VALİ MUTLU NETLEŞTİRDİ!

Yazımıza dünden devam diyeceğiz! Daha doğrusu 'yazı kurgu' malzememiz dün kaleme aldığımız 'Büyük Çekişme'nin getirisi!
Çünkü fısıltı gazetesine yansıyan haberlerden ve birçok kişinin uzun süredir dillendirdiği bazı sorulardan söz etmiştik.
Ve bu soruların 'cevap' bulmasıyla; kafa karışıklıkların 'sona ereceğini' dillendirirken, sizlere de 'pür dikkat' daveti çıkarmıştık.
Hadiselere 'vakıf' olabilesiniz diye!

***

Peki, dün bahsettiklerimiz neydi 'Büyük Çekişme' başlıklı yazımızda. İsterseniz öncelikle dünün küçük bir hatırlatmasını yapalım.
Yani bahsettiklerimizi 'hafızamızda' tazeleyelim ki hem konuyu daha iyi kavrayabilmiş olalım.
Hem de ilgili muhataptan gelen cevabın doğruluğuna daha 'pürüzsüz' bir zihinle vakıf olabilelim.
Aksi taktirde 'anlatılanda' söylenenlerde; istenilen ve amacına uygun bir değerlendirme mazhar olmaz.

***

Dünün sorularını bi hatırlayalım; 'İl Valiliğinde neler oluyor? İl Valiliği ile İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği arasındaki çekişme ve kırılganlık nedir?
Veya İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Ahmet Aydın görevden alınıyor mu, gidiyor mu, kalacak mı?
Ve en hassas nokta ve soru diye bahsettiğim; 'İl Valiliği bünyesinde yıllardır faaliyet gösteren 'Hizmet Vakfının akıbeti ne olacak?"
Tabi bu soruların 'fısıltı' gazetesi ürünü olduğunu, ancak 'ateş olmayan yerden de duman çıkmaz' diyerek, eğilim göstermiştim.

***

Her konuda 'hassasiyetine' inandığım ve en küçük ayrıntıları 'pürüzsüz' paylaşan İl Valisi Hüseyin Avni Mutlu dün aradı.
Yukarıda 'bahsettiğim' ve dünkü yazımda 'kapatılacak mı' dediğim 'Valilik Hizmet Vakfı'yla' alakalı; konuştuk.
Hem de uzun uzadıya. Öncelikle 'Vakfın' kapatılmayacağı yönünde 'kesin ve net bir' cevap verdi.
'Uzun yıllar önce kurulmuş ve aktif bir faaliyet içerisinde olan Valilik Hizmet Vakfı kapatılmayacak?'

***

Dahası! Vakfın 'büyümesi ve gelir alanlarının artması, hizmet atağını güçlendirme noktasında yeni projeler üreteceğiz.
Çünkü şuan için burada 14 tane personel çalışmaktadır. İstihdam edilmiş vaziyette. Çok sayıda öğrencimiz buradan burs almakta.
Ki bu vakıf Diyarbakırspor'a uzun yıllar 'parasal yardımda' bulunmuştur. Birçok yoksul aileye, insana imkân geliştirmiş.
Okul yaptırmış, eğitime katkısı olmuştur. Gelir alanlarını büyütmek istiyoruz."

***

"Bu kadar 'önemli' aktiviteleri olan bir kuruluşu kapatmak özellikle benim açımdan 'aklımın ucundan bile' geçmemektedir."
Kaldı ki böyle bir durum yok. Vali Mutlu'nun bu 'kesin' ifadesi bir kesime 'müjde' niteliğindeydi. Onlar da Vakıf çalışanları.
Sanırım bu yazıyı okuduktan sonra 'rahat bir nefes alacaklar?". Çünkü uzun süredir 'diken üstündeydiler, kapandı-kapanacak diye?
Vakfın 'kapanacağı' yönündeki söylentileri de 'yanlış anlaşılmaya' bağlayan Vali Mutlu bunun da açılımını yaptı.

***

Hizmet dışı kalan 'Hizmet Birliği'! Yani Köye Hizmet Götürme Birliği. Çünkü diyor:
'Diyarbakır ilçelere ayrıldı. Böylece köyler ilçelere bağlanmış oldu. Böylece merkez ilçeye bağlı köy kalmadı. Bunun için de birliğin vasfı kalmadı.
Sanırım yazışmalar bundan dolayı geliştiği için; böyle bir söylenti çıktı."
Vali Yardımcısı Suat Seyitoğlu da 'benim kendisine' yönelik sorumu bu 'minvalde' anladığını ve cevabının da bu yönde olduğunu söyledi.

