Şefkat, merhamet, yardımlaşma, birlik, dirlik ve kardeşlik duygusu bizi, tüm acılara rağmen kenetledi.. İnsanlar “insan” olma vasfının farkına vararak, dil, din, mezhep, renk, ırk gözetmeden “karınca misali” koştu!…
***
Ve diyor ki;
İnsanlar insanlık namı hesabına ne yapabilirim?.. Nasıl açılan derin yaraya merhem olabilirim diyerek çaba gösterdi.. Ahırındaki tek geçim kaynağı olan süt veren ineğinden bile vazgeçti.. Onu satıp yardım için bağışladı…
***
Ve diyor ki;
Lakin siz siyasiler var ya!.. Sizden, şefkat, merhamet insani bir dayanışma görmedik.. Ne açılan felaketin yaralarına insani ve vicdani bir merhametle, sarma gayreti içerisinde oldunuz?.. Ne de, yasımıza geldiniz….
***
Ve diyor ki;
Siyasetin değil, insanlığın o merhamet dilini kullanıp, şefkatli bir dil ile üslupla, acımızı paylaşma, zahmetinde bulunmadınız? Nasihatleriniz bile olmadı?.. Öksüz, yetim kalan çocuklarımızın başını bile okşayanınız olmadı?..
***
Ve diyor ki;
Sizlerin ağzından çıkan, bizlerin tasvip etmediği, dışladığı sözler hep çıktı?.. Birbirinizi yerme, küçük düşürme, ucube hale getirme adına, davranış ve tutum içerisine girdiniz.. Bu da bizim mevcut “yaramıza tuz-biber” olup kanattı..
***
Ve diyor ki;
Sağduyulu, şefkatli, ılımlı bir dil kullanmadınız; deprem felaketinin yaşandığı 11 İl’de.. Bilakis, bizleri tahrik edip, provokasyona getirmeye çalıştınız.. Yüreğimizdeki yarayı, kalbimizdeki acıyı, sırtımızdaki felaketin ağır bedeli üzerinden siyaset devşirmeye çalıştınız?!..
***
Ve diyor ki;
Ey iktidar, ey muhalefet!.. Sizler hem ülke yönetiyorsunuz, hem de ülke yönetmeye adaysınız, deyip karşımıza çıkıyorsunuz?… Kullandığınız dil bizim tasvip edip benimsediğimiz bir dil, üslup siyaset anlayışı değil…
***
Ve diyorki;
Biz böylesi düşüncelere tevessül etmediğimiz gibi, bizim nezdimizde sizin bu hal-i çirkinlikleriniz, bizi üzüyor.. Endişe ve kaygıların içerisinde, ğark ediyor.. Sizin tepe kavganız, bizim yaşadığımız sokakları kışkırtarak; toplumsal terörizm yaratmak istiyor..
***
Ve diyor ki;
Size siyaset yapmayın demiyoruz, yapın.. Elbette ki seçim çalışmalarında bulunacaksınız.. Birbirlerinize laf söyleyeceksiniz, eksikliklerinizi, artılarınızı tartışacaksınız?! Vaatlerde bulunacaksınız, bulun, alternatifler üretin?…
***
Ve diyor ki;
Bizim sizden istediğimiz, toplumsal meselelerimiz üzerinden, lütfen ama lütfen, o çatallı, sivri dilinizden vazgeçin.. Bizim oy tercihimiz dün olduğu gibi bugün de “sulhtan” yana olacaktır…
***
Evet, sokağın sesi ve öfkesi bu minvalde!?.. Umarız ki, uzun bir dönemdir siyaseti vesayeti altına alan “öfke, şiddet, hizipçi, ayrılıkçı, kutuplaştıran, tekçi fikriyatı” körükleyen, sivri dilin farkına bizim tüm siyasilerimiz vardır..
***
Çünkü gidişat hiç de iyi bir hal söyletmiyor?!… Sandıktan alacakları ağır sillenin bilmeliler ki, tek müsebbibi ve sebebi “kendileri ve çatallı siyaset dilleridir?.. “ Sizce…
***
VE BİR ANKET DAHA?.
Asrın felaketinde, 25’inci günü de geride bıraktık.. Hayat kısmi yönde, normal seyrine girerken, siyasetteki hal-i vaziyet yukarıdaki gibi; girift.. Peki, sürecin kamuoyuna yansıyan sonuçları nedir?!.. İşte bu noktada Arda Survey araştırma şirketinin, sonuçları elime ulaştı.. Şubat ayının son haftasında, yapılmış.. 23 ila 27 Şubat tarihleri arasında, 3 bin kişinin katılımıyla, nabız yoklanmış…
***
Sonuçlar sizi ikna eder mi, etmez mi?.. Ama bir yol seyrine tercih olabilir düşüncesiyle, aktarmak istedim.. Cumhurbaşkanı adaylığında katılımcıların % 49,8’i Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a oy vereceğini söylerken, yüzde 21.7 ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vereceğini söylüyor.. Aynı ankette olası cumhurbaşkanı adayları arasında ismi geçen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş % 9,6 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise %6,9 oy aldı.
***
Ankete katılanlara, “Bu pazar Cumhurbaşkanlığı seçimi olsa kime oy verirsiniz?” sorusu yöneltildi. Katılımcıların % 6,0’sı ise HDP’nin tutuklu eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a oy vereceğini söyledi. Ankete katılanların partilere göre tercihleri ise şöyle oldu:
***
AK Parti: %38,5
CHP: % 22,8
HDP: %10,5
İYİ Parti: %10,4
MHP: %10,1
***
GÜNÜN SÖZÜ
Sokağın dili, herkese içindeki ve dilindeki “iyilik” kadar bir hayat dilerim..