ERDOĞAN VE DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI BÜNYESİNDEKİ MÜFTÜLER!?

Sevgili okurlar...

Dünkü sohbetimizde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “ekonomiye” ilişkin beyanlarını dile getirmiştik..

Yazımıza başlık olarak da, “ERDOĞAN’DAN YATIRIM DÜŞMANLARINA NET MESAJifadesini kullanmıştık..

Yazı bir bütünlük içerisinde, olumlu yönde büyük tepki gördü...

Özellikle de tarihsel tespitlerin ışığında, Erdoğan’ın üstlendiği misyonun, iktidarları döneminde hep “aksiyona” dönüştürerek, çözümler ürettiği gerçeğine dikkat çekmemiz oldu...

Arayan, sosyal medya üzerinden ulaşan çok sayıda okur ve izleyici, şükranlarını ifade etti.

Yarınlar için de oluşturulan karamsar tablonun algısından kurtulup, “umutlandıklarını” belirttiler..

Hiç kuşkusuz ki bu memnuniyet ve bizimle olan istişareler, bizleri de motive etmiyor değil..

Hep ifade ediyorum..

Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyeceğiz..

Ve hiçbir şekilde “haksızlık” karşısında susan “dilsiz şeytan” olmayacağız...

Çünkü burada icra ettiğimiz görev, kamu görevidir..

Kutsaldır...

Konuşan her ne kadar bizler isek de, diyoruz ki konuşan hakikattir..

Halk adına, ümmet adına, ülke ve millet adına konuşuyoruz!

Ve konuşmaya da devam ediyoruz..

***

Dünkü yazımızın rotasında, başlığı değiştirerek sohbetimizi koyulaştırmak istiyorum...

Ne diyoruz..

ERDOĞAN VE DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI BÜNYESİNDEKİ MÜFTÜLER..!?”

Malumunuz üzre, Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki akşam Katar’dan döndü..

Ki dün sabah ayağının tozuyla, Külliyede organize edilen 40. İl Müftüleri toplantısına katıldı...

Burada tarihi bir konuşma yaptı...

Sayın Erdoğan’ın konuşmasını canlı olarak Uzay Haber kanalımızdan izledim…

Kesintisiz, pür dikkat odaklanarak..

Konuşmasının muhtevası, takdire şayandı..

Özellikle Peygamber Efendimiz’in (S.A.V) adını her zikrettiğinde, “Peygamberimiz Aleyhissalâtü vesselam” diyerek, cümle kurması, beni bir hayli büyüledi..

Öyle inanıyorum ki ekran başında onu izleyen inananlar kesimi de büyüleyerek etkilemiştir..

Zira Efendimiz (Aleyhissalâtü vesselam)’ın buyurduğu gibi, “benim ismim zikredildiği kimsenin yanında salâvat getirmeyenler en cimri insanlardır...”

İşte bu Hadis-i Şerif’in paralelinde Sayın Erdoğan, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in adını zikrettiğinde kullandığı “ALEYHİSSALÂTÜ VESSELAM” cümlesi çok şayan-ı dikkattir..

İnancım odur ki dinleyen, izleyen ve duyan yüz binlerce insanın, Erdoğan’a yönelik tebrik sesleri göklere yükselmiştir.

İşte biz Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ı bu inancından dolayı gönül birliğiyle seviyoruz..

Ve davasına sadık bir lider olarak görüyoruz..

Bir kez daha tebrik ediyor ve hürmetlerimizi sunuyoruz.

Pek tabi ki, o Resulullah (S.A.V)’a anarak getirilen salâvatların hayrı, sevabı, hem onu hem de tüm ümmeti kapsıyor.

Evet, sevgili okurlar.

İşte burada düşünülmesi gereken, Türkiye’nin siyasi tarihidir..

Son yüz yıllık zaman dilimidir...

Ülkeyi yöneten şahsiyetler arasındaki, farka bakalım…

Cumhuriyetimizin kuruluşundan günümüze kadar gelen giden devlet adamlarını göz önüne getirelim..

Cumhurbaşkanları, başbakanlar, milletvekilleri, bakanlar, ne ise…

Merhum Adnan Menderes’in dışında gelen giden hiçbir devlet büyüğü Peygamber (S.A.V)’in adını telaffuz etmedikleri gibi, bırakın salât u selam getirmeyi, Efendimiz (S.A.V)’in ismini bile telaffuz etmekten kaçınıyorlardı...

Tenezzül edip, ismini dahi ağızlarına almıyorlardı...

Gerek muhafazakâr kesimin içinde olanlar olsun…

Gerek inanmayan sol kesimdeki adamlar olsun..

Zaten laik, Kemalist bir anayasayla devlet yönetildiği için, ümmetin inancıyla “pekbarışık olunmamıştır...

Nitekim, ümmetin başına geçen böylesine yöneticilerin hiçbiri Erdoğan gibi ne düşünebilmişlerdir, ne de bunu hatırlayabilmişlerdir..