***

Vali Mutlu'yla uzun uzadıya sohbet esnasında 'konumuz' dışındaki bazı hadiselere de girmedik değil, girdik!
Hem de çok! Tabi bu konuştuklarımızın 'ekseriyeti de' yazılmamak kaydıylaydı. Dost sohbeti.
Evet! Fısıltı gazetesinin ve kafalarda soru işareti geliştiren 'Valilik Hizmet Vakfı'nın Akıbeti' böylece aydınlanmış oldu.
'Hizmet Vakfı' kapanmıyor, kapanan 'Köye Hizmet Götürme Birliği'! O da 'yasa gereği'!

***

Mutlu, Bakan Atalay'ın Cuma namazı sonrasında Ulu Camii önünde vatandaşlarla sohbeti esnasında gelişen 'Valilere alkış şovuna'da değindi.
Orada olup-bitenin 'kendisi' tarafından da hoş karşılanmadığını ifade ederken, altını çizdi. 'Hoş bir durum değildi' dedi.
Cevap aradığım diğer iki soruyla alakalı ise; 'benimle alakası yok' diyerek cevapladı. Vali Mutlu'yla olan dünkü sohbeti burada noktalayalım.
Şimdi; kalan iki soruya gelebilecek cevaba yönelelim.

***

Öncelikle ifade edeyim! Yaygın bir şekilde konuşulan İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Ahmet Aydın'ın akıbetiyle alakalı; bu cephede rüzgâr esmedi.
Hatta yaprak dahi kıpırdamadı. 'Gidiyor mu, gidecek mi, kalacak mı?' Henüz net bir durum hasıl değil, ama fısıltı gazetesinde bol haberleri mevcut.
Tabi bu cepheden dün itibariyle gelen bir haber olmadığı için bir şey kesin ifade edemiyorum. Ancak ağırlıklı olarak 'gideceği' söyleniyor.
Hatta Vali Yardımcısı olarak. İstanbul'a 'ataması' yapılacak deniliyor? Bu yönde bir kaç 'istihbarati' bilgi aldım.

***

Bir diğer önemli nokta ise Aydın'ın Diyarbakır'dan gitmesi yönünde 'ısrarın ve uğraşın' nerden geldiği..
Siyasi bir insiyatif ve siyasi bir istekten geldiği söyleniyor. Eee! Burası Türkiye! Bürokratların kaderidir.
Siyaseten gelen, siyaseten giderler. Sanırım Ahmet Aydın'ın 'beş parmağında beş marifeti' bile yetmedi.
Evet! Sonuç itibariyle vakayı özetlerken, önceki günden düne, dünden de bugüne yansıyan 'hadiselerin' son durumu böyle.
Bakalım bugün nasıl bir 'yansıma' olacak? Şayet olası bir durum hasıl olursa, onu da yarın sizinle konuşuruz.

***

CEYLAN VAKASININ AKİBETİ!

Evet! Güneydoğu'daki 'her faili ' meçhul vaka gibi, Küçük Ceylan Önkol'un 'hadisesindeki' seyir de giderek 'dağ fare doğru' gibisinde.
Bakınız! Ceylan'la alakalı 'son durumun' haber spotuna. Taraf gazetesindeki spot aynen şöyle:
Ceylan’ı, bıçakla vurduğu patlamamış bir bomba atar mermisinin öldürdüğü öne sürüldü ama küçük kızın elleri ve ayakları sağlam.
Ceylan’ın ölümünden 15 gün sonra açıklanan bilirkişi raporu, hem deliller hem de Adlî Tıp raporu ile çelişiyor.

***

İki patlayıcı uzmanı tarafından hazırlanan raporda Ceylan’ın elindeki tahra ile mühimmata vurması sonucu patlamanın yaşandığı belirtildi.
Oysa Ceylan’ın mühimmata vurduğu tahra sapasağlam duruyor, üzerinde sadece birkaç ezik var.
Patlayan 40 milimetrelik bomba atar mühimmatı nasıl olmuş da Ceylan’ın ellerine hiçbir zarar vermeden gövdesini parçalamış?
Üstelik bilirkişi raporunda mühimmatın menşei, modeli ve seri numarasının tespit edilemediği itirafı da var.

***

Garip bir hal. Birileri 'duruma' mezar çakmak istiyor ama sanırım işin içinden çıkamıyor.
İHD Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erbey açıklamada bulundu. Raporun kendileri için objektif olmadığını söyledi.
Ve dosya Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına geldiğinde rapora İHD ve ailenin avukatları itiraz edecek.
Sonuç neyi değiştirir bilemem. Zaten hukuki ve adli işlem sürüyor. Önemli olan; 'akan kanın' sahipsiz kalmaması.
Yeni yeni küçük Ceylan'ların 'ölümle' buluşmaması. Bir hiç uğruna 'hayatlarından' olmaması.
Onun için en çok barışı, kardeşliği, sevgiyi ve silahların susmasını istiyoruz.