ÜÇ AYLAR BAŞLADI…

Bugün, 13 Şubat.. Recep Ayı'nın ilk günü.. Yani "Mübarek Üç Ayların, birinci ayından gün alıyoruz.. İlk gün.. İslam alemi için, biz Müslümanlar için bu kutsal aylar manevi hayatın "yazı" gibidir.. "Nefsin muhasebesiyle" kalbimize çöreklenen dünya maddiyatına dayalı, "pörsümüş" halimizden arınmanın, fırsat aylarıdır… Hayati sorgulatıyor.. Perşembe günü akşamı da, "Regaip Kandili?"..

***

Mübarek aylar; yaşanan ve yaşatılan zor zaman noktasında "imdada" yetişti.. Bu manevi zaman diliminde, dertlerimizi de, umutlarımızı da, isteklerimizi de, ümitlerimizi de, sıkıntılarımızı da, af ve mağfiret noktasında, elleri semaya açıp "sahibimize, Allah'u Teâlâ’ya" arz etme, şansına nail oluyoruz!!… İbadetimizle, zikrimizle, tövbemizle; "manevi dünyamıza" zenginlik kazandırmamız gerekir..

***

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)… Buyurmuşlar ki; "5 gece var ki dualar geri dönmez?.." İşte o geceler de, bu mübarek ayların içerisindedir.. O zaman bu aylarda, dualarımızı eksik etmiyoruz.. Hasılı kelam, üç aylarınız hayırlı olsun, Perşembe günü idrak edeceğimiz "Regaip Kandiliniz" şimdiden kutlu olsun…

***

HER ŞEY YOLUNDA?..

Bir saniye!.. Ülkenin hal-i durumuyla alakalı demiyorum bunu.. Zaten bilen biliyor, ne haldeyiz? Benimkisi, CHP'nin "vaziyetiyle" alakalı.. Öyle ya, Genel Başkan diyor ki, "her şey yolunda? Sıkıntı yok. Rüzgar kayadan toz alır".. Sizce, CHP'nin hal-i durumu böyle mi?.. Bence hiç öyle değil? "Her şey yolunda" yerine, "herkes yolunda" denilmeli!

***

Vaziyet öyle ise!… CHP'nin "ağır abilerindeki telaş" neyin hikmetidir diye sorsak!?… Pek görünmez, konuşmaz, beklenti içerisinde olmadıkları için de; "parti içiyle" pek, hasbi hal olmaz abilerin, son durumları neye ilişkin?. Ne oluyor da, "Partinin abileri", kolları sıvamış halde "her şey yolunda değil" diyorlar..

***

Eski Başkanlar da var.. Deniz Baykal.. Hikmet Çetin.. Murat Karayalçın.. Daha kaç kişi sıralayabiliriz.. Grup grup, "istişare" zirveleri gerçekleştiriyorlar.. Her ne kadar, mevcut yönetime, parti başkanına, nazik ve nezaket kurallarının hassasiyetiyle; "Be adam" demiyorlarsa da; endişeliler!…

***

Eee; Muharrem İnce.. Eee, Mustafa Sarıgül.. Eee; Öztürk Yılmaz.. Ve ayrılan milletvekilleri.. Ki, devamı da var deniliyor?… Parti tabanından yükselen sesler..  İstanbul'da peş peşe patlak veren "potların" hal-i çirkefliği.. Kısacası; CHP'de her şey yolunda, değil, herkes yolunda!…

***

Ama Kemal Bey..  Vaziyetin fransızı.. Hiç bir komplekse girmiyor.. Vesayet hissi içinde değil.. Parti bölünüyor, parti parçalanıyor, her yer kayganlaştı.. Yine de tık yok… Zihni de formu da, maşallahı var halkı, milleti düşünüyor?.. Bakar mısınız; "Yeni Anayasa'dan" söz edilip, gelen soruya verdiği yanıt; "Millet aç aç" diyor..

***

Haksız da değil.. Tebrik etmekte lazım.. Malum, "Yoksul ve fakirlerin" ülkede olduğunu fark edip, keşfettiği için!.. Peki çözümünüz nedir diye sorsanız?… İşte burada, "hazır cevap" arızasıyla, ilk sorunun yanıtına döner "Anayasa'nın ilk üç maddesini tartışamazsınız…"  Neyse, CHP'de herşey yolundaaaa?...

***

SARAY AĞZIYLA MI?..

CHP'li Öztrak, İnce'ye laf etmiş.. Demiş ki; "Saray Ağzıyla konuşuyor?.." Peki İnce'nin verdiği yanıt ne?.. Denir ya "cuk" diye oturan bir karşılık vermiş.. "Biz tabandan geldik, siz tepeden inensiniz?.. Biz halkın diliyle konuşuyoruz.."

