SOKAK, DARBE, ERKEN SEÇİM?…

Bu sözleri.. Laf edicileri… Her "sıkışanın" ima edişi hali.. Tüm bunlardan ahali fena şekilde "yoruldu" artık.. Bitkin düştü, bıktı, usandı; "yeter" diye de çığlık atıyor..

***

Hele ki, "şu yer küresini" kızıl-kıyamete çeviren virüs, korku, endişesi ve paniği yaşanırken.. Bizde hala, "Sokak, darbe ve erken" seçim, her haliyle çürümesine rağmen "sakız" misali, birileri çiğniyor..

***

Ne hazin ki, "körükleyen" de çok.. Baş aktörler siyasiler.. "Kin, nefret ve husumet" üreten "unsurların" körüğünden, geri kalmıyorlar.. Hep sakıncalı, hep korku "imparatorluğu" oluşturma tavrı ve gayreti içerisinde bulunuyorlar.

***

En sıradan siyasi hamleye, görüş ve fikir ayrılığına, kendine varsa, başkasına olmaz kültür ve mantığıyla, "onun özgürlüğü" her şeyin "özgürlüğü" zihniyle, sergilenen karakter sahipleri!…

***

İyi de, her özgürlüğün bir de sorumluluğu yok mu?... Sorumluluk içermeyen özgürlük, halk deyimiyle "orman" yaşamına delalet bir durum arz eder ki, "o zaman da" kimsenin kimseden "özgürlük" beklemesi de düşünülemez..

***

İşte bu akıl sahibi özgürlük borazancıları..  Fikri bozuk durumlarına bakar mısınız?!.. ABD'deki "yıkıcı" ırkçı anlayışın gerdiği "sokak" hareketlerini, birileri Türkiye'nin "sokaklarına ve caddelerine, şehirlerine" sirayet etme, ettirme gayretinde!..

***

Narayı atıyor "biz sokaklara" ineceğiz diye!.. Beklentisini güçlendirmek için, argümanlar "üretme" çabasını sergiliyor.. Garip durum odur ki; "sistem ve sistemin" mekanizmasını işletenler de, yangına körükle gidiyorlar değil? Koşa koşa gidiliyor…

***

Ki pusuda bekleyenler.. Hele ki "intikam" duygusuyla yanıp-tutuşan, yurtdışı firarileri, üçlü, dörtlü, beşli "harflere" sahip, silahlı ve kanlı oluşumlar.. "Gezi" mahiyetli bir operasyon çekme, fikriyatlarıyla dövünüp-duruyorlar?!…

***

Ama nafile diyoruz.. Çünkü, bu ülke ve bu millet, şu 110 yıllık "siyasi ve idari" tarihinde, ABD'nin ve Avrupa'nın hal-i hazırda "yaşadıklarının" katlamalısını yaşadı.. Ki yaşıyor da..

***

Yani, enva-i türlü terör, şiddet, ihtilal, muhtıra, sokağı provoke eden, kanlı-kansız şeytani tüm hesapları, "emel" besleyenlerin "kursağında" bıraktı.. Şerbetli.. Bedelleri ağır ve kayıpları yüksek olsa da, Millet "teslim" bayrağını çekmedi..

***

İnanıyorum ki, dün olduğu gibi bugün de; çekmeyecek.. Eee, "yedi düvelle" savaşmış dilleri, dinleri, renkleri, ırkları farklı olsa da "binlerce yıllık" kardeşlik ruhuyla, "iman kudretiyle" kenetlenip, "zaferler" kazanmıştır..

***

O'nun için, kimse ABD'de gelişen, Avrupa'da yayılan, bir dönem Ortadoğu'da "Arap Baharı" diye satışı yapılan organizasyonları, Türkiye'ye "libas" giydirme, envanteri yapamaz!..

***

Kini, nefreti ve şiddeti rehber edinen "gaflet ve delalete" düşen fikriyat sahipleri, ikide bir "sokak ve darbe" lafını telaffuz etmeye bıraksınlar.. Denir ya, bu laflara karın tok, başka kapıya!..

***

Gelelim; "erken seçim ve baskın" seçimi, gündemden düşürmeyenlere!.. "Cemşit" pilavı gibi, "kısırca" verimsiz siyaset ve politikalarına "giysi" diye, blöf, şantaj, laf olsun torba dolsun aklıyla "erken seçim" teranelerini terk etsinler..

