HZ. İSA DECCAL’I ÖLDÜRECEK (III)

Evet, sevgili okurlar.

“Hz. İsa Deccal’ı öldürecek” başlıklı seri yazımız devam ediyor.

Bugün üçüncüsü.

Bugünkü yazımız bir önceki iki yazımızın bir nevi teminatı ve müeyyidesidir.

Kelimesi kelimesine söylenen ne ise biri diğerini takviye ediyor ve gün gittikçe onaylıyor.

Ki süreç içerisinde söylediklerimizin ne kadar hak ve hakikaniyet içerdiğini zaman gösteriyor.

“En büyük müfessir zamandır” ilkesi paralelinde oluşan-gelişen olaylar bizi haklı çıkarmaktadır.

Her zaman söylediğimiz gibi oyun üstüne oyun oynanmaktadır.

Hele ki coğrafyamızda.

İslam ülkelerinin yaşadığı ve maruz kaldığı sinsi planlar.

İşte bu oyunlar tamamıyla organizeli oyunlardır.

Nasıl ki bizim devlet olarak bir anlayışımız var, bir ilkemiz var.

Deniliyor ki devlette süreklilik var.

Yani bir iktidar gidip, diğer iktidar gelse, eğer geride kalmış eksiklik varsa “Devlet süreklidir” ilkesiyle, sonradan gelen o eksikliği tamamlama mecburiyetindedir.

Batı dünyasının da İslam dünyasına karşı hazırlamış olduğu bugünkü tezgâhlı oyunlar, dün yapılıp da eksik kalanın bir devamıdır ve sürekliliğidir.

Evet, batı dünyası da, Birleşmiş Milletler (BM)’nin de, NATO’nun da, ABD’nin de, yüz yıllardır İslam dünyasına yapılan tezgahlı oyun ve hilelerinin bugün yaşanılarlar, o günün sürekliliğidir ve tamamlayıcılığına yöneliktir.

* * *

Bilindiği üzere bugün 11 Eylül..

Bugün, Amerika’da ikiz kulelere yapılan uçaklı saldırının 13. yıl dönümü.

O gün uçaklı saldırı yapıldı.

Onlarca insan hayatını kaybetti.

Ve o günden itibaren Amerika’da ve tüm batı dünyasında bulunan Müslümanlara karşı fiilen işkence, eziyet, köşeye sıkıştırma oyunları peş peşe sıralanmaya başlandı.

Ki ikiz kulelere yönelik saldırı da "tamamen" ABD ve Batı dünyasının organizasyonuydu.

Tabiri caizse; "planlı" bir dövüş.

Taliban.. El Kaide..

İşte bugünkü Irak ve Suriye’de IŞİD tarafından yapılan uygulama da bize göre az-öz bir oyun ve stratejik bir plan değildir.

Yani bu oyun, ikiz kulelere karşı yapılan oyunun bir nevi göstergesidir.

Ama her halükarda özellikle İslam dünyasının, artık bu oyunlara karnı toktur.

***

Bugünkü yazımızın ana çizgisini; yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in “İbrahim” suresinin 46. Ayetinin yüce mealiyle simgeleyeceğiz.

Bakınız, ayet mealen şöyle buyuruyor;

“Hilelerinin cezası Allah katında belli iken, onlar sinsice hileler, İslâm’ın yükselişini önleme, Müslümanların ilerlemesini engelleme planları yapmışlar, tuzaklar kurmuşlardı”

Onların sinsi planlarıyla dağları yerinden oynatırcasına önemli mecaz ve benzetme olarak Allahû Teâlâ bize bildirmiştir.

* * *

Evet, sevgili okurlarımız.

Haber Türk Gazetesinin yazarı Fehmi Koru’nun “Gündem” köşe isimli yazısının bir bölümünü sizinle paylaşalım.

Yazının başlığı aynen şöyle

“ON YIL ÖNCE, ON YIL SONRA…”

“İngiliz Independent gazetesi yazarı Robert Fisk, Suriye’de boy veren ‘Cihadçı’ kimlikli militanlığın kökenini Bosna-Hersek’te müslümanlara karşı işlenen insanlık suçlarına bağlıyor. Daha doğrusu, dünyanın gözü önünde yaşanan insanlık dramını önlemek için Batı’nın uzun süre kılını kıpırdatmayışına...

***

Yabana atılacak bir tez değil.

Müslüman ölümlere Batı’nın sergilediği duyarsızlık, Batılı ülkelerde doğmuş, öğrenim görmüş, halen aynı coğrafyada yaşayan müslüman gençlerin zihin dünyasını karmakarışık hale getirdi; bu tamam...

