İBADİ VE MEZHEPÇİLİK FİTNESİ!

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzere dünkü bu köşede yazıp değindiğim konuların son bölümünde Irak Başbakanı İbadi’yi ele alarak, bir iki satırla "mezhepsel fitnesine" dikkat çekmiştim…

Ve gerisini de bugüne bıraktığımı ifade etmiştim…

İşte bugünkü yazımızın ana çizgisinde; İslam ülkelerini yönetmek isteyen kirli mezhepçilik anlayışının, müslümanlar için, cografyamız için "ne kadar vahim yıkımlara" neden olduklarını sizinle paylaşmak istiyorum.

***

Bakınız, sevgili okurlar.

Bu sütunlarda yazmış olduğum yazıların genel stratejisi; mevcut sistemin ne kadar batıl ve yanlış bir sistem olduğunu ayet ve hadislerin ışığı altında ortaya koymaktır.

Yıllardan beri gerek Türkiye olsun, gerek İslam ülkeleri olsun, üzerlerinde oynanan kirli oyunlar, sahneye konulmak istenen alçak senaryolar, hepimizin malumudur..

Ki bunların senaristleri de ne yazık ki münafık tinetli Marksist, Leninist, bencil keferetül fecerelerdir..

Onların ortaya koyduğu çabadır.

İttihat Terakki Cemiyetinin birer uzantısıdır ve bu uzantı zincirinin son halkaları bugün yine ABD’yle ve diğer batı emperyalist haçlılarla işbirliği yaparak işin başında görünüyorlar.

Gâh PKK terör örgütünün yıllardan beri ihdas edilmesi, gâh DHKP-C, gâh İran yanlısı Hizbullahın ihdas edilmesi..

Ki bunlar gibi nice terör örgütlerin varlığı…

Bunlar kirlenmenin, dumanlı havada beslenen kurtların varlığı gibi, hep bölücü ırkçılık taassubuna bağlı hain komitelerdir.

Görülen lüzum üzerine hangi renk, hangi unvan kullanılmak isteniyorsa, o unvanla, o renkle yola çıkıp "ülkeyi içten vurma" görevini yerine getirirler.

Bunların da başını çeken ve en büyük fitne unsurunu temsil eden Şia mezhebidir ve Alevilik ismini kullanıyorlar.

Ama velakin, Hz. Ali ile uzaktan yakından alakaları yok..

Tamamen Rafızilerdir ve haricilerdir.

Gerek İran, gerek Irak’ın Necd denilen Kufe ve Kerbela yöresinden türeyip sözüm ona Şia mezhebinin savunucusu olarak yola çıkıp, tarih boyunca İslam’la savaşıyorlar, kan döküyorlar ve efsanevi Saddam dönemindeki Irak, İran savaşı da hep bunlara dayanmaktadır.

Ve nihayetinde Amerika tarih boyu bu hıyanet şebekelerinin yanında yer almış, sözde Sünni geçinen Saddam’la savaşmışlar, acımasızca saldırmışlar, büyük katliamlara neden olmuşlardır.

Bunların en önemli örneği de tarihi Halepçe soykırımı olmuştur.

***

Bugün ABD, BM, diğer haçlılar ile Siyonistler aynı o projeyi kullanmaya gayret ediyorlar.

Gerek İbadi olsun, gerek selefi olan Maliki olsun…

Her ikisi de Necd yöresinden sözde Şia mezhebine mensup birer Rafızi basmakalıp hainlerdir.

Bunlar “Saddam zalimdir” adı altında fırsat sağlayarak ABD’ye davetiye çıkardılar.

ABD geldi, “Irak’a demokrasiyi getiriyoruz” bahanesiyle Irak’ı teslim aldı ve o İslam toprakları ne yazık ki haçlı conilerin çizmelerinin altında bugün inim inim inlemektedir.

Keza aynı anlayışa bağlı olan Suriye’deki baasçı, Marksist, hain Hafız Esed ve arkasında bıraktığı oğlu Beşar Esed…

O da Rafızilik, Nusayrilik, Dürzilik anlayışıyla yola çıkmıştır…

Yıllardan beri de yollarına devam ediyorlar.

Ehlisünnet ve cemaat olan insanları da 7’den 70’e kadar katlediyorlar.

