YENİDOĞAN ÇETESİ DEĞİL, ZALİMLER ÇETESİ!…

Yenidoğan çetesi!.. Kamuoyunda bu isimle, anılıyorlar?.. Ama ben zalimler çetesi diyorum!.. Bu zalimlerin yargılama, hesap verme süreci başladı.. Tutuklu ve tutuksuz yargılananların, ifadeleri alınıyor.. Bugün, 9 gün?!… Daha kaç gün sürer bilmiyorum!… Ama hayli teferruatlı!?.

***

Lakin, çete üyeleriyle ilgili hazırlanan iddianame, mahkemedeki savunmalar, hakim ve savcıların çapraz sorgularına verdikleri, yanıtlar tüyler ürpertiyor!.. İfşa olan rezillikleri, insanda psikolojik yönde vahim bir etki yaratıyor.. İnanın ki, satırları okurken kimi anlar, kalbim sıkışıyor!..

***

Bunlar nasıl, insan olabilirler.. Bunlar nasıl, hipokrat yemini etmişler.. İnsanlar bebeklerini nasıl bunlara teslim etmişler?.. Ne yazık ki, insanlıktan nasibini almadıkları gibi, caniliğin, kötülüğün, vahşiliğin, canavarlığın, kısacası psikopatlığın, gözü para dönmüşlüğün kitabını derler ya, yeniden yazmışlar!…

***

Davaya müdahil olan ailelere bakıyorum!.. Denir ya ateş düştüğü yeri yakar.. Aynen de öyle.. Daha kucaklarına alıp evlat kokusu almadıkları can parelerini kaybeden aileler, derin bir üzüntü içerisinde!.. Acı yüksek.. Öfke, kızgınlık bir o kadar, tepki dozajlı!..

***

İfşa olan bu zalimler çetesi pek tabi ki, travma yaratıcı!.. Ki ilk günden buyana sürekli, aldığım tepkilerin başında, ailelerin, annelerin, babaların, kaygı, kuşku, tepki içerikli, ruh hallerini içeren mesajlar!.. Salt İstanbul ve çevresinden değil, Diyarbakır’dan onlarca, ailenin feryatlarını içeren telefonlar aldım?..

***

Ekseriyeti de, evlatlarını özel hastanede kaybeden anneler, babalar, aileler?.. Büyük bir kuşku içerisindeler.. “Acaba bizim bebeğimize de mi kıydılar, para için, onu da mı ölüme terk ettiler!..” Yüreğe düşen kor ateşiyle aileler kendilerini yiyip, bitiriyorlar!.. Ne olur, Diyarbakır’daki hastaneler de, denetime alınsın?..

***

Kuşkuya düşmemek elde değil!.. Bir süre önce Diyarbakır’da gündeme geldi, geçmiş yıllarda bebek ölümlerindeki artış iddiası.. Ki, İstanbul’da ifşa olan zalimler çetesinin, ülke sathındaki bağlantılarına baktığınızda, ülkenin dört bir yanında yaşayanların endişeye düşmemesi elde değil..  Çünkü çete, ahtapot misali, eli uzun!?.

***

Hassas bir dönem, ortam ve mevzu!.. İlk gün ifade ettim.. Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı.. İçişleri ile Adalet Bakanlığı kolektif bir işbirliğiyle; insan hayatını ticari kazançla ikmal eden, sağlık sistemi ve uygulama alanlarını temiz eller operasyonuyla, irdelemelidir!..

***

Yoksa!.. Her şey eski tas eski hamam misali, çark bildik dönmeye başlar!.. İnsanlardaki kuşkular, endişeler, daha bir yer, bitirici olur!.. Vicdansıza vicdan hesabı sorulamaz.. Baksanıza, zalimler çetesinin, mahkemedeki savunmalarına.. Hakim ve Savcıların sorularına verdikleri pişkinliklere baktığınızda, ruh haliniz alabora oluyor..

***

İşte Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız.. Diyarbakır 2005’lerden, kendisini tanır.. Ordudan ihraç mı, atılmış mı, kendi mi istifa etti meçhul bir gizemlikle Dağkapı yerleşkesindeki Devlet Hastanesi Başhekimi oldu?..  Şimdiki, Selahaddin-i Eyyubi Devlet Hastanesi.. Siyasi nüfuz sayesinde.. Ki hızlı yükselişi de bunun göstergesi.. Önceki günkü, duruşma tutanaklarına ulaştım.. Vay da vay dedim, kendi kendime!

***

Malum, kendisi hal-i hazırda Eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na ait Avcılar Hospital’da Başhekim.. Savunmasını yaparken, ne hikmetse özgeçmişinden ve tıbbi geçmişinden söz etmiş.. Diyarbakır’daki beş yıllık görevini Devlet Hastanesi değil de, Askeri Hastane olarak, ifade etmiş!?. Garip!..

