DİN VE DİL DEĞİŞİMİYLE OLAN OLDU BİZLERE!? (II)

Evet, sevgili okurlar.

“DİN VE DİL DEĞİŞİMİYLE OLAN OLDU BİZLERE” başlıklı seri yazımız bugün de devam ediyor.

Görülen lüzum üzerine tarihi gerçekleri daha kapsamlı ele alarak,  siz değerli okurlarımızla paylaşacağız.

Bu milletin, bu devletin iki yüz yıldan beri arkadan haince nasıl vurulmuş olduğunu bilimsel olarak günü gününe, tarihin bize vermiş olduğu bilgilerin ışığında ele alacağım...

Ders-i ibret mahiyetiyle, derledik...

Önce, Milli mücadele savaşına bakalım...

Yani kurtuluş savaşımız!..

O savaşta, hiç tartışmasız ki kahraman sarıklı mücahitler, halkla omuz omuza vererek emperyalist müstevli güçleri ülkeden kovarak temizledi..

Büyük bir kahramanlık destanı yazdılar..

Lakin o mücahitlerin kahramanlığı ne yazık ki yeni tarihe bir türlü kaydedilmedi...

Her şey ters yüz edildi..

Anadolu kahraman milletinin cihat ruhu, yalan söyleyen tarih tarafından yok sayıldı...

Ne o mücahitlerin kahramanlığı, ne de onların iman ruhları; “dillendirilmedi?”..

Sanki toz olup gittiler..

Bu ülkede, bu coğrafyada bu milletin içerisinde “onlar yokmuş” gibi davranıldı...

***

Yıllar geçtikçe, gerçekler ortaya çıkmaya başladı..

Tek hedef; bu ülkeye ve bu millete “bin yıllık inancını, kültürünü, medeniyetini, tarihini ve geçmişini” unutturmak!

Ne deniliyordu?.

Düşmanı denize döktük..

Yunanlıları, Ege denizinde boğduk...

İşgalci haçlıları topraklarımızdan temizledik..

Kurtuluş savaşının üzerinden daha iki yıl geçmemişti ki, “kep düştü kel göründü” misali, operasyonlar başladı..

Bin yıllık “tarihi” yok edip, toplumu kültürel yozlaşmanın batağına sürükleyen ilk hamle; 3 Mart 1924’teki Tevhid-i Tedrisat denilen eğitim ve öğretim müfredatının değiştirilmesi oldu!

1924’ün üçüncü ayında Hilafet-i İslamiye’nin ilgasına gidildi, âlem-i İslam halifesiz bırakıldı..

1924’ün dördüncü ayında ise “evkaf yasası” ortadan kaldırıldı..

Vakıflar “rant” alanına dönüştü..

1925’te Türkiye’yi ortadan bölmek için İngilizlerin Şeyh Sait kıyamını göstererek, devletin tüm gücü Doğu ve Güneydoğu’ya yönlendirildi. 

O esnada milli mücadelede kaybetmediğimiz şehitler kadar masum insanların kanı döküldü.

Bir hiç uğruna…

Ortada hiçbir şey yokken İngilizlerin kışkırtmasıyla “İslamiyet” tehlikeli bir unsur olarak gösterildi..

Şeyh Sait’i ön planda gösterip “isyan” başlatıldı diye; provokasyonca devlet ile milleti karşı karşıya getirdi..

Ki Şeyh Said ve 46 arkadaşı idam edildi..

Millet ile devletin arasını açan en büyük hadiselerden biri idi bu..

Ki bunun hemen akabinde; “Takvim” değişikliğine gidildi..

 “Şapka takmak” zorunlu..

Bu uğurda birçok insan dar ağacına çekildi, idam edildi..

1926 yılında çıkarılan “Medeni Kanun..”

Müslüman kadınların açılıp saçılmasına yönelik çıkarılan bir kanun idi bu..

“Batılılaşma, çağdaşlaşma” diye..

Kadınların İstanbul’da bir merkezde toplu vaziyette dans etmesi..

Daha neler..

Ve nihayetinde 1928’deki “Harf İnkılâbı.”

Türkiye bir gecede “cehalet karanlığına” gömüldü.

Yani kültürel olarak cehalet kuyusuna gömüldü.

Tek kelimeyle diyebiliriz ki bir gecede herkes cahil oldu.

Okur-yazarsız kaldı.

