TRİBÜNDE “KARANLIK KODLU TERÖRİZM..?”
Kimse, ama kimse Bursa’da vuku bulan “futbol faşizmini” münferit bir hadise olarak göremez, değerlendiremez!.. Bu minvalde, bir hüküm de veremez.? Ne ferdidir, ne şahsidir, ne de spontane gelişen olaylar zincirlemesidir?!.. Her şey, açık, seçik, net bir şekilde, planlı, kurgulu, organizeli uzun bir zaman dilimi üzerinde, akıl eforu yapılmış “organizeli bir linç girişimidir?”. Tertipli?..
***
Ki, tribünlere yansıyan, poster, afiş ve atılan sloganlar!.. Hepsi yekün olarak, Türkiye’yi ve Milli iradeyi puslu, sisli, karanlık atmosfere mahkum etme gayreti içerisinde olan “Devlet kurumlarına sızan Derin Kodları’nın” yeniden, sahne almasına yönelik; “ırkçı, şoven, vesayetçi” yapıdır.. Harakete geçen bu kodların hedefinde ise; “toplumsal fay hatlarını kaşıma yatmaktadır..” Faşizan, terörize edici bir güruh fikriyatın ülkeye ve millete “meydan okumasıdır?”…
***
Deprem felaketinin açtığı derin yaraları, ülke ve millet olarak sarma mücadelesini verdiğimiz bu zorlu süreçte gelişen bazı boşluklardan yararlanma adına; “tribün terörü” yaratmak istiyorlar.. Felakete toplumsal bir felaketi, ekleme sinsiliği var bu hadiselerin zincirinin vücut bulmasında!.. Son haftalarda tribünlerden yükselen seslerin ve organize edilen “kışkırtıcı eylem ve söylemlerin” komplike olduğunu görmemek, safdilliktir..
***
Kaldı ki, Bursa il düzeyi, nüfus ve coğrafik bakımından sıradan bir kent değil!.. Kozmopolit bir şehir.. Çok yönlü, dinamikleri var.. “Siyasi ve ideolojik” kutuplaşmayı yaratan haftasonu olaylarının tertibi, 12 yıl sonra yeniden zikredilmesi, bilinçli seçilmiş bir şehirdir, Bursa'nın karşımıza çıkması!.. Balkan göçmenlerinin yanısıra, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun bir çok yerinden göç alan bir kent kimliğine sahip!..
***
Tertiplenen “futbol faşizmi” dedim ya; münferit, spontane gelişmedi!.. Kaostan beslenen “şer ve şirk” anlayışını, siyasetini ve ideolojisini benimseyen vesayetçi yapıların eseridir.. “Buradan bir şeyleri denemek” istiyorlar.. O da, tribünlerden sokağa, oradan da ülkenin tüm sathına yaymayı hedefleyen; anarşiden kendilerine özgü iktidar devşirmektir.. Bunun da en ideal yolu hiç kuşkusuz ki, milyonları buluşturan futboldan geçiyor..
***
Net ifade ediyorum, Üniversitelerde başaramadıklarını tribünlerde yaratmak istiyorlar!.. Fenerbahçe, Beşiktaş ve Kayseri’deki gelişmelerin ardından, Bursa’da Amedspor’a karşı sergilenen organizasyon; “birbirini” tetikleyen, hatta tamamlayan olayların halkasıdır.. Aksini düşünmek, “gaflet ve delaleti” ikmale getirir ki, bedeli geçmişte olduğu gibi bugün de ağır olur..
***
Bakınız, 45 bin insanımızı kaybettik.. Onbinlerce yaralımız var.. Bir çok kişi, uzuvlarını kaybetmiş.. Yerle yeksan olan, yüzbinlerce konut.. Yani can, mal ve mülk yıkımıyla, asrın felaketini yaşadığımız bir zaman sürecinde.. Hala enkazlar kaldırıyor.. Bir ölçüde, ikinci bir “Kurtuluş ve Diriliş” savaşı veriyoruz.. Matemin yaşandığı, kalplerin yaralı, gözlerin yaşlı, dayanışmaya, kenetlenmeye bir olmaya ihtiyaç duyulan evrede bunların yaşanılıyor olması sıradan değil..
