AĞIR ŞARTLAR İÇERİSİNDE SEÇİM ATMOSFERİ! (II)
Evet, sevgili okurlar.
Bizim, âcizane yıllardan beri dile getirmek istediğimiz
hakikat; olup bitenleri halkımızla tüm çıplaklığıyla paylaşmaktır.
Temel amacımız da bu..
Yani halkın dertleriyle dertlenmek ve ızdıraplarıyla
ızdıraplanmaktır.
İşte bu noktadan hareketle; Düzen ve Kemalist laik
demokratik rejimin bünyesine taşıdığı derin karanlıklar, ülkeyi bu hale
getirdiği için, gerçekten korkuyoruz.
Daha da beterin beteri olabilir diyoruz.
Ama dua edelim, yüce Rabbimize yalvaralım ki "daha
vahim günler" yaşanmasın.
***
Allah bu memleketin, bu masum milletin, bu ümmetin haline
acısın.
Zulmün ve zalimlerin, karanlık kirli piyonların şerrinden
de ülkemizi korusun.
Hiç kuşkusuz ki halkın; batıla karşı dirilişe geçmesiyle,
batıla batıl deyip kökten kaldırmasıyla, hakka ve hakkaniyete sahip çıkmasıyla
dualar kabul olunur.
Yoksa kozmopolitleştirilen bir ülke, ahlaki çöküntülerle
karşı karşıya kalan bir millet, hele ki kötülüğü kötülük olarak, iyiliği de
iyilik olarak, birbirinden ayırt edemeyecek kadar kalp basireti kapanmış, beyin
ve akıl tıkanması yaşayan, cahiliye usulleriyle yaşamayı tercih etmiş bir
insanlık potansiyelinin "duası" pek tabi ki kabul görmez.
Bu itibarla dualarımızın kabul olabilmesi için, mutlaka
gerçekleri görüp sahip çıkmak, kötülükleri de sert ve iman yumruğuyla ezip yok
etmek gerekir, gerek maddi olsun, gerek manevi olsun…
Yoksa kendi kendine “Armut piş, ağzıma düş” anlayışıyla
hiçbir yere varılamaz.
Dualar da kabul olmaz.
Boşuna da kendi kendimizi yormaya ve halkı da yanlış
anlayışlara sürüklemeye de kimsenin hakkı yok.
* * *
Evet, sevgili okurlar.
Bakınız.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu gerçekten kaynıyor.
Kan galeyanı ile karşı karşıya kalan bu coğrafyada;
insafsızlığın, vicdansızlığın, inançsızlığın toz dumanı içerisinde halk inim
inim inliyor.
Dün de bu köşede anlatmaya çalıştığım gibi;
Vatandaş sağına, soluna, önüne, arkasına bakıyor, “Devlet
nerede” diyor.
Devlet de ne yazık ki; iktidar olsun, muhalefet olsun
halkın arayışına ve beklentisine cevap veremiyor.
Her ne kadar silahlı askeri güç elinden geleni yapmaya
çalışıyor ise de kahraman polis gerçekten fedakarane, can hiraşane göğsünü
siper ediyorsa da ve her gün üç beş tane şehit cenaze törenleri yapılıyor ise
de korkarım ki bu hal de fazla sürmez.
Zira bu memlekette kimse canından bıkmış değil.
Anadolu insanı evlatlarının canını da pazarda bulmamış.
Bir iki üç beş derken, yarın öbür gün halk diyecek ki;
“Kardeşim, hayrola?
Asker gönderiyorum, cenazesi geliyor.
Polis gönderiyorum, cenazesi geliyor.
TBMM hangi günedir?
Hiç mi bir kanun değişikliği söz konusu olamaz?
Bu eski bayat anayasanın hükümleri, yepyeni bir
anayasayla değiştirilemez mi?”
***
Eski sabıkalı CHP’li olsun, ırkçı faşizan MHP olsun,
mazilerini kirli görüp de ondan ders-i ibret almıyorlar, hala aynı anlayışla
diretiyorlar.
İktidar partisi de bir şeyleri yapmak istiyorsa da
yapamıyor.
Çünkü artık gücü yetmiyor.
Bu partinin son zamanlarda gücünün eksiye düşmesinin
sebebi de yine kendi bünyesindeki gayriciddî, çıkarcı varlıkların hâkimiyeti
elinde bulundurmasındandır.
Yani söz sahibi menfaatperest olanların yüzünden böylesi
haller yaşanıyor.
İktidarın, terörle yapmak istediği mücadele her nedense
bir türlü hedefine ulaşmama belirsizlikleri içerisindedir.
