"İBRETLE İZLİYORUZ!"

Evet, sevgili okurlar.
Haçlı ve Siyonist Emperyalizm dünyası, İslam dünyasından çok endişelidir.
Korkuyor, feveran ediyor, ne yaptığının farkında değil?
Öyle ki, İslamofobi olarak İslam’ı görüyor ve bu kelimeyi ağzından bir türlü çıkarmıyor.
Deyim yerindeyse "bilinmezlik" içerisinde.
Utanma belası mıdır veyahut da kendine bir kurtuluş çaresi mi arıyor meçhul?
Gâh mıhına vuruyor, gâh nalına.
Bakınız, Fransa’nın başkenti olan Paris’te Charlie Hebdo’nun Kainat Peygamberi olan Efendimiz (s.a.v)’e karşı kin ve nefretle hazırladıkları tuzak, başlarını yedi.
Her ne kadar başlarını yediyse de kesin olarak yeryüzünde, özellikle Ortadoğu'daki bazı İslam ülkelerinde, özellikle Türkiye’mizin o odaklara bağlı bazı medya kuruluşları, yazar ve çizerleri “Öküzün altında buzağı ararcasına” mal bulmuş mağribi gibi, hemen o kirli karikatürü kendi sayfalarına da taşımaya geçtiler.
Özellikle Cumhuriyet ve Sözcü gazetesinin yapmış olduğu bu kirli, entrikalı oyun, hemen tezgâhlanmaya başlandıysa da Türkiye’den yasak geldi.
Yine emelleri kursaklarında kaldı.
Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen yasaklama kararı, bize göre her şeyi bitirmiştir.
Dünya çapında "tarihi" bir karardır.
Her ne kadar Türkiye’ye yönelik bir karar ise de o hükmü veren karar sahibi hakim, dünyada hayat boyu ondan daha üstün bir hayır kazanamazdı.
Değerli, gerçek hukuk adamı o hakimi buradan tüm dünya kamuoyu nezdinde tebrik ediyorum, kutluyorum, Allah ebediyen razı olsun diyorum.
Ve tüm İslam dünyası ona müteşekkirdir.
Ama tüm bunlara rağmen, İslam dünyası bugün değil, neredeyse 150-200 seneden beri bu "emperyalist, baskıcı, yalancı, küfür dünyasının karşısında" her nedense hep yenik düşerek, bu raddeye gelmiştir.
Gelen-giden siyaset erbapları, Türkiye’nin ve İslam dünyasının başına ördürülen çorapları bir türlü çıkarıp atamamıştır.
Hep batılaşalım, sanki büyük bir karanlık içerisindeyiz de aydınlanalım(!) diyerek, “Avrupa Birliği, muasır medeniyet seviyesine ulaşmak bizim yegâne kurtuluş çabamızdır” gibi göstermeliklerle, ne yazık ki geçici de olsa İslam dünyasını kandırabilmişlerdir.
Halbuki yüce Allah, tüm İslam coğrafyasına vermiş olduğu büyük nimetler, büyük zenginlikler, yer altı zengin kaynakların varlığı ne Avrupa’da var, ne Amerika’da var.
Ama ne çare ki kullanan el yok, çalıştıran beyin yok ve iman meşalesiyle donatılmış kalpler pek bulunmuyor.
Zira I. Dünya Savaşı’ndan sonra dağılan İslam dünyası ve yıkılan Osmanlı Devlet-i Âliyesi ve yıkılan hilafet-i İslamiye her şeyi bitirmiştir.
Bugün İslam ülkelerinden batı dünyasına çalışmak üzere akın eden Müslümanlar had safhada.
Artık oraya akın eden Müslümanların yanı sıra özellikle İslamiyet’e akın eden kafileler halindeki Hıristiyanlık ve diğer dinlere mensup gençlik, o kadar inanmış gençlerdir ki kendi bünyesinde adeta büyük orduları temsil eder hale geldiler.
Hepsi de imanlı, okumuş, birer ulema durumunda olup, İslam’ın ruhuna inanmış, İslam gerçeklerini ruhi derinliklerine indirmiş ve her gün biraz daha oldukça çoğalmaktadır.
Bize göre ahiri zaman alametlerinden birisi de Hazreti İsa’nın Şam’da inip, Hazreti Mehdi’nin arkasında namaz kılması, bir mucize olarak bundan ibaret olabilir.
Allah bilir.
Hazreti İsa’nın fiziksel olarak şahsı olmayabilir, onu temsil eden Hıristiyanlık dininin mensupları ve bu gençler gibi ruhanileri olabilir.
Ve inşallah yeryüzüne dağılmış, gerek Siyonist emperyalizminin deccaliyeti olsun ve gerekse haçlı emperyalizminin karanlığı olsun.
Bu Müslüman olmuş Hıristiyanlık dünyasının ruhanileri, manen ve hükmen bunu dağıtacaktır.
Bu nedenle batı küfür dünyası korkuyor, titriyor ve önlem almak istiyor.
Onun için birbirine yeniden girift olmuş iki kardeş düşman gibi, birbirlerini sevmedikleri halde, Netanyahu ile Paris’te ölen 12 kişi için birbirine yeniden kenetlenmek üzere herkes Charlie Hebdo’yu desteklemek üzere oraya akın etti.
Almanya’da Müslümanların camilerine hücum eden zorba, ırkçılara karşı Almanya'nın Devlet Büyükleri dahil olmak üzere bu kez Müslümanların safında yer alıp, Müslümanları adeta teselli ediyor.
Her ne olursa olsun, kim ne derse desin, Allah’ın hüküm kıldığı gerçek illaki tecelli edecektir.
Velev ki istemeseler bile.