Ve ne de umursayabilmişlerdir...

Siyasetin gaflet vadilerinde yürüyen devleti yöneten nice şahsiyetleri gördük...

Ancak Erdoğan gibisini görmedik..

Erdoğan, gerçekten inanç ve ilim detaylarıyla donatılmış büyük bir devlet adamıdır...

Kültürüyle, ilmiyle, irfanıyla, inancıyla “hayatınıdizayn ettiği gibi, ülke yönetimini de bu iradenin rotasında, icra etmek istiyor...

Netice itibariyle Erdoğan’ın, Diyanet İşleri Başkanının nezaretinde İl Müftülerine yaptığı konuşma çok büyük bir anlam taşıyor..

Biz de tebrik ediyoruz ve kutluyoruz.



***

Tabi her zaman söylediğimiz gibi “Amma velâkin” Sayın Cumhurbaşkanımızdan kamuoyu adına istirhamımızdır.

Bu ciddiyetini, bu inanç kemaliyetini ve mükemmeliyetini muhafaza ederken, bundan böyle de liberal bir demokrat anlayışıyla değil, Hz. Muhammed (S.A.V)’in getirmiş olduğu yolun rotasında gitmelidir...

O yolun mükemmeliyetini, kendi milletine de tattırmasını temenni ediyoruz.

Zira İslamsız bir toplumun, tarih boyunca yaşama şansı yakalayamadığını biliyoruz...

Ki tarih sayfaları dolu...

Türkiye’mizde ne yazık ki mevcut müesses nizamın yüzünden, yani mevcut Kemalist, laikçi bir anayasayla devletin yönetiliyor olması nedeniyle hedefine ulaşamıyor..

Çünkü mevcut durumdan dolayı devlet, kendini millete inandıramıyor.

Ama öylesine inanıyoruz ki Erdoğan “birçok tabuları” yıkarak, birliği, dirliği, güveni ve istikrarı sağlayacaktır..

 Ki kısmi olarak da sağladığına inanıyoruz..

Bu iman nokta-i nazarında bu mükemmeliyet içerisinde Erdoğan’ın Efendimiz (S.A.V)’e getirmiş olduğu salât u selam kıyamete kadar kendisine huzur verecektir.

Ve Cenab-ı Allah, onu koruma altına alacaktır.

Tüm bu güzelliklere rağmen biz de Sayın Erdoğan’a diyoruz ki yıllardan beri cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne dek toplumsal bir çöküş var.

Toplumsal ruhi zedelenmeler var.

Dengesizlikler var.

Ruhsuzluklar başını almış gidiyor..

Allah korkusu yok.

Din, iman, İslamiyet mefhumu kalplerden çıkarılmıştır.

Cehalet erbaplarının yolunda gitmeyi değil, tam tersine ona rağmen yeni uygulamaları icaz etmesini temenni ediyoruz ve istirham ediyoruz.

* * *

Bakınız, sevgili dostlar.

Diyarbakır’da bir baba ailesini yok etme vahşetini yaşatmıştı.

18 yaşındaki erkek çocuğunu bıçak ve makasla öldürürken, karısı ve büyük kızını da ağır şekilde yaralayabilmiş ve nihayetinde yakalanmıştı.

Medyada geçen ifade şöyle;

Oğlunu öldürüp, eşi ve kızını yaralayan şüpheli, çelik yelekle adliyeye getirildi, mahkemece tutuklanıp cezaevine gönderildi.”

Adaletin böylesine uygulamalarına acaba hangi vicdan geçit verir?

Hem üç insanı öldürsün, katletsin.

Sonra da çelik yelekle donat, cezaevine oturttur.

Buyur istirahat et beyefendi” dercesine bir uygulama hali.

İşte böylesine uygulama hali ülkeyi daha çok badirelere götürür.

Yani “kısasa kısas” denilmediği müddetçe, katil hak ettiği cezayla karşı karşıya gelmediği sürece, devlet hangi felsefeyle, hangi izanla yönetilirse yönetilsin, kamuoyunu tatmin edemez, vicdanları rahatlatamaz.

Pek tabi ki suçları da önleyemez!

Bu itibarla bunun gibi daha nice olayları her gün medyada okuyoruz, inceliyoruz, yazıyoruz.

Onun için zat-ı devletlerine kamuoyu adına bir kez diyoruz ki;

Artık lütfen bu milletin size bağlamış olduğu sadakat ve metanetini muhafaza edin ve milletin milli iradesini temiz bir ruhla icra edin.

Yoksa katili cezaevine götürmekle, sonra ailelerin evlatlarını istemeleriyle Diyarbakır’ın çarşı sokaklarında gösteriş yapmakla devlet bir yere gidemez.

Rejim daima milli inanış ve anlayışla ters düşer.

En derin saygı ve sevgilerimle.