2022-2023 ADLİ YILI AÇILIŞI!?

Sevgili okurlar…

Malumunuz üzre 1 Eylül itibariyle “adli tatil” son buldu.. Ve “2022-2023 Adli yılı” startını aldı…

Yeni adli yılın milletimize, ülkemize, tüm insanlarımıza hayırlı uğurlu olmasını yüce Allah’tan temenni ediyoruz…

Ve diyoruz ki; “hakkı hak bilen bir hukuk sistemi” mekanizması işlesin…

***

Hiç kuşkusuz ki adli yılın başlangıcı demek, “hukuku ve adaleti” yeni bir çehreye sokma veyahut değişik yönlendirmelerin yapıldığı bir yıl olarak değerlendirmemek gerekir.. Ki böyle bir hareket de içermiyor.. Ancak adli mercilere mensup olan başta hâkimler, savcılar ve diğer personeller, yani Adalet Bakanı dahil olmak üzere tüm Adalet Bakanlığı personeli “adli tatil” bir nevi izin ve bir nevi yoğun çalışma temposuna ara verip, nefes alma süreci olduğunu düşünüyoruz.

Yoksa adalete, hukuka veya çalışan hâkim ve savcılara veya diğer personellerin çalışma şekline yeni bir şekillendirme diye bir husus yoktur… Hâsılı, 40 günlük istirahat süreci bitmiştir. Yeni adli yıl süreci başlamıştır…

***

1 Eylül’deki “Adli Yıl” açılışında, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan dâhil olmak üzere Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ ve Yargıtay Başkanı Hâkim Mehmet Akarca’nın konuşmaları, bir bütünlük içerisinde şayan-ı dikkatti.  Özellikle Cumhurbaşkanımızın konuşmaları içerisinde geçen bazı ifadeler pür dikkat çekiciydi.  Özellikle, Türkiye'deki mevcut anayasanın içeriği ve maddelerinin neredeyse tamamının olağanüstü dönemlerin ürünü olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları ifade etti…

“Her ne kadar 1982 Anayasası’nda, hem bizden önceki hükümetler hem biz, çok sayıda köklü değişiklik yapsak da sonuçta elimizdeki malzemenin darbe dönemi ürünü olduğu gerçeğinden kurtulamıyoruz.”

***

Bu ifadenin, devletin tepesindeki bir zat tarafından dile getirilmesi, “tarihi öneme” sahip olduğu gibi bir ölçüde de; “itiraftır?”

Pek tabi ki devletin yıllardan beri kimler ve hangi eller tarafından yönetilmiş olduğu gerçeğine de dikkat çekmektir… Ki Erdoğan’ın zat-ı devletlerinin ağzından çıkan bu ifadeler, gerçekten şayan-ı tebriktir ve takdirdir.  Kamuoyu adına tebrik ediyor ve takdir ediyoruz.

***

Devletin içinde yıllardan beri olup bitenlerin, nice hıyanet erbaplarının nasıl da sızıp, vesayetçi, darbeci dayatmalarıyla geçmişe yönelik devletin ne kadar kirli ve yanlış ellerle yönetilmiş olduğunun beyanı, hakikatlerin de ifşasıdır… Cumhurbaşkanının inanarak her kelimeyi tarihi gerçeklere dayandırarak konuştuğunu biliyoruz.. Ki bu hal de bize ve topluma güven tesis etmektedir.. Kamuoyunu sevindirmektedir..

Öyle inanıyoruz ki kamu vicdanında da büyük takdir almıştır.  Ne mutlu Türkiye’ye ki böyle bir Cumhurbaşkanı, tarihi gerçekleri görerek dile getiriyor, kamuoyuyla paylaşıyor.. Bize göre Erdoğan’ın varlığı, Türkiye için büyük bir şanstır.

* * *

Sevgili okurlar.

Gelirsek, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın Adli Yıl açılış törenindeki konuşmasına.. Bozdağ, şöyle konuştu… “Türk yargısı, milyonlarca dosyayı karara bağlarken, kamuoyunda tartışılan, tartışılması da adil yapılmayan, sadece siyasi taraftarlığa göre değerlendirilen, taraftarlığa uygunsa karar ‘doğru’, değilse ‘eğri’ notuyla notlandırılan değerlendirmeler üzerinden Türk yargısını eleştirmek, Türk yargısına saldırmak büyük bir haksızlıktır.

