Üşüyoruz, Bizi duyan yok mu?

Dün;
Gün boyu telefonlarım susmadı!
Bir değil,
Yüzlerce telefon, ard arda geldi.
Birini kapatıyorum,
Diğeri bağlanıyor, görüşüyorum.
Hele,
E-maillerin haddi hesabı yok.
Hepsi de,
Öğrenci velileri.
Tabi öğrenciler de yok değil.
Okul idareciler de.

* * *

Nedeni ne gelince;
"Üşüyoruz...
Kaloriferlerimiz yanmıyooor."
San ki;
"Tek elden" komuta edilmiş vaziyette.
Ancak;
Tepki ve sorun aynı, lakin "okul ve adresler" farklı olunca, "aman Allahım" dedim...
Salt bir okul değil çünkü.
Meğer,
Kentteki yüzlerce okulda; "kaloriferler" yanmıyor.
Vahim bir durum.

* * *

Şimdi;
Soğukları iliklerimizde "hissettiğimiz" şu kış günlerinde...
Olabilir mi;
Kent genelindeki "okullarda" kalorifer yanmasın.
Öğrenciler,
Paltolarıyla, montlarıyla, eldivenleriyle ders yapsın.
Öğrenciler,
Veliler, okul idarecileri "soruna" tepki koysun.
Ama kimse;
Sorumluluk üstlenme noktasında, "arz-ı endam" etmesin.
Çözüm getirmesin.
Yanmayan, kaloriferler yandırılsın.

* * *

Maalesef.
Aslında,
Bayram öncesi ve sonrası "benzer" şikâyetler gelmiyor değil di.
Arayan vardı;
"Havalar soğudu, neden okulların kaloriferleri yanmıyor" diye.
Ama dün;
Şikâyet yağmuruna tutulmuş bir hal yaşadım.
Öyle ki tabiri caizse;
Gazetenin istihbarat telefonu, 0–412–2281684 nolu telefon, "aptallaşır" oldu.
Gelen şikâyetleri, bir bir not aldım ve aldırdım.
Yüzlerce okul.

* * *

Araştırdım,
Öğrenciler, veli ve idarecilerin "şikâyetçi" oldukları okullarla ilgili.
Denildiği gibi;
Kaloriferler yanmıyor mu?
Çocuklar;
Buz gibi sınıfta mı ders görüyor.
Tabi;
Haber Merkezindeki arkadaşları da, görevlendirdim.
Dağıldılar;
Kentteki okullara ve Süleyman Demirel Kampusundaki eğitim kurumlarına.
Mevzu ye;
"Haber" yapmak üzere.

* * *

Gördükleri,
Ve işittikleri, öğrenci ve velilerin söyledikleri.
Meğer;
Anlatılanların yanında "devede" kulak misali.
Hiç bir okulda;
Kalorifer yanmadığı gibi, herhangi bir ısıtıcı da sınıflara konulmuş değil.
75. Yatılı İlköğretim Okulunda,
Yatılı kalan öğrencilerin "yatakhanelerinin de" kaloriferleri yanmıyor.
Ne gündüz, ne gece?
Battaniyelerin altına, sığınarak "ısınmaya" çalışıyorlar.

* * *

Soyadı bende saklı;
Yusuf,
Adlı öğrencinin şikâyeti ise, "bu nasıl vicdan" dedirtir cinsten.
Tepkisi şöyle;
"Ömer abi.
Okul müdürü ve yöneticilerinin odasında Ufo var.
Hatta klimaları da var.
Onları çalıştırıp, kendileri ısınıyorlar.
Biz gittiğimizde;
"Çocuklar biz ne yapalım, Milli Eğitim yakıt göndermediği için, kaloriferler yanmıyor?"

