ERDOĞAN’DAN YATIRIM DÜŞMANLARINA NET MESAJ!?

Sevgili okurlar.

Malumunuz üzre, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, önceki gün Katar’a ziyaret gerçekleştirdi..

İki günlük ziyaret...

Ülkenin Başkenti Doha’da Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ile ikili görüşme gerçekleştirdi.

Al Sani, Erdoğan’a karşı göstermiş olduğu samimiyet ve misafirperverliğini bir kez daha yeniledi...

Ve şu mesajı verdi..

Birleşik Arap Emirlikleri bir bütünlük içerisinde, Türkiye’ye her hâlükârda dosttur...

Kardeşlik duygularıyla bağlılar...

Velev ki zaman zaman “uluslararasıçıkarların yarattığı kırgınlıklar olsa da, Türkiye “ümmet şiarıyla” kardeştir, dosttur, güven limanıdır!..

Her şeyden evvel 2017’de Katar’a dünyanın ve ABD’nin uyguladığı ambargo neticesinde marketlerimizde çocuklarımızın içebileceği süt bile bulunmuyordu. O esnada yalnız ve yalnız Türkiye bize sahip çıktı, uçaklarla gıda maddeleri aktarılıyordu. Ben hayatta bunu unutmadım, unutmuyorum ve unutmayacağım da.

Bugün onun karşılığında Türkiye’nin yanındayız” diyen Al Sani, Türkiye’ye misafirperverlik kucağını açmıştır.

Türkiye ve Katar iki kardeş ülkedir..

Nitekim bu gönül ve kardeşlik birlikteliği maddi ve manevi yönde, 15’e yakın “işbirliğiprotokolünün imzalanmasıyla, bir ölçüde taçlandırıldı..

Ki bu dostluk dünya ülkeleri tarafından da gıpta ile takip edildi...

İkili görüşme...

Yapılan anlaşmalar..

Ve Katar’dan görülen samimiyetle alakalı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, dönüş yolunda bu minvaldeki değerlendirmesi kapsamlı olacak..

Onu bilahare, mevzu ederiz..

Ama ben, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar’a hareket etmeden önce, havalimanında düzenlediği basın toplantısına odaklanmak istiyorum..

Özellikle ekonomiye dair “satır arası” geniş mesajlar içeren konuşması..

Mandacılara rağmen büyüyeceğiz..”

Erdoğan başlığa çıkan bu ifadesinin altında,

Türk ekonomisinin yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyüme temelleri üzerinde yükseldiğini, bunun da Türkiye düşmanlarını ve içerideki işbirlikçilerini rahatsız ettiğini” dile getiren sözcükleri sıraladı...

Ve şöyle dedi.

Sermaye ve yatırım düşmanı bu mandacılara rağmen ülkemizi güçlendirmeye ve büyütmeye devam edeceğiz..”

***

Erdoğan, “EN ÇOK RAHATSIZ OLDUĞUM KONU” diyerek, ekonomide yaşanan kriz ve piyasadaki fahiş fiyatı körükleyen “stokçulardansöz etti.

Ve uyardı...

Şu anki cezai müeyyide çok düşük.

Stokçuluk yapanlar bedelini ağır ödeyecekler.

Çünkü vatandaşımıza hele hele gıdada bu tür zulmü yapanlara biz buyur yoluna devam et diyemeyiz...”

***

Erdoğan’ın bu beyanlarının yanı sıra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da bütçe sunumu yaparken, ekonomiye dair iyimserlik tablosunu şu cümleyle aktardı...

 “Yüzde 10 üzerinde büyüme bekliyoruz...”

Oktay, “Kurlardaki hareketlenmeyi sadece politika faizi çerçevesine bağlamak son derece yanlıştır ve Türkiye’nin büyüme, ihracat, cari denge ve mali disiplindeki başarısını yok saymak anlamına gelmektedir” ifadelerini kullandı.

Gerek Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın açıklamaları olsun ve gerekse yardımcısı Sayın Oktay’ın müjdeleyici güzel açıklamaları olsun…

Bir bütünlük içerisinde; “Ümit vericidir...”

Hele hele Erdoğan’ın Türkiye’nin büyümesini istemeyen yatırım düşmanlarına karşı verdiği net mesaj, gerçekten toplumu yeniden ümitlendirdi.

Birleşik Arap Emirlikleriyle yeniden diyalog geliştirmesi...

Körfezdeki Birleşik Arap Devletleriyle yeniden kardeşlik ve dostluk bağını tazelemesi...

Bize göre tarih sayfasına geçebilecek yeni bir çağ atlamasıdır.

Hiç kuşkusuz ki Türkiye’nin dolar karşısında parasının değer kaybetmesi “operasyonel” bir faaliyettir...

ABD’nin ve diğer haçlı emperyalist ülkelerin Türkiye’ye ve özellikle Erdoğan’a karşı diş bilediklerinin göstergesidir...

