YARINLARI ÇÖKERTEN, BAĞIMLILIK!..(III)
Dünden devam ediyoruz.. Bilindiğinin aksine alkol ve madde bağımlılığının tedavisi vardır. Önemli olan kişinin bunu istemesi ve ailenin sonuna kadar mücadele edebilecek güçte olabilmesidir. Çünkü madde bağımlılığı yalnızca ilaçla tedavi edilebilen bir durum değildir.
Tedavinin üç ayağı vardır;
Biyolojik tedavi: Biyolojik tedavide kişi öncelikle maddeden arındırılmaya çalışılır. Bunun için bir hastane ortamında yatırılarak belli bir süre maddeden arındırma tedavisi uygulanır. Medenin sebep olduğu bir tıbbi ve psikiyatrik durumun olup olmadığı araştırılır. Fiziksel durum için kan ve idrar tetkikleri, gerekirse beyin MR’ı ve ultrason yapılır.
***
Psikiyatrik durumun ve beynin fonksiyonel durumunun incelenebilmesi için de beyin haritası gibi yöntemler uygulanır. Eğer fiziksel bir durum varsa dahiliye ve nöroloji tarafından değerlendirilip tedavi planlanır. Psikiyatrik bir durum varsa gerekli tedavi planlanır. Maddenin bırakılması sonucunda oluşan yoksunluk belirtileri için uygun yaklaşımlarda bulunulur.
***
Psikolojik tedavi: Kişilik özellikleri bazı testlerle tespit edilip olumlu olumsuz yönleri belirlenir. Terapi programları ile olumlu tarafları beslenmeye, olumsuz tarafları da giderilmeye çalışılır.
Ayrıca maddenin bırakılması aşamasında aşırı istek ve bu isteğe bağlı aşırı sıkıntı oluşmaktadır. Gevşeme egzersizleri, nefes alıştırmaları ve bu yöntem birlikte stresi azaltmada ve sıkıntıyı gidermekte çok etkin olmaktadır.
***
Bütün bu terapi araçlarının müzikle tedavi ve sanat terapisi ile kombine edilmesi tedavi şansını ve motivasyonu artırmaktadır. Kişinin hastane sonrası hayatında da kullanabileceği etkinlikler planlanıp dikkatin maddeden başka alanlara kaydırılması hedeflenir. Özellikle yaşam kalitesi ve beynin işlevsel verimliliğini artırma ve destekleme amaçlı terapiler de tedavi enstrümanlarına bir diğer artı olarak katılmaktadır.
***
Sosyal tedavi: Kişinin bu arındırma işleminin ardından hayatında yeni bir sayfa açması ve kendisi için güvenli ve huzur verici bir ortam oluşturulmasına çalışılır.
Çünkü madde kullanımı beraberinde bir kültür halini almakta, ona göre bir çevre oluşmaktadır. Bu çevreden ve bu kültürden uzaklaşmak tedavinin en önemli aşamasıdır.
***
Madde bağımlılığı mücadelesinde Türkiye’nin model oluşturabilecek bir strateji geliştirmesi gerekiyor. Uyuşturucu ile mücadelede devlet ve sivil toplumun iş birliğinin güçlendirilmesi çok önemli ve de elzemdir!.
***
Bu mücadeleye mahallelerimiz ve okullarımızdan başlamalıyız. Mahallenin, sokakların öncelikli sahipleri buralarda ikamet edenler ailelerdir.. Buralarda yaşayanlardır.. Yani bizleriz. Bizler mahallemize ve okulumuza sahip çıkarsak geleceğimize sahip çıkmış oluruz.
Ne diyor, güvenlik noktasında mücadele eden polis.. “En iyi narkotik polisi annedir?..” Mahallelerde dağıtımı yapılan uyuşturucu illeti ile mücadeleyi aynı şekilde mahallelerimize sahip çıkarak başlatmalıyız.
***
Mahallenin içinden geçerek büyüyen gençlerimiz okul, cami, muhtar, belediye, emniyet, berber, bakkal ve kahvelerin kültürel kimliğinden etkilenirler.
Ülkemizde 32 bin 52 mahalle ve 18 bin 333 köyümüz var. Okul sayımız 62 bin 250, öğretmen sayımız 1 milyona yaklaştı.
