İSLAM DÜNYASINA BÜYÜK SESLENİŞ!

Sevgili okurlar.

Bilindiği üzere Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, iki günden beri Pakistan’da bulunuyor.

Dün Pakistan parlamentosunda da tarihi bir konuşma yaptı.

Konuşması tarihsel ve kültürel anlamda; önemz arz ediciği olduğu gibi çok anlamlı ifadeler içeriyordu.

Ki her cümlesi İslam dünyasına yönelik bir uyarı mahiyetindeydi.

Sözlerine şöyle başladı...

"İslamiyet silm kelimesinden geliyor.

Silm demek barış demektir.

İslam dini barış dinidir, kardeşlik dinidir, sevgi dinidir…”

***

Zaten, Üstad Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleri “Lemaat” isimli eserinde İslamiyet’i şu birkaç cümleyle tarif ederken şöyle diyor…

"İslamiyet insaniyette temin-i müsalemet ve i-ila’yi kelimetullah için Allah’ın Tevhit kelimesini yücelerde tutmak için cihad isteyen bir dindir.

İslamiyet’te cihad mertebe-i şahadetin basamağıdır”

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan Ulusal Meclis'inde özellikle DAEŞ'e vurgu yaparak konuşmasına başladı.

"DEAŞ ile mücadelemiz devam ediyor.

Bu örgütün İslam’la yakından uzaktan alakası yoktur.

İslam’a bunların verdiği zararı kimse vermiyor.

Yanlarında bunların kimler var?

Batı şu anda DEAŞ’ın yanındadır.

Yakaladığımız silahların batı menşeili olduğunu gördük. Bütün bunlar İslam dünyasına karşı yapılıyor.."

Tabi ki Erdoğan konuştukça salon çoşuyordu..

Özellikle Milletvekillerinin sık sık masalara vurarak destek vermesi ilginç anların da yaşanmasına neden oldu.

Malum, Pakistan'da "takdiri" ifade etmek için alkışlamak yerine genellikle sıralara vuruluyor.

***

Erdoğan'ın konuşmasına dönersek..

İslam dünyasına seslenirken, şu çağrıda bulundu..

“"Müslüman, bir sokulduğu yerden bir daha sokulmamalıdır diye inanıyorum.

Müslüman kanı dökmekten başka hiçbir maharetleri olmayan katil sürülerini en kısa zamanda İslam aleminden ve dünyadan söküp atmalıyız.

Aksi takdirde ne Türkiye, ne Pakistan, ne İslam dünyası ne de insanlık huzura kavuşacaktır.

Biz bu aziz dinin müntesipleri olarak ele ele verip sorunların üstesinden gelemezsek Müslümanları için de düştükleri zillet çukurundan da çıkaramayız."

***

Pakistan'a dair mesajlarında da şu ifadeleri kullandı..

“Biz sözde değil hakiki manada iki kardeş ülkeyiz.

İnsanlarımız arasında öyle bir derin dostluk ve sevgi bağı vardır ki; bizler Pakistanlı kardeşlerimizin sevinci ile sevinir, kederi ile kederleniriz.

Sizlerin de aynı duygular içinde olduğunuzu biliyoruz.

Ülkelerimiz ve milletlerimiz tarih boyunca bu anlayışla hareket etmişlerdir."

Erdoğan konuşmasının bir bölümünde; FETÖ terör örgütüne de değinerek dikkat çekti..

Dedi ki;

"FETÖ sadece Türkiye’de değil, faaliyet gösterdiği ülkeler için tehdit teşkil eden eli kanlı bir terör örgütüdür.

Bu terör örgütünün Pakistan’a zarar vermeden bertaraf edileceğini umuyorum.."

* * *

İşte sevgili okurlar.

Her zaman bu köşede ifade etmeye çalıştığım gerçek şudur ki;

Şükürler olsun ki, çağımızda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin başında böylesi bir Cumhurbaşkanı vardır..