Gece gündüz çalışan hâkimlerimize ve savcılarımıza saygısızlıktır. Bu saygısızlığı ve bu haksızlığı reddettiğimizi bir kez daha buradan ifade etmek isterim. Türk yargısı bağımsız ve tarafsızdır ve görevini Anayasa, kanunlar, hukuk ve bunlara bağlı vicdani kanaatle yerine getirirler.

Hâkimlerimizin, savcılarımızın yargı görevi yaparken verdikleri kararlarla ilgili denetim mekanizmaları da bizim sistemimizde açıktır.”

***

EL HAK.

Adalet Bakanı Sayın Bozdağ’ın bu tespitlerinin bir bölümüne katılıyoruz, ama bir bölümüne de katılmıyoruz… Katılmadığımız kısım, sadece siyasi tarafgirlikle verilen kararların alkışlanıp, hakikat diye ifade edilmesidir.. Eğer ki taraftarlığa uygunsa karar ‘doğru’, değilse ‘eğri’ notuyla yapılan değerlendirmeler üzerinden Türk yargısını eleştirmek objektif ve sahih olamaz!. Olsa olsa, keyfiyeti içerir..

***

Nitekim, CHP dahil olmak üzere bazı siyasi partilerin, Türk yargısının onların yandaşları hakkında aleyhinde verdikleri adil kararları “adil değildir” diye Türk yargısına yüklenmeleri, haksız ve yersiz şekilde eleştirmeleri, kabul edilemez.. Hakaretvari şekilde yapılan eleştiriler, aslında “Yargının Vesayet” altına alınma gayretidir… Bu bize göre böylesi bir tutum ve tavır, sergilenen siyasi tutum Türkiye için büyük bir şanssızlıktır ve isabetsizliktir. Adaletin açık ve aleni şekilde katledilmesidir…

***

 

Amma velâkin, bir de madalyonun diğer yüzüne bakmak lazım… Adalet Bakanının istisnasız olarak Türk hâkim ve savcılarının verdikleri kararlar ve uygulamaların dört dörtlük olduğunu, sapasağlam olduğunu, hep hukuka, adalete uygun olduğunu söylemesi de, bir o kadar zafiyet üreticidir.. Bize göre siyasi ve yetkili bir ağızdan yapılan tarafgirane bir tutumdur.  Kamuoyu, hiçbir şekilde katılmaz, bilakis güvensizlik yaşar…

***

“Türk yargısı bağımsız ve tarafsızdır ve görevini Anayasa, kanunlar, hukuk ve bunlara bağlı vicdani kanaatle yerine getirirler.”

Adalet Bakanının, mevcut işlenen hal-i durum karşısında bunu beyan etmesi hakikati içermediği gibi, bize göre yanlıştır da.. Dahası, Bakanın, Anayasada geçen ifadeleri, kavramları kullanması da dikkat çekicidir.  Nitekim, uygulama şekline bakıldığında, yargıdaki bazı olup bitenler Sayın Bakanımızı haklı çıkarmamakla beraber, adeta yalanlamaktadır, onu tekzip etmektedir..

***

Şöyle ki…

Özellikle İş Mahkemelerinin bazı hâkimlerinin tutumları, yanlış kararları, peşinen vermiş oldukları hükümler birçok yönüyle adil değildir?

Ne tarafsızdır, ne de yargı bağımsızlığını içermektedir…

Zira bu minvalde tespitlerimiz vardır…

Ki zaman zaman buradan dillendirmiş, hatta Adalet bakanımıza arz olunur, başlığı altında çağrıda bulunarak “olup biten yanlışlıklara lütfen neşter atın” demişizdir..

***

İş Mahkemeleri..   İş Mahkemeleri yargıçlarının, “tümünü kastetmiyorum elbette..” Ama bazıları var ki, devletin resmi evraklarını hiçe sayarak, büyük bir gayretle (!?) büyük bir izanla (!?) işveren hakkında, keyfi tutum sergilemektedir…  Devletin resmi belgelerini çürütmek için illaki bazı işçi müsveddeleri hakkında uyduruk, taraflı, yanlı, husumetli tanıkların tanıklığına bakarak, o resmi belgeleri çürütmeye çalışmaktadır.. Ki bu da bize göre bir “hukuk acubesidir.”

Adalet skandalıdır.

Hukukun askıya alınmasıdır..

Dahasını söyleyeyim.