***

Tabi bir de, başhekimlik yaptığı hastaneleri de sıralamış!.. Ki İstanbul İl Sağlık müdür Yardımcısı.. Kamu Hastaneleri Kurumu Başkan yardımcılığı.. Görev sicili hayli yüksek.. Eee, siyasi nüfuz olunca olmaz mı, basamakları, beşli çıkmak!?. Sivas’ta Milletvekili aday adaylığı da, düşünülürse!..

***

Neyse!.. Biz zalimler çetesinin tutuksuz yargılanan sanıklarından Yıldız ile Mahkeme heyeti arasında geçen soru cevap şeklindeki tutanaklara bakalım!.. Çünkü Yıldız savunmasında itiraf niteliğinde, cirodan pay veriyoruz beyanı, çarkın nasıl  “ticari kazançla” döndüğünü de, ifşa etti! Tutanaktaki ifadeler şöyle;

***

Mahkeme Başkanı: Danışmanlık anlaşmasını kimle imzaladınız?

Yıldız: Fırat Sarı ile.

Mahkeme Başkanı: Anlaşma neyi kapsıyordu?

Yıldız: Maaşlar veya personel ile ilgili bir içerik yoktu. Anlaşma, sadece yenidoğan yoğun bakımın daha kaliteli şekilde sürdürülmesi amacıyla yapılmıştı.

Mahkeme Başkanı: Maaşları kim ödüyordu?

Yıldız: Hastane olarak biz ödüyorduk.

Mahkeme Başkanı: Tamamını mı?

Yıldız: Evet.

***

Mahkeme Başkanı: Hastanenizin hemşiresi Serenay Şenkalaycı, "Başka hastanelerde de denetim var ama sanki bizim grubu denetliyorlar" demiş. Burada "bizim grup" derken neyi kastediyor sizce?

Yıldız: Ben bilmiyorum, Serenay Hanım bu ifadeyle neyi kastettiği konusunda bir cevap verdi.

Savcı Kadir Kocakaya: Fırat Sarı’nın parayla hasta getirdiğinden bilginiz var mıydı?

Yıldız: Hayır, bilgim yoktu.

***

Kocakaya: Sen diyorsun ki, biz danışmanlık sözleşmesi yaptık, ciro üzerinden kar yapıyoruz. Peki, ciro yapamadınız diyelim. Adamlar size bir hizmet verdi, ciro olmazsa para alamayacaklar mı? Senin anlattığına göre bebekle senin doktorun ilgileniyor, Fırat’ın şirketi ise senin hastanedeki doktora hizmet veriyor.

Yıldız: Hastanemiz bölgede 25 yıldır çok güvenilir bir hastanedir. 24 saat çocuk doktoru bulunmaktadır

Kocakaya: Bunları söylediniz. Peki, sözleşmeye göre siz ciro yapamazsanız Medisense’ye para ödeyecek miydiniz?

Yıldız: Belki bu 1-2 ay devam ederdi ama sürdürülebilir bir durum değildi.

Kocakaya: Yani, sözleşmede böyle bir hüküm yoktu, öyle mi?

Yıldız: Evet, böyle bir hüküm yoktu.

***

Üye Hakim: Siz bu danışmanlığın karşılığını aldınız mı? (Fırat Sarı’nın şirketinden bahsediyor)

Yıldız: Bence aldık.

Üye Hakim: 15 Ocak’ta "364 bin TL hakkıdır" diyorsunuz, doğru mu?

Yıldız: Evet.

Üye Hakim: Yenidoğan üniteniz kaç kişilik?

Yıldız: 22.

Üye Hakim: Yenidoğan üzerinden yüzde 35 ile anlaşma yaptığınızı söylediniz. Bu ciddi bir rakam.

Yıldız: Daha önce de söyledim, fiili olarak yüzde 20.

Üye Hakim: Yüzde 20 de ciddi bir rakam.

***

Yıldız’ın sorulara verdiği yanıt; ifşa olan yüzde cirodan yüzde 30 komisyon, sağlık sisteminin ne kadar, vahşi bir ticari kazanç ekseninde, işlem gördüğünü, ortaya koyuyor!.. Tabi çetenin salt özel hastanelerin başhekim, doktor, hemşire ve ambulans şoförleriyle sınırlı olması da, ayrı bir tezat durum!.. Bunun resmi ayağı yok mu?..

***

Hemşire, hesabına aktarılan yüklü paraya bakınız ne diyor?  “Ben onu taksi parası sandım..” Yok daha neler?… Tabi tapelerde beni içeri tıkarlar sözü hatırlatılınca, çok korktum ondan.?

***

Nerde, İl Sağlık Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı!.? Beri yanda, SGK!.. Ve en önemlisi de; tüm bunların defalarca yapılacak şikayetlerin hasır altı edilmesini sağlayan, siyasi mekanizma!.. Yekün bir neşteri hak etmiyor mu bu zalimler çetesinin, cirit attığı arenaya!?..  Pek tabi ki, “mal varlıklarındaki yüksek artışa da el konulması?”.. Sizce; …Hak etmiyorlar mı?..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Toplumu çürüten içinden çıkan mafyatik yapılanmaya rıza göstermektir!