* * * 

Bakınız, sevgili okurlar.
Bu batı dünyası öyle kirli bir ittifak içindedir ki gerçekten her batı ülkesi ibretlik olmuştur.
İbretle onlara bakıp, onların o halini görüp, İslam’a sarılıp, İslam’dan insanlık dersini almaktadırlar.
Çünkü, düştükleri çukur ve perişanlık, zaten onları deşifre ediyor.
Diyanet İşleri Başkanımız Muhterem Mehmet Görmez Bey’in dediği gibi, “Yıllardan beri 12 milyon insan ölmüş, Müslümanlar öldürülmüş, kanları hep yerde kalmış, heder olmuş, medeni dünyanın hiçbir ülkesinden, hiçbir liderinden herhangi bir ittifak kurup, bunlara bir matem tutalım, gidelim Suriye’de, Afganistan’da biz de yürüyelim” demiş değil.
Ölen herhalde insandır, böcek değil, karınca değil, sivrisinek de değil.
Ama hiç kimse umursamıyor?
3 milyon Suriyelinin ölmesine veya Afganistan’da, Irak’ta milyonlarca ölen insan, dağılan aileleri kimse görmüyor, görmezlikten geliyor?
Ama 12 insan için yer yerinden oynuyor.
Bize göre bu korkaklığın bir ifadesidir, iki yüzlülüktür!

* * *

Nitekim, iki gün önce Edirne’de 30. İl Müftüleri İstişare Toplantısında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez;
“İslam dünyasında katledilen 12 milyon insan için ses çıkarmayan insanlığın, 12 kişiye düzenlenen bir cinayet için ayağa kalkmasını ibretle izledik” dedi.
Sayın Görmez özetle şunları söylüyor;
“Son 10 yılda acılarla kıvranan İslam dünyasında 12 milyon insan katledildi, yok edildi, ama geçen hafta Paris’te yine aynı şekilde hiçbir müminin, hiçbir aklıselimin kabul etmeyeceği bir şekilde 12 insan hunharca katledildi.
Ama 12 milyon insanın katline ses çıkarmayan insanlık, sadece 12 kişiye düzenlenen bir cinayet sebebiyle ayağa kalkmasını da hep birlikte ibretle izledik”

* * *

Evet, değerli okurlar.
Bize göre elbette ki kanı dökülen masum insanlar, kim olursa olsun, nerede olursa olsun, dünya hukuk literatüründe onun hakkını hukukunu aramak lazım ve acımasızca insan kanını dökmekten doymayan menfur, lanetlenmiş terör, elbette ki insanlık kitlesel olarak bunu nefretle lanetlemesi gerekir.
Ama çifte standart oyunu oynamamak kaydıyla…
“Nalıncının keseri” gibi ağacı tek taraflı yontmamak kaydıyla hareket edilmelidir.
Aslına bakarsanız, Hazreti Peygamberin (s.a.v)’i karikatürize eden insanların, bırakın Müslümanlar tarafından katledilmesini, insanlık tarafından onlara hakkı hayat verilmez.
Gerçek manada hukuk literatürü bunlara hakkı hayat veremez.
Zira Allah’ın elçisi olan Hz. Muhammed (s.a.v), tüm insanlığın lideridir, hem dünya hem ahiret Peygamberidir.
Bu zat-ı kibriyasına karşı yapılan edepsizlikler en büyük cinayetir, insanlığa yapılan en büyük manevi katliamdır.
Hiç kimse bu karikatürü ve bunu yazan kirli elleri lanetlemiyor da sadece 12 insanın katline endekslenmiş, odaklanmış ve orada toplanıp tepki veriyor?
Gerçekten bu kirli ve çiftçi standart olay, yerküresini titretiyor.
Bu gayriciddî organizasyonu kamu vicdanı kabul etmez.
En derin saygı ve sevgilerimle.