* * *

Biliyorum;
O İdareci ve öğretmenler.
Belki, bazı okurlar da.
"Ne var bunda?" diyebilir. İmkânlar ölçüsünde, ısınamazlar mı?
Öyle değil.
Bu hal-i durumda, ciddi manada bir "vicdan" muhasebesi oluşturuyor.
Farklı bir durum.
Şimdi;
Düşünün küçük çocuklar "buz gibi" sınıfta ders görüyor.
Okul müdürü ve idareciler de;
"Sıcak" odalarında, keyif çatıyor, çay içiyorlar.
Ne geçici bir çözüm bulmuşlar.
Ne de, soruna çözüm bulma gayretkeşliğine girmişler?

* * *

Sokak jargonuyla; "reva mı?"
Ne demişler;
"Düşenin halinden" ancak "düşen" anlar.
Üşüyen,
Öğrencinin halinden ancak "üşüyen" biri anlar.
Sıcacık,
Yatağında ve odasında yatan kişiyle.
Buz kesen,
Sınıfta ders gören, "buz kesen", yatakhanede battaniye dahi bulamayanın öğrencinin hali, bir olur mu?
Olmaz.
Olamaz da.

* * *

Bir de;
Bir kaç okul idarecisi. Yöneticiler de...
Meselenin,
Deşilmemesi, kamuoyuna yansımaması yönündeki "ısrarcı girişimleri" vardı ki.
Ne diyeyim; "vicdan" meselesi.
"Ömer Bey haber yapmazsanız iyi olur?" gibisinden.
Evet,
Öğrenciler çığlıklarını atıyor.
Hem de, avazları çıktığı kadar.
"Üşüyoruz. Sesimizi duyan yok mu?" diye.
Biz bu sesi duyduk.
Bakalım;
Diyarbakır'ın 11 Milletvekilli.
Vali,
İl Milli Eğitim Müdürü
Ve İlçe Milli Eğitim Müdürleri ile Okul idarecileri, "bu sesi" duyacak mı?

* * *

Önemli bir nokta da;
Okullarda ciddi manada "salgın" haline gelen, gribal enfeksiyon hastalığı.
Bir taraftan;
Kaloriferlerin yanmaması diğer yandan "grip" salgını.
Tam da;
"Birbirlerini" körükleyen, hal-i durum bu.
Birçok;
Öğrenci "yatağa" düşmüş, birçok veli de, "çocuğunu" koruma amacıyla, okula göndermiyor.
Devamsızlık hayli yüksek.
Velhasıl;
Milli Eğitim'deki bu "çarpıklıklar" silsilesi.
Diyarbakır'ın,
"Eğitimdeki" başarısının da(!) bir ölçüde "aynası" olsa gerek.

* * *

Gelelim;
Milli Eğitim'e yakın çevrelerin, mevzu ya getirdikleri gerekçe.
İddia;
Birçok okul'un "doğalgaz" sistemi tamamlanmış.
Ancak;
Diyar gaz henüz bu 'okullara" gaz vermediğinden dolayı, "kaloriferler" yanmıyor.
Soruyorum;
Doğalgaz'ın sorumlu yetkililerine "bu gerekçe" doğru mu?
Doğru ise;
Nasıl vicdanınız el veriyor ki, "o çocuklar, buz gibi sınıfta ders görmeye" mahkûm ediliyor.
Büyük bir sorumsuzluk ve keyfiyet bu?
Cevap bekliyorum, "doğru veya gerçek dışı" diye?

* * *

Diğer bir iddia ise;
Kömür, fuel oil gibi "yakıt" alımı henüz yapılmamış.
Yani ihale, sonuçlanmadığı için, buralara yakıt verilemediğinden kaloriferler yanmıyor.
Ne kadar; 'gerçekçi" gerekçeler meçhul.
"Üşüyoruz.
Sesimizi duyan yok mu?"
Dün yüzlerce öğrenci bu "ifadeyi kullandı".
Velhasıl;
Bu rezalete ve skandal hal-i duruma "hiçbir gerekçe" kabulü mümkün kılmıyor.
Evet,
'Üşüyoruz, yetiş Suat abi"
Misali;
"Suat abi gibi,  kim meseleye müdahale edip" yanmayan, kaloriferleri yakacak?
Bekleyip göreceğiz.