Bin yıllık bir kültür tarihi, müstevli İngilizlerin hatırına binaen, direktif ve talimatları doğrultusunda “Harf İnkılâbı” adı altında “İnkilab” oldu gitti.

Bin yıllık Selçuklunun, Osmanlının kültürüne yönelik Kur’an harfleri “Arap Harfleri” diyerek değiştirildi.

Ama maalesef Türk harfleri değil de İngiliz gavurundan, Fransız gavurundan ithal edilen Latince harflerle Türkiye tanıştı.

Yukarıda iki kavram kullandık.

Biri “İnkılâp” yani “devrim”, ama Osmanlıcada iki kelimenin bir mizanda olduğunu, yani “Kalebe” kökeninden geçmesiyle “İnkılâba” dönüşür “devrim” manasını taşır.

“İnkilab” ise aynı İnkılâbın vezninde olduğu halde ki harf değişikliği de yok ama onun kökeni “Kalebe”den değil “Kelebe” den gelir ve “İnkilaba” dönüşür ve bunun manası bu kez devrim değil “köpekleşme” manasını taşır.

Bir örnek olsun diye buraya bu misali getirdik.

Düşünün, harf devriminde iki kelime arasındaki farka bakar mısınız?.

Osmanlı kültürüne sahip olmayan, Osmanlı harflerini okumayan gençlik nasıl İnkılâp ile İnkilabı birbirinden ayırt edebilir ki?

Bakınız, bin yıllık tarihin ve kültürün nasıl ırzına geçilmiş ve kimse de farkında değil.

Hala da uyuyoruz. 

Bu tür örnekleri burada çoğaltabiliriz.

Ama konu uzamasın diye kısa kesiyoruz.

Şunu söylemeden geçmek istemiyoruz.

Bu da “Harf İnkılâbı” değil, “Harf İnkilabı” olarak algılanabilir.

İkinci husus ise buna “kültür yozlaşması” denir.

Toplum bir gecede tarihi kültüründen sıyrılıp, batıya yönelik yozlaştırıcı bir kültürle tanıştırıldı.

Koskocaman Türkiye içerisinde yaşayan Osmanlı milleti kasıtlı olarak müstevli İngiliz ve Fransızların direktif ve talimatlarıyla nasıl ki Lozan’ın kirli antlaşmasına zafer denildiyse buna da “Harf İnkılâbı” denildi.

Oysaki Cumhurbaşkanımız dahi diyor ki;

“Harf İnkılâbı, Türkiye’yi İslam ülkeleriyle, İslam ümmetiyle bağlarını koparan batı misyonuna hizmet eden adımdı.”

Bir gecede halk cahilleştirildi diyen Cumhurbaşkanımız, devamla şöyle dedi;

“Dün Harf İnkılâbının 92. Yıldönümüydü.

Harf inkılâbı denilen zulüm tatbikiyle tarih ortaya çıkardı ki hedef İslam dünyasıyla Türkiye’nin bağlarını koparmaktı.

İngilizlerin işgal edemediği topraklarda batının ve batılın misyonu yerine getirildi.”

Evet, çok önemli bir ifade, çok önemli bir tespit…

Tebrik ediyoruz Sayın Cumhurbaşkanımızı.

Bu oluşumun, bu girişimin, bu gelişimin yegâne gayesi yukarıda belirttiğimiz gibi gençliği yozlaştırmaktı...

Yabancı kültürle tanıştırıp İslam’dan uzaklaştırma hıyaneti ve düşüncesiydi.

Diyarbakır Söz Gazetesi’nin dünkü birinci sayfasında büyük puntoyla yazılan “BİR GECEDE HALK CAHİLLEŞTİRİLDİ” başlıklı haber şöyle devam ediyor;

“Müslüman Anadolu’nun 1 Kasım 1928 yılında çıkarılan Harf İnkılâbı Kanunu’yla bir gecede cahil bırakılmasının üzerinden tam 92 yıl geçti. Kurtuluş Savaşı’nda imkânsızı başararak kurtardığı son toprak parçası üzerinde, tarihin en kanlı ihtilallerini yaşamış toplulukların bile maruz kalmadığı sözde bir devrimle, geçmişiyle olan bağlarının kopartılmasını ve hafızasının sıfırlanmasını sağlayan Harf İnkılâbı, tarih ortaya çıkardı ki, hedef Türkiye'nin İslam'la bağlarını koparmaktı...”

Devamı yarın.

En derin saygı ve sevgilerimle.