DÜNYADA TERÖR VE TERÖRİSTLERİN TEŞHİSİ!
Evet, sevgili okurlar.
Bugünkü dünyaya yansıtılan kanlı terör saldırıları
elbette ki büyük çapta tüm insanlığı sarsmaktadır.
Nitekim 14 Kasım 2015 günü Fransa’nın başkenti Paris’te
meydana gelen büyük intihar saldırısı, tüm çıplaklığıyla her şeyi dünyaya
anlatıyor.
Kaşla göz arasında 8 dakikada 6 ayrı patlamada 129 kişi
öldü ve yaklaşık 350 de yaralı var…
Vakanın dehşeti tüm dünyaya bir ibret dersi olmalıdır.
Bundan daha iki ay önce Diyarbakır’da, Suruç’ta ve en
önemlisi Ankara’da yapılan terör saldırılarında nerede ise 150 kişi hayatını
kaybetti.
***
İşte tüm bu "terörist" saldırıların tehdidine
rağmen; G-20 zirvesi toplandı.
Türkiye'nin ev sahipliğinde..
Dün Antalya'da, 19 Ülkenin Devlet Başkanları,
Başbakanları bir araya geldi.
Ekonomi ve siyasi müzakere yapabilmek için…
Her ne kadar bir araya gelmişseler de, ekonomi ve siyasi
mevzuular üzerinde "ittifak" kurmaları bekleniyorsa da bize göre;
"ittifakla üzerine varılabilecek bir çözüm görüntüsü" yansıtmıyorlar.
Keşke yansıtabilselerdi…
19 ülke gerek ekonomiksel çözüm olsun, gerek siyasal
çözüm olsun, gerek terörle mücadele ittifakı olsun bunlarda; İttifak"
sağlayabilmiş olsalardı, yer küresinde hiç bir mesele kalmazdı.
***
Hiç kuşkusuz ki…
Ekonomi de,
Siyasette,
Terörde "birbirine" bağlı kavramlardır.
Pozitif ve negatif sonuçları itibariyle biri diğerinin
olmazsa olmazıdır.
Ekonomiksel çözümün varlığı, adilane siyasete bağlıdır.
Adilane bir siyasetin olmazsa olmazı da tüm dünyada
demokratik bir zemin üzerinde adilane uygulamaların gerçekleşmesiyle söz konusu
olabilir.
Velhasıl özetlenmesi gereken gerçek şudur;
Radikal ekonomi, adaletli siyaset eşittir
anti-terörizmdir.
Eğer bunlar yeryüzünde bugün kifayetsiz şekilde insanlığa
bu görüntüyü veriyorlarsa da vakıada hiç de öyle değildir.
Artık nerdeyse tüm dünya, özellikle batı dünyası, her an
için bir yerde veyahut bir ülkede veyahut bir ilde ya da bir başkentte ses
verebilecek terörün varlığı, kaçınılmaz hale gelmiştir.
Bu endişe içerisinde yaşayan medeni dünya hukukun
üstünlüğüne kendini bağlayamadığı müddetçe, hiçbir zaman terör kesintisi söz
konusu olamaz.
* * *
Bakınız, sevgili okurlar.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, G-20 zirvesinde
büyük bir vakarla ev sahipliği yapmıştır.
Dosta, düşmana ders-i ibret olsun diye misafirlerini
kemal-i intizamla karşılamış, ağırlamış ve medeniyetimize yakışır bir şekilde
güler yüzlülük göstermiştir.
Karşılama da, uğurlama da, öyle inanıyoruz ki yakın
zamanda olumlu bir şekilde dünya gündemine girecektir.
Açılış konuşmasında çok önemli konulara değinmişse de
bize göre dikkat çeken üç kavram üzerinde durmuştur.
1- Adalet
kavramı
2- Büyüme
sadece rakamlarla değil. Toplumların kitlesel olarak o büyümeden faydalanıp,
ekonomisini ve ahlakını elde ederek, büyümenin kalitesi ve niteliği bakımından
her şeyi tanzim edip ön planda göstermesi önemlidir.
3- Toplumlarda
tüm kesimlerin refah ve mutluluk içerisinde olması gerekir.
Rantını ve çıkarını başkasının zararında görmek
suretiyle, arayış içerisine giren günümüzdeki anlayışla bir yere varılamaz.
Bugün terör mevcuttur ve bizi izliyor.
Tüm bu sayılan kavramlar, toplumların belirli kesimlerine
ulaşılmaktadır.
Fakru zaruret ve çirkinlik içerisinde yaşanmakta olan
toplumun diğer kesimlerine ulaşmamaktadır.
Cumhurbaşkanımız muhterem Recep Tayyip Erdoğan’ın bu
tarihi tespit ve vurgularına katılmamak mümkün değil.