Ki kimse bu minvaldeki olup biteni inkâr edemez.

Onun için ekonomiksel olarak Türkiye’nin önünü kesmek gibi bir dayatma anlayışı söz konusudur.

Pek tabii ki içimizdeki özellikle yatırım düşmanı ana muhalefetin çabalarıyla dış devletlere adeta siyasi yem atma gibi yanlışların önünün kesilmesi, Erdoğan’ın siyasette ne kadar başarılı bir devlet adamı olduğunu da ortaya koymaktadır.

Öyle inanıyorum ki dünya çapında özellikle İslam ülkeleri içerisinde siyasette çok güzel rol oynayan, tıpkı bir satranç oyuncusu gibi..

Çünkü siyasette hiç mağlubiyet almayan bir devlet adamıdır Erdoğan!

Onun için kardeşlik ve dostluk uğruna bir barış yolu açmaya çalışıyorsa, inşallah geleceğimize hayırlı bir kapının açılışına işarettir diye düşünüyoruz ve bekliyoruz.

Her zaman olduğu gibi burada yine “amma velâkin” kelimesini kullanmak, benim düşünce ve kaleme alma tarzımdır.

Amma velâkin diyorum.

Erdoğan’ın tüm bu güzelliklerine rağmen.

Başarılı bir devlet adamı olmasına rağmen.

Ancak yaklaşan genel seçimler, yani Türkiye’nin her gün biraz daha seçim sath-ı mailine girmesiyle beraber, partide AK Particilik adına değil, AKP’cilik adına, yani “ne kopardıysam kârdır” misaliyle yola çıkan bazı vurguncu zihniyetler vardır...

Lütfen, büyük istirhamlarımızla artık, bu vurguncu AKP’lileri görmeleri lazım.

Zat-ı devletlerine zaman zaman sunuyoruz, ifade ediyoruz, yazıyoruz.

Gerek bölgemizde olsun ve gerekse Türkiye genelinde olsun…

AK Partinin 2002 misyonunu yeniden tazeleyip parti içindeki bazı yanlış insanlara fırsat vermeme çabasını göstermesi kamu adına dilek ve temennilerimizdir.

Bu itibarla halk olarak Cumhurbaşkanına güvenmek gerekir.

Yapmış olduğu bunca yatırımlar, Osmanlı döneminde yapılmamıştır.

Çok geniş çaplı, rahatlatıcı yatırımlar yapılmıştır.

İstanbul’daki denizin dibinden geçen Avrasya tünelinden tutun da, üçüncü boğaz köprüsüne kadar.. Yavuz Sultan Selim köprüsü dahil...

Türkiye’nin her bir köşesinde uzun uzadıya yapılan tünellerin inşaatları ve bitirilmesi…

Elbette ki bunların hepsi yatırımdır.

Trilyonlar, katrilyonlar söz konusudur.

Bu da devlet bütçesinden gidiyor.

Devlet dıştan ve içten nasıl krediler kullanmışsa kullanmış ve nihayetinde yapılmış büyük yatırımlar orta yerdedir.

Herkesin, ana muhalefetin gözüyle değil, objektif bir memleket sevgisiyle bu olaylara bakmasını tavsiye ediyoruz.

Ama ana muhalefet partisi lideri, çok kaba ve şımarıklık içerisinde beyanatlar veriyor.

Ki hepsi de tutarsız beyanatlardır.

Bunu da kaydetmeden geçmek istemiyoruz.

Yukarıda açıklamaya çalıştığım gibi…

Ana muhalefet partisine bırakın iktidara gelme imkânının verilmesini.

Tam tersine iktidar partisi olan AK Partinin çok büyük siyaset dehasını kullanarak, halkı yeniden partinin etrafında toplayıp partiye yeni bir potansiyelin kazandırılması söz konusu olmalıdır.

Aksi halde özellikle bölgemizde, Diyarbakır’ımızda vurguncu, çapulcu anlayışa sahip kişilere imkân tanıyıp da iktidarın imkânlarından faydalanmak üzere partinin kilit noktalarına getirilmesi; ağır bedellere neden olacaktır?

Veya bazı siyasilerin yıllardan beri önünü açıp da bakanlık gibi önemli mevkilerin verilmesi, aralıksız olarak milletvekili veya partide söz sahibi olma şekli de yanlıştır.

Halk bundan çok tedirgindir ve üzüntülüdür.

Bu itibarla yukarıda ifade etmeye çalıştığım gibi partiye terû taze bir misyon, terû taze bir insan potansiyeli, kişisel ranttan daha fazlasıyla iktidar partisinin milletin partisi olması hasebiyle partinin geleceğine hizmet edebilecek insanlara imkân tanıyıp partinin saflarına toplamaları gerekir. 

Bu da bizim naçizane tavsiyemizdir.

En derin saygı ve sevgilerimle.