SÜRECİN OLGUNLAŞMASI İÇİN; GÖRÜŞME ŞART!..

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli.. 1 Ekim’den bu yana, siyasi rotayı ezber bozucu, söylem ve çıkışlarıyla dizayn ettiğini, görüyor, tartışıyor ve konuşuyoruz!.

Öyle ki, Salı günleri yapılan parti grup toplantılarını, denir ya iple çeker hale geldik..

Bu hafta, Bahçeli ne konuşacak diye?.. Ya da, Erdoğan ve Bahçeli görüşmelerinde, neler çıkacak diye…

***

Tüm bu merak ve odaklanma hiç kuşkusuz ki, DEM Parti ile Abdullah Öcalan ekseninde, terörsüz bir Türkiye ve Kürtlerin çözüm bekleyen, istek ile sorunlarına dair istişare geliştirmek olduğunu biliyoruz!?..

***

Bahçeli'nin bu haftaki grup toplantısında bu minvaldeki çağrılarını bir adım daha ileriye taşıdığını söyleyebiliriz!..

“Öcalan gelsin, DEM Grubunda konuşsun” söylemini; “İmralı ile DEM Grubu arasında yüz yüze temasın gecikmeksizin yapılmasını bekliyoruz” a evirdi..

Ne demek bu?..

Görüşme yapılsın, neresi olursa olsun, önemli değil, yeter ki, temas sağlansın, istişare diyaloğu geliştirilsin!..

***

Bu çıkış aslında yeni bir dönemin de yol haritasının giderek olgunlaşması gerektiğini zorunlu kılıyor..

Ne var ki seyri, anlayan var, anlamayan var, anlayıp da işi sulandıran var, anlamayıp hücuma geçen, avuç ovalayanlar var?..

Bir kesim var ki; Bahçeli’nin ezber bozucu söylemlerinden bir kıvılcım nasıl çıkarılabilir?..

“Cumhur ittifakının” akıbetini meçhule düşürüp çatlaklıklar oluşturabilinir mi?..

Böylesi bir beklenti içerisinde olanlar var… Gaye üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek!..

***

Neyse ki, Bahçeli de, Erdoğan da bekoavanlık içerisinde olanlara gerekli olan ağız payını vermektedir.. Ne diyor Erdoğan.. “Bahçeli’nin çağrısına ortağız. Ülkenin ve milletin hayrına olan her meselede Sayın Bahçeli’yle tam bir mutabakat halindeyiz, uyum ve eşgüdüm içinde hareket ediyoruz.”

Kaldı ki, Erdoğan’ın DEM-İmralı görüşmesiyle alakalı soruya verdiği yanıt; görüşüyorlar?…

***

Bu görüşüyorlar beyanı, muhtemelendir ki, geçtiğimiz hafta İmralı’ya giden DEM Milletvekili Ömer Öcalan’ı işaret ediyor..

Ki yeğen Öcalan, görüşme sonrasında Abdullah Öcalan sorumluluk üstlenmeye hazır olduğunu söylemişti.. Yüz yüze görüşülsün çıkışının DEM’deki yansımasına bakarsak!..

Tuncer Bakırhan’ın yanıtı şöyle..

 “Eğer samimilerse bu başvurunun önündeki engelleri kaldırırlar. Madem Öcalan'ı işaret ediyorsunuz, kapısını açın..”  

Bakırhan, Eş Başkan Tülay Hatimoğulları ile birlikte İmralı’ya gidiş izni için Adalet Bakanlığı’na resmen başvuruda bulunduğunu duyurdu!.

***

Bahçeli’nin söylemi, Bakırhan’ın yanıtı!.. İki ismin arka arkaya yaptığı bu açıklamaların, koordineli olup olmadığı konusunda doğrusu, somut bir veri veya açıklama olmadığı için, ilişkilendirmek güç geliyor?..

Kaldı ki, AK Parti veya MHP ile herhangi bir görüşme olmadığını ısrarla vurgulayanlar da DEM Partililer olduğuna göre..

Görüşmeye dair Adalet Bakanlığı’na başvuru kararını da, Pazartesi günü aldıklarını söylüyorlar!..

