AK PARTİ HANGİ YÖRÜNGEDE YÜRÜYOR?! (II)

Seçim sath-ı mailine girmiş bulunuyoruz! Yoğun, kritik ve gergin bir süreç işliyor… Liderler, Parti Genel merkezi ve YSK arasında parti kurmayları mekik dokurken, ittifaklar da netlik kazandı.. Millet ve Cumhur ittifakı bloğu “listeler” üzerinde, kendi cephelerinde, uzlaşı aşamasına geldi.. Pazar günü, Milletvekili listeleri bir bütün olarak, her şeyiyle netleşecek?

***

Evet, 14 Mayıs’taki gerek Cumhurbaşkanlığı ve gerekse Milletvekili seçimlerini, kesinlikle sıradan görmemek lazım!.. Olağanüstü öneme sahiptir… Eğer ki bir önceki seçimin derecesinde, sıradan görülüp sayılırsa bize göre böylesi bir tavır “hiç sağlıklı” olmayacağı gibi, safdillik olur.. Abartı değil.. Hakikati ve gelecek yüzyılı görme açısından bu seçimler, Türkiye’nin geleceğini ve kaderini belirleyecek bir öneme sahiptir..

***

Seçimleri sağ mı kazanır, sol mu kazanır, onu sandığa yansıyan “milli irade” belirleyecek.. Elbette ki her parti kendine özgü bir oy potansiyeliyle “boyunun ölçüsünü” alır.. Ama ülkenin yaşadığı hal-i duruma söylenecek sözün muhatabı tercihsel yönde halktır, Türkiye insanıdır, sandık başına gidecek olan seçmendir.. Karar verici makam odur!

***

Mevcut hal, iyi bir hal değil.. Ki bugüne özgü bir sonuç değil.. 1,5 asırlık zaman diliminin yarattığı travmatik haldir.. Çünkü, ülke ve millet “ithale dayalı, kirli bir kültürün ve ideolojik bir yapının hakimiyeti altında” hep tutuldu… Tarihsel geçmişinden koparılan, kültürüne, medeniyetine, İslami inancına, aba ecdadın mirasına “halel getiren, inkâr ve asimilasyonu” dayatan bir anlayışın vesayeti altında, tutula gelindi…

***

Ne yerli, ne de milli olunamadı! İşte bu yüzdendir ki iki yakasını bir araya getirmiyor.. Batıla ve batıya odaklı kültüre biat edici! Bugün, yaşamın her alanında vahim bir ahlaki çöküntü söz konusudur.. . Ülkenin artık batısı da, doğusu da, diğer bölgeleri de, “al birini vur ötekine” misali, gerek toplumda, gerek çarşı pazarda, gerek resmi dairelerde, “sulh” olmadığı gibi ahlaki bir erozyon var.. Çok büyük ahlaki bozukluklar var…

***

Özellikle Diyarbakır’daki Sanat Sokağı’nda yaşananlar bunun alametifarikasıdır, kanıtlayıcı delilidir, görünen bir şahittir.  Kimse bunu inkâr edemez.?  Mevcut hali der demez insan sorguluyor ve şu soru yanıt istiyor.. “Devlet nerede?.. Yönetimler nerede?.. Ne bu hal?” dedirtiyor... Muhafazakâr bir partinin iktidarda olmasına rağmen diğer partilerden daha fazlasıyla toplum “ahlaki çöküntülerle karşı karşıya kalıyorsa” vah ülkenin ve milletin haline!

***

Millet bu hale ne der? Yaşadıklarını benimser mi, benimsemez mi?.. Vaziyete “oy tercihinde” bulunur mu, bulunmaz mı?!.. Onu sandık sonuçları ortaya koyar.. Ama gerçek şu ki mümtaz, ahlakı yerinde, inancı mazbut olan insanlar aday gösterilirse, belki millet “güven ve samimiyet ihlasıyla” olup-biteni okur, elini vicdanına koyarak, reyini verir.. Bilir ki yaşadığı ve giderek “zillet” halini alan ahlaki çöküntüye ancak bu inançta olan insanlar dur diyebilir…

***

Aksi taktirde, “eski tas, eski hamam” misali, bildik siyasi aldatmacalar ikmale gelirse.. Ehil olmayan, liyakatten uzak, hatıra binaen şu kadını, bu adamı kendine özgü seç, meclise gönder.. Veyahut da para babasını seç.. Ya da feodalitenin şu adamı olsun.. Gibisinden; toplum nezdinde hiçbir karşılığı olmayan kişiler sahaya sürülürse toplum hayal kırıklığına uğrar ve sandıkta, oy vermez…Bugün Diyarbakır sokaklarında soluduğumuz hava bu minvaldedir..  Bilgi, bulgu ve belgelerin tümü bu minvalde, sonuç veriyor…

