ERDOĞAN’IN DİYARBEKİR ZİYARETİNDEN BEKLENTİLER

Erdoğan’ın Diyarbekir’den memnun döndüğüne dair ilk sinyalini tüm dünya ve Türkiye dün(bugün) Ankara’da yaptıkları konuşmalarında aldı. Başta Reuters olmak olmak üzere Diyarbekir’den dünyaya geçilen manşet haberde, Türkiye Bayrakları altında yürüyen halkı vermesi gerçeğinde 2015 yılında PKK/KCK’nin bölgede ve Diyarbekir Sur’da ilan ettikleri ‘Özyönetim’’in akibetinin nasıl sonuçlandığına dair bir özet olmuştur.

Miting alanının ilk kez vilayet önünde olması ve vilayet caddesinin taşıyabileceği yoğunluğun diğer alanlara nisbetten oransal farklılığı aslında mitingteki çoşku ve heyecanıyla asla mukayaese edilemeyecek boyutta bir keyfiyet arzediyordu.

18 Maddelik Anayasa değişiminin millete referandum olarak sunulması bu mitingte de görüldüğü üzere, terazinin bir kefesinde Erdoğan’ın diğer kefesinde onun şahsına siyasi anlayışına ve pratiklerine karşı duranların tümünün bulunduğu bir kefede burada karşımıza çıkmış oldu. Hangi tarafın ağır bastığını meydanlardaki kemiyetlerde değil belki de nadiren karşılaştığımız keyfiyette görmüş olacağız.

Diyarbekir mitingi Türkiye’nin bütününde yapılacak referandum için bize şu görüntüyü de şimdiden vermiştir. Bölge halkının seküler Kürd siyasalına sempati duyanların hala bu sempatiyi muhafaza eden radikal kesiminin kesinlikle oy tercihi Hayır olacaktır. Ancak zaman zaman bu siyasi anlayışa küçümsenmeyecek derecede destek veren ve huzur ortamına da oldukça özlem duyan bir liberal kesimin yani üçüncü blok diyeceğimiz kesim ise ikiye ayrılarak ağırlıklı kesimin Evet’ten yana tercihini kullanacağı, diğer azınlığın ise sandıklara teveccüh göstermeyerek gitmeyeceği hakkında kanaatler daha ağır basmaktadır.

Tartışmasız denilebilir ki, 1 Kasım 2015’e oranla Erdoğan siyasetine onay veren bölge seçmeninin bu kez daha fazla bir teveccüh göstereceği ve alınacak neticeninde başta Erdoğan’ı olmak üzere Başbakan Yıldırım’ı da memnun edeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Oransal bağlamında kayıba uğrayan yaptıkları yıkıcı ve tahripkar siyasetleri ile burada seküler Kürd siyasalı hem Türkiye özünde hemde Dünya nezdinde prestij kaybına uğrayacağı kesin görünen bir tablo olarak karşımızda duruyor.

Bütün bu dediklerimiz tecelli ettiğinde Ak Partinin görev ve sorumluluğu bilakis eksilmeyecek bölge nezdinde daha da ağırlaşmış olacaktır. Türkiye’nin vesayet sisteminin doğurduğu sorunları tüm Türkiyelilere şamil olanlar dışında özelde bölge ve Kürdlerle ilgili olan demokratik haklar bağlamındaki oldukça iyileştirici pratikler bölge halkının aştığı güvenlik sorunu bağlamında farklı bir boyutta reformların devamından yana arzu ve isteklerini elbetteki güncelleme durumundadır.

Bu arzu ve istekler Ak Partinin yerel siyasi aktörlerince dillendirilmemesi aslında seçmen tabanını sadece ihmal olarak değil, bilakis hala eski alışkanlıklarının devamı anlamına geleceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Hafta sonunda bulunduğum İstanbul’da güvenilir bir kaynaktan aldığım üzücü bir haber bana oldukça şaşırtıcı gelmiştir. TRT Kurdi için tahsis edilen bütçenin bu yıl %50’sinin kesilmiş olması gerçekten düşündürücü olmuştur. Sebebi nedir? Neden bu uygulamaya gidilmiştir, bizce bilinmemekle beraber haber oluşu dahi psikolojik eşiğin sorguladığı bir sonuç olarak karşımızda durmaktadır.

