AK PARTİ HANGİ YÖRÜNGEDE?! (II)
Mevcut gidişat bilinmeze doğru gidiyor!.. Ki dün de, kısmi olarak AK Parti'nin "hal-i durumunu" yaşadığımız, gördüğümüz ve sokaktan yansıyan hadiseler zinciri ışığında, dillendirmiştik.. Ve “dost acı söyler” kabilinden, 2003 "ruhuna" ivedilikle dönüp, kendini "milli ve yerli" bir stratejiyle, merkeze oturtması gerekir.. MHP'nin sirayetiyle kapıldığı, "ırkçılık ve kavmiyetçilik" serüveni, partiye ve dava adamı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a vahim bir "güç kaybına" neden olmaktadır...
***
AK Parti 14 Mayıs'taki "seçim seyrini" hangi yörüngede yapacağına dair soruları ikmale getirirken, iki şıkkı naçizane dile getirmiştim..
BİR.. Irkçılıkla mı, kavmiyetçilikle mi, MHP anlayışı ve siyasetiyle mi; yol yürüyecek..?
İKİ.. 2003 ruhunu teşkil eden, Muhafazakârlıkla mı, İslam’la mı, milli ruhla mı, milli örf, adet, gelenek ve ecdadın kültürüyle mi yürüyecek?..
***
Şıkları tarihten örnekler, getirerek açılımını yapar isek; MHP'yle alınan yol hiç ama hiç sağlıklı bir sonuç beklenemez.. Çünkü geçmişte örnekleri çoktur.. Ki halk deyimiyle, "kerameti olsaydı, kendine yarardı?".. MHP'nin yarım asırlık dönemi aşan siyasi tarihine baktığımızda, hiçbir alanda ilerleme kaydetmediği gibi, yol yürüdüğü partilere de bir kazancı olmamıştır. Kayıp ve hezimetten başka...
***
Şu gerçeği, tüm siyasi partilerin iyi idrak etmesi lazım! Türkiye bir bütündür.. Doğusuyla, Batısıyla, Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Acemiyle, Lazıyla, Çerkeziyle, bilaistisna her şeyden evvel, muhafazakârdır, Müslüman’dır. Yaşamında, felsefesinde, kültüründe, inancında hiçbir şekilde, "ırkçılık, kavmiyetçilik" yer almaz.. Varsa da çok gerilerde, belli zümrelere binaen varlık gösterir...
***
Tarihe bakılırsa, özellikle demokrasiye ve milli iradenin paralelinde yönetime geçişte, siyasal iktidarlar ekseriyetiyle "sağ partilerden" müteşekkil olmuştur.. Ne zaman ki seçim yörüngesine girdiği zaman, dün olduğu gibi bugün de, solu iktidara getirmemiştir. Getirmez de..
Solun, milletin ruhuna aykırı olduğunu millet çok iyi biliyor.. Ama ne yazık ki muhafazakâr geçinen siyasiler son dönemlerde "zihin körelmesiyle" bunu bilmiyor ya da bilmezlikten geliyor...
***
Bu millet, inançsızı, Aleviyi iktidara getirmemiştir. Başta İsmet İnönü olmak üzere onları iktidardan uzaklaştırmıştır. Ama muhafazakâr geçinen siyaset, ne yazık ki “milleti seçtiklerine, yetki verdiklerine bin pişman ettiriyorlar?.." Yetkilenen, iktidara gelen partiler bir türlü kendini, "milli iradenin" benimsediği yörüngeye dâhil edip, yol almıyor...
***
Ya rant, ya birilerini zenginleştirmek, ya da adam kayırmakla meşgul.. Eee bu da millete bıkkınlık getiriyor.
Batılın bünyesinde baldırıçıplak insanları gördük.. Onlar bugün, Türkiye’nin sayılı zenginlerinden biridirler.. Cibilliyetlerine baktığınızda, ne yerliler, ne de milliler... Ülke, millet ve vatan için bir hizmetleri oldu mu, ne yazık ki hiç! Ama birilerinin sayesinde kendini dost gösterip, münafıkça hareket etti! Yükünü alıp, palazlandı... Yani, kim kime dum duma?
***
Bu itibarla diyoruz ki 14 Mayıs’taki seçim "ülkenin yarınları" için önemli.. Bir milli ruha yeniden kavuşmak için, o ruhun yeniden dirilmesi için Sayın Erdoğan’ın misyonunu korumak için, el ele verip birlikte hareket ederek artık kendisinin deyimiyle “Alevi Bay Kemal”leri ortadan sildirmemiz gerekmiyor mu? Şu halde AK Partinin, iyi insanları ön planda tutması gerekir... Basmakalıp, kozmopolit insanları milletin huzuruna çıkarmamalıdır.. Dosdoğru insanları milletin huzuruna çıkarmalı.. Ki yine bu millet, 2003 ruhunu Erdoğan’ın liderliğinde diriltebilsin... Aksi takdirde milletin sillesi sert olur...
***
Allah korusun Alevi geçinen, İslamiyet’e sıcak bakmayan Kemal Kılıçdaroğlu’nun rotasına mı, ülke teslim edilecek? Onun için AK Partinin buna çok dikkat etmesi gerekiyor. Özellikle Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan bunları çok iyi biliyor. Böylesine keşmekeşliklere, kavgalara, gürültülere pabuç bırakmamalı, mevcut kötü hali ortadan kaldırmalıdır... Ki Erdoğan’ın misyonuyla yepyeni bir AK Parti oluşsun, oluşturulsun... Zındıka cereyanları olan sol, bu milletin kalbinde yer edinmesin...
***
Dedik ya, sağ kendine çekidüzen vermezse, sol zırvalayarak iktidara gelir.. Potansiyel elde ederse dilleri daha fazlasıyla uzar. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bunun farkında olduğunu çok iyi biliyoruz. "Bay Bay Kemal demekte de" çok haklıdır. Yani Türk solu olmaz.
Türk solu demek dinsizliktir. Dinsizlik dini olan Laisizm’dir, Kemalizm’dir veyahut şudur, budur. Bu anlayışların gölgesine sığınıyorlar ve kendilerine hayatiyet kazanıyorlar. Bu da, milli ruhu taciz etmektedir, milli şahlanışı sindirmektir.
***
Özü itibariyle, milli iradeyi "solun cenderesine" sokmamak için! Ülke idaresini de mahkûm etmemek için… AK Parti'nin 14 Mayıs'taki seçimlere odaklı, kendini yenileyen, şaibeden, ranttan, çıkardan, menfaatten uzak, davaya inanmışlıkla yol yürüyen, temiz, pak ve dürüst insanlarla partiyi donatması gerekiyor.. 2003 ruhunu ancak böylesi bir yapılanmayla diriltebilir.. Nitekim, sokaktaki vatandaşın beklentisi de, umutları da, bu dirilişin şahlanmasında!
En derin saygı ve sevgilerimle.