***

DEM Parti kulislerine bakılırsa, Bahçeli’nin yeni çağrısının Öcalan’la görüşmeye izin verilmesi beklentisini artırdığını söylemek mümkün...

Ki bu beklentinin altında MHP liderinin, 22 Ekim’de “Abdullah Öcalan Meclis’e gelsin DEM Parti grubunda konuşsun” çağrısını yapmasından bir gün sonra DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan’ın İmralı’ya giderek, 43 ay aradan sonra Abdullah Öcalan’la görüşmesinin yattığını ifade etmek gerekir..

***

Hatırlarsak!?.  DEM Partili TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, 1 Ekim’den sonra başlayan sürece işaret ederek, 15 Ekim’de Meclis kürsüsünden, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli ve barış meselesine gönül indiren herkese teşekkür etmesi!.. Kulislerde, Ömer Öcalan’a İmralı’ya gidiş izni verilmesiyle ilişkilendirildiğini biliyoruz…

***

DEM Partililer, Bahçeli’nin yeni çağrısını olumlu bulmakla birlikte, fiili bir adım atılmasını isterken, süreci yürütecek bir mekanizma kurulması beklentisi hakim!…

Lakin bu beklenti karşısında görüyoruz ki; Erdoğan ve Bahçeli devlet aklının nasıl işletileceği konusunda uzlaşmaya varmış gibiler…

İkilinin görüşmelerinin sıklığı, parti grup toplantılarından birbirlerine seslenişleri; mutabakat içerisinde olduklarını gösteriyor..

***

Gelirsek, DEM’li Gülistan Koçyiğit’in son açıklamasına.. Kürt sorununun çözümünde DEM Parti’nin muhataplardan biri olduğunu, ancak bütünüyle bakıldığında en önemli muhatabın Abdullah Öcalan olduğuna işaret ediyor.. Ve ekliyor..

***

“Bahçeli’nin önceki çağrılarıyla çelişen bir durum yok. Öcalan’la bir siyasi heyet belirlenerek görüşecek veya DEM Parti kurumsal kimliğinden birileri görüşecek. Bu da bir mekanizmadır. Top artık hükümetin sahasında.

Kendi ittifak ortağı olan bir parti, üstelik MHP gibi bir parti, çok açık bir çağrı yapıyor ama Cumhurbaşkanı bir şey söylemiyor.

Her ne kadar ikisi arasındaki görüşmelerinden sonra mutabakat var gibi sözler söylense de bir rol paylaşımı mı var, mutabakat mı var, bunları mevcut haliyle tahlil etmek çok zor.”

***

Peki, AK Parti ne diyor?.. Bahçeli’nin son açıklaması, 1 Ekim’den bu yana attığı adımlar ve yaptığı açıklamaları tamamlayıcı nitelikte.

Nihai hedef, PKK’nın silah bırakması, örgütün kendini lağvetmesi ve bu ülkenin bir parçası olarak ülke çıkarlarına hizmet etme noktasına gelmesi ve sivil demokratik toplumsal bir yapı olarak sistem içine dahil olması. Bahçeli’nin de bizim de ölçütümüz bu."

***

“Bunu sağlamak için ya mevcut yolları kullanırsınız veya yeni bir yol açarsınız. Geçmişte kullanılan yolların olumlu sonuç üretmediğini herkes gördü. Şimdi Bahçeli muazzam bir yol açtı. Bütün ezberleri bozdu.”

***

"Şimdiye kadar, herkes kendi denklemi içinde olması gerekenleri söylüyordu.  DEM Parti, 'PKK yanımda dursun, şiddet devam etsin ama beni de ayrı tut, ben özgürlük barış diyeyim' diyordu. Bu olmaz, kendi alışkanlıklarınızı bir kenara bırakmak gerekiyor."

'İmralı izni teknik bir konu. Önemli olan, ezberleri değiştirmek'

***

Bahçeli’nin çağrısının ardından, DEM Parti’ye “İmralı kapısının açılıp açılmayacağı” konusunda ise şu görüşler dile getiriliyor:

***

“İmralı'ya gidiş izni verilmesi teknik bir konu. Ama önemli olan mevcut ezberleri, alışkanlıkları değiştirmek. Adalet Bakanlığı bu başvuruyu değerlendirir. Milletvekilleri olabilir, Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nun Cezaevleri Alt Komisyonumuz var, onlar olabilir.

