Vahşi bir toplum olduk
Biliyorum,
Bugün, haftanın ilk gününde.
Az sonra,
Yapacağım sohbet ile bir ölçüde "içinizi" karartacağım.
Olsun.
Ama toplumsal "gerçeklerden" kaçınmamalıyız ki.
Tepkisiz,
"Ruh" halimizden, kurtularak, "tekrarına" rucü edilmesin.
* * *
Hafta sonu,
Özellikle Diyarbakır "korkunç" bir vahşetle sarsıldı.
Hani de,
Bir baba. Henüz 24 yaşında.
Sahip,
Olduğu üç evladını "gözlerini" kırpamadan katletti!
Elindeki,
Satır tabir edilen bıçakla "tavuk" keserek gibi, boğazlarını kesiyor.
* * *
Can paresi,
Evlatlarını, kanlar içerisinde bırakarak öldürüyor.
Biri,
Vahşetinden yarım saat önce, "kahveye götürüp" çay içirdiği oğlu Muhammet.
Her babanın,
Her evladın, duygu seliyle "yaşamak" istediği bir ortamda.
Bak,
Babamla, bakın oğlum da, ey ahali görün "baba-oğul" çay içiyoruz diye.
Ve sonra,
O baba, o evladının "boğazını" keserek öldürüyor.
* * *
Sonra;
Beşikteki ikizlerine yöneliyor.
Muhammed'in,
Dışında 1,5 aylık olan Sultan ve İbrahim'i bıçaklıyor.
Beşiği,
Kanlar içerisinde bırakarak.
Eşi Ayşe Çalık'ı da öldürmek istemiş.
Ama,
Elinden son anda kurtulup, yakınlarına haber vermiş, "gelin kocam aile katliamı yaptı" diye.
* * *
Tahir Çalık.
Üç evlat katili baba, 24 yaşında.
Dün,
Önüme resmini koydular.
Tabi, çocuklarının ve eşinin resmi ile olay yeri görüntüleri.
Tek odalı,
Baraka bir evde yaşıyorlarmış, "Çalık" ailesi.
Hani'deki,
Deprem evler, 30–35 yıl önceki yapılar.
* * *
100 lira kirayla kalıyorlarmış.
Tahir,
Boşta gezenin kalfası. Ama, uyuşturucu bağımlısı.
Babası da,
"Uyuşturucu" ticaretinden, ceza evinde.
Yani dağılmış bir aile.
Peki,
Şemdi ne olacak?
Tahir Çalık.
Üç evlat katili "cani baba" olarak, cezaevine konuldu.
Muhtemelen,
Ülkede "idam" uygulanmadığı için, müebbet hapis alacak.
* * *
Evet,
Ya bu hal-i durumdan alacağımız ders-i ibret ne olacak?
Sıradan;
Üçüncü sayfa haberi olarak, "rutin" bir bakış mı koyacağız.
Yoksa,
Eşilmesi gereken bir "vahşet" olarak, ahlaki ve manevi sorgu mu gerek?
Aslında,
Hani'den gelen resim bize şunu "yüzümüze" tokat atarak, söyletiyor.
* * *
Ey,
Millet ve bu ülke yaşayanı!
Şu hal-i durumunuza bi bakın.
Her tarafınızdan,
Kan,
Şiddet,
Hizipleşme ve yozlaşma akıyor. Hem de; "cani" bir içtihatla, icra ediyorsunuz.
Bu da;
Sizin ne kadar "ahlaki ve manevi" anlamda, çöktüğünüzü.
Ve erozyona uğradığınızı gösteriyor.
* * *
Çünkü
Kanıksamış vaziyette, günlük hayat akışı içerisinde olan "vahşet" hale "tepkisizsiniz."
İntiharlar.
Aile cinayetleri.
Töre infazları.
Siyasi cinayetler. Ve toplumsal "katliama" varan, cinayet serileri.
Hele bölgemizde;
30 yıldan buyana 40 bin insanın hayatına mal olan "kirli savaş".
Tüm bunlar;
İnsan kanını donduran olaylar manzumesi.
* * *
Ahlaki çöküntü.
Üç evladını gözünü kırpmadan öldüren babalar gibi.
Evlatlarını,
Öz kızlarına "tecavüz" edip, fuhuş’a sürükleyenler.
Anne.
Hele evlat.
Hem annesini, hem babasını, "kesiyor" parçalayıp, çöpe atıyor.
Fuhuş.
Uyuşturucu. Fesat ve fitne unsuru.
Velhasıl,
Toplumsal travmanın dehlizinde, "vahşeti" yaşıyor ve yaşatıyoruz.
* * *
Evet,
Cinnet geçiren bir toplum olduk!
İnkar-ı kabil değil.
Lakin hal-i âlem orta yerde.
Eğer,
Gün, saat ve en kısa zaman dilimini, "bu olaylarla" geçiriyor isek.
Demek ki;
İster birey düzeyinde olsun.
İster toplum düzeyinde olsun.
Net bir şekilde;
"Patlamaya" hazır bir bomba gibiyiz.
* * *
Ne yazık ki;
Hızlı bir erozyonla şefkat ve merhameti körelttik.
Hele şu pembe diziler var ya.
Maalesef,
İçine düştüğümüz "vahşet" batağına ha bire, "batık çamur" taşıyor.
Şiddeti özendiren,
Fuhuş’a, cinselliğe, ahlaksızlığa teşvik eden.
Bölünmüş aile yapısını, "masumane" gösteren.
Gerilim,
Aksiyon, şiddet, uyuşturucu ve haksız kazanç, "körüğü".
Aşıla,
Ondan sonra, salı ver.
* * *
Nesillerin, "yetişme" serüveni vardır.
Malum,
Evlat, ana baba elinde emanettir.
Çocukların temiz kalpleri kıymetli bir cevher gibidir.
Çamurlu,
Toprak gibidir. Her şekli alabilir.
Küçükken, hiçbir şekle girmemiş, temiz bir toprak gibidir.
Temiz toprağa hangi tohum ekilirse, onun meyvesi hâsıl olur.
Ne yazık ki;
Ülkenin hal-i durumundaki "üren veren meyve de".
Nesli yetiştirme noktasında;
"Atılan" tohumun vahim bir ahlaki ve manevi yozlaşmanın, göstergesidir.
* * *
Ne diyeyim.
Şuan ki hali durumumuz hiç ama hiç "hayra alamet" değil.
İyiyi de
Ahlaki ve manevi noktada gitmediğimizi bile bile görüyoruz.
Ama ne var ki;
Her mevzuda, her toplumsal olayda olduğu gibi.
Sosyal,
Patlama noktasındaki bu "ahlaki ve manevi" erozyona karşı da.
"Boş vermişlik" içerisinde, "olur böyle şeyler" deyip.
Kangrenleşen,
Yaraya merhem yerine "tuz" bastırıyoruz ki, daha bir yayılsın diye.
* * *
Eee;
İnsan gibi en kıymetli varlık eşyadan bile değersiz.
Ha bir insan olsun,
Ha bin insan olmuş, "ne değer-i mümkündür?"
Velhasıl,
Bugün yaşadıklarımız, gençleri ahlak ve maneviyatından uzaklaştırmaya çalışmanın acı faturasıdır.
Toplumsal,
Sahiplenme, haklar ve halklar ölçeğinde "eşit ve özgürlükçü" olunmayışın eseridir.
Yani,
Suçlu rejimdir.
Suçlu idareyi elinde tutanlardır.
Suçlu bu ülkenin ahalisidir.
Lakin
Sessiz ve sukut toplumlar her türlü, "musibete" layıktırlar.