ÜÇ BAŞLI CANAVARIN BİR ORGANİZASYONU!

Hepsi,
Çoluk, çocuk, gencecik, körpe bebeler.
Üzerlerine,
Gece yarısı F-16'ların yakıcı bombaları yağdı.
35 can.
35 insanı kaybettik.
Acımız büyük.
Dağlardan da, öte yüreklerdeki "kör" ateşi.
Yasımız var.
Yastayız.
Dün,
Peş peşe, onlarca cenaze.
Binlerce insanın omuzlarında taşınarak defnedildi.
Vicdanları,
Sorgulatan bir tablo ve açı gerçeğimiz.

* * *

Evet,
Yaşanılan,
Operasyon kazası, ya da istihbarat zafiyeti değil.
Anlatılanlar doğru ise$
"Vahşetin" ötesinde, bir kıyamdır.
Dün de ifade ettim.
Bugün de,
Tekerrür ederek, bu hadisenin "bahanesi" olmadığı gibi, "şikâyeti de" yok.
Hükümetin,
Yapması gereken, gösterilmesi lazım olan "Büyük devlet" ahlakıyla hareket etmek.
Samimiyet,
Şeffaflık ve hukuk, adalet ölçeğinde "olayı" irdelemelidir.
Sorumluların "tespiti".
Ve "çekip" gitmeleri, görevden alınmaları şarttır.
En önemlisi de; "cezalandırılmaları" gerekir.
Çünkü,
35 canın faturası "bedelsiz" olmaz, olamaz, olmamalıdır.

* * *

Bakınız
Bir gün sonra "devlet ve hükümet" konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül,
Başbakan Erdoğan
Ve hükümetin diğer kurmayları.
"Ama şikâyet ederek"
Üstadın,
İfadesiyle "iktidarın şikâyet etmeye hakkı yok."
Lakin,
Yöneten ve hükmü veren iktidar olduğu için, şikâyeti kabil değil.
Ne ya diyebilir.
Ne de, ama diyebilir.

* * *

Burda,
Yapılması gereken "açık ve net" bir şekilde tavır koymasıdır.
Hukuku, adaleti ve siyasi kimliği işletmektir.
Ortada,
Var olan 35 insanı.
Sivili, silahsız canları.
Sorgusuz,
Sualsiz, çağrısız "Terörist" diye karıştıran.
Üzerlerine,
Savaş uçaklarını salıp, bomba yağdıran.
Her kim ise ortaya çıkarılmalı.
İstihbaratı ileten,
Emri veren,
Ve emre riayet edip, "infazı" yapanlar "ders-i ibret" hanesine alınmalı.
İster,
Karadaki, ister havadaki, ister karargâhtaki, komuta kademesindeki "zincirleme", soruşturulmalılar.

* * *

HÜKÜMET CESARET GÖSTERMELİ!

Önemli
Bir diğer etkende, olayın neye "hizmet" ettiği gerçeğidir.
Yani "olayın" gayesindeki öteki yüz.
Burda,
Ben "Üç başlı" bir canavarın, organizasyonu görüyorum.
Ki birçok düşünce sahibi benim gibi dillendirmeye başladı.
Bile bile.
Göz göre göre.
O savaş uçakları kalkıp, "PKK-Örgüt militanı" denilerek sivil vatandaşlara bomba yağdırılıyor.
Termal kameralar.
İnsansız Hava Uçağı.
Yerel istihbarat.
Ki yaralı kurtulanların, görgü tanıklarının "askerler bizi gördü, geri gönderdi, sonra uçaklar bombaladı" açıklamaları.

* * *

Bunun aslında "deşifresi" gerekli.
Başbakan Erdoğan,
"Elimizde dört saatlik görüntü var" diyor.
Bu önemli.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının "olayın şekliyle" ilgili soruşturma açması da önemli.
İnşallah,
Önemli bir netice elde edilebilinir.
Çünkü,
Bu katliam "üç önemli", çözüm hamlesine takoz gayesi içerdiği konuşuluyor.
Şöyle ki.
Birincisi;
Hükümetin ikinci demokratik açılımını "başlatmadan" sekteye uğratmak. Ve hükümeti, halk nezdinde güvensiz bırakmak.
İkincisi;
Uluslararası alanda söz sahibi olan Türkiye'yi "bakın kendi insanlarını katlediyor" diye itibarsızlaştırmak.
Ki, başka ülkeler üzerine üstünlük elde etmesin.
Üçüncüsü;
Hükümet ile TSK'nın arasını açıp, yeniden Ergenekon var-i yapıların söz sahibi olmasını sağlamak.
Kürt sorununu "riskli" sorun olarak, devam ettirmek.