Cezaevi yönetmeliği neyse ona göre bu sağlanır. Esas olan Bahçeli’nin açtığı yolun ne kadar anlaşıldığı. Önemli olan zihinlerde oluşan birçok engelleyici kuralı yumuşatmak, normalleştirmek, samimiyetle yaklaşmak.”

***

Salı günü bu minvaldeki gelişmelerle Ankara’nın havası solunurken, kulis aktarımlarında Bahçeli ile Ahmet Türk’ün yüz yüze görüşeceğine dair, haberler gündeme düştü.. Hafta sonu Ankara’da bulunan Türk’ün Bahçeli ile görüşeceği iddiaları yakın çevresi ve DEM partililer tarafından doğrulanmasa da bu yöndeki beklentiler yüksek çıktı?..

***

Kaldı ki, ailelerin geçmişine inilirse, Bahçeli ve Türk’ün kan bağından söz edebiliriz.. İkilinin görüşmesi, olağan bir durum değil..

Ancak çıkılan yolda, bir tuğla olabilir.. Önümüzdeki zaman dilimi içerisinde görüşürler mi derseniz, görüşeceklerine inanıyorum..

***

Netice itibariyle, geçmişten ders çıkarılarak, DEM ile Öcalan görüşmesinin sağlıklı bir zeminde, doğru isimlerle, yapılması büyük önem taşımaktadır!..

Özellikle DEM içinden çözümü destekleyen ve Öcalan’ın mesajlarını doğru aktarabilecek deneyimli isimlerde karar kılınması, tercihin bu yönde olması gerektiğini hatırlatmak gerekir…

***

Çıkılan yolun en büyük mihenk taşlarında biri de; Bahçeli’nin umut hakkı çıkışı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Silahı gömdüğünüz anda önünüz açılır mesajlarının karşılık bulmasıdır..

Mesele, 40 yıllık denilse de, asırlara dayalıdır.. Gelinen aşama itibariyle, çözüm ülkeninve milletin bekası demektir.. Gözardı edilemez, ötelenemez, günlük siyasete malzeme edilemez…

***

Önceki yazılarımda ifade ettiğim gibi!.. Ortadoğu’da haritaların kanla yazıldığı, bir asır önceki Sykes-Picot operasyonunun, yeniden dizayn edilmek istenildiği bir süreçte; Türkiye’nin kendi iç cephesinde güçlü, istikrarlı, barışık olması gerekir..

Çünkü, dış etkenlerin oluşturacağı kıvılcım, içteki kutuplaşma ve cepheleşmeyi, yangına dönüştürebilir.. Atılan adım, tarihi öneme sahipir..

***

Önem arz edici olan; DEM ile CHP’nin mevzuda “günlük siyasi çıkarımlar” peşinde koşmamasıdır..  CHP’de böyle bir sorumluluk yok!..

Görünen o ki, olmayacaktır.. Ne diyor Özel..

"Ben bunun bir devlet projesinden çok Cumhur İttifakı projesi olduğunu düşünüyorum.

Ama devletin de terör sorununu bitirmek ve kaynakların buraya harcanmasına engel olmak noktasında, devletin çıkarına ve milleti rahatsız etmeyecek bir çözüme sıcak bakacağını düşünürüm.

Sırf Erdoğan iktidarda kalsın diye Anayasa pazarlıklarına girişmek ve terör örgütü liderini özgürlüğü üzerinden pazarlık konusu yapmak doğru değil." 

***

Hiç kuşkusuz ki, Özel de, DEM de!.. Sorumluluk bakiyesi içerisinde; kendileri olmaları lazım!?.

Birbirlerinin ve birilerinin bagajından çıkmaları ve kurtulmaları gerekir.. 

Eğer ki böylesi bir strateji ve politika üretici olurlarsa, hem ülkeye, hem millete ve tabi ki kendilerine fayda sağlayacaklardır.. Kolayı tercih etmemeliler… Aksi takdirde, kaybeden herkes olur!?.

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Tarihsel vuruşmanın öncesinde iç barışa dönük çaba boşa gitmesin!…