“SİZ KARANLIKSINIZ VE CAHİLSİNİZ”!?
Evet, sevgili okurlar.
Gerçekten ortalık vahim…
Yakın tarihimiz boyunca, yani yüz yıldan bugüne dek…
Türkiye; ekonomiksel olarak, ahlaki olarak, sanayi ve
teknoloji olarak ne kadar ilerleme kaydetmişse, mutlaka onu içine sindirmeyen
iç hain düşmanlar ile dışarıdaki hıyanet erbapları hep gizliden ittifak
içerisine girmişlerdir.
Nitekim, şuan yine ittifak içerisindedirler..
Türkiye’nin bugün kü büyük ilerleme hamlesini durdurmak
için, karartmak için, bazı kirli oyunları sahneye koymaktadırlar.
Bize göre bunun başını çeken de tamamıyla muhalefettir.
Ve bu muhalefetin başını çeken de ana muhalefet partisi
olan CHP’dir.
CHP’nin başında bulunan Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
Ülke çapında yıllardan beri oluk oluk kan akarken ve çok
büyük huzursuzluklar içerisinde halk yaşamını sürdürürken, muhalefet, özellikle
ana muhalefet partisi lideri "bıyık altından gülüyor, seviniyor ve bazı
beklentiler içerisinde" hareket ediyor.
Ama bu bir gerçektir ki dünün Türkiyesi nelerle
karşılaşmışsa, bugün aynı o kirlenmenin bir uzantısıyla karşı karşıya
kalmıştır.
Ülkemiz, doğusuyla batısıyla, Türküyle Kürdüyle büyük bir
birliktelik içerisinde yaşamak istiyor; ama bu yaşam tarzını yaşatmak istemeyen
kirli ve karanlık güçler ne yazık ki ittifak içerisinde, kumpaslar kuruyor..
***
Bu güçlerin varlığını kanıtlamak için uzağa gitmeye gerek
yok.
Batı emperyalizm ile işbirliği içine giren ittihat ve
terakki cemiyetinin ve onun kirli siyasetinin bir uzantısı olarak bugün
Türkiye’den aynısı devam ede gelmektedir.
Hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Türkiye öylesine kozmopolitleşti ki "dost kim,
düşman kim" belli değil.
Devletin imkânlarını kullanan muhalefet açık ve net
olarak Türkiye’nin ezeli düşmanları olan dış emperyalizm ile nerdeyse işbirliği
içerisinde söz birliği yaparak, siyaset üretiyorlar.
Gerçekten, bu kirli siyaseti yürüten muhalefetin büyük kanadı
olan ana muhalefet partisi, bir zamanlar Esed’in zor duruma girdiği anlarda
mağlubiyetini hissettikleri zaman kendi partisinden Esed’e heyet göndererek ona
teselli verme ve onun yanında yer aldığını ona bildirme iğrençliğini
göstermişlerdi.
Sadece hükümeti zor durumda bırakmak için, iktidar
partisi olan Ak Parti’nin elinden iktidarı almak için, illa ki Türkiye’yi bazı
düşman devletlere şikâyet etmek gerekiyor, düşüncesindeler.
Bir yandan Katherina piçlerinin kölesi durumunda olan
hain Esed’in yanında yer alan CHP, öbür yandan HDP’nin Eş Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş Katherina piçlerinin huzuruna davet edilmiş ve onlara
Türkiye’yi şikâyet etmekle hasbıhal etmiştir.
* * *
İşte, bakınız sevgili okurlar.
Ülkemizin ne kadar şanssız olduğunu ve ne kadar zor
duruma sokulduğunu artık siz kendiniz düşünün ve takdir edin.
İçten vuruluyoruz, hem de içimizdeki yabancı mihrakların
bazı uydularının vasıtasıyla.
Türkiye ne kadar karışırsa, o kadar edepsizce kirli
senaryoyu düzenleyen nice edepsiz ve şuursuz siyasi odaklar vardır.
Veya sözüm ona akademisyen aydınlar vardır.
Veya medyanın kararmış aydınları vardır.
Tüm bunlar Ak Parti hükümetinin hizmet yapmaması için
harekete geçmişler, terör odaklarını oluşturuyorlar.
Hedef; yalnızca Ahmet Davutoğlu’nun hükümeti değildir.
Aslında en büyük hedef; Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’dır.
Bu her iki zatın, Türkiye’de günümüzde lider olma
hasebiyle, Türkiye’yi bir yerlere getirme çabasında olduklarından kimsenin
kuşkusu olmasın.
Ama onlar ne kadar Türkiye’nin büyümesine, ilerlemesine,
gelişmesine çaba gösteriyorlarsa da tam tersine bu saydığımız muhalefet
liderleri bir o kadar da Türkiye’nin zararına çalışıyorlar.
Kan dökülmesinden zevk alıyorlar.
* * *
Bakınız, dün İstanbul Sultanahmet meydanında Suriye
uyruklu bir canlı bomba intihar ediyor.
Hem de kalabalık yerde.
Dünyanın birçok yerinden Türkiye’ye gelen turistleri
öldürmüş oluyor.
İddialara göre 12 tane ölü, 15 tane de yaralı.
Hep yabancı uyruklu insanlar.
Niye bunlar hedef alınıyor?
Turizm gelişmesin diye?
Türkiye her dört kenardan kapalı dursun, kimse gelip
gitmesin, döviz girmesin ve herhangi bir gelişme kaydedilmesin.
Hedef ve gaye budur.
Dün, bu patlama yaşanırken Kılıçdaroğlu kına yakmak için
hemen TBMM’nde grup toplantısı yapıyor ve kamuoyuna şöyle sesleniyordu;
“Ben daha önce demedim mi bu hükümet artık ülkeyi
yönetemez diye”
İkide bir “ben demedim mi” diye millete karşı şov
yapıyor.