***

İnce devam ediyor.. "Saray ağzı, aristokratların işidir.. Öztrak gibiler, Cumhuriyetten hep alacaklı?. Dede, baba torun.. Alacakları bitmiyor.. Hiç borçları yok!…"

***

 

ÖZKOÇ NE DEMEK İSTEDİ?.

CHP'li Engin Özkoç, Lideri Kemal Bey'in "Dostlarımızla birlikte iktidar olacağız" sözüne, sözde açıklık getiriyor.. Diyor ki; "Birlikte yol yürüdüğümüz siyasi partiler ve bizi destekleyen HDP dahil tüm siyasi partilerle iktidar olacağız?"..

***

Peki bu ifade ne anlama geliyor?.. Özellikle; "ittifaklar ve yol yürünecek partiler" noktasında?. Sizi bilmem.. Ama bendeki analiz şu!… "Ey HDP, Ey Gelecek, Ey DEVA siz bizim ittifak ortağımız olamazsınız, siz sadece bize destek verebilirsiniz, ortaklığı sakın ha düşünmeyin?.."

***

Hal bu iken… HDP hala "celladına aşık" olmanın hayalinde mi olacak?.. Aynı karede bile görünmek istenmezken; peşinde koşmak!… Gelecek ve DEVA "hırslarına" yenik düşüp, "biat" edici olmayı sürdürecek mi?.. Vaziyet halk deyimiyle bir enayilik değil mi?

***

UZAY'A BİR İKİ Mİ?..

Kerameti kendinden menkullerin yeni sloganı!… Türkiye'nin "Milli Uzay Programı’na" taktıkları yeni isim!.. Bir de, işi tiye alıp, "Ay ışığında, sevgiliyle aşk" görebilir miyiz diye, soranlar var… Ne diyelim, "Maşallahları var?…"

***

Yoksa, bir asırlık siyasetlerinde, zihinlerinde, yaşam kültürlerinde, "elin oğlu, uzaya, aya gitmenin" yarışı içerisindeyken.. Onlar her akşam; "Heybeli'de mehtaba çıkarlardı, Ay'ı seyretmek üzere, yanında aşkıyla!!..

***

Nesiller de sorgulardı.. Bu ne hal-i durumunuz?.. "Eller Ay’a biz hala yaya" diyerek.. Nice nesiller, "çürütüldü" bu, "ay ışığı altındaki mehtaplık" yüzünden.. Amerika mı, Rusya mı, Japon mu, Çin mi?.. Uzay'a mekik, uzaya astronot, uzaya kozmonot, gider, gönderilirdi?..

***

Nesil, donar kalır, gıpta ile izlerdi.. Alkışlardı.. İçin içine çekip, "Biz niye yokuz derdi?".. Peki siyasilerimiz, ülkeyi yönetenler, fikri kendinde menkuller; "zihinlerini, fikirlerini, düşüncelerini" sorgulamaktan çok, gecenin mehtabında, akşamın şarabıyla "hayaller aleminde" yaşardı?.. Eziklik içermezdi!

***

Ama bugün!.. 18 yıldaki değişimin ve dönüşümün kudretiyle; "Biz de varız, hem uzayda hem de ayda?".. İşte, Türkiye Milli Uzay Programı; bunun "varlık ışığı" oldu?. Yükselecek, göklere!.. Öyle ya, "Ay'la yıldız" birbirine çok ama çok yakışırlar.. Düşünün bir de; "Uzay'daki buluşma" hallerini!… Ne muhteşem olurdu?..

 

***

O günler de yakındır.. Ve inanıyoruz ki, "Eller Ay'a, Biz Yaya" sözcüğü ülkemiz adına, lügatten çıkacaktır.. Konuşulan bir söz olsa; "Heybeli'de şarabıyla mehtaba çıkanlara" uzaydan gelen ses, şu olur?… "Siz bir asırdır hala orada mısınız?" Ne yazık ki?..

***

Bu arada, Cumhurbaşkanı Türkçe karşılığı bir "isim" önerisinde bulundu.. Yani, "astronot, kozmonot" gibi kelimelerin, Türkçe karşılığını istedi.. Peki, "buluşlarıyla" övünülen, kerametlilerin buldukları isimlere bakar mısınız?

***

"Turist Ömer.. Cacabey.. Ali Kuşçu.. Fezai.. Aybars…" Diğer üretilenler.. Yani karşı, buluş.. "Türkonot.. Fezanot.. Gökmen.. Gökadam.. Gökçeri.. Gökhatun.."

***

E be yuh yani!.. Ne diyelim, "akıl tutulması" bizdekilerde nereye kadar devam edecek!.. Duvara bir toslayıp dursalar diyeceğim; korkuyorum.. Çünkü, ya o duvarı da "çukura" benzetip, mehtaba çıktık derlerse!..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

- Bazıları büyük doğar, bazıları büyüklüğü kazanır, bazılarına da büyüklük kendi gelir.