Zaten katılmayan, insanlığın varlığını inkâr etmiş
demektir.
***
Antalya'da ekonomik ve siyaset zirvesi yapılıyor..
Ki bunun gibi nice toplantılar yapıldı…
Peki, "çözüm üretildi mi" hayır?..
Bugün yer küresinde ne ekonomide para dengesinin
sağlanması söz konusudur, ne de ahlakta ve ne de adaletin mevcudiyetinde denge
sağlanabilmiş değil…
Barış desen hak getire...
Dünya barışı hiçbir zaman sağlanamamıştır ve bundan sonra
sağlanacağına da pek inanmıyoruz.
Tarihe yazılan iki cihan harbi de buna şahittir.
Onun için Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın
açılış konuşmasındaki vurguladığı ifadeler, kullandığı cümleler tarihsel anlam
içermektedir.
Ki beyanları, büyük bir devlet adamının ciddiyetine
yakışır nitelikteydi!.
Hem mana değeri yüksek, hem de lafzın değeri yüksek…
Bu güzelim toplantı da Erdoğan’ın istek ve temennileri
üzerine anlaşmaya varılmazsa ve rasgele bir toplantıdan ibaret kalırsa, yine
büyük devletler kendi rant ve çıkarları peşinde koşarlarsa bize göre böylesine
toplantıların fayda veremeyeceğine artık kesin gözüyle bakmamız gerekir.
Her devlet, kendi çapında hukukun üstünlüğünü ön planda
tuttuğu zaman, gerçek siyaset de uygulanır, gerçek ekonomi dengesinin dağılması
da gerçekleşmiş olur..
Zira adı üstünde, başlık olarak kullanılan ifade
“Adalettir ve hukukun üstünlüğü”dür.
Eğer adalet ve hukukun üstünlüğü toplumlarda söz konusu
değilse ve batı dünyası da bunu umursamıyorsa, o zaman böylesine terör
badirelerinin her yerde ve her mekânda vuku bulabileceği endişesinden hiç kimse
kendini kurtaramaz.
Eğer güçlü bir devlet, parasıyla veyahut çoğunluğuyla
üstünlük sağlayıp da diğer güçsüz devletlerin ekonomisine göz dikiyorsa veyahut
siyasetine veyahut milli birliğine değişik versiyonla, hileli ve kirli
oyunlarla müdahale ediyorsa…
O mustazaf durumunda olan güçsüz devletlerin arasına
nifak tohumları ekerek birbirine düşürmeye yelteniyorsa…
O dünyaya hiçbir zaman medeni denilemez.
Olsa olsa dalalettir, gaflettir ve ihanettir.
* * *
Bakınız, dört seneden beri Suriye’de nerdeyse dört yüz
bine yakın insan hayatını kaybetmiştir.
Bir o kadar ocaklar söndürülmüştür.
İki milyondan fazla insanlar dışarıya kaçmıştır..
Canhiraşane bir kaçış içerisinde Akdeniz kıyılarına
vurulan yüzlerce cesede rağmen..
Eski ve kullanılmış botlarla canı pahasına batı dünyasına
kaçmak istiyorlar.
Zira Esed’in ne kadar hain ve kirli bir insan olduğunu,
bu kaçışları tüm dünyaya göstermektedir.
Herşey ortada olmasına rağmen bu dünya, hala da kendine
medeni dünya adını verdiriyor.
Ama hakikatte, medeniyetle yakından uzaktan alakası yok.
Suriye’de bunca öldürülen insana kulağını tıkayan ve bu
zirvede toplanan bu dünyaya, muhterem Recep Tayyip Erdoğan’ın seslenmesi de
herhalde boşuna değildir.
Eğer bu sese kulak verilmezse bu dünya, daha çok Fransa
gibi terör olaylarıyla yüz yüze gelecektir.
Kimse bu endişeden kendisini kurtaramaz.
Aldatmacalarla, saldırganlıkla, başka devletlerin
mülkiyetlerine, varlıklarına göz dikip, haksız yere toprak elde edebilme
veyahut zengin yeraltı kaynaklarını ele geçirebilmek için, terör görüntüsü
veren gerek ABD olsun, gerek diğer batı devletleri olsun, bunların da bu kirli
amaçlarına hiçbir zaman ulaşamayacakları gün gibi aşikârdır.
Dünya Savaşında ittifakla bir araya gelen beş elit
tabakadan ibaret bazı devletlerin ittifakı eğer İslam hilafetinin varlığına
inanmıyorlarsa veya o hilafet-i İslamiye’yi İslam memleketlerine iade-i itibar
verilmiyorsa…
“Men Dakka dukka” yani “Eden bulur…”
En derin sevgi ve saygılarımla.