ZULMÜN, İNDİRDİĞİ MASKE VE İBRET HALLER!..

Suriye’den bize yansıyanlara bakıyorum!.. Canlı yayınlar, ekrana gelen görüntüler, yapılan yorumlar, dile getirilen izlenimlerin içeriğinin, neyi ifade ettiğine bakıyorum!!!.. Tarihi devrimi zaferle sonuçlandıranların eylem ve söylemleri ile sahadaki egemenlik hallerine bakıyorum!..

***

Suriye halkının, konuştuklarının neleri kast ettiği?.. Yakılan ağıtların, atılan zılgıtların, coşku, sevinç gösterilerinin, şekli şemaline bakıyorum!!.. Zulüm esareti altında, açlığa, yoksulluğa, perişanlığa, evinden, barkından, vatanından edilişin yarattığı travmatik yaşam mahkumiyetinden kurtulanları dinliyorum!…

***

Özgürleşmenin, hürriyetine kavuşmanın tarifi mümkün olmayan duyguyla, annesine, babasına, eşine, çocuğuna kavuşmanın, sevincini yaşayanların hissiyatını, duygu selini, okuyorum!.. Korkunun, baskının, esaretin olmadığı, huzurun, güvenin, istikrarın egemenlik kazandığı, Suriye’nin bugün ve yarınlarına dair kazanımların neler olabileceğini irdeliyorum!

***

Çok ama çok bambaşka bir hali durum görüyorum, çıkan büyük resimde!.. Öyle ya, beklenen neydi?.. Özellikle içimizdeki Baasçılar, Uluslararası kukla yönetimlerin sevicileri, sömürge devletler, siyonizmin ve emperyalizmin bayraktarlığını yapan, küresel kimi aktörler dahil!!… Timsahın gözyaşlarıyla asıl şimdi Suriye virane olacak hayaliyle, yanıp tutuşuyorlardı?!

***

Çeyrek asır öncesi, Irak ve Saddam’ın sonu! Libya ve Kadafi’nin akıbeti. Daha gerilere gidersek, Tunus, Yemen, Sudan.. Hatta ve hatta İran’ı da, konuşan vardı.. Elbetteki, Osmanlı’nın yıkılışından sonra oluşan devletçiklerin başına getirilen nice firavunlar, nice nemrutlar, nice cellatlar, nice diktatörler oldu!?.. Hepsinin sonu malum!.. Esad hariç!..

***

BİR İNTİKAM DUYGUSU VAR MI?..

Peki, Suriye’deki devrim ve sonrasındaki gelişmelerin bugün bize yansıttığı büyük resimde, bir intikam duygusu, bir canilik, vahşilik, barbarlık, işkence, baskı zulüm, katliam, cinayet, yakıp, yıkma, öldürme gibi, bir barbarlık, asilik var mı?”… Yok!.. Dile kolay, bir rejim yıkıldı, yönetim el değiştirdi  insanlık dışı hiç bir eylem, tepki, karşı duruş yok!..

***

Kafa kesme!. Kurşuna dizme.. Kadına, kıza, canice saldırma, tecavüz, taciz.. Dil, din, mezhep, ırk ayırımcılığı yok!.. Ne yakılıp, yıkılan, havaya uçurulan kiliseler ya da mabetler!.. Tek bir yansıyan bağnazlığı ortaya koyucu resim veya yaşanmış bir hadise, bugüne kadar yansımadı? Her şey olgunluk içerisinde, hassasiyetleri öne çıkaran, insani, vicdani, rahmani işliyor!..

***

Halkta bir kaygı, kuşku, endişe yok!?. Bizdeki Baas sevicilerin cihatçılar kazandı, çok kaygılıyız deme gibi, söylem ve eylemlerin aksine topyekün bir coşku, sevinç var.. Kimsenin ağzından, zihninde kaygı, endişe, panik bir hal yok, sadece umut var.. Kaldı ki, Esad’ın sonu bile Saddam’ın ya da Kaddafi’nin sonu gibi olmadı.. Uçağına bindi, 139 milyar dolarla kaçtı..

 

***

Tabi önümüzdeki zaman neyi gösterir, nasıl bir süreç işler onu bilmiyoruz?.. Olup-biteni hep birlikte göreceğiz, şahit olacağız.. Ama şunu net biliyorum ki; Suriye halkı 61 yıllık Baas rejimi, Esad ailesinin diktatörlüğü altındaki zalimane yönetimden daha huzurlu, istikrarlı, istikballi ve adil olacaklardır?..

***

BİZDEKİ MUHALEFET NE DİYOR?

Gel gelelim, Suriye’deki gelişmelere bizdeki iktidar karşıtlarının ortaya koyduğu tavır, sergiledikleri, söylem, eyleme bakış!.. Halk deyimiyle içler acısı haldeler?… Eski ezberleri dolaşıma koyarak, öfke, korku, kaygı, endişe, karamsarlık körüğüyle, düştükleri zilletliğin üstünü örtmeye çalışıyorlar!..