* * *

Velhasıl,
Hepsinin ortak buluştuğu en büyük "hendek" ülkeyi ciddi manada, "istikrarsızlık" atmosferine sokmak.
İşte bu nedenle hükümet,
Gaflet,
Delalet,
Ve ihanet içerisinde olanları ortaya çıkarmalı ki, "bu batağa" saplanmasın.
Tarihte,
Böylesi "kışkırtma" ihtiva eden, çok kanlı vakalar var.
Onun içinde;
İktidarlar pısırık kalınca,"demokrasi" düşmanları üstünlüğü elde ederek,"emellerine" ulaşıyorlardı.
Bu nedenle,
Hükümet, iktidar aynı akıbete uğramaması için cesaret şart göstermeli.

* * *

Tabi;
Şuan ki sergilenen "hal-i duruma" haiz cesaret-sizlik hali değil.
Çünkü,
Hükümetten "biri ya da birileri" önceki gün ve dün, Uludere'de olmalıydı.
Her türlü,
Tehlike, provokasyon, protestoyu göze alarak, "devletin-hükümetin" varlığını hissetmeliydiler...
Acıyı,
Paylaştığını, ölenlerin ülke evladı olduğunu, kanlarının yerde kalmayacağını.
"Yüzlerine" bakabilme, cesaretini göstermeliydi.
Hele,
Bölge milletvekilleri. Kürt olduklarını söyleyenler.
Ne yazık ki; zafiyet içerisinde kalındı.

* * *

Sonuç itibariyle;
AK Parti yeni yıla "omzunda" ağır vebali büyük bir mevzuuyla girdi.
Tarihe,
Kara bir leke olarak "not düşecek" Uludere katliamı.
Şeffaflık,
Büyük devlet olma ahlakında "sorumlu" şuan AK Parti.
1943'te,
Tarihe 33 kurşun olarak geçen "Muğlalı Paşa"nın yaptığı katliamın akıbetine uğramasın.
Yoksa
Vakanın vebali "AK Partinin omuzlarında" sabitleneceği gibi.
Tarihe,
"AK Parti'nin 35 bombası" olarak not düşer ki, bunun altından kalkılamaz.

YENİ YILA GİRERKEN..

Ve,
Takvimsel olarak bu gece yarısı 2011 yılını uğurlayacağız.
Yer küresi,
İnsanlık ve bizler için.
Yani yaşayanlar için "nasıl bir yıl oldu" sorusu, bana biraz yavan ve yersiz.
Çünkü;
"Yaşayıp, tükettiğimiz bir yıldı" gidecek olan yıl.
Onun için de, "ne oldu demek" yerine, yeni yılda ne olacak?
Veya beklentin ne demek lazım.
Evet,
Geçti gitti hayatımızdan bir yıl.
Bir yıl daha ömürden geçerek, "yaşlandık" büyüdük, yıl aldık.
2012'ye merhaba diyoruz.
Temenni,
Ve umutlarımız, beklentilerimiz, "yeniliklerin" gelmesidir.

* * *

Hal-i durumuzda ki;
Haksızlıkların son bulması,
İnsanların insanca yaşaması,
Adaletin,
Hukukun,
Özgürlüğün "bağımsız" işlemesi.
Zindanlarda değil,
Özgür hayatta insanların "ömür" tüketmesi,
İşsizliğin,
Yoksulluğun, açlığın ve sefaletin yok olması.
Barışın,
Kardeşliğin, halkların ve hakların "hür yaşamı"
Dargınlıkların,
Barışması, iktidarların şeffaf ve adil olmasını, temenni ediyorum.
Sağlıklı bir yıl dileğiyle.