Suriçi; Trafik işkencehanesi

Yaza, yaza...
Çize çize!.
İfade, ede ede... Derler ya; "dilde" tüy kalmadı.
Kalemde, mürekkep, yazacak sayfa kalmaz ise.
Ki; artık her şey elektronik ortamda.
Bilgisayarla;
"Meslek" icra ediyor ve yazı böyle kaleme alınıyor ise de.
Her ne kadar;
Birileri ifade edebilir; "gına geldi" başka mevzu mu yok, der ise de.

* * *

Ben.
Uzanmadan, bıkmadan ve sıkılmadan...
Dillendirmeye;
Söylenmeye ve yazmaya devam edeceğim!
Ve biliyorum ki;
Siz okurlar da. Kent ahalisi olarak ta.
Diyeceksiniz;
"Yaz gazeteci arkadaş yaz, bu sorun çözülene kadar yaz".
El hak!
O nedenle;
Biz de, "buradan zikretmeye" devam diyoruz.

* * *

Ta ki;
Hadiseler zincirleme çözülene kadar.
Ahali olarak;
"Oh be" diyene kadar; söyleyeceğiz.
Evet;
"Ne zaman bitecek bu kentin trafik işkencesi?"
Çünkü;
Artık "saç-baş" yoldurduğu gibi, günün en "işkence vari" stresi bu alanda yaşanmakta.
Çekilecek değil.
Çünkü;
Her geçen gün ve zaman diliminde, "daha bir" kangrenleşerek, büyüyor.

* * *

Biliyorum.
Haberdar oldum; "Büyükşehir" konuyla ilgili, çözüm arayışına girmiş.
Kent;
Ulaşım Ana Planı hazırlığı başlatmış. Proje; 18 ay sürecek.
Tabi;
Bu işlem "plan için", çözümüne yönelik, projelerin hayata geçirilmesi de ayrı bir zaman dilimi.
Bir o kadar süre.
Ki, ödenek, parasal imkânlar.
Yer ve güzergâh.
Derken;
Bir ömür gerekli "Ulaşım Ana Planını" hayata geçirebilmek.
Hiç yoktan iyi.
Gelecek açısından.

* * *

Lakin;
Önemli olan "soruna" kısm-i çözüm sağlayıp.
Daha sonra;
Köklü çözüme elde edebilmek.
Evet,
Çevre yollar yapılıyor, kavşak inşaatları sürüyor.
75 metrelik yol devrede.
Sinyalizasyon,
Ve üst geçitler, yapılmıyor değil, yapılıyor.
Ama gel gör ki;
Kentin en hareketli noktalarında, "rahatlatan" bir çalışma yok.
Bilakis;
Nefes aldırmayan hallere yeni haller ekleniyor.

* * *

Kentin,
Genel "işkencesini" bir tarafa bırakalım.
Herkesin,
Ama kentteki her yaşayanın, "muzdarip" olduğu.
Ve avazı çıktığı kadar;
Sesini yükselterek, "bu işkenceye" son verin dediği; "Sur içindeki" trafik zulmü.
Oradaki;
Hal-i durum, "farklı" bir gayenin ürünü mü?
Yoksa;
Yetkili makam ve sorumluların "boş vermişliği mi?"
Her ne ise;
1990-98'lerdeki "karakol" işkencelerinden daha berbat bir işkence hane "Suriçi" trafik açısından...

* * *

Sağlığı,
Yaşadığı siyasi ve adli mevzular nedeniyle.
Hayli;
Sıkıntıda olduğunu bildiğim Sur içi Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş!
Mutlaka;
Durumdan haberdardır!
Gazi caddesi.
Balıkçılar başı.
Melikahmet.
Urfakapı.
Velhasıl;
"Sur içi’ndeki" tüm, ulaşım yollarının berbat olduğu herkesin malumu.
Sanmıyorum haberdar değil;
Arap saçına dönmüş, keşmekeş hal. Daha da ötesinde bir durum var; buradaki trafik akışında.