***

Bazıları var ki, hala Esad’la neden işbirliğine gidilmediğini, temas kurulmadığını, kurulması gerektiğini, görüşülmesini” savunuyor, gidin görüşün diyor.. Yahu bu Esad arkasına bakmadan, ülkesini terk edip, kaçan, Putin’in arkasına sığındı; kimle nerede görüşülecek!.. Neymiş muhalifler laik değil, cihatçı!.. Denir ya, cihat kadar başınıza taş düşsün?..

***

Suriye’deki devrim zaferinde, Türkiye’yi devre dışı tutmak gayretinde olanlar var ki; ABD ve İsrail’in planı.. Türkiye sadece, izleyici!.. Tırnak vurduran da yok değil!.. Ah bir iç çatışma, isyan, başkaldırı olsa da; bizim dediklerimiz çıksın diye dua edenler bile var!?.. PYD’ye düne kadar tek bir laf etmeyenler, şimdi PKK/PYD devleti kuruluyor narasıyla; kaygılıyız diyor!..

***

Peki, İsrail kaç zamandır Suriye’nin Golan bölgesine, hatta Lazkiye’ye limanına bile saldırıyor?. Esad döneminde yoktu.. Şimdi, askeri taaruzda!.. Ki cani Netanyahu ne diyor? “Esad rejiminin terk ettiği stratejik askeri kabiliyetler, cihatçıların eline geçmesin diye bombalıyoruz”.. Eee hani işin arkasında; İsrail vardı?!.. İsrail ABD’nin aklıyla ve projesiyle hükmettiğine göre devrimin arkasındaki ABD nerde?..

***

 

Devrimin kahramanı HTŞ’ye, 27 Kasım öncesine kadar, Türkiye onların arkasında diyenler, bugün, farklı bir dil kullanıyor.. “Türkiye, HTŞ’ye söz geçiremez” diyor.. Özetle bizdeki iktidar karşıtları düşman başına diyerek, “Türkiye’nin Suriye’deki devrimle, Ortadoğunun tek küresel gücü olduğu gerçeği karşısında, mutsuzlar!.. Ahali mutlu olsun, onlar karamsarlık girdabında kalsınlar!…

***

En çok da, gülüp geçtiğim bir kesim var!.? Ki onlar ne yanar, dönerler.. Daha düne kadar, sığınmacı ateşini yakıp, körükleyerek, buradan nasıl bir çatışmalı ortam yaratabiliriz derdiyle, yanıp tutuşarak; “Suriyeliler ülkelerine dönsün, ne işleri var burada, biz onları besliyoruz, ama halkımız aç” deyip, duranlar şimdi öfkeli şekilde saldırıyorlar!?.

***

Suriyeliler döneceği için, ekonomimiz çökecek.. Sanayi zor duruma düşecek. Ucuz iş elemanı bulunamayacak! Batacağız, bittik, yandık, çalışacak elaman bulamayız.. Kiralar düşecek, ticaret bitecek.. Ah vah ağlaşmaları!.. İyi de, iktidara sığınmacılar, suriyeliler için az mı saldırmadınız, laf etmediniz?..

***

Öyle düşünüyor ve inanıyorum ki bu kesime en çok dokunan, Suriyeli mültecilerin, ülkelerine dönüşleri sırasında, söyledikleri şu sözdür.. “Ülkemize, vatanımıza, memleketimize gidiyoruz, gideceğiz, teşekkürler Türkiye.. Allah razı olsun, Türkiye milletine!.. “

***

 BU OLMALI, BU OLMAMALI..

Olması gereken şudur.. Devrimi başaranlar, Suriye’de sürdürülebilir bir yönetim modeli geliştirmelidirler.. Ortadoğu jeopolitiğinde, yeni sonuçlar üretmesi için toprak bütünlüğünden zerre-i miskal taviz vermeyecek!.. Bunun tek yolu ise adil demokratik ve sürdürülebilir bir düzen inşa etmektir..

***

Ülkede yaşayan, Arapları, Kürtleri, Türkmenleri, Şiileri, Sunnileri, Nasayrileri, Alevileri, Dürzileri, Hristiyanları.. Bilumum, dil, ırk, renk, din, mezhep gözetmeksizin; ortak bir devlet yönetimi, aklı, anayasası ikmal etmelidir.. Demokrasiden, insan haklarından, özgürlüklerden, adil, adaletli yönetimden, şaşmamalı!..

***

Olmaması gereken ise şudur.. Yukarıda sıraladıklarımın aksi istikamette, ülkede yaşayan tüm unsurları egemenlik kulvarından çıkarıp, dışlarsa!.. Belli bir kesimin, zümrenin, yapının, inancın, mezhebin, ırkın tahakkümü altında kalırsa!.. Ayrıştıran, ötekileştiren, hizipleştiren, kutuplaştıran olursa!  Esad’ın babasına, baascı rejimine rahmet okunur hale gelinir?!.. Beterin beteri olur… Mazallah!..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Küfre rıza, küfür olduğu gibi zulme rıza da zulümdür!…