Bazı şirketlerin iş çevrelerinin uzaktan yakından bir alakası olmamakla beraber, yukarıda belirttiğimiz gibi aynı o antika, kıydırık, yalancı ve husumetli tanıkların tanıklığıyla o resmi belgeler, “içi boş, birer kâğıt parçası” olarak görülüyor… Gerçek şudur, her bir şirketin, her bir iş sahibinin resmi belge olarak, kaydı ticaret sicil gazetesinde yer almaktadır.. Burada kayıtlıdır… Şirket ortakları da burada belirtilmektedir.. Sermayeler ayrı ayrı resmi belgelerle konulduğu halde, adresler ayrı olduğu halde; sen buna kendinde “illiyet bağı” oluştur ve aynı şirketlerdir diyerek, hüküm ver..…

***

Kaldı ki o şirketlerin bankadaki hesapları da farklı… SGK’daki şirketlerin bordroları bile farklı.. Ama gel gör ki, illaki karşı taraf için, “öküzün altında buzağı ararcasına” hukuk katlediliyor… Tarafgir bir şekilde karşı tarafın bir dediğini ikiletmeden hemen zapta geçirmeleri ve savunma erkinde olan, işverenlerin haklılığını kale almadan, sunulan belgeleri dikkate almadan kararlar veriliyor… Ki bu kararlar da tartışmasız bir şekilde, “hukukun yüz karası” olarak anılmaktadır…

Acaba diyoruz, Sayın Adalet Bakanı bunları bilmiyor mu?

Bilmiyorsa, bize göre Adalete siyasi gözle bakmaktadır… Adil ve hukuk üstünlüğü noktasında bakmıyordur…

* * *

Bir de kamuoyunda sürekli tartışılan ve hukuku katleden bir unsur olarak karşımıza çıkan “bilirkişi olaylarına” bakalım.

Özellikle Diyarbakır’daki iş mahkemelerinde yine bazı hâkimlerin uygulamaları var ki akla ziyan!

Çok kısa bir süreç içerisinde mezun olan, özellikle Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olan bazı avukatların, Hukuk Fakültesindeki bilinen bazı hocaların para karşılığında onlara danışmanlık yaptığını, onları yanlış yönlere yönlendirdikleri de aşikârdır.

Tespitlerimiz içinde böylesi garabet bir ilişki de var!

Ki bu hocaların, aynı zamanda “bilirkişi olarak” görev yapmaları da ayrı bir facia!

Beri yandan, hala da o minval üzere bilgisi olmayan bilirkişileri, olayla hiç ilgisi olmayan ehl-i vukufun aynı mahkemelerce atanmaları hukuki değildir diyoruz!

Yanlıştır.

Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ, acaba bunlara ne gibi kanıtlayıcı ve memnun edici bir cevap verecektir diye soruyoruz..

Tabi yanıt bekliyoruz…

Ki dahası da var diyoruz.

Bölgemizdeki diğer bazı mahkemelerde yaşananlar, kamuoyuna yansıyor..

Gerek, basına yansıyanlar..

Gerekse, Hâkimler ve Savcılar Kuruluna yansıyanlar

Özellikle bazı ceza mahkemeleri, pür dikkat çekmektedir..

Yeni mezun olan gencecik bazı savcıların hazırladıkları iddianameler…

Ciddi şekilde sorgulatıyor..

Hukukçularımızın bazı tespitlerine göre çelişkili, antidemokratik, hukuk dışı hazırlanan iddianameler var…

Ve ne yazık ki o iddianamelere de bazı hâkimler uymaktadır..

Verilen hükümler de aynı biçimde hukuksuzluğu ve adaletsizliği haykırmaktadır…

Hal bu iken, Adaletin tarafsızlığından ve bağımsızlığından bahsetmesi bize göre Adalet Bakanı yanlışları görmezlikten gelerek bir hayli yanlışlara imza atmıştır.

Bir nevi, kendisi de tarafgir olmaktadır..

Sevgili okurlar…

Bu minvaldeki yazı serimiz üç dört gün devam edecektir.

Tüm çıplaklığıyla adliyelerde, özellikle Diyarbakır ve bazı ilçelerindeki adliyelerde bazı yargı birimlerinde yaşanan çarpık ve yanlış uygulamaların varlığı, tartışılmazdır…

Ki kimse de inkâr edemez.

Göz göre göre hukuk dışı işler yapılıyor Sayın Bakan!

Bunları görmeniz lazım.

Ama heyhat!

Ne kadar gerçek dışı da olsa illaki birilerinin birilerini koruyor olması, herhalde bir meslek taassubunun sonucu olsa gerek…

Bu olayları daha çarpıcı bazı tespitler doğrultusunda irdeleyeceğiz…

En derin saygı ve sevgilerimle.

<iframe width="1280" height="720" src="https://www.youtube.com/embed/233VfA1nFDQ" title="GÜNÜN YORUMU 6 EYLÜL" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen></iframe>