Haince başaramadıkları zaman da ABD ve Rusya’yı çağırıyorlar, ülkelerini "koltuklarını korumak" için onlara teslim ediyorlar ve nitekim etmişlerdir.

Sözde Şia mezhebine bağlı alevi geçinen Rafızi ve Nusayrilerin arkasında da ne yazık ki İran durmaktadır.

Zaten İran, ehlisünnet ve cemaatle kavga etmekten zevk alıyor..

İşi gücü olayları karıştırıp, Mehdilik adına büyük fitne çıkarıyor ve İslam’la, Müslümanlarla daima kavga halindedir.

Yavuz Sultan Selim’in Şah İsmail ile yapmış olduğu savaş bunun bir örneğidir.

* * *

Evet.

Dün olduğu gibi mevcut İslam coğrafyası için, özellikle Ortadoğu ve Türkiye için, en büyük fitne unsuru; Alevi geçinen Rafızilerdir ve İran yanlısı Şii’ler ve Nusayrilerdir.

Bunlar fıkıh mezhebini teslim eden dört büyük imamın mezhebini kabul etmiyorlar…

Sözüm ona 12 imamın mezhepleri geçerlidir.

Türkiye’deki mevcut CHP’nin yıllardan beri yürüttüğü çabalar….

Bir türlü iktidara tek başına gelemediği halde ne yazık ki milletimizin bütçesiyle, vergileriyle büyüyüp şişen CHP ve lideri Kemal Kılıçdaroğlu “dut yemiş bülbül” gibi görünüyor ise de; hiçte öyle değil…

Çünkü dolaylı yollarla da olsa onlara destekleyici ifadeleri kullanıyor ve toplantılarda konuşuyor.

İşte Kemal Kılıçdaroğlu ve onun temsil ettiği parti, yani CHP…

Kemalizm’in kuruluşundan beri aynı mezhebi güdüyor, aynı şiarla yola çıkıyor ve onların yegâne kurtuluş çaresi İslam’la savaşmaktır…

Müslümanları tersyüz etmektir.

Evet.

Hiç fazla uzağa gitmeye gerek yok.

Eğer bugün İbadi, Türkiye’ye hayali suçlama getirerek devletimizi işgalci olarak nitelendiriyorsa…

Bilmiş olalım ki elinden gelen artık hiç bir şey kalmamıştır.

Son çırpınışlarıdır.

Hedef saptırmakla, yanlış yönlendirici politikayla kendini kurtarmaya çalışıyor.

Bugünkü İslam dünyasının ve Türkiye’mizin tek ümidi durumunda olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret yağdırmakla kendilerini kurtarmaya çalışıyorlarsa da kesinlikle yer bulamıyor, kendisine destekleyici arkadaş da bulamıyor.

Olsa dahi Kılıçdaroğlu gibi yandaş görünüyorsa da yeterli değildir, boşuna çaba göstermesin.

***

Sevgili okurlar.

Gerçekten İbadi, Irak Cumhurbaşkanlığı görevinde değildir, Başbakanlık görevini yapıyor.

Hiç de Erdoğan’ın dengi değil ki Erdoğan’a laf söylesin.

Ancak milletçe endişemiz, coğrafyamızdır ve bu coğrafyamız üzerindeki milletin parasıyla, puluyla oluşturulan bir parlamentodur.

Bu parlamentonun içinde bulunan ana muhalefet partisidir.

Bize göre tarih boyunca bu ana muhalefet partisi yani CHP’yi temsil eden, Alevilik mezhebi altında aynen dayanaksız, savansız, Rafızilik mezhebiyle memleketimizin havasını bulandırmaya çalışıyorlar.

Ümit var olunuz ki başaramazlar, başaramamışlar ve bundan sonra da başaramayacaklardır.

İbadi her şeyden evvel Rafızi birisidir, İslam düşmanıdır, İran tipi kirli sakalla İslam’a sözde sahip çıkıyor.

Hiç de öyle değildir.

Yalandır, kibirlenmedir, şeytani bir oyundan başka bir şey değildir.

Ama Türkiye halkı, hiç unutmasın ki Bizans’ı yeryüzünden sildiren ilahi güç olan Osmanlı ne ise inşallah o güç, o kuvvet yine devam edecektir.

En derin saygı ve sevgilerimle.