***

Vaziyet havanda su dövme.. Ama; kafa ve mide dağıtıcı!.. Zihinleri de, bedenleri de, ekonomiyi de, hayatın genel akışını da "yoruyor, zorluyor" boşa dair, meşguliyete neden olunuyor?..

***

En önemlisi de!.. "Seçime" ya da "erken seçime" karar verecek olan, Meclis, Partiler ve Siyasiler, seçilmiş vekillerin "yüzde 80'i" kocaman dövizler açarak; "No erken seçim" demelerine rağmen!.. Neyin kafası ve işlemi bu!…

***

ATATÜRK MASKESİ..

Şu CHP'lileri anlamak vallahi de, billahi de zor!.. Bir taraftan; "Atatürk" ismiyle geçiniyorlar, ama diğer taraftan "en büyük" kötülüğü de, saygısızlığı da onlar yapıyorlar…

***

İşte son tangoları.. Maskeye "Atatürk" ismini yazdılar.. Olmadı, "resmini" çizdirdiler.. Olmadı, "Ay yıldızlı" bayrakla donattılar.. Burunlarına, ağızlarına geçirdikleri "maskeyle" en kralcı(!) "Atatürkçü" görüntüsü verdiler.. Görün bakın bizim maskemiz "Atatürk ve Al Bayraklı", diyerek de laf geliştirdiler..

***

Sonra mı?!.. Takılan maskeler, zorunlu olarak belli saat geçti mi "çıkarılıp" atılması gerekir gereçğiyle!.. Nitekim Meclis'te görüldü, kimler çıkardı "o maskelerini" ve kimler çıkarılan o maskeleri "nereye" attığı?…

***

Demem o ki; "bunların sevgisi" iş bitene kadardır.. Sonrası; "çöplük".. Ki bunlar, tarihe Atatürk'ü ve Bayrağı "kullanıp çöpe atanlar" diye not düşüleceklerdir?..

***

DEMEK Kİ ÇÖZÜM DEĞİL…

Evet, "gözaltı, cezaevi, yasak" demek ki "sorunu" çözmüyor.. Hele ki, "siyasi" kulvarı "kapatmak" hiç de çözüm sağlayan yol değil… 90'lardan bugüne!… DTP ile başlayıp, HEP ile gelişen, o günden bugüne ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP, DTP  ve son olarak HDP…

***

Parti kapatma "askılandıysa da", kaç vekil cezaevine girdi, kaçının dokunulmazlığı kaldırıldı?. İşte Demirtaş, İşte Yüksekdağ, denir ya say say bitmez!.. Peki, sorun çözüldü mü?.. Ya da, meselenin üstesinden gelinebildi mi?.. Değil.. Demek ki, "arıza-i durum" bu seyrin kendisinde!…

***

O'nun için de; "geçmişin" okunması, tarihin tekerrürü ve tabi ki, ders-i ibretin verdiği "bilgelikle" yeni bir süreç, yol ve sayfa ile mevzuya "odaklanılmalı?".. Yoksa, gidilecek yol aynı çıkmazı gösterecektir?.. Tabi ki herkes için!?..

***

BERBEROĞLU'NU KİM YAKTI?..

Yargılanması.. Tutuklanması.. Vekilliğinin düşürülmesi.. Yani, Enis Berberoğlu'nun "meselesinin" mevcudiyeti, "siyasi, hukuki, adli" ulusal ve uluslararası diplomasisi…

***

Tüm bu alanlar, günlerdir "konuşuluyor, tartışılıyor?" fikri olan da olmayan da, tarafsız, taraflı "bir şeyleri" mevzunun polemiğinin içine atıp, duruyor…

***

Ama!.. Ne hikmetse hiçbir kimse, hele bi sakin olun, hak, hukuk, adalet siyaset diyoruz da,  "Enis'i kim yaktı" ona bir akıl yoralım demiyor?.. Çünkü, "bu kim yaktı" durumu, ahlaki "boyut" içeriyor da..

***

"Enis.. Al bu fotoğrafları servis et.. Gündem olsun" diyen kimdi?.. O'nu bu "yargı nezdinde" yasadışı olan "yola kim soktu?".. Ne diyelim, CHP'nin tavanı da, tabanı da duruma vakıf ve "Enis'i kimin yaktığını" çok iyi biliyor?.. Biri kral çıplak diyemiyor?

GÜNÜN SÖZÜ

Günoğlu siz dara düştüğünüzde su yüzüne çıkar…