Allah’a şükürler olsun ki dünyanın nabzını tutan bir Cumhurbaşkanıdır…

“Allah” diyen bir devlet büyüğüdür...

Perişan ve zillet içinde bulunan İslam ülkelerinin bir lideri durumunda olduğunu da artık herkes idrak etmelidir.

Konuşmasına başlık olarak kullandığı ifadelerin hiçbirisi boşuna değildir.

Mutlaka günlük, haftalık veya aylık olup biten olayların tarihsel nabzını tutarak konuşan ve değerlendiren bir devlet büyüğüdür.

***

Bakınız, Cumhurbaşkanı diyor ki;

“Batı DEAŞ’ın yanında”

Evet, gerçekten Batı DEAŞ’ın da yanındadır.

PKK’nın da YPG’nin de yanındadır.

DHKP-C’nin de yanındadır.

PYD’nin de yanındadır.

Hem de bütün ciddiyetiyle yanındadır.

Bunun sebebi de Türkiye’nin yüzyıldan beri yani İttihat Terakki Partisinin oluşumundan günümüze dek Haçlı emperyalizmi gözünü İslam ülkelerine dikmiştir..

Üzülerek söylüyorum ki gaflet uykusuna dalmış bir İslam dünyasını uykuda yakalamış, aralarına ajanları sokmuş, piyonları görevlendirmiş ve böylece Osmanlıyı yıkarak, İslam Hilafetini de dağıtabilmişlerdir.

Nitekim CHP anlayışı paralelinde kurulan bir Cumhuriyet, gerçekten İngilizlerin direktif ve talimatları doğrultusunda faaliyet yürütmüştür.

Ve kurucular arasında birçok yönüyle bilinenler, her attıkları adım İngilizlerin talimatları doğrultusunda, onların nam-ı hesabına olmuştur.

Cumhuriyet süreci boyunca, ta günümüze dek başta Türkiye’miz olmak üzere tüm İslam dünyası kanla, gözyaşlarıyla yatıp kalkmaktadır.

***

Cumhurbaşkanının, Batı DEAŞ’ın yanında olduğu sözünü kanıtlamak için bugün bir sitede okuduğum bir haberi aktarmak istiyorum.

Yakalanan DEAŞ’lı bir itirafçının beyanları.

Bakınız, haberde aynen şu ifadelere yer veriliyor..

“DEAŞ’tan kendi mensuplarına yazılı emir vermiş…

ABD uçaklarına dokunmayın!

DEAŞ’ın Başika’daki komutanı Ebu Muaviye’nin teröristlere yazılı talimat dağıtıp, ABD uçaklarına silah doğrultmayın emrini verdiği ortaya çıktı”

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Cumhurbaşkanımız Pakistan’da yaptığı konuşmada dedi ki “Yakaladığımız silahların batı menşeili olduğunu gördük”

Cumhurbaşkanının bu ifadesi aynen bu belgeyi kanıtlıyor.

İşte buyurun sevgili can dostlar.

İslam dünyasının nereden nereye geldiğini ve hal-i pür melalini dikkatle seyrediyoruz ve görüyoruz..

Ve ne yazık ki, ne yapabileceğimizin şaşkınlığı içerisindeyiz.

Ama, Cumhurbaşkanının her konuşmasında batı ve ABD’ye yönelik yaptığı tüm tespitleri hakkaniyeti içermektedir..

O'nun için de tüm bu tespitlerine katılmamak mümkün değil.

Çünkü küfür dünyasının nabzını çok iyi tutan bir Cumhurbaşkan..

Sayın Erdoğan'ı, bizim için, Türkiye için olduğu gibi tüm İslam dünyası için son bir şans olarak değerlendiriyorum..

Ümitvarız ki Cumhurbaşkanı bu halis ve samimi niyetinden dolayı Allah’ın hifz u himayesi altındadır.

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı Cumalar.