“BİZE KRİTER DAYATMASINLAR, BURASI TÜRKİYE”
Evet, sevgili okurlar.
Dünya İnsani Zirvesinin kapanış konuşmasını yapan
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, bize göre Türkiye’ye yeniden bir ivme kazandırdı.
Türkiye’ye dünya çapında yeni bir teveccüh kazandırdı ve
Türkiye’nin yerini Dünya Devletleri arasında en üst seviyede tutmaya çalıştı.
Her zaman bu köşede ifade etmeye çalıştığım gerçek de
budur...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın varlığı Türkiyenin varlığıdır ve
Türkiye için bir şanstır.
Gelen giden bunca devlet adamları oldu, 11 tane geçmişe
yönelik gelen giden Cumhurbaşkanları oldu.
Hiçbirisi ama hiçbirisi batı dünyasının ruhunu net okuyan
bir Cumhurbaşkanı olamadı…
Erdoğan’dan başka.
Sayın Erdoğan, 12. Cumhurbaşkanı olma hasebiyle batı
dünyasının yıllardan beri sahneye koymak istedikleri kirli senaryoların tümünü
deşifre ediyor.
Hep birden olmasa dahi her fırsat bulduğunda, her konuşma
platformunda halkı uyarıyor.
Artık nerdeyse “500 senedir yattınız yeter” demesiyle tüm
İslam dünyasını uyandırıyor.
İslam dünyasını gerçek yeni bir medeni dünya olmaya,
artık gaflet uykusuna dalmamaya çağırıyor, geleceği işaret ediyor…
En zayıf seviyede bulunan insanların seviyesine iniyor,
hal hatırlarını soruyor, ızdıraplarını öğreniyor ve geri dönmekle o izi takip
ederek, “Artık yeter, zillet ve meskenet uykularında uyumayın” diyor.
Batı dünyasının oyunlarına da inanmayın, güvenmeyin.
Çünkü hali âlem meydanda…
Hükmen ve zımnen böyle söylüyor.
Herkes büyük bir vurdumduymazlıkla karşı karşıya
kaldığını biliyor ve tüm gerçekleri ortaya koyuyor.
* * *
Evet, dünkü "Dünya İnsani Zirvesinde" sayın
Erdoğan'ın yaptığı konuşmanın kelimesi kelimesine katılmamak, bize göre
insanlık dışına çıkmış bayağı yaratıklar durumuna düşmektir.
Erdoğan şöyle diyor;
“Şu ana kadar yapılanlara baktığımızda bu desteklerin söz
verildiği gibi yürümediğini görüyoruz.
Temmuz ayına kadar 1 milyar EURO'nun geleceği bilgisini
arkadaşlarım bana verdi.
Bu destek bu kamptakilere verilen destektir.
Türkiye lütuf beklemiyor.
Bunu açık açık söyledim.
‘Türkiye kriterlerini yerine getirecek’
Ne getirecek Türkiye?
Türkiye'ye karşı hala kriter koyuyorsanız kusura bakmayın
ondan sonra siz düşünün deriz.
Vize konusunda ben soruyorum. Latin Amerika ülkelerine
bizden istenen şartlar isteniyor mu?
İstenmiyor.
Türkiye'den bu tür şeyleri neden istiyorsunuz?
Buralarda soru işareti var.
Bunları benim milletim biliyor.
30 Haziran itibariyle vize konusunda adım atılacaktı.
Arkadaşlarımız görüşmeleri gerçekleştirecek.
Eğer bir karar alınmazsa, parlamentodan Geri kabul
konusunda bir karar çıkmaz.
Bize kriter dayatmasınlar.
Burası Türkiye…."
* * *
İşte, Sayın Erdoğan tarafından söylenen bu ifadeler bize
göre gerçek iman ve yüreklilik derinliğinden gelen ifadelerdir bunlar.
Geçmişe yönelik özellikle CHP ve onun gibi düşünen bazı
muhalefet partileri liderlerinin hiçbirisi böylesine cesur, yüreklilik
göstererek, batı dünyasını uyarmamışlardır.
Uyarmaya da cesaret edememişlerdir.
Onun için Türkiye, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne
kadar, hiçbir devlet büyüğü böylesine cesaret göstererek gerçekleri dile
getirememiştir.
Ancak hiç unutmayalım ki 19. yüzyılın sonlarından
başlamak üzere 20. yüzyılın sonuna kadar geçen uzun süreçte batı dünyası,
Türkiye’ye karşı, özellikle İslam hilafetine karşı kin ve nefret beslemekle
kalmamıştır…
Tüm İslam dünyasını yüce Kur’an-ı Kerim’in bağlılığından
koparıp başıboş, havada uçan soytarı bir yıldız gibi İslam dünyasını da başsız
bırakmak suretiyle içine insan suretindeki nice El-Hannas şeytanları
kullanmışlar ve içimize salmışlar.
Ne yazık ki devletin dizginini onların eline vermişler ve
onları kahraman kurtarıcı ilan etmişler.
Ama gün gelmiş, çatmış halk uyanmış, gerçekleri
görmüştür.
Sayın Erdoğan gibi böylesine toplumun izzet ve şerefini
koruyan, üstün tutan, inandıkları yüce kitabın yüceliğini halkın tüm kalplerine
götürmek isteyen, hatta dünyaya da o manada enjekte etmeye çalışan böyle bir
devlet büyüğünü Allah korusun, muhafaza eylesin, uzun ömür versin.
Zira gerçekten Erdoğan’dan önce muhafazakâr olarak
geçinen birçok devlet adamlarını gördük.
Fakat ne yazık ki kullandıkları dil, Erdoğan’ın dilinden
değildi.
Apayrı bir dil kullanıyorlardı..
O dil de inanan bir toplumun yöneticilerine yakışmayan
dildi…
Pısırıklık, korkaklık, hudfroşluk, riyakarlık gibi fötr
şapkalı, papyonlu, beyaz gömlekli nice devlet adamları gördük.
Her ne kadar milletin yüzüne karşı gülümsüyor olmalarına
rağmen, hadd-i zatında içlerindeki besledikleri cehalet, kin ve nefret halet-i
ruhiyesi bu memlekete yarar getirmemiştir.
* * *
Erdoğan diyor ki;
“Batı dünyasına insanlarımızın rahat gidip gelmesi için
vize dahi vermiyorlar.
Bizden istenen kriterleri neden Latin Amerika’da
istemiyorlar.
Latin Amerika’da büyük bir serbestiyet ve kanun
uygulaması söz konusu olmuştur.
Latin Amerika’dan neyimiz eksik, yürekleri varsa
göstersinler.
Ama gösteremiyorlar”
Hasılı kelam.
Sözümüzü özetlemek gerekirse şunu söylemek zorundayız;
Yüce kitabımız Kur’an diyor ki;
“Müşriklerin hiçbir zaman sözü gerçekleşmiyor verdikleri
söz de söz değildir. Ona güvenmeyin”
İnanıyoruz ki Erdoğan da “Tevbe” suresinde geçen bu
ayetin mealini çok güzel okumuş ve çok güzel tedbir almaktadır.
En derin saygı ve sevgilerimle.