BEŞİNCİ KOL FAALİYETİ!? (II)

Evet, sevgili okurlar.

Bir önceki yazımızda kullandığımız “BEŞİNCİ KOL FAALİYETİ” ifadesini bugün de sohbetimize başlık olarak kullanıyoruz.

Zira bu ifade çok önemlidir.

Cümle çok anlamlı ve çok kapsamlıdır.

Tabi bu ifade Sayın Cumhurbaşkanımıza ait...

 “Beşinci kol faaliyeti.”

Ki bu faaliyet siyaset odaklı değil, tamamen ideolojidir.

Hem de inkârcılığa dayalı bir ideoloji!?

Türkiye’nin asaletini başkasına peşkeş etme gaflet ve dalaletidir.

Vurdumduymazlıktır; sırttan hançerlemektir!..

Kendi halkına, devletine ve milletine "ihanet" etmektir..

Bakınız, mevcut dünya emperyalizmi Türkiye’yi dört bir koldan sarmış durumda...

Ama yine de tek başına gücü yetmiyor..

Çareyi Türkiye’yi içinden vurmakta arıyor..

Onu da CHP anlayışı gibi beşinci bir kol oluşturarak yapıyor…

Bakınız, sevgili okurlar.

Önceki gün, 24 Nisan 1915’teki Ermeni olaylarının yıl dönümüydü.

Dünyadaki Ermeniler her yıl bunu canlandırarak, dile getiriyorlar.

Bunu dile getiren beşinci kol olan CHP anlayışı olduğu gibi, bu kolun temeli, Lozan antlaşmasıyla atılmıştır...

İngilizlerle işbirliği yaparak memalik-i İslamiye denilen İslam coğrafyasını darmadağın etmiştir..

Türkiye’yi küçük bir Anadolu coğrafyasına sığdırmışlardır...

Ne hazindir ki bunun adına da “Lozan Zaferi” denilmiştir.

Bu zaferi, tabii İnönü’nün üçüncü zaferi (!) olarak tarihe not ettiler..

Öyle ya, milli mücadelede İsmet Paşanın çok büyük rolü oldu(!)...

Nitekim I. İnönü Zaferi, II. İnönü Zaferi olarak adlandırılan “nice hayali zaferler”  ihdas ettiler...

Yalan söyleyen tarihe not ettiler bu zaferleri..

Aslında sağını solunu ayırt edemeyen haçlı anlayışın intikam hislerini taşıyan Biden, bir devlet adamı olarak işbaşına gelmişse de, hiç unutmayalım ki yüz yıl önce İngilizler İstanbul’u işgal edip ne yapmışlarsa ve ardından Anadolu sathına nasıl haçlı müstevli zorba devletler yayılarak, hegemonya kurmuşlarsa da benzer bir durum hasıl burada...

O gün haçlıların yaptıkları tahribat, kesinlikle tek başına yapılan tahribatlar değildi…

Ne yapmışlarsa, içimizdeki satılmış, kendini bilmeyen hıyanetlerin varlığıyla yapabilmişlerdir..

Ki hala da yapmaya devam ediyorlar.

Onun için CHP’nin “128 Milyar Dolar Nerede” yaftasını iyi okumak lazım…

Ne diyordu bu yaftaya karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan…

“Beşinci kol faaliyeti iş başındadır…"

Bu tespit, bize göre yerli yerinde bir tespittir.

Ancak yeterli değildir...

Eğer Biden gibi haçlı emperyalist bir insan, 1915’teki 24 Nisan gününe “Ermeni soykırımı” diyorsa bir yerlere derin mesajlar veriyor demektir..

Daha doğrusu Osmanlıyı yıkıp İstanbul’u istila eden işgalci İngilizlerin bir uzantısı olarak görmek gerekir...

Yoksa ABD gibi bir devletin başkanı olarak ayağının tozuyla Beyazsaray’a oturduktan sonra en büyük hedeflerinden birisi Türkiye olmazdı?..

Türkiye devletinin başındaki Başkan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı kendisine hasım seçmezdi?..

Peki, bu hıncı nereden geliyor?

Onu bilemiyoruz ama zaman en büyük müfessirdir, bekleyip göreceğiz!.

Şayet, ABD başkanı Biden bugün bunları söyleyebiliyorsa, dile getirebiliyorsa “bravo (!)” demek gerekir.

Niye mi?

Zira bizi en çok düşündüren ve bize endişe veren olay Biden’in söylediği; “Ermeni Soykırımı” lafı değildir.

Türkiye’nin yakın tarihimizde yani Osmanlının yıkılışından günümüze dek hangi direktiflerle, nasıl bir anlayışla, hangi sistemle yönetilmiş olmamızı bilmemizdir.

Cumhuriyet diyoruz.

Cumhurla alakası olmayan bir cumhuriyet anlayışının hâkimiyeti söz konusudur...

Tümüyle dışa bağımlı bir yönetim şekli var..

Her ne kadar bağımsız Türkiye diyoruz ya, Allah aşkına neremiz bağımsızdır diye haykırmamak elde mi?

Eğer bağımsız olsaydık Biden bugün bu sözleri kullanamazdı.