***

Bizim dostça tavsiyemiz..  Her hususta ahlakı düzgün, ağırbaşlı, inanç kültürüne sahip insanların “tercih edilip” Milletvekili sıralamalarına alınmaları lazım… Yineliyorum, AK Parti kendi ifadesiyle “Ömerleri” bulup göstermez ise, bu bölgede hayal kırıklığına uğrar… Halkın AK Partiden, özellikle Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan beklentileri bu yöndedir ve geçmiş hataların tekerrür etmemesidir…

***

Şunu söyleyebilirim ki: 20 yıldan beri AK Partinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, özellikle Diyarbakır’da belirleyip meclise gönderdiği insanlar, tabi hepsini kastetmiyorum ama birçoğu yanlış yörüngelerde yürüyen kişiler olmuşlardır… Halkı tanımamışlar, halka hor gözle bakmışlar. Halkın arasına girmemişler.. Deyim yerindeyse malı alıp götürmüşler. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın sayılı zenginlerinden olmuşlardır.

***

İşte halk bunlara karşı artık tepkili, öfkeli ve yaşananlara vakıf... Yani olup-bitene karşı uyanmıştır.. Bu hususta AK Parti kendine çekidüzen vermezse, rahatlıkla halkın Diyarbakır için sola yani CHP’ye kayacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.  Kimse kimseden de şikâyetçi olmasın ve sitem de etmesin.  Eden muhakkak olur, başına gelene peşinen rıza göstermiştir demek..

***

Bilinmelidir ki insanların Türkiye genelinde CHP’ye ve sola oy verip iktidara getirmemesinin temel dayanak noktası; “inançtır ve inanca saygı göstermektir.” Ama bilinmelidir ki, CHP de eski CHP değildir..  Kılıçdaroğlu’nun da itiraflarıyla, CHP eski CHP’li değil.. Yani İnönü CHP’si bugün Türkiye’de yok, Kılıçdaroğlu CHP’si var, o da dine, inanca, Kur’ana saygılı olarak kendini gösteriyor.  Bu itibarla eğer AK Parti daha aktif bir şekilde memleketin inancına sahip çıkıp, inanç sahiplerini söz sahibi yapmazsa, ibre yine CHP’nin lehine dönebilir diyorum..

* * *

Sevgili okurlar.

Memleket insanı, yıllardır siyasetin diline güvenerek bugünlere gelmiştir…Ne yazık ki, güvenmişse de hep aldanmıştır, beklentilerini görememiş ve adeta hayal kırıklığına uğramıştır..  Öylesine insanlar siyaset kulvarına gelmiş ki adam tenezzül edip halkın arasına girmemiştir.. Girmekten imtina etmiştir… Özellikle iktidara mensup olanlar bunu yapmıştır.. Cumhurbaşkanını dahi yanıltmışlar.. Parti gölgesinde, çulsuz iken çul sahibi olup, palazlanmış, çok gizli servete sahip olmuşlar.. İşte diyoruz ki,  AK Parti yönetimlerinin bunları artık görmeleri ve sorgulamaları lazım.  Halkın beklentisi, hesap sormuşluktur… Eğer bu hususta insanlarımızın istek ve arzularına kulaklarını tıkarlarsa oylar uçar, gider başka yerlere konar.  AK Partinin fazlasıyla kendine güvenip şımarmaması lazım.  Çünkü artık eski zaman gitti.

***

Üstad Bediüzzaman, bakınız zaman için nasıl da vecize sözle bizleri uyarıyor…

“Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal.”

Artık siyaset, sadece yalan söylemeye, aldatmaya veyahut uyuşturmaya yönelik yürümesin.

Herkes okumuştur, millet uyanmıştır.

Akla karayı birbirinden ayırt edebiliyor.

Millet artık kanmaz. Bugüne kadar kandırılmış olduğunun farkına varmıştır artık…

Dinozor tipi insanları biliyor, tanıyor ve seçebiliyor…

İşte, parti bünyesinde semizlenip zenginleşenlerden bu halk bıkmıştır, tepkilidir…

Öyle inanıyorum ki Cumhurbaşkanı da bu durumdan oldukça rahatsızdır.

Bu itibarla AK Partinin artık kendine çekidüzen vermesi gerekir..

Aksi takdirde CHP’nin, güzel söz eden, halkın her seviyesine inen Kılıçdaroğlu lehine dönüşebilir.

Kılıçdaroğlu da bu beklenti içerisindedir.

Yani halk nerde iyiyse, nerde güzelse elbette ki oraya meyil eder..

Bizim de görüşümüz bu yöndedir..

Aksi düşünülemez…

En derin saygı ve sevgilerimle.