***
Yaşananlar beni, 2010’a götürdü!.. O tarihte, Bursaspor ile Diyarbakırspor maçı vardı.. O dönemde, toplumsal bir barışın sağlanması adına, siyasal iktidar büyük uğraş veriyordu.. Çözüm sürecinin inşa edilmeye çalışıldığı bir evre idi.. O gün, Türkiye'yi saran, sarmalayan “barışa, kardeşliğe, birlik ve dirliğe” dair umutların yeşerip, dal budak saldığı “sulhlu dönemi içlerine sindiremeyenler” sahne aldı.. Tıpkı haftasonu gibi!..
***
Hiç bir neden, yaşanılan bir geçmişteki hadise yokken, Bursaspor’un bazı futbolcu ve yöneticileri “tribün provakasyonuyla” ortamı manipüle ederek, olayların fitilini ateşledi.. Çoluk, çocuk, yaşlı denilmeyecek insanlar yaralandı, mahsur kaldı.. Yapılanlar da, kullanılan argümanlar da, atılan sloganlar da, aynı!.. O gün çok yazıp, çizdik, sorguladık, “hesap sorulmalı yoksa, hasımlık büyür diye..“ Ama yok…
***
Ne bir ceza, ne bir yaptırım, ne de uyarı verildi Bursaspor’a!.. Bilakis, Diyarbakırspor tabiri caizse idam sehpasına alındı.. Seri şekilde takım Federasyonun infazına uğradı, dönemin yönetimsel zafiyetleri de tuz-biber olunca liglerden düşürüldü… Bugün, Diyarbakırspor amatör kümede!.. Koca bir şehir, cezalandırıldı.. Aradan 12 yıl geçmiş ama tablo, hiç değişmemiş.. Aksine Bursa’daki bir güruh “faşizan ve ırkçı” anlayışın temsilcisi olan kesim daha dehşetli bir saldırgan kodunda…
***
1990’lı yıllardaki kanlı ve karanlık dönemin, tetikçisi, faili meçhul cinayetlerin failleri olan “katillerin” posterlerinin tribüne devasa şekilde asılması.. JİTEM temsilcileri ile yargısız infazlarla anılan beyaz toroslarla afişlerin, pankartlarla mesajların verilmesi… Bu tablo ve verilen mesajlar, yapılmak istenilenin izahı olabilir mi?! ..Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım ile teröristler arasında ne fark var?!…
***
Bunlar değil miydi ki, Türk’ü Kürde, Kürdü de Türk’e kırdıran!.. Dil, ırk, renk, din üzerinden ülke insanını birbirine düşman ettirenler?.. Bunları savunmak, bunlar üzerinden korku imparatorluğu yaratmak, “bu ülkenin milletine, devletine ve iradesine düşmanlık etmekten” öte bir ihanet ve kalleşlik duruşundan başka birşey olabilir mi?
***
Ali Gaffar Okkan!.. Görevi başında beş arkadaşıyla şehit oldu.. Tüm bedeniyle, bunlarla mücadele etti.. Ki, O’un potansiyel katilleri de, açtığınız posterlerdeki eli kanlılardı?!.. Kime kiminle neyin mesajını verdiğinizi, biliyorum?.. Ama ne Okkan’a ne onun gibilerine ve ne de, bu ülkenin dirliğine, birliğine, sivil iradesine saygınız yoktur?..
***
Gelelim, idari ve güvenlik zafiyetine!.. Sormak istiyorum, Bursa Valisine, Emniyet Müdürüne, İl Gençlik Spor Müdürlüğü ile Stadyum’daki Özel Güvenlik birimi ile Bursaspor yönetimi dahil…O cani ve o vahşi, eli kanlı, 17 bin faili meçhul cinayetten sorumlu tutulan “Yeşil” kod adlı teröristin fotoğrafı ile “beyaz toroslu” otomobilin de yer aldığı pankartları “kimler oraya getirip, astı?.. Kimler stadyuma girmesine müsaade etti…?”