* * *

Sormak istiyorum.
Tabi;
Yazılı cevap ta bekliyorum, "konuya" herkesin "neden böyle" babında vakıf olması için.
Gazi caddesi;
Trafik "akışına" kapatıldı, bariyerler konuldu; "geçiş yasak" diye!
Ama sonra;
O bariyerin "orta" kanadı, devre dışı bırakılarak, "trafik akışı" serbest bırakıldı.
Bu da;
Gazi Caddesi esnafının "baskısıyla", iş yapamaz hale geldik, serzenişlerinden dolayı olduğunu biliyorum.
Ama gel gör ki;
Bu serbestliğin yanına, bir de, araç parkı var ki; Evlere şenlik.
Bir değil, iki sıralı.
Değil;
Bir aracın geçmesi, "kaldırıma" ya da park halindeki araçlara çarpmadan geçmek mümkün değil.
Çarşı karakolu diye bildiğimiz.
Suriçi Emniyet Amirliği'nin önü.

* * *

Bu;
Güzergâhtaki "zülüm", ta Balıkçılar başına kadar devam ediyor.
Tabi;
Balıkçılarbaşı'da ayrı bir "işkence" alanı.
Bir taraftan;
Toplu taşıma araçları; Minibüs ve şehir içi otobüsler.
Balıkçılarbaşı;
Kavşağı da, "yapı itibariyle", çağın en modern kavşağı(!) mübarek.
Melikahmet.
Yani Turistik Caddesi denilen, "Sur içi”nin ana kalbi(!) yol tekleyen bir kalp.

* * *

Bir kaç ay öncesine kadar;
Balıkçılarbaşı’dan, Melikahmet ve Urfakapı'ya uzanan güzergâh.
Tek yönle trafiğe açıktı.
Şimdi;
İki yönlü trafiğe açılmış vaziyette.
Bu yetmezmiş gibi; Sağlı-sollu, ikili şeritle yapılan araç parkı.
İnsan yoğunluğu.
Ve maşallah diyesim gelen, "yolun" köstebek hali.
Gel de;
Bu güzergâhta "araçla" seyret.
Tabi; sinyalizasyon, trafik ekipleri, müdahale eden kimse olmayınca.
600 metrelik yol; "10–20 dakika'da ancak, alabiliyorsun.

* * *

Sürücünün sinir harbi.
Yayanın, tepkileri.
Ve "kural ve nizam" tanımayan, şehir içi ulaşımı sağlayan minibüs ve otobüslerin, seyri.
İsyan ettiriyor.
Kavga, gürültü, kaza "kaçınılmaz" hal.
Ne hazindir ki;
Bu güzergâhlarda yeterli araç parkı da yok.
Balıkçılarbaşı’daki; "yeraltı otoparkın" dışında.
Eee.
Otopark'a 5 lira olunca ödemenin de, zorluğunu hesaba katar isek.
Eziyet, üstüne eziyet!
Bir de;
Urfakapı'daki 'tıkanıklık".
Daha önce, "iki kapı da" trafik aşı vardı, kapılar açıktı.
Şimdi;
Onarım ve bakımsızlıktan dolayı; "küçük kapı" kapalı.
Ne onaran var, ne de soran?
Açık olan;
Tek kapı da, ""işkence hane" haline dönmüş vaziyette.

* * *

Sonuç itibariyle;
Sur içi’nin "hal-i durumu" ve trafikteki hayat nizamı.
Gösterilen;
Alaka ve icra edilen sorumluluk.
Pek,
Yakışır bir görüntü, arz etmediği gibi.
Diyarbakır'a,
Köy-kent diyenler için, "örnek teşkil" eden, bariz bir yaşam, portresi, "Suriçi".
Haksız mıyım;
Buranın trafik açısından bir "işkence hane" olduğunu söylemekten!
Karar sizin.
Ama bilin ki, bu hal-i durumu yazmaya devam edeceğim.
Hayırlı Cumalar.