Türkiye’de 17 milyon 319 bin 433 öğrenci eğitim alıyor. 86 bin 762 camimiz var. İstanbul, 3 bin 317 cami sayısıyla en çok caminin bulunduğu ilimiz.
***
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın personel sayısı 117 bin 378. Belediye sayımız bin 389. Emniyet Genel Müdürlüğü’nde ise 273 bin 846 personel görev yapıyor.
Yani dev bir kamu gücümüz var. Bunların tümü mahallelere bir şekilde hizmet veriyor. Uyuşturucu ile mücadele anlayışımızı değiştirmek zorundayız.
Bu mücadeleyi polis, jandarma ve devletin omuzlarına yüklersek bu işin altından kalkamayız.
***
İki Önemli Unsur
Uyuşturucu ile mücadelede iki önemli unsur var; biri önleme diğeri de bağımlıların tekrar topluma kazandırılması için yapılan rehabilitasyon süreci.
Aileler, çocuklarının madde bağımlılığını 1 yıl ile 3 yıl arasında ancak öğrenebiliyor.
Bağımlılık bir hastalıktır. Devlet kurumlarımız hastaların tedavisi ile meşgul olurken sivil toplum ise önleyici, bilgilendirici tedbirler almalı.
***
Uyuşturucu bağımlılığının, bireyin maruz kaldığı çok yönlü psikolojik, psikiyatrik ve sosyo-ekonomik süreçlerin bir sonucu olarak ortaya çıktığı gerçeğini kabul etmeliyiz.
Buna karşı oluşturulacak stratejileri belirleyerek erken müdahale, tedavi, rehabilitasyon ve sosyal destek içeren geniş kapsamlı bir politika modeline ihtiyacımız var.
***
Yerel ve uluslararası sivil toplumdan özel sektöre, üniversiteler, belediyeler ve kamu kurumlarından devletlerarası teşkilatlara kadar toplumun tüm kesimlerinin katılımı ile mücadelenin güçlü ve kararlı bir şekilde sürdürülmesi gerekiyor.
***
Geldiğimiz nokta yıllardır sorunu, salt güvenlik güçlerine ya da sağlık kurumlarına havale ederek çözemediğimizi kabul edelim ve çok geç olmadan yeni mücadele politikalarını bir an önce belirleyerek hayata geçirelim. (Son)
***
KEMAL BEY HELE Bİ RELAKS!?..
Ne bu gerilim, yaratıcı, baltayı ayağa vurma hali!.. Bi sakin ol, bi relaks de.. Ettiğin lafın nereye varacağını bi bil.. Diyorsun ki, “delege sistemini kaldıracağım?..” İyi hoş da.. Bu şimdi mi söylenir, tam da kurultaya gideceğin zaman dilimi içerisinde mi söylenir?!..
***
Evet, “delege sistemine” bir çok parti lideri tepkili ve eleştiriyor.. Ama hiçbir zaman da, delegenin demokratik hakkı olan, seçme ve seçilme hakkının, elinden alınmasını istemez.. Hele ki, lider seçmede hiç istemez!.. Hal bu iken, hayırdır senin bu kamikaze durumun!..
***
Denir ya!.. Hele sen bir önce önündeki seçimi kazan!.. Parti Genel Başkanı seçil.. Ondan sonra, bu minvalde, hüküm ver.. Çünkü, kurultayda seni seçecek kişiler seçme hakkını elinden almak istediği delegelerdir?.. Onların reyine muhtaçsın, seçilebilmen için..
***
Yoksa!.? Evet yoksa, partinin kozmik odasından gelen o sinyale binaen mi?.. Yani Özgür Özel’in lehine “ihsas-ı rey’de mi bulunuyorsun?”.. Hal bu değilse; o zaman “ya çok safsın, ya da fena şekilde yol göstericiler tarafından tali yola sokuluyorsun?.. Ötesi yok!?.
***
Neyse!.. Kazanacağına kesin gözüyle bakılan, kurultayı bile “kendin ettin, kendin buldun” noktasında, zora sokan, tek parti lideri olarak kayıtlara geçecek, isim Kemal Kılıçdaroğlu!.. Ben yazdım buraya, siz de not edin.. Ha bu arada, parti aleyhine konuşanı ihraç ederim sözü de, kırmızı kartlık!..
***
GÜNÜN SÖZÜ…
Zehirin beyazı siyahı yoktur, zehirin ortak sonucu müptelalıktır..