Yine de bir sorum var:

Bireysel olarak hiçbir suçu bulunmayan insanları kameralar önünde vahşi biçimde boğazlayacak, kendi din kardeşlerini rehine alıp aylar boyu özgürlüklerinden mahrum edecek, nefretlerini yönelttikleri Batı’nın gazabını bütün müslümanların üzerine çekmeyi göze alacak kadar mı? 

Soruyu böyle formüle edince ortadaki mantıksızlık sırıtmaya başlıyor.

Dünya, bugün, büyük çoğunluğu Batı kökenli IŞİD örgütü militanlarına karşı topyekün bir savaş başlatma hazırlığında.

ABD başkanı Barack Obama, önce, “Belirlenmiş bir politikamız yok” dediği IŞİD’e karşı mücadeleyi başlatacak bir konuşma yapacak bugün.

Almanlar da kendi çıkarlarını önceleyen IŞİD’e dönük bir plan yapmışlar, onu dünyaya satmakla meşguller.

 ***

İstenen, IŞİD’e karşı açılacak topyekün savaşta, İslâm Dünyası’nın Batılı ülkelere en kuvvetli biçimde destek vermesi...

Özellikle de Türkiye’nin...          

Hani bizde “Devlette devamlılık esastır” diye bir kalıp kabul var ya, aynı cümleyi dünya sistemi için de tekrarlayabiliriz:

“Dünya sisteminde devamlılık esastır.”

Batı’nın, --1990’larda Bosna’daki soykırıma sessiz kalan Batılı ülkelerin-- İslâm Dünyası’na silâhlı ilgisi ne zaman başladı?

11 Eylül (2001) uğursuz eylemleriyle birlikte, değil mi?

Dört uçağı eş zamanlı kaldırıp New York’taki ikiz kuleler ile Pentagon’a çarptıran eylemcilerin Ortadoğulu kimlikleri bu tetiklemeyi getirmişti.

Gariptir, eylemcilerin çoğu Suudi Arabistanlı olduğu, aralarında tek bir Iraklı ve Afgan bulunmadığı halde, ABD, 1993’te oluşturduğu koalisyonla, kendisine hedef olarak Irak ile Afganistan’ı seçti.

Irak’ta Saddam’ın elinde kitle imha silâhları bulunduğu ve Afganistan’da yaşayan el-Kaide lideri Üsame bin Laden ile ilişkisi olduğu yalanlarıyla...

Şimdi de aynı Amerika IŞİD’e karşı ittifak oluşturuyor...

2003’te yalancılar koalisyonu içerisinde yer almayan ülkeleri de bu defa yanına çekerek...

“Dünya sisteminde devamlılık esas” dememin sebebi bu tablo.

Kimse “Bu IŞİD de nereden çıktı?” diye sormamızı, kendi aralarında yaşarken radikalleşmelerine izin verilmiş insanların bu kadar kolayından Suriye ve Irak’a nasıl ulaştıklarını, silâhlarını nereden bulduklarını, en mübalâğalı tahminle sayıları 10 bini geçmeyen militanın nasıl olup da dünyayı titretebildiğini sorgulamamızı istemiyor.

Oysa bunları sorgulamalıyız”

***

Sayın Koru’yu bu keskin görüşünden dolayı tebrik ediyoruz.

Ama yine başta anlatmaya çalıştığım gibi; bu oyun, geçmiş oyunların devamıdır ve bu işte süreklilik var.

Batı dünyasının İslam dünyası üzerine uyguladığı zulüm ve kindar baskılarını, böyle zaman zaman hileli oyun ve tezgâhlarla örtbas ediyor.

Bakın, Almanya, Kuzey Irak’taki PKK’ya uzun namlulu silahlar satarken, IŞİD’in bünyesindeki silahların hangi tezgâhdan geçtiği de soru işareti?

Ama hiç şüphesiz ki hile, oyun, tezgâh, yüce Allah, örümcek ağına benzetmiştir.

Örümcek ağı ne kadar dayanıksız ve yırtılmaya mahkûmsa, ümit ediyoruz emperyalist dünyanın tezgâh ve oyunları hafif bir rüzgâr esintisiyle yıkılacak ve yüce İslam dini bütün dünya inkılabatları içerisinde en muzaffer güç olarak ortaya çıkacaktır.

Ama bugün, ama yarın, ama daha ileriye yönelik..

Ne ise o meçhulümüzdür.

Hem de aynı zamanda Hz. İsa dinine mensup, İslam’a inanmış ruhaniler tarafından bu iş gerçekleşecektir,

Onun için İslam hakikatleri paralelinde düşünüyoruz ki; Hz. İsa’nın Deccal fitnesini öldürmesinin manalı işareti de buna yöneliktir.

En derin saygı ve sevgilerimle.