Ama bu şovu yaparken de adeta kendini maskaralık durumuna
düşürüyor.
Öbür yandan iki gün önce Türkiye’nin değişik
üniversitelerinden, özellikle Boğaziçi Üniversitesi’nden oluşan akademisyen
heyeti büyük cesaret göstererek, devleti terör odaklarına karşı suçlu buluyor
ve katil sıfatını yakıştırıyor.
* * *
Evet, sevgili okurlar.
Gerçekten bunlar çok üzücü olaylardır.
Burada kirli bir ittifak var.
Adı terörle anılan tüm üç harfli ya da beş harfli terör
örgütleriyle işbirliği içerisindedirler.
Hepsi de sol terör örgütleri…
Ve bunları himaye eden de; "Küresel" dış
mihraklar..
Ülkeyi yeni bir darbe kaosuna sürükleme girişimleridir ve
bulanık bir hava yaratmaktır ki diyorlar ya “Kurt dumanlı havayı sever”
Türkiye’yi böylesine kaotik, dumanlı bir atmosfere sokmak
istiyorlar..
Ama bize göre Allah onlara bu fırsatı vermez, verdirmez.
Havalarını alırlar.
Türkiye yeni bir Türkiye’dir, artık eski bir Türkiye
değildir.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Büyükelçiler Konferansı
dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde verdiği öğle yemeğindeki
konuşmasında, ülkede ortaya çıkan zorlukların farkında olduklarını, kendilerine
güya "akademisyen" ve "araştırmacı" unvanı yakıştırmış bir
güruhun ortaya çıktığını söylüyor.
Bu güruhun, terör örgütünün eylemlerine karşı
vatandaşlarını ve topraklarını savunan devlete dil uzattıklarını vurgulayan
Erdoğan, "Neymiş efendim, 'hak ve özgürlükler ihlal ediliyormuş.' Evet,
terör örgütünün eylemleri yüzünden bölgede yaşayan milyonlarca vatandaşımızın
hak ve özgürlükleri ihlal ediliyor. Ama bu ihlali yapan devlet değil, terör
örgütünün ta kendisidir" ifadesini kullandı.
* * *
İşte, bakınız şöyle diyor Erdoğan onlara;
“Ey aydın müsveddeleri, siz karanlıksınız karanlık. Aydın
falan değilsiniz. Sizler ne Güneydoğu'yu ne Doğu'yu, buraların adresini
bilemeyecek kadar karanlıksınız ve cahilsiniz. Ama oraları bizler kendi
evimizin yolu gibi, adresi gibi çok iyi biliriz.."
Düşünün, sevgili okurlar.
Bir ülkenin, bir devletin başında bulunan Cumhurbaşkanı
böylesi hain, kirli, edepsiz insanların varlığını Türkiye’de tespit ediyorsa,
bize göre Türkiye için en büyük şanstır.
Demek ki devlet büyükleri artık etrafına iyi bakıyor, hainleri
tespit ediyor ve kamuoyuna açıklıyor.
Bu da bize göre ümit vericidir, halka bir teselli verme
biçimidir ki Cumhurbaşkanı, kamuoyu adına bunları teşhis etmiş ve hak ettikleri
dersi de vermiştir.
Keşke aynı bunlar gibi düşünen ve ittihat terakki partisinin
uzantısı durumunda olan CHP liderini de kamuoyu nezdinde böylesine tanımlamış
olsaydı.
Zira bunlardan daha fazla ana muhalefet partisi lideriyle
beraber, o aydın denilen karanlık ve cahil güruhun başında bir dikili taş gibi
görünüyor.
Bütün bu şımarıklık, bu edepsizlik ve bu kültür
hırsızlığı aslında bundan çıkıyor.
Bakınız, Kılıçdaroğlu kendi grup toplantısında şöyle
konuşuyor;
“Artık bu işin aması maması yok. Artık Türkiye'deki 78
milyon yurttaşımın şu gerçeği bilmesi lazım bu hükümet Türkiye'yi yönetemez,
yönetemiyor”
Kına yakarcasına illa ki hedef ve amacı iktidar partisine
suçlama getirmek ve bazı yerlere darbe çağrısı yapmak ve kendisi havadan
cıvadan hiçbir şey yapmadan, alın teri dökmeden Başbakan olma hevesinde.
Bize göre bu ahmakça bir anlayıştır ve haince Türkiye’yi
arkadan vurmaktır.
Demokratik yöntemlerle yüzde 50 civarında oy vererek
iktidara getirdiği bu hükümet ve yüzde 52 ile Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı seçerek
makamında oturtturan bu halk, ne Cumhurbaşkanını ne Başbakanını ne de iktidar
partisini sahipsiz bırakmaz.
Halk, Cumhurbaşkanının da Başbakanının da iktidar
partisinin de yanındadır.
Siz ne yaparsanız yapın, 1923’ten sonraki halka yapmış
olduğunuz eziyet, hegemonya, din düşmanlığınız yüzünden bu halk, dipçik ve
şeflik unvanını tekrar size vermez.
Siz ne kadar birilerinin arkasına sığınıyorsanız, sığının
bu halk, artık size iktidar geçidini vermez.
Boşuna uykularınızı kaçırmayınız ve iktidarı da
sayıklamayınız.
Hele hele Kılıçdaroğlu öylesine sayıklıyor ki inanın gece
uykusunu uyuyamıyor.
Ey Kılıçdaroğlu!
Bekle ki sana Başbakanlık gelsin.
Heyhat!
Nerede?
En derin saygı ve sevgilerimle.