Bölgede teröre yönelik yapılan operasyonlar için bölge halkının gösterdiği ilgi ve bu nedenle yapılanların kendi huzurunu temine yönelik  meşru uygulamalar olarak kabul ederken, özelde ve lokal olarak psikolojik eşiği rahatsız edici jitemvari tasarrufların tezahürü de ayrıca gözden kaçmamakta ve bölge halkını rencide etmektedir.

Diyarbekir vilayet meydanında özlemi duyulan bayrak dalgalanmaları Türkiye Bayrağı olarak yani bu ülkenin bütününü temsil eden bayrak olarak meydanı güzelleştirir iken, Şırnak’ta duvarlara yazılı ‘Şırnak bir Türk ilidir’ mesajları da o denli Yeni Türkiye’ye yakışmayacak boyutta çirkinliği ifade etmektedir.

İstanbul’dan Ankara’ya dönerken, uçakta her zamanki gibi önce Türkçe sonra İngilizce anons sesleriyle çok önemli ve psikolojik olarak rehabilite için uygulanamasında fayda gördüğüm şu öneri neden uygulanmaz? Hakkari’ye giden THY uçağındaki yolculardan kimler İngilizce biliyor ki, İngilizce anons edilir? Yüksekova semalarında İngilizce yerine Kürdçe anons edilirse buna da terör örgütü biz istedik böyle yaptılar diyebilir mi?

Hele şimdilerde bölgenin başta kırsal yerleşimlerinde Cuma Günleri irad edilen Hutbelerde Arapça-Türkçe ifadelerden sonra bir Kürdçe anlatımla bölge halkının psikolojik rehabilitasyonu için neden evet demeyelim.

TRT Kurdi’nin bütçesinin kısılması değil, bir İtalya’da ne kadar Kürd yaşar ki, orada 6 Kürdçe kanalı bulunur iken, neden biz birden fazla Televizyon kanalıyla halkımızı sevindirmeyelim. Haber, Müzik, Belgesel ve İlahiyat mesajlarını programlarını icra edecek Kürdçe Televizyon kanallarımız olsa psikolojik eşiği biraz daha aşmış olmaz mıyız?

Şubat ayında Ak Parti İstanbul Kadın Kolları İnsan Hakları Başkanlığınca tertip edilen bir konferansa konuşmacı olarak çağrılıydım. Teşkilat mensuplarına İstanbul’da 4 milyon Kürd yaşar ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi uzun yıllardır Ak Parti’dedir. Neden bir Bulvarınıza, Caddenize bir Kültür binanıza Exmed-i Xani’nin, Feq-i Teyran’ın, Mela-ı Ciziri’nin vede Baba Tahir-i Xemedaninin ismini verdirmezsiniz?

Keza aynı taleplerim Anklara, Bursa, Antalya, Mersin, Adana, İzmir şehirlerimiz başta olmak üzere diğer şehirlerimizde neden düşünmez? Ankara’da Simon Bolivar Bulvarı olur da neden bir Diyarbekirli Abdurrahman-i Aktepi’nin ismi verilmez? Bütün bunları sayarken ve psikolojik eşiğin aşılması yönünden önerirken, kimi kastettiğimizi de belirtelim.

Diyarbekir vilayet meydanında ellerinde Türkiye’mizin tek al bayrağını dalgalandıran Kürd çocukları için ve onların bu erdemliliği daimi kılmaları için tavsiyemizdir.

Kayapınarlı Kürd çocukları belkide bu önerime gülecekler, yahu diyecekler bizde iki büyük caddemize de, Antakyalı Ayşe Nur Zarakolu ve Selanikli Nazım Hikmetin adını verdiklerinde neredeydin de şimdi bunları İstanbul’a Ankara’ya öneriyorsun?

Olsun, karşısındaki Kürdleri gösteren ve onları muhatap kabul eden Erdoğan’dan Kürdler için yapılacak  bu psikolojik rehabilitasyon o kadar önemli ki…