***
Bıçak, mermi, satır!.. Ve daha bir çok yakıcı, kesici aletlerin havada uçuştuğu stadyumdaki zafiyette kim ve kimler, neden seyirci kaldı?.. Kaldı ki bir gün önce, Amedspor'un kaldığı otele organize olmuş bir grup, saldırı tertipledi.! Havai fişekler mi, yanıcı maddelerin atılması mı, “MADIMAK” misali bir organizasyona meyil edici, saldırılar görülmedi mi, dikkate alınmadı mı, öngörülmedi mi; sonrası ateş olabileceğini?…
***
Bursa’daki “tribün faşizmi, terörü” bile bile, göz göre göre, yaşandı, yaşatıldı?! Sosyal medyaya yansıyan tribünlerdeki Amedsporlulara yönelik şiddet.. Hele ki, o 16 yaşındaki çocuğa baskı altında, yapılanlar!.. Futbolcuların tartaklanması.. Ve tüm bunların olup-biterken “güvenlik sağlaması” gereken birimlerin seyirci kalması, hatta kendilerinin de şiddete meyil etmeleri?..
***
Fenerbahçeli Mert Hakan Yandaş’ın soyadına yakışır(!) şekilde; Bursa’da yaşananlara “yandaşlık” etmesi… Paylaşımında, Cenk Şahin’in attığı gol anına; “Bravo kardeşim, çok keyifliydi?” Deyip, linç kültürüne alkış tutması?.. Ne diyelim, Yandaş gibi nice yandaşlar “şiddetin, futbol terörizminin” yanında yer aldılar.. Demek ki; ne insani, ne vicdani hiçbir sınır yok bunlarda!…
***
Hasılı kelam, ortada hem organizeli kirli bir tezgah, hem de ülkeyi böyle bir dönemde bölme ve parçalama girişimi var?. Aynı zamanda, seçimler öncesinde hükümete komplo kurma düşüncesinin varlığını da kimse gözardı edemez?… İşin hem siyasi, hem bürokratik tarafı var?.. Bir üst aklın çok şeytani bir planı devrede diyebilirim?…
***
Olup-bitenler en ince ayrıntısına kadar görülüp, analiz edilmesi lazım… Tepeden tırnağa, yaşananlardan her kimin tırnağı, parmağı ve vebali var ise; bedeli ibret-i alem şeklinde ödettirilmelidir?!.. İçişleri Bakanı Soylu olaylar esnasında asılan pankartlarla ilgili “Soruşturma açtık ve kamu görevlilerini açığa aldık” duyurusunu yapmıştı?. Ama biz devamı gelmeli ve kapsamlı olmalı?.. Futbol Federasyonu ile Hakemin “karşılaşmaya” gösterdikleri, tavrın da, sorgulanması gerekiyor?..”
***
Ne diyor, Amedspor Başkanı Selahattin Yıldırım…”Biz takımı sahadan çekebilirdik belki kahraman olurduk. Ama diğer yandan bize ve şehrimize yakışmazdı. Korkmadığımızı gösterdik. Birileri gibi kaçmadık. Hakemin tatil etmesi lazımdı. Hakem açık şekilde bu linç girişimine seyirci kaldı. Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi telefonlarını kapattı…”
***
Peki bu telefon kapatmasına Federasyon Başkanı ne diyor?.. Hiç.. Suspus kesilmiş… Bir takım linç ediliyor, ama Federasyon, onu arayan Kulüp Başkanına ketum…Federasyon ne iş yapar?.. Eğer ki, yaşanan vaziyeti size aktarmak isteyen idareciye bir tepkiniz, fikriniz, beyanınız yok ise, “tribün anarşisine” onay veriyorsanız, o zaman… Hemen o koltukları terk edin.. Siz hem futbola hem de ülkeye zarar veriyor, halkı birbirine kırdırıyorsunuz?!…
***
Evet, Bursa’da hafta sonu “insanlık dramı” yaşandı, yaşatıldı, dayatıldı?!.. Ne yazık ki, “işin sorumluları, muhatapları, makam ve mevki sahipleri” yok.. Boşuna söylenmiş söz değil; “insanlık ölmüş?”.. Onun için, insanlar ölse umurlarında değil… Ne diyelim; Bursa onun şehri ama Diyarbakır değil…
***
GÜNÜN SÖZÜ
Görüntüsü temiz olanın kirli kalbinden kendini koru!…