Böylesine parti bünyesine sızdırılmış, yanlış düşünceye
sahip rantiyeci insanların, münafıkça çalışma stilini partinin zirvesindeki
insanlar ya görmüyor, ya da görmezlikten geliyor.
Halk, artık bu insanlardan rahatsız ve acizdir.
***
Çünkü…
İhaleler, yıllardan beri adrese teslim gidiyorsa…
Partinin davasına gönül vermiş nice vatandaş ve iş
çevreleri varsa ki vardır bunlar dışlanıyorsa…
Sadece kendi aralarındaki anlaştıkları anlayışın parolası
kişisel rant ve çıkar olduğu müddetce..
Ne yazık ki bu parti gün gittikçe erimeye yüz tuttuğu
gibi, siyasi hayatının da sonlanmasından kendini kurtaramaz.
Bu yörenin bazı önemli şahsiyetleri yıllar yılı Refah
partisinden tutun da bu partiye kadar kendini kurtarıcı, Müslüman, muhafazakâr
olarak gösteren nice zevat var ki bunların bir kanatları da kesinlikle PKK’nın
içindedir.
Çok yakından bildiğimiz, tanıdığımız, duyum aldığımız
insanlar vardır.
Yeminle bunu söyleyebiliriz ki ayet gibi doğrudur ve
sabittir.
Peki, sormazlar mı?
Bu ne hal?
***
Bakınız…
Bediüzzaman Hazretleri diyor ki;
“Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal”
Hala da eski halle, rantiyeci anlayışlarla parti ayakta
tutulmaya çalışılıyorsa, peşinen söyleyeyim ki iktidarı kaybetmiş durumdadır.
Dünkü yazımda da belirtmiştim.
Bu yörenin bazı önemli ilçelerinde devlet ihaleleri az da
olsa “Adrese teslim edilmek üzere” o insanlara peşkeş çekiliyor.
Hem de devlet ve iktidarın eliyle.
Halk, bu tür menfur olayları hiçbir zaman unutmaz.
* * *
Gelirsek dünkü Diyarbakır’daki kepenk kapatma olayına…
Demokratik, hukukun üstünlüğüne inanan, milli irade
hâkimiyetiyle yönetilen bir devletin ve ülkenin ayıbı olsa gerek..
Ki ayıbıdır.
Hem demokrasi diyoruz, hem demokratik yapıdan söz
ediyoruz, hem de koskocaman 2 milyonluk ilin ilçeleriyle beraber, haftada bir
iki defa ekonomiksel çalışma özgürlüğü insanların ellerinden alınıyor,
kepenkler kapatılıyor.
İnşaat ve şantiyeler muattal duruma sokuluyor…
Nakliye araçları gidip gelirse, kesinlikle güpegündüz
yakılmaya mahkûm oluyor.
Milli servet elinden gidiyor.
Ülkede ticari hayat felç, çek senetler tamamıyla
karşılıksız ve ne yazık ki halk büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadır.
Mademki ülke demokrasiyle yönetiliyor.
Mademki devlet vardır.
Mademki milli otorite ve irade yalnız iktidarların değil,
tüm TBMM’nin elindedir.
Şu halde el ele vererek, güce güç katarak, demokrasi adı
altındaki yapılan mezalime “dur” denmelidir.
Demokratik rejim diyoruz, demokrasiyle işlerimizi
halletmeye çalışıyoruz diyoruz.
Ama vatandaşın, 7’den 70’e kadar her kesimin yaşam
hürriyetine el konuluyor, çalışma özgürlüğüne engel teşkil ediliyor.
Tehditler, ölümler ayyuka çıkmış.
Mağdur ve mustazaf insanların gözyaşları bir türlü dinmiyor.
Bize göre bu coğrafyada olsun, Anadolu’nun her neresinde
olursa olsun…
Bu çıkmazın altından çıkamayan devlet, hiçbir zaman
milletine huzur ve mutluluk teminatı veremez.
Veremediği gibi de böylesine kepenk kapattırmak, halkın
günlük çalışma hayatına el koymak, devletin ayıbıdır.
Başta iktidar olmak üzere tüm parlamentonun ayıbıdır.
İnkâr edilmez.
Gerçekten TSK ve Polis güzel çalışıyor.
Ama yetersiz.
Zira birilerinin yaptıkları hiçbir zaman yanlarına kar
kalmamalıdır.
Ama kalıyor.
Anlaşılan budur ki rant ve çıkar ön planda olduğu
müddetçe, "huzuru, istikrarı, güveni ve hürriyeti" bulmamız mümkün
değil..
Zaten bu durumda, yapılacak bir şey de yoktur.
En derin saygı ve sevgilerimle.