BU EZANLAR Kİ ŞEHADETLERİ DİNİN TEMELİ!?

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği gibi dün İsrail meclisinden "beş vakit ezanın" yasaklanması için karar çıktı.

Tabiatıyla şahsen alınan bu karar benim pek tuhafıma gitmedi.

Ve İsrail’i de garipsemiyorum.

Zira İsrailoğulları yani Yahudiler, yüce İslam dininin temel ilkelerine karşı tarih boyu azgın bir düşmanlık sergilemişlerdir…

Hep hasım olmuşlardır…

İslam'a karşı daima hileli oyunlar oynamışlardır.

Nice tezgâh ve senaryoları kurgulamışlardır.

Özellikle İspanya’dan Türkiye’ye gelip yerleşen İsrailoğulları, sinsi, gizli, münafıkça çok büyük oyunlar oynamışlar ve nihayet Osmanlının son dönem Padişahlarından olan Ulu Hakan Sultan Abdülhamit’i tahtından indirebilmişlerdir.

Elbette ki bunu yaparken içimizdeki kanı bozuk, hain taşeronlarla da işbirliği yapmışlardır.

Yalnız bununla yetinmemişlerdir.

Diğer haçlı emperyalistlerle işbirliği yaparak, büyük bir ittifak içerisinde saldırmaya devam etmişlerdir…

Türkiye'yi ve Türkiye insanını…

Nihayetinde laikleştirme, ırkçılığa dayalı Turanlaştırma, yani dinsiz, sadece ırkçılığa dair ezansız yozlaştırılmış bir millet haline getirebilme çabasını göstermişlerdir….

Sonuç itibariyle, bırakın İsrail’i, Türkiye’de dahi Ezan-ı Muhammedi’yi yasaklama başarısını göstermişlerdir…

Tarih sayfalarını çevirirsek...

1931 yılının Aralık ayında, Mustafa Kemal Atatürk’ün cumhurbaşkanlığı ve İsmet İnönü'nün de başbakanlığı döneminde…

Dokuz hafız, Dolmabahçe Sarayı’nda ezanın ve hutbenin Türkçeleştirilmesi için çalışma başlattı…

Ki, 30 Ocak 1932’de Hafız Rıfat'a ilk Türkçe ezan okutturuldu…

“Allahu Ekber” yerine “Tanrı uludur” safsatasıyla yola çıkıldı.

Türkiye’deki yapılan bu yanlış hareket, rastgele bir hareket olmadığı gibi; dış güçlere bağlı bir anlayışın sonucudur…

Dolayısıyla haçlıların içimize sızdırdıkları yanlış insanlar her ne kadar kurtarıcı olarak kendilerini gösteriyorlarsa da göstersinler, ama ne yazık ki hiç de öyle değiller.

Gerçek kurtarıcı insanlar, milli irade paralelinde tarih boyu milletle iç içe olan din kültürüyle oynamaz…

Milli iradenin kayıtsız şartsız millete ait olduğu halde, milli iradeyi delip altını üstüne getiren yönetici her ne pahasına olursa olsun, ezanla oynayamaz…

Dinin ana faktörünü külliyesiyle üstün tutması lazım.

Böyle olmalıdır ki o zaman milli irade denilebilir.

Günümüzdeki Yahudiler yıllardan beri masum Filistin insanının kanını oluk oluk akıtıyor..

Ne acizliktir ki; dünya da seyirci kalıyor.

Keza Beşar Esed milyonlarca insanı katledip, oluk oluk kanları akıtıyor olması…

Huzur içerisinde yaşıyoruz diyebiliyor muyuz acaba?

Bize göre hayır hiç de alakası yok.

Filistin bir Müslüman toprağıdır.

Eğer Ezan-ı Muhammedi Filistin’de yasaklanıyorsa, bu rastgele bir oyun değildir.

Kutsal topraklar, küfrün çizmesi altında inim inim inlerken, Ezan-ı Muhammedi’nin yasaklanması bize göre İsrail’in kendi karakterini ortaya koyuyor.

Gönül arzu ediyordu ki Ezan-ı Muhammedi yasaklanmasın.

Ama yasaklanıyorsa da demek ki Yahudi gavuru işini yapıyor.

Ya bize ne oluyor da 1932’de Ezanın orijinal metnini ortadan kaldırıp, rastgele bir şarkı okurcasına Türkçeleştirmeye çalıştık?

Artık Türkiye, yakın tarihimizi yeniden gözden geçirmesi gerekir.

Yoksa bunlar affedilecek veyahut bunlara göz yumacak gibi bir halimiz yoktur.

İsrail bugün yapıyor, bizimkiler 85 yıl evvel yapmaya çalıştı..

Kendi yaptığımızı niye yadırgamıyoruz?.

Yalnız İsrail uzak olduğu için, elimiz de yetişmiyor ya tabi minarelerden, minberlerden, ezanı yasaklayan bu küfür sisteminin yaptığının bize acayip gelmemesi lazım.

Bize acayip gelen olay, içimizdeki İsrail bağlantıları ve uzantılarının ezanı orjinalliğinden çıkarması olmalıdır.

İşte bunlara “hayrola, siz kimsiniz?” dememiz gerekiyor.

Arkamıza dönüp tarihimizi okumadan, söyleyip geçmekle bir şey elde edemeyiz.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Mehmet Akif Ersoy, “İstiklal Marşı”nı yazarken Ezan-ı Muhammedi’yi böyle işlemiştir.

“Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:

Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.                          

Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli,

Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecdile bin secde eder, varsa taşım,

Her cerihamdan, İlahî, boşanıp kanlı yaşım,

Fışkırır ruhu mücerret gibi yerden naaşım,

O zaman yükselerek arşa değer belki başım”

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı cumalar….