Bakın dolar nereye kadar yükseldi?

Euro daha ne kadar yükselecek?

Çünkü her şey Biden’ın ağzından çıkan sözlere bağlı hareket ediyor.

Bu köşede yıllardan beri anlatıyoruz ve yazıyoruz…

Diyoruz ki;

Lütfen!

Türkiye devlet olarak yakın tarihini gözden geçirmelidir...

Yıllardan beri dışa bağımlı kokuşmuş bir sistemle Türkiye bir yere gidemez.

Daha çok şeyler kaybeder gideriz.

Zira proje çok kirli bir projedir.

Bu proje İngiliz ve Fransızların hazırladığı projedir.

Bu da Mondros mütarekesi ile Sevr anlaşmasıyla başlamış, Lozan anlaşmasıyla, kendine “zafer” adı verilen bir projedir..

Ve bugüne kadar o uzantı, kendini diri tutmaya çalışıyor...

İçimizdeki dış mihraklara bağımlı, devletin derinliğinde gizlenmiş ve resmiyet kazanmış mason ajanların varlığıyla bu iş, bizi bölmeye ve parçalamaya sürüklüyor...

Yani, bir meçhule doğru gidiyoruz...

Aslında her yıl Ermeni diasporası bunu dile getiriyorsa da Türkiye de bunu her yıl yalvarırcasına “aman buna soykırım demeyin” demesi de bize göre ayrı bir zillettir.

Zira tarih gösteriyor ki “Ermeni soykırımı” yerine Türkiye’de o günkü Osmanlı deyimiyle diyorum “Kürdistan’da” yani Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Ermeniler I. Dünya Savaşından sonra gizli Rus ajanlarıyla işbirliği yaparak her gün Kürtlerin bir köyünü basarak katliamlarda bulunuyorlardı?..

Tarih bunları yazıyor..

Erkeklerin ellerini arkadan bağlayarak, kitlesel olarak götürüp vadilerde kurşuna diziyorlardı?..

Öbür yandan kadınların, kızların ırzlarına geçiyorlardı...

Tüm bunlar yaşanmışken, her nedense Türkiye’nin resmi dili bunu dile getirmemiştir ve getirmiyor da.

Demek ki tarihini iyi incelemiyor?

Bunun en ciddi ve kanıtlayıcı delili de Erzurum Pasinler’e bağlı bir köyde yaşandı...

Rus ordusu başta Erzurum’u işgal ederken daha Erzurum’a girmeden önce Pasinler’e giriyor...

Pasinlerli İbrahim Paşa, Kürtçe ismi “İbo bege Pasinê” adlı bir köy büyüğünün yanında çalışan Darçın isimli bir Ermeni, Rus birlik kumandanlarıyla işbirliği yapıyor.

Ve İbrahim Paşa’yı ailesiyle beraber ablukaya alıyor.

İbrahim Paşa ailesini Rus gavurunun eline teslim etmemek için önce o Darçın’ı infaz ediyor..

Sonra, ailesinin Rusların eline düşmemesi için, eşini, kızını ve gelinini öldürüyor...

Ailesini Rus gavuru çiğnemesin diye bunu yapıyor.

Sonra da kendisini öldürüyor.

Aslına bakıldığında 1915’te başlayan Ermeni olayının kökeni bu olayla başlıyor.

Yani Rusya ve diğer dünya emperyalizmiyle işbirliğiyle Osmanlının dağılışıyla Ermeni Kürt devletini kurma hareketi başlatıldı...

Kamuoyunu en çok düşündüren olay da şu;

Her nedense Türkiye’nin resmi dili bir türlü bunu işlememiştir, resmileştirmemiştir ve kendini hep suçlu potansiyeline sokmuştur.

Bilerek veya bilmeyerek Ermeni olayına karşı kendini suçlu olarak göstermeye çalışmıştır.

Bize göre bu da apayrı bir garabettir, bir felakettir, bir rezalettir.

İşte onun için diyoruz ki;

Lütfen Allah aşkına!

Artık ayrılık gayrılık olmasın.

Politik oyunlar ortadan kaldırılsın.

CHP’nin Ermeni diasporasına alet olunmasın.

CHP anlayışı artık meclisten sıyrılsın atılsın.

Kamu vicdanı da bunu istiyor.

Bu gerçekleşince Ermeni diasporası da kalmaz, Ermeni soykırımı da kalmaz, Bidenların sızlaması da kalmaz.

Ermeni soykırımı hikâyesinin arkasında kimlerin olduğunu ve nasıl oluştuğunu lütfen Türkiye resmi tarihine geçirsin ve yeni yetişen nesil de bunu öğrensin.

İkide bir Amerika’ya yalvarıp da her yıl 24 Nisan’da “Ermeni katliamı yıldönümü (!)” olarak geçen günde kimseye yalvarmasın.

Desin ki “ben buradayım, tarihim budur, olayın apayrı bir garabeti vardır. Bu olayda kesinlikle Ermenilerin arkasında Fransızlar, İngilizler ve Rusya vardı.”

Tarih olaylarında zigzag çizmek bize göre kimseye fayda getirmez, hele hele Türkiye’ye hiç getirmez.